• Sonuç bulunamadı

2.6. Yabancılara Türkçe Öğretimi

2.6.1. Türkiye’de Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Durumu

Türkçenin tarihte ilk defa hem anadili hem de yabancı dil olarak öğretimi Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı Divanü Lugati’t Türk adlı yapıt kabul edilmektedir.

Muhatabı yerli veya yabancı kim olursa olsun Türkçenin öğretilmesi amacıyla yazılan ilk eser olarak Kaşgarlı Mahmut’un Divanü Lugati’t-Türk (1068-1072) adlı eserini kabul etmek gerekir. Çünkü Türkçenin bir devlet ve millet dili olarak kurallarının tespit edildiği ve öğretim amacıyla yazılan gramer nitelikli ilk eser Divanü Lugati’t-Türk‟tür. Kaşgarlı Mahmut, Araplara gelişmiş, bir bilim, kültür ve edebiyat dili halini almış olan Türkçeyi öğretmek amacıyla Bağdat‟ta 8624 kelimenin yer aldığı Divanü Lugati’t-Türk adlı eserini Arap alfabesiyle yazmıştır. Divanü Lugati‟t-Türk’ün Türkçenin zenginliğini ispat eden; Araplara da Türkçeyi öğretmeyi amaçlayan üstün bir eser olarak ortaya konulması, dil öğretimi ve dil şuuru açısından oldukça önemlidir (Karakuş’tan, (2006) aktaran, Göçer ve Moğul, 2011: 799).

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminin gerekliliği ile ilgili olarak;

Avrupa’yla bütünleşme sürecinde Türkiye'ye ve Türkçeye olan ilgi giderek artmaktadır. Türkçeyi sadece Avrupa'da yaşayan Türk kökenli kişiler değil, Türkiye'de çalışmak isteyen, Türkiye'ye ilgi duyan herkes öğrenmek istemektedir. Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde Avrupa Konseyinin geliştirdiği dil öğretimindeki ortak ölçütler yaklaşımı temele alınmalıdır. Bu amaçla, Türk dilinin işlevleri ve her dil işlevi için uygun tümce yapıları belirlenmelidir. Türkçe öğretimi ders kitapları, bu işlevleri kazandırıcı nitelikte hazırlanmalı, uluslararası ölçekte standart Türk dil testleri ile Türkçe Kelime Kullanım Sıklığı sözlüğü hazırlanması çalışmasına gidilmelidir Bu çalışmalar, Millî Eğitim Bakanlığında, Üniversiteler, Türk Dil Kurumu ve TÖMER ile iş birliği içinde yürütülmelidir (Milli Eğitim Dergisi, 2005).

Ülkemizde Türkçe öğretimi konusunda en önemli çalışmayı 1984 yılında kurulan TÖMER ve az sayıda üniversite yapmaktadır. TÖMER’in resmi web sayfasında

(http://www.tomer.ankara.edu.tr) TÖMER’in tarihçesi, kuruluş amacı, çalışma alanı ve yayınları şu şekilde açıklanmıştır:

Ankara Üniversitesi TÖMER, 1984 yılında, yabancılara Türkçe öğretmek amacıyla dünyanın önde gelen dil ve kültür merkezleri örnek alınarak “Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER)” adıyla kurulmuştur. 1989-1990 öğretim yılında İngilizce, Fransızca ve Almanca öğretimine de başlanmış, daha sonra aşamalı olarak pek çok yabancı dille birlikte Avrasya Türkçeleri öğretilen diller arasında yerini almıştır. TÖMER’in açık adı, 2001 yılında “Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezi” olarak değişmiştir. Ankara Üniversitesi TÖMER’in 2009 yılı itibariyle, Türkiye genelinde 8 ilde toplam 10 Şubesi bulunmaktadır. TÖMER’in kuruluş amacı başta yabancılara Türkçe olmak üzere isteyen herkese yabancı dilleri öğretmek, bu amaç doğrultusunda eğitim-öğretim, araştırma, inceleme, uygulama ve yayın faaliyetlerinde bulunmak, bu faaliyetleriyle ilgili alanda yapılan ve yapılacak olan çalışmalara öncülük etmektir. TÖMER’in çalışma alanları, Türkçe ve yabancı dillerin öğretimini sağlamak amacıyla yurtiçinde şubeler açmak ve bu şubelerde özel ve genel amaçlı kurslar düzenlemek, bu kurslarda hedeflenen dil yeterliliklerini ölçmek üzere sınavlar uygulamak, dil öğretimi alanında bilimsel çalışmalar yaparak bu alana yenilikler getirmek, bilimsel toplantılar düzenleyerek dillerin öğretimindeki son gelişmeleri ve bulguları bilim dünyasıyla paylaşmak, dil öğrenimini teşvik etmek için sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlemek, dil öğretimi için gerekli materyalleri geliştirmek üzere çalışma grupları oluşturmak, ders kitapları hazırlamaktır. Ankara Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezi TÖMER; dil, eğitim-öğretim, çeviri ve yazın alanlarında bugüne dek Edebiyat (İstanbul), Dil ve İnsan (Kayseri), Alleben (Gaziantep), TÖMER Çeviri (Bursa), Mavi Portakal (Antalya), Türk Lehçeleri (Tunalı Hilmi), Dil Dergisi (Merkez), Ana Dili (İzmir) olmak üzere 8 dergi çıkarmıştır. Bu dergilerden bugün yalnızca Dil Dergisi yayın yaşamını sürdürmektedir. TÖMER ayrıca, düzenlediği sempozyumların önemli bir bölümünün bildirilerini ve bu bildiriler üzerine yapılan tartışmaları kitap olarak da yayımlamaktadır. Böylece yapılan etkinliklerin kalıcılığı sağlanmaktadır. TÖMER, bir üniversite dil araştırma ve uygulama merkezi olarak, yaklaşık 25 yıllık birikim ve deneyimleri sonucunda, kendi ders kitaplarını da hazırlayıp yayımlamaktadır. Bu doğrultudaki ilk çalışma 2002 yılında yayımlanan “HİTİT Yabancılar İçin Türkçe” setleridir. Bu setlerin tüm içeriği, 2006 yılından itibaren Avrupa Konseyi’nin Ortak Avrupa Çerçevesi (Common Europen Framework) kılavuzu ölçütlerine göre yeniden

oluşturulmuş ve “Yeni HİTİT Yabancılar İçin Türkçe” adıyla yine üç set olarak basılmıştır.

Türkçe öğretimi TÖMER (Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi) dışında aşağıdaki kurum, kuruluş ve merkezlerde yapılmaktadır:

Türkiye Türkçesi, Türkçe öğretimi yapılan üniversite, enstitü ve akademilerde Türkçe Araştırmaları Programı, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Türk Dili ve Kültürü Merkezi, Türkçe Öğretim Merkezi, Türkçe Araştırmaları Merkezi, Türkçe Araştırmaları Bölümü, Türk Filolojisi Bölümü, Türkoloji Bölümü, Türkçe Bölümü ve Türk Dili Bölümü gibi değişik adlar altındaki bölüm ve merkezlerde öğretilmektedir. Büyükelçilik, dershane, vakıf ve diğer bazı merkezlerde de Türkiye Türkçesini öğretmek için belli aralıklarla ve talebe göre kurslar açılmaktadır (Dolunay, 2005: 2).

Yabancı dil Türkçe öğretimi ile ilgili 6-7 Nisan 2010 tarihlerinde Muğla’da “Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi ve Öğretmenliği” çalıştayı yapılmıştır. Çalıştayda aşağıdaki sorunlar tespit edilmiş ve bu sorunlara yönelik çözümler önerileri geliştirilmiştir.

Bu çalıştayda ülkemizde, “Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretmenliği” ile ilgili üniversitelerimizde yeterli bir alt yapının olmaması, bu konuyla ilgili yetişkin öğretimi hariç yeterli basılı materyalin bulunmaması, yabancı dil olarak Türkçe veya ana dil olarak Türkçe öğretiminin ölçme ve değerlendirme araçlarının yeterli olmaması, dilimizin öğretiminde karşımıza çıkan en önemli sorunlar olarak görülmüştür. Çalıştayda bu sorunların çözümüne yönelik ise şu kararlar alınmıştır:

Yabancı dil öğretmenlerinin Türkçeyi, yurtdışındaki Türk çocuklarına ana dil, yabancılara ise yabancı dil olarak öğretecek şekilde yetiştirilmelerini teminen Eğitim Fakültelerinin Yabancı Dil Öğretmenliği Bölümlerinde Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretim Metotları, Türk Kültürü, Halk Bilimi ve Tarih gibi dersler ilave edilmesi, mezuniyette “Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretmenliğine veya “Ana Dil Olarak Türkçe Öğretmenliği”ne dair öğrenim belgesinin düzenlenmesinin uygun olacağının değerlendirilmesi ile ilgili Dış ilişkiler Genel Müdürlüğünce Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından görüş sorulmuş ve bu nedenle Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü koordinesinde ilgili paydaşların katılımı ile konuyla ilgili kapsamlı çalışma yapılması kararlaştırılmıştır (oyegm.meb.gov.tr/yok/marmaris/metin.htm).

Dünyanın sayılı anadillerinden biri olan Türkçenin yabancı dil olarak öğretimine yönelik tespit edilen sorunlar ve çözüme yönelik alınan kararlar Türkçenin dünya dilleri

arasında hak ettiği yere gelmesi bakımından önemlidir. Son yıllarda Türkçe öğretimine büyük önem verildiği açılan Türkçe öğretim merkezlerinden ve yapılan çalıştaylardan anlaşılmaktadır. Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi ile ilgili anabilim dalları açılmış ve çok sayıda yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılmaktadır.

Avrupa Birliği dil politikasını çok dilliliğe göre düzenlemiştir. Dil zengini Avrupa kıtasında yaşayan her Avrupa vatandaşının en az üç dil bilmesi ve bunu günlük yaşamında kullanması beklenen bir olgudur. Çok kültürlü çok dilli Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecinde dil politikasının belirlenmesi aynı doğrultuda olması beklenmektedir. Ancak çok dil bilerek yetişen gençlerimiz öncelikle Türkiye'de daha sonra da Avrupa'da daha iyi iş ve çalışma olanaklarına kavuşması bu düşüncenin ülke genelinde yaygınlaşmasına ve kabul görmesine neden olacaktır. Gereksinim duymadığı ve kullanmadığı bir dili, kişiler doğal olarak öğrenmek istemeyeceklerdir. Bireyin çok dil öğrenmeye güdülenmişlik düzeyi toplumsal ve ekonomik istemlerle doğru orantılı olarak gelişecektir. Ancak, genç kuşakları yabancı dil öğrenmenin önemini ve daha çok Avrupa dili öğrenmenin gerekliliğini vurgulayarak yetiştirmeliyiz. Bu bağlamda Avrupa dil gelişim dosyası uygulaması Türkiye'deki yabancı dil öğretimini olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir. Her şeyden önce bu uygulama, birden çok Avrupa dilini öğrenmeyi ön plana çıkaracaktır. Bu süreç yaşam boyu devam edecek ve bireyler ihtiyaç duyduğu her yaşta bir Avrupa dilini öğrenebilecektir. Avrupa Birliği'ne tam üye olduğumuz zaman serbest dolaşım hakkını kazanabilmek ve çalışma izni alabilmek için dil pasaportu taşımak her Avrupa vatandaşı için zorunlu olacaktır. Başka bir anlatımla, herhangi bir Avrupa ülkesinde iş bulan kişiler işverene bu pasaportu gösterdikleri takdirde o ülkede çalışma olanağına kavuşmuş olacaktır. Bunun yanı sıra, bireylerin bildikleri diller ve düzeyleri dil pasaportunda belirtilmiş olacaktır. Dil pasaportu olan kişi, yaşamını sürdürmek istediği ülkenin dilini biliyorsa o ülkede oturma ve çalışma izni almış olacaktır. Türkiye’de kalmak isteyen yabancılardan da aynı şekilde dil pasaportu taşımaları ve Türkçe bildiklerini belgelendirmeleri istenecektir. Avrupa Birliğine üye ülkeler için geçerli standartlar ve uygulamalar, Birliğe aday ülkeler için de aynı şekilde uygulanacaktır. İşte o zamandır ki Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi Avrupa vatandaşları arasında daha da önemli olacaktır (Milli Eğitim Dergisi, 2005: 137).