• Sonuç bulunamadı

İş yaşam dengesizliğinin “kişisel, aile ve iş” alanları olmak üzere çeşitli alanlarda olumsuz sonuçları bulunmaktadır. Bu olumsuz sonuçlar başlıklar halinde aşağıda verilmiştir.

1.8.1. Kişisel Alandaki Sıkıntılar

İş yaşam dengesinin sağlanamamasının meydana getirdiği kişisel sıkıntılar; psikolojik sıkıntılar (stres, tükenmişlik, vb.), psikosomatik sıkıntılar (psikolojik sıkıntıların yol açtığı fiziksel sıkıntılar), kişinin kendine ayırdığı zamandan duyduğu tatminsizlik olmak üzere üç başlık altında toplanabilmektedir (Ayçan vd, 2007: 47).

İş yaşam dengesinin sağlanamamış olmasının yol açtığı psikolojik sıkıntıların ilki olarak stres karşımıza çıkmaktadır. Stres, bedenin her türlü uyarana karşı uyum sağlamak için gösterdiği tepki şeklinde tanımlanmaktadır. İş ve aile arasında istenen dengenin kurulamamasından dolayı stres meydana gelmektedir. Strese bağlı olarak da bireyde tükenmişlik hissi meydana gelmektedir. Tükenmişlik ise; bireyin yoğun bir biçimde stres yaşaması sonucunda bireyde gerginlik, sinirlilik ve bitkinlik hissi oluşturan ve bireyi diğer kişilere karşı duyarsız ve katı tutumlar sergilemesine yol açan bir süreç şeklinde tanımlanmaktadır. Yapılan araştırmalarda iş ve aile dengesizliği ile tükenmişlik arasında pozitif yönlü ilişkinin olduğu ve iş yaşam dengesizliğinin artması ile doğru orantılı şekilde tükenmişlik hissinin arttığı ifade edilmektedir (Igodan, 1986).

Diğer psikolojik sıkıntılar ise depresif duygu durumu, yalnızlık hissi ve huzursuzluktur. Depresif duygu durumu bireylerde gelişen bitkinlik hali ile yaşama karşı ilgi ve yaşamdan zevk almada meydana gelen azalma şeklindedir. Yapılan birçok araştırmada iş yaşam dengesinin sağlanamamış olması doğrudan ve dolaylı olarak bireylerde depresif duygu durumuna yol açtığı ifade edilmektedir. Psikolojik sıkıntılardan bir diğeri ise suçluluk duygusudur. Bireylerin sınırlı olan zaman ve enerji kaynaklarını sadece tek bir alanda kullanması ve diğer alanlarda kullanmaması ve talepleri karşılayamaması bireyleri suçluluk duygusuna itmektedir. Yaşam doyumunda azalma psikolojik sıkıntılardan bir diğeridir. İş yaşam dengesi ile yaşam doyumu arasında negatif yönlü bir ilişki vardır. İş ve aile arasındaki dengesizlik, kişilerin hayata değer verdiği şeyleri yapmalarını engellediğinden dolayı bireylerin yaşam doyumlarını azaltmaktadırlar (Duxbury & Higgins, 1991: 69-71).

İş yaşam dengesizliğinin yol açtığı kişisel sıkıntılardan bir diğeri ise psikosomatik sıkıntılardır. Psikosomatik sıkıntılar ruhsal nedenlerden dolayı ortaya çıkan bedensel bozukluklar olarak ifade edilmekte birlikte yapılan birçok çalışmada da bitkinlik, tansiyon, kan basıncında artış, iştahsızlık, baş ağrısı, kalp ağrısı gibi psikosomatik sıkıntılara yol açtığı belirtilmektedir (Thomas & Ganster, 1995: 13-14). Psikosomatik sıkıntıların sonuncusu olarak da kişinin kendine ayırdığı zamandan duyduğu tatminsizlik olarak belirtilmektedir. Bireylerin bütün zamanını işi ve ailesi arasında paylaştırması kendine zaman ayırmasını engellemekte ve yapmak istedikleri şeyleri yapmasını engellemektedir. Dolayısıyla bu durum da bireylere tatminsizlik olarak yansımaktadır. Kişisel yaşam, bireylerin yaşantılarında iş ve aile boyutları kadar önem taşıdığından dolayı kendine zaman ayırmak önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır (Ayçan vd. 2007: 55).

1.8.2. Ailevi Alanındaki Sıkıntılar

Ailevi sıkıntıları genel olarak evlilik doyumunda azalma, çocuklarla ilişkilerde yaşanan problemler, rol tatmininde azalma, ebeveynlerle, arkadaş ve sosyal çevre ile olan ilişkilerde yaşanan problemler olmak üzere dört başlık altında ele alınmaktadır (Matthews vd., 1996: 63- 64). Tausig & Fenwick (2001: 102)’in iş yaşam çatışmasının zaman yönünden incelediği çalışmasında; düzensiz çalışma saatleri iş aile çatışmasını artırarak evlilik tatminini, evlilik mutluluğunu ve aile tatminini düşürdüğünü ifade etmişlerdir. Eşlerin iş durumu evlilik doyumunu doğrudan etkilemektedir. Çalışma saatlerin evlilikte sorun haline dönüştüğünde evlilik doyumunda azalma görülmektedir (Booth vd. 1984: 572). İş yaşam dengesinin bozulması eşler arasında yaşanan problemlerin yanı sıra, çocuklarda oluşan problemlere (davranışsal, gelişimsel, ilişkisel) veya çocuklarla ilişkilerde yaşanan problemlere sebep

olabilmektedir. Çalışan ebeveynler olarak çocukla zaman geçirmek, çocuğun normal psikolojik gelişimine katkıda bulunurken, çocuğa vakit ayırmamak sorunlu davranış şekilleri geliştirmesine sebep olabilmektedir. İş yaşam dengesinin sağlanamamış olmasının yarattığı sorunlardan bir diğeride; rollerden duyulan tatminde azalma şeklindedir. İş aile arasında bir denge kuramayan kişiler aile hayatlarındaki rollerinden (anne, baba, eş, evlat vb.,) yeterince tatmin olmayabilirler. Ebeveynlerle, arkadaş ve sosyal çevreyle ilişkilerde yaşanan problem ise ailevi sıkıntılardan bir diğeridir. İş yaşam dengesini kurmakta zorluk çeken bireyler aile, dostları ve arkadaşlarına gereken zamanı ayıramayabilir. Buda sosyal çevreyle problemlere yol açabilmektedir (Matthews vd. 1996: 64).

1.8.3. İş Alanındaki Sıkıntılar

İş yaşam dengesizliğinin iş alanındaki sıkıntıları; işe devamsızlık ve işi bırakma eğilimde artış, iş tatmininde ve kuruma bağlılıkta azalma, rol tatmininde azalma, motivasyonda azalma, takım çalışmasında verimsizlik ve iş performansında düşüş şeklinde meydana gelmektedir. İş hayatındaki sıkıntılara bakıldığında genel olarak devamsızlık ve sonrasında ise işten ayrıma niyetlerinde artış olarak gözlemlenmektedir. İşten ayrılma niyetlerindeki ilk belirti ise devamsızlık isteği ile görülmektedir (Boyar, vd., 2005: 919). Devamsızlık, çalışanların nedensiz olarak işe gelmeme eğilimidir (Hellman, 1997: 684). Bu bakımdan devamsızlığın nedenlerini belirlemek oldukça güç olabilmektedir. Yapılan çalışmalarda genel olarak işe devamsızlık ile iş yaşam dengesizliği arasında negatif yönlü bir ilişkinin olduğu ifade edilmektedir (Küçükusta, 2007: 67).

Bireylerin iş yaşam dengesizliği yaşaması kişisel, aile ve iş alanlarında yaşamış oldukları sıkınrıların yanı sıra, iş tatminlerini ve kurumlara bağlılıklarını negatif yönde etkilemektedir. İş yaşam dengesi ile iş tatminine yönelik yapılan çalışmaların çoğu, dengesizlik arttıkça, iş tatmininin azaldığı ve iş ve yaşam dengesizliği artıkça kurumlara olan bağlılıkların azaldığı şeklinde ifade edilmektedir (Bruck, vd.: 338). Tiedje ve diğerlerinin (1990) yılında yapmış oldukları rol algısı ve rol tatminine yönelik çalışmasında, iş-yaşam çatışmasını daha az yaşayan bireylerin, daha az depresif olacaklarını, dolayısıyla iş ve ev rollerinde daha fazla tatmin olacaklarını ifade etmektedirler (Tiedje vd., 1990: 64). Motivasyon ise, çalışanların iş ve özel yaşamları arasındaki dengeden tatmin olup olmadıklarından etkilenen diğer bir değişkendir. İnsanlar kendilerine yönelik hedefleri, istekleri karşılandığı oranda motive olmaktadırlar. Özellikle iş hayatında belli bir deneyim ve kıdeme ulaşmış kişiler özel hayatlarında fırsat veren iş ve işyerlerinde çalışırken daha çok mutlu olduklarını ifade etmektedirler. Literatür de motivasyon ve iş yaşam dengesizliğini inceleyen araştırmalara pek

rastlanmamaktadır. Ayçan vd. (2007)’e göre iş ve aile arasındaki dengesizlik motivasyonu artırıcı bir unsur bile olabilir. Örneğin; iş ve aile yaşamlarındaki taleplerini gerçekleştiremeyen, aile hayatında sıkıntılar yaşayan bir birey, iş alanında sıkıntı yaşamamak ve bu alandaki hedeflerini gerçekleştirmek için işine dört elle sarılabilir. Aynı zamanda kişiler ailenin taleplerini özellikle maddi taleplerini karşılamak için daha fazla motivasyona ihtiyaç duyabilmektedir. Ayçan vd. (2007) bireylerin çocuk sahibi olduktan sonra işteki motivasyonlarında artış olduğunu ifade etmektedir. (Ayçan vd., 2001: 69-70).

Takım çalışmasında verimsizlik kavramı, iş görenlerin örgütte belirli bir grupla iş yaşam dengesini sağlayamamasından dolayı, kişisel önceliklerini belirleyememesi, motivasyon kaybı ile takım çalışmasına yeterince odaklanamaması ve katkı sağlayamamasından dolayı işleri sekteye uğratması veya çalışan diğer iş görenlerin emek ve zamanlarını alarak üretkenliğe katkı sağlayamaması şeklinde tanımlanmaktadır (Demirer, 2011: 32). İş performansı ise; yönetici ve çalışanın karşılıklı beklentilerini birbirlerine aktardıkları, kişinin performansını planladıkları, yöneticilerin sağlamış oldukları hedeflenen planlara ulaşmaya çalıştıkları, yöneticilerin etkili bir geri besleme sağladığı ve sürecin sonunda da değerlendirme yaptığı bir sistem olduğu için iş yaşam dengesinin belirleyicisi durumundadır (Uyarlıgil, 2013: 213). Bu bakımdan hayatında dengesizlik yaşayan bir birey, işi için gerekli olan özen ve çabayı göstermediği takdirde iş performansında da bir takım sıkıntıları olacaktır. İş yaşam dengesizliği sonucunda ortaya çıkan sıkıntılar birbirini tetikler durumdadır. Örneğin motivasyon sorunu yaşayan birey, işe gelmek istemeyecek, devamsızlık gösterecek ve işine karşı bir takım olumsuz duygular besleyecektir. Bunun sonucunda performans kaybı yaşayacak ve işten ayrılma niyeti gösterebileceklerdir (Ayçan, vd. 2007: 72).