• Sonuç bulunamadı

Yaşamın ileri aşamalarında sosyal dışlanma biçimleri

Belgede Avrupa'da yaş dostu ortamlar (sayfa 77-80)

1. Sosyal boyut, sosyal sistemler dahilinde bir aidiyet duygusu üreten yakınsal destek ve dayanışma ilişkileri (söz gelimi arkadaşlık, akrabalık, aile, mahalle, topluluk, ... sosyal hareketler) tarafından oluşturulur. Bu boyutta sosyal bağlar güçlenir ya da zayıflar (aşağıda yer alan sosyal sermaye ve mahalle ahengi hakkındaki ve kuşaklar arası mekan ve faaliyetler hakkındaki kısımlara bakınız).

2. Siyasal boyut, hem mevzuat, anayasa, politika ve uygulamalara gömülü resmi haklarda hem de bu hakların uygulandığı koşullarda (güvenli su, sanitasyon, barınma, elektrik ve sağlık, eğitim ve sosyal koruma gibi hizmetlere erişim dahil) eşit olmayan modeller üreten ilişkilerdeki güç dinamikleri tarafından oluşturulur.

Bu boyutta kamusal yaşama katılma, istek ve ilgilerini dile getirme, ilgilerinin dikkate alınması ve hizmetleri erişim konusunda fırsatların eşit olmayan dağılımı söz konusudur (ayrıca alan 6: sivil katılım ve istihdam hakkındaki bölüme bakınız).

3. Kültürel boyut, farklı değer, norm ve yaşam biçimlerinin kabul ve saygı görme derecesi tarafından oluşturulur. Bu boyutta bir noktada çeşitlilik tüm zenginliği ile kabul edilirken başka bir noktada damgalama ve ayrımcılık durumları ortaya çıkar (aşağıda yer alan saygı ve ayrımcılığın önlenmesi hakkındaki kısma bakınız).

4. Ekonomik boyut, yaşamı sürdürmek için gerekli maddi kaynaklara (söz gelimi gelir, istihdam, konut, arazi, çalışma koşulları, geçim kaynakları, vb.) erişim ve bu kaynakların dağılımı tarafından oluşturulur (aşağıdaki yer alan sosyal dışlanmayla mücadele hakkındaki kısma bakınız).

5. Çevresel boyut, içermeci ve destekleyici ortamlara ilişkin algılar tarafından oluşturulur. Literatürde

“mahallede dışlanma” olarak adlandırılan kavram, insanlarla çevrelerindeki ortam arasındaki bağla ve topluluğu etkileyen değişikliklere etki yapabilme duygusuyla ilişkilidir (aşağıda yer alan sosyal dışlanmayla mücadele hakkındaki kısma ve alan 1: dış ortamlar hakkındaki bölüme bakınız).

Kaynaklar: 1–4: SDBA (2008); 5: Scharf, Phillipson ve Smith’ten (2005b) uyarlanmıştır.

67 Saygı ve ayrımcılığın önlenmesi

Avrupa’daki yaşlı yurttaşların yaklaşık dörtte biri, yaşlarından dolayı zaman zaman ya da sık sık ayrımcılığa maruz kalmaktadır (van den Heuvel ve van Santvoort, 2011). Bununla birlikte ülkeler arasındaki büyük farklılar, yaşlı ayrımcılığının kaçınılmaz olmadığını, kültürel, siyasal ve toplumsal bağlam ve müdahalelere cevap verebilir olduğunu göstermektedir (Eurostat, 2015d).

Yaşlı ayrımcılığı “birey ya da grupların yaşlarından dolayı yüz yüze kaldığı kalıp yargılar ve ayrımcılıktır; yaşlı ayrımcılığı kalıp yargısal inançları sürekli kılan ön yargılı tutumlar, ayrımcı uygulamalar ya da kurumsal politika ve uygulamalar dahil olmak üzere birçok biçimi alabilir.”

DSÖ (2015b: 226)

Yaşlı ayrımcılığı ve kalıp yargılar, yaşlıların hizmetlere erişiminin ve kendi potansiyellerinin gerçekleştirilmesinin önünde engeller çıkarabilir; bunlar insan hakları ihlallerine, bakım ihtiyaçlarının ihmal edilmesine ya da kötü muameleye bile yol açabilir. Yaşlı ayrımcılığı şeklindeki ayrımcılık, yaşlanma süreçlerinin anlaşılmasını engeller ve hem yaşlıların hem de genel toplumun davranış desenlerini şekillendirir; bu da sağlıklı ve aktif yaşlanma üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir (DSÖ, 2015b).

Yaşlı ayrımcılığı yaygındır, geniş kabul görmektedir ve büyük ölçüde göz ardı edilmektedir (Abrams vd., 2011).

Yaşlı ayrımcılığının sonuçları arasında yaşlıların benlik ve ruh sağlıkları hakkındaki düşüncelerinin olumsuz etkilenmesi, yaşa bağlı ayrı tutma uygulamaları, kardiyovasküler stres, erken dönemde kurumlara yatış, özerklik kaybı ve en yıkıcısı ise yaşlıların kötü muameleye uğraması yer almaktadır (DSÖ, 2015b).

Yaşlılar ve yaşlanma konusunda daha olumlu bir imajın teşvik edilmesi, yaşlılara saygıyı güçlendirmeye ve yaşlı ayrımcılığıyla mücadele etmeye yönelik en sık kullanılan stratejilerden biridir.

Yaş dostu ortamların çok önemli bir görevi, yaşlanma mitini ve yaşlılara yönelik olumsuz görüşleri uzaklaştırmaktır (Ritsatakis, 2008). Yaşlılar, yerel topluluk ve mahalleler açısından büyük bir kaynaktır ve birbirlerinden çok farklıdır. Yaşlıların çeşitliliğine ilişkin farkındalığı artırmak ve onların zengin deneyimlerine ve genel olarak topluma yaptıkları katkılara değer vermek önemlidir (DSÖ, 2015b). Sosyal pazarlama ve destekleme, yaş ayrımcılığı ve yaşlanmaya ilişkin kalıp yargılarla mücadele etmede güzel örnek oluşturmada belediyenin rolünün ön plana çıkarılması çok önemlidir.

Olumsuz kalıp yargılar, yaşlıların bilinçli ya da kasıtlı olarak dışlanması anlamına gelmez, ama insanların diğer insanları kategorize etme şeklinin bir ürünü olabilir. Yaş temelinde yapılan ayrımcılığın fark edilmesi çoğunlukla güçtür ve bu ayrımcılık türü, iyi niyetli, ama dayatmacı ifadelerden ya da farkındalık eksikliğinden kaynaklanabilir.

Avrupa Sosyal Araştırmasından elde edilen verilere göre, katılımcı ülkelerdeki yaşlılar (70 yaşın üzeri) diğer özelliklerin yanı sıra hiçbir şekilde yetkin olarak algılanmamakta ve diğer yaş gruplarına göre en düşük sosyal statüye sahip olarak görülmektedir. Bu anket ayrıca 70 yaşın üzerindeki kişilere, diğer yaş gruplarına göre daha fazla acımayla bakıldığı, ama aynı zamanda hemen hemen aynı oranda kendilerine hayranlık beslendiğini de ortaya koymuştur (Abrams vd., 2011).

İngiliz Boylamsal Yaşlanma Araştırması, yaşlılık, düşük hane halkı zenginliği, yüksek eğitim ve emekli olma ya da çalışmama gibi spesifik sosyodemografik özelliklerin, Temel gerçekler

• Kent ortamlarının yaşlılara daha fazla izolasyon ve yalnızlık riskiyle karşı karşıya bıraktığı konusunda kanıtlar vardır (Scharf ve De Jong Gierveld, 2008).

• Yaşlıların sosyal durumu ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir. AB’nin istatistik bürosu olan Eurostat’a göre 2013 yılında 65 yaş ve üzeri kişilerin yoksulluk ya da sosyal dışlanma yaşama riski Hollanda’da %6,1 ile Bulgaristan’da %57,6 arasında değişik göstermiştir. Bazı ülkelerde yaşlı kadınlar ve en yüksek yaş dilimindeki kohortlar önemli ölçüde daha yüksek risklerle yüz yüze kalma eğilimi göstermektedir (Eurostat, 2015d).

• Kırsal alanlarda ve kentlerin yoksunluk çeken daha iç kısımlarında spesifik zorluklar söz konusudur (Scharf ve Bartlam, 2008).

• Komşular arasındaki sosyal uyum ve sosyal sermaye, komşulara etkili destek gibi daha yüksek sosyal örgütlenme düzeylerine sonuç vererek yaşlıların iyilik halinin yükselmesine katkıda bulunabilir (Cramm, van Dijk ve Nieboer, 2013).

• DSÖ, 2011 yılında Avrupa bölgesindeki 4 milyon yaşlının fiziksel istismara, 29 milyonun ruhsal istismara ve 6 milyonun ise mali istismara uğradığını tahmin etmektedir. DSÖ Avrupa Bölgesinde yaşlı istismarının prevalansı yüksektir (%3) ve sakatlık, bilişsel bozukluk ve bağımlılığı olan kişiler arasındaki prevalans %25 kadar yüksek olabilir (Sethi vd., 2011).

68

yaşlılıkta algısal yaş ayrımcılığıyla ilişkili olduğunu tespit etmiştir (Rippon vd., 2014). Yaşlı ayrımcılığıyla mücadele etmek için farklı yaş gruplarını etkileyebilecek demans ya da inkontinans gibi buna eşlik eden diğer damgaların da ele alınması gereklidir (DSÖ, 2015b).

Uluslararası ve ulusal düzeylerde kabul edilen sözleşme ve anlaşmalar, eşitlik ilkelerini teşvik edip yurttaşların haklarını korumaktadır.

Birleşmiş Milletler İkinci Dünya Yaşlanma Kurulu, yaşlıların özel ihtiyaçlarını tanımış, bu da Küresel Yaşlı İstismarının Önlenmesi Toronto Bildirisi gibi girişimlerine sonuç vermiştir (DSÖ, 2002c). 2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, yaşlıların insan haklarının korunmasının güçlendirilmesi konusunda tüm Birleşmiş Milletler Üye Devletlerinden oluşan açık uçlu bir çalışma grubu kurmuştur. Bu grup, yaşlıların haklarının korunması konusunda var olan boşlukları tespit etmiş ve yaşlıların haklarının ve haysiyetlerinin korunup geliştirilmesine yönelik bir uluslararası yasal aracın geliştirilmesi konusunda süre giden bir tartışma başlatmıştır. Bu bağlamda başka bölgesel ve yerel sözleşme ve çerçeveler geliştirilmiştir ve bu girişimler yerel aktörlere bir ilham kaynağı olarak hizmet verebilir.

Yaşlı istismarının ve yaşlıları etkileyen ihmal ve dolandırıcılığın önlenmesi ve etkin şekilde bunlarla mücadele edilmesi için halk sağlığı yaklaşımına ve kanıta dayalı müdahalelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Bir dizi yerel merci, yaşlı istismarı farkındalık eğitimi için araç setleri ve rehberlik programları geliştirmiştir. Söz gelimi BC Yaşlıları Savunma ve Destekleme Merkezi, yerel toplulukların gönüllüler tarafından yürütülen yaşlılara yönelik programları oluşturmalarına yardımcı olma ve yaşlı istismarı konusunda yaşlıların diğer yaşlılara ulaşmasına imkan verme amacıyla üç yıllık bir proje geliştirmiştir (BC Yaşlıları Savunma ve Destekleme Merkezi, 2012).

Yüksek kaliteli değerlendirme araştırmalarının olmaması, yaşlı istismarının önlenmesine yönelik müdahalelerinin etkinliği konusundaki kullanılabilir kanıtları sınırlandırmaktadır, ama umut vadeden bazı programlar, hem nüfus düzeyinde vardır hem de kurbanları ve potansiyel istismar faillerini hedef almaktadır. Müdahalelere yönelik yaklaşımlar, yaşlılara yönelik tutumları değiştirmek suretiyle kötü muameleye ilişkin risk faktörlerini azaltmak üzere tasarlananları, bakıcılara yönelik destekleri ve bakıcıların ruh sağlığını iyileştirenleri ve sosyal desteği güçlendirenleri içermektedir (Sethi vd., 2011; DSÖ, 2016a). Mümkün olduğu durumlarda program ve müdahalelerin dikkatli şekilde izlenip değerlendirilmesi ve bulguların yerel hükümetler arasında paylaşılması gereklidir.

Beceri, deneyim ve bilgi alışverişinin (yaşlı

kuşaktan genç kuşağa olan alışveriş dahil) imkan sağlanması kuşaklar arası dayanışmaya katkıda bulunabilir.

Yaş dostu ortamlara yönelik birçok müdahale, hem genç hem de yaşlı nüfus gruplarına aynı anda fayda sağlamakla birlikte daha yaşlı nüfusun içindeki farklı kuşaklar ve farklı gruplar birbirine zıt konularla karşı karşıya kalmaktadır. Yaşlı nüfus gruplarındaki hızlı artışın ve yaşlıların ihtiyaçlarını dikkate almaya yönelik artan çabaların, yaş yanlılığı ve kuşaksal adalet sorunlarını azaltabileceği öne sürülmüştür (North ve Fiske, 2013).

Bir araştırmada kentsel mutenalaştırmayla bağlantılı baskıların, yaş grupları arasındaki bölünmeleri artırdığı da bulunmuştur (Lager, van Hoven ve Meijering, 2012).

Ayrıca yaş dostu ortamlar, diğer grupların zararına olacak şekilde yaşlıların ihtiyaçlarına yanıt verir hale getirilemez. Farklı yaş grupları arasında temas kurulması ön yargıyı azaltabilir ve gençlerle olumlu teması olan yaşlılar, kendilik değerini geliştirebilirler ve kendi gruplarına karşı olan kalıp yargıların olumsuz etkilerinden korunmaları daha olasıdır (Christian vd., 2014). İçermeci ve sürdürülebilir ortamlar oluşturmak için yerel bağlamlardaki farklı kuşakların ihtiyaçlarının tanınması ve farklı sosyal gruplar arasında daha iyi bir alışverişin kolaylaştırılması gereklidir.

Sosyal dışlanmayla mücadele

Yaş dostu ortamlar için ekonomik dışlanmayla mücadele etmek ve sağlık eşitliğini geliştirilmek üzere yeni ve birlikte yürütülen çabalara ihtiyaç vardır.

Yaş dostu ortamlar, yerel ortamlarında yaşlıların karşı karşıya kaldığı son derece eşitsiz olan bağlamlara müdahale edilmesini gerektirir. Söz gelimi yoksulluğun genel olarak yaşandığı alanlarda bulunan yaşlılar, geniş bir yelpazede iç içe geçmiş dezavantajlarla yüz yüze kalabilirler. Sağlıklı yaşlanmanın mekansal boyutlarını anlamak ve yaşlıların ve bakıcılarının güçlendirilmesi ve aktif şekilde desteklenmesi ve bunun yanı sıra yardım sağlanmasının farklı biçimlerini seferber etmek üzere yerel mercilerin çabalarıyla desteklenen ortaklıkların kurularak dışlanma döngülerinin giderilmesi gereklidir.

Yaşlıların yoksulluğunun önlenmesi can alıcı önemdedir, çünkü mali güvenlik, işlevsel yetenek, sağlık ve iyilik halinin ana belirleyici faktörlerinden biridir.

Maddi kaynaklardan dışlanma ve son derece düşük gelire sahip olma, yaşlıların yaşamlarını sınırlandırabilir ve sağlıklı yaşlanma önünde engeller oluşturabilir.

Ekonomik dışlanma, sosyal ilişkiler, sivil katılım, hizmetler ve sağlık hizmetlerini ilgilendiren diğer dışlanma türleriyle yakından ilişkilidir (Scharf, Phillipson

69

ve Smith, 2005b). Araştırmalar yoksulluğun (özellikle sağlıksızlık ya da engelli olmayla birleştiği durumlarda) yaşlı kişilerin topluluk faaliyetlerine katılımını engellediğini ortaya koymuştur (Barrett ve McGoldrick, 2013).

Kötü konutlarda yaşama, maddi yoksunluğun olası göstergelerinden biridir ve yaşlıların sağlık ve iyilik hali üzerinde önemli bir etkiye sahiptir (alan 3: konut hakkındaki bölüme bakınız).

İnsanların sağlık ve sosyal ihtiyaçlarının izlenmesi, ekonomik dışlanma değerlendirmelerini genişletmek üzere önerilmiştir.

Sağlık ihtiyaçları çoğu zaman asgari gelir hesaplamalarına dahil edilmemektedir. Bu eksikliği gidermeye yönelik sağlıklı yaşam için asgari gelir uygulaması, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite maliyetleri için gerekli araçları dikkate almayı önermektedir (Morris vd., 2000, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi, 2012b). Bu yaklaşım, telefon, televizyon ve hediyeler gibi sosyal entegrasyon ve destek ağlarına ilişkin maliyetlerin sayılması yoluyla sosyal norm ve beklentilerin dikkat alınmasını teklif etmektedir (Hartfree, Hirsch ve Sutton, 2013).

Mahallelerin dahilindeki ve mahallelerin arasındaki eşitsizliklerin izlenmesi ve anlaşılması, politika yapıcıların, destekleyici ortamlara en fazla ihtiyaç duyan yaşlı grupları eylemlerle hedef almasına yardımcı olur.

Yoksunluk bölgelerindeki yaşlılar, birkaç açıdan sosyal dışlanma riskiyle özelikle karşı karşıya olabilir (Day, 2008). Adil toplum, sağlıklı yaşamlar: Marmot Review, İngiltere’nin en yoksun alanlarında yaşayanların

%45’inin, bir miktar ya da ciddi düzeyde desteksiz olduğu, en az yoksun alanlarda ise bu oranın %35

olduğu gerçeğini vurgulamıştır (Marmot Review Ekibi, 2010).

Dışlanmanın, kentlerdeki dezavantajlı yoksul mahalleler gibi konumlarda mekansal olarak yoğunlaştığına yönelik kanıtlar artmaktadır (EUROCITIES, 2009).

Sosyoekonomik açıdan yoksunluk çeken alanlardaki yaşlıları etkileyebilecek daha kötü çevresel etkilerin önlenmesi için bu eşitsizliklerin izlenmesi ve kaynakların elverişli hale getirilmesi gereklidir (Day, 2008;

Smith, 2009). Ayrıca kanıtlar, mahallelerin ulaşıma erişiminin, sosyal dışlanmayla bağlantılı olabileceğini göstermektedir. Bu yüzden belirli mahallelere erişimin ve toplu taşımacılığın iyileştirilmesine yönelik müdahale ve politikalar (alan 2: ulaşım ve hareketlilik hakkındaki bölüme bakınız) sosyal dışlanmayla mücadeleyle son derece ilişkili olabilir (Lucas, 2012). Bu özellikle kırsal ya da uzak bölgeler için geçerlidir (Kutu 13).

Bununla birlikte mahalledeki hızlı sosyal ve ekonomik değişimler ya da evde ya da evin ötesindeki olumsuz deneyimler, kendi mahallelerinde yaşlıların güvenini sarsabilen dönüm noktaları olabilir (Scharf, Phillipson ve Smith, 2005a). Bu bulgular yaşlıların kendi mahallelerine olan bağlılıklarını yansıtmakla birlikte sosyal dışlanmanın çevresel boyutuyla bağlantılı olarak kendi topluluklarını etkileyen türdeki değişikliklere etki edebilmedeki yetersizlik duygusuyla ilişkili de olabilir.

Kentleşme ve sosyal değişim, ek çevresel baskılar yaratabilir; bu da sakinlerin hızlı bir şekilde değişmesine, konut fiyatlarında oynamalara ve imkanların ve yerel hizmetlerin kapanmasına sonuç verebilir; tüm bunlar özellikle yaşlıları etkileyebilir. Burada da sosyal olarak dışlanan insanlar ile sosyal olarak dışlanmış yerler arasında bir örtüşme olduğuna yönelik kanıtlar vardır

Belgede Avrupa'da yaş dostu ortamlar (sayfa 77-80)