• Sonuç bulunamadı

AB’de yaşlı istismarının önlenmesi ve yüksek kaliteli hizmetlerin sağlanması

Belgede Avrupa'da yaş dostu ortamlar (sayfa 21-28)

AB’de yüksek kaliteli hizmetlerin sağlanması yoluyla yaşlı istismarının önlenmesi, Avrupa Komisyonu açısından öncelikli bir eylemdir. Uzun süreli bakım ve yardıma ihtiyacı olan yaşlıların hak ve sorumlulukları hakkındaki Avrupa Şartı; yaş, hastalık ya da engellilik yüzünden başkalarının destek ve bakımına bağımlı olan kişilerin temel ilke ve haklarını belirlemek üzere geliştirilmiştir.

Ekteki rehber, bu belirtilen Avrupa Şartına ilişkin deneyim ve girişim örnekleri sunmaktadır. Uzun süreli bakım hizmetleri için Avrupa Kalite Çerçevesi, yaşlı istismarının önlenmesine ve bu konudaki mücadeleye katkıda bulunmaktadır. Bu çerçeve;

11 kalite ilkesi ve 7 eylem alanı, politika yapıcılara yönelik tavsiyeler ve bunların nasıl uygulanacağına ilişkin bir metodoloji ile bakım ve yardım ihtiyacında olan yaşlılar için yaşam kalitesinin iyileştirilmesini amaçlamaktadır.

Kaynak: Avrupa AGE Platformu (2012b; 2012c).

11

Yaşlı istismarı ve yaşlıların ihmali temel insan haklarının bariz şekilde ihlalidir; dolayısıyla bu sorunun ele alınması, içermeci bir toplumun oluşturulmasına yönelik çok önemli bir ön koşuldur. Bu kapsamda mahallede suç ve mağduriyet korkusunun giderilmesi ve eğitim, halkın farkındalığının artırılması, yaşlı yetişkinlerin topluma katılımlarının sağlanması ve bakıcıların eğitilmesi ve desteklenmesi yoluyla yaşlı ayrımcılığı sorununun ele alınması gerekebilir. Topluluk ortamları; yaşlılara yönelik kötü muamele hakkında bilinç oluşturmaya ve toplumda ve kurumlarda hizmet kalitesini iyileştirmeye, toplum ve kurumları işlevsel kısıtlamaları olan yaşlıların özel ihtiyaçlarına daha iyi adapte etmeye ve yaşlıların kötü muamelesinin önlenmesi için yüksek kaliteli rehberlerin oluşturulmasını sağlamaya yönelik fırsatlar sunmaktadır (Sethi vd., 2011). Bu, bir dizi aktivitede ele alındığı üzere Avrupa ülkelerinde öncelikli bir alan haline gelmiştir (Kutu 2).

Yaş dostu alanların bazıları, yaşlı istismarının önlenmesine katkıda bulunabilir:

• alan 1: dış ortamlar ve alan 3: konut:

suç korkusunu azaltma konusunda yerel polis ile işbirliği yapılarak “suçun uzaklaştırılması tasarımı” ve

“pasif gözetim” gibi tekniklerin kullanılmasıyla engelsiz ortamların oluşturulması ve çevreye güvenin artırılması;

polisle suçun önlenmesi programlarında işbirliği yapma ve güvensiz görülen mahallelerde elçilik ve polislik faaliyetlerinin düzenlenmesi gibi suçun önlenmesi faaliyetleri yoluyla yaşlı yetişkinlerin güvenlik ve emniyetinin sağlanması;

izolasyon ve istismar riski altında olan yaşlılara ulaşmaya yönelik mahalle nöbeti ya da dostane telefon aramaları girişimleri oluşturarak evde ve mahallede güvenlik duygusunun geliştirilmesi;

• alan 4: sosyal katılım ve alan 5: sosyal içerme ve ayrımcılığın önlenmesi:

yaşlıların hakları konusunda bilgilendirilmesi ve istismar tespiti ve bildirimine yönelik kaynakların sağlanması için yerel toplantı yerlerinin oluşturulması yoluyla yaşlıların etkinliklere katılım konusunda güçlendirilmesi;

bir yandan kamuoyunda yaşlılara yönelik olumlu algıların teşvik edilmesine çalışarak diğer yandan yaşlı ayrımcılığına karşı bilinçlendirme ve eğitim kampanyalarıyla yaşlı ayrımcılığıyla mücadele edilmesi;

kuşaklar arası temas, karşılıklı anlayış ve değer, beceri ve deneyim alışverişinin teşvik edilmesine yönelik kuşaklar arası mekan ve etkinliklerin oluşturulması;

yaşlı istismarı zanlılarının kovuşturulmasının hızlandırılması ve yaşlıların daha fazla mağdur edilmesinin önlenmesi amacıyla polis güçleriyle işbirliği yapılması;

• alan 8: toplum ve sağlık hizmetleri:

bakıcılara psikososyal danışmanlık, kapasite geliştirme programları ve eğitim sağlanması da dahil olmak üzere bağımlı yaşlıları olan bakıcıların ve ailelerin desteklenmesi;

evde ve kurumlarda istismarın önlenmesi amacıyla istismar ve dolandırıcılık nedeniyle işine son verilen sağlık çalışanlarının sicilinin de oluşturulması da dahil olmak üzere sağlık uzmanlarının güçlü şekilde kalite kontrolünün geliştirilmesi.

Avrupa’da demografik yaşlanma trendleri

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı (BM ESİD) Nüfus Bölümü tahminlerine göre (BM ESİD, 2015a) DSÖ Avrupa Bölgesinin nüfusu 2015 yılında tüm DSÖ bölgeleri arasında en yüksek ortalama yaşa (42) sahipti. Bu, temel olarak doğurganlık oranlarındaki düşüş ve beklenen yaşam süresindeki artışın sonucu ortaya çıkmıştır. 2000 ile 2015 yılları arasında, Avrupa Bölgesinde kadınların doğumda beklenen yaşam süresi 3,7 yıl artış göstererek 80,2 yıla yükseldi. Aynı dönemde erkekler arasında beklenen yaşam süresi 5,1 yıl artış göstererek 73,2 yıla çıkmış ve böylelikle beklenen yaşam süresi açısından cinsiyet farkı 1,4 yıl azalmıştır.

Beklenen yaşam süresinin artmasıyla birlikte 65 yaşın üzerinde yaşayanların (bunların çoğu ileri yaşlara da ulaşmaktadır) sayısı da artmakta, nüfustaki yaşlıların sayısında artışa neden olmaktadır. Bu arada genç kişilerin grubu daralmaktadır.

Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşadığı için Avrupa’da diğer dünya bölgelerine göre en düşük erkek/kadın oranı (hem güncel hem de öngörülen) vardır; gerçi bu oranda zaman içinde artış kaydedilmektedir. Genel olarak çok yaşlı kişiler arasındaki cinsiyet oranlarındaki artış, 80 yaşında beklenen yaşam süresindeki iyileşmelerin, kadınlara göre erkekler arasında çok daha hızlı gerçekleştiğini ortaya koymaktadır (BM ESİD, 2015b).

65 yaş ve üzeri kişilerin nüfustaki oranının hızlı bir şekilde artış göstereceği öngörülmektedir. BM ESİD nüfus projeksiyonlarına göre 2010 yılında DSÖ Avrupa Bölgesindeki sadece iki ülkede (Almanya ve İtalya) beş kişiden biri 65 yaş ve üzeri idi. 2015 yılına gelindiğinde bu durumdaki ülkelerin sayısı altıya çıkmış idi. 2030 yılına gelindiğinde bu sayının yaklaşık 30 ülkeye ulaşması beklenmektedir ki, bu da Bölgedeki 53 Üye Devletin yarısından fazladır. AB’nin mevcut 28 Üye Devletinin üçü hariç (Kıbrıs, İrlanda ve Lüksemburg) hepsinin bu sayıya dahil olacağı tahmin edilmektedir. Dahası, yaşlı

12

nüfusun kendisi de yaşlanmaktadır: BM ESİD Avrupa bölgesi şu anda 60 yaş ve üzeri kişiler arasında en fazla 80 ve üzeri kişi oranına sahiptir ve bu durumun 2030 yılına kadar devam etmesi öngörülmektedir (BM ESİD, 2015a).

Avrupa’daki birçok kişi sadece uzun yaşamakla kalmayıp daha sağlıklı bir yaşam sürse de yaşlanan nüfusların sağlık ve işlevsel durumlarındaki gelecek trendler hakkında önemli belirsizlikler bulunmaktadır (DSÖ Avrupa Bölge Ofisi, 2012a; DSÖ, 2015b). DSÖ Küresel Sağlık Gözlemevinin sağladığı verilere göre bir bütün olarak DSÖ Avrupa Bölgesinde beklenen sağlıklı yaşam süresi 2000 ile 2015 yılları arasında yaklaşık dört yıl artmıştır (erkekler için 61’den 65,5’e ve kadınlar için 67,3’ten 70,5’e) (DSÖ, 2017a). Ancak birbirinden değişik metodoloji kullanan farklı veri kaynaklarından alınan sonuçlar her zaman tutarlı değildir.

Avrupa’da geniş coğrafi bölgelere göre yaşlanma örüntüleri

2000-2015 yılları arasında yaşlanan nüfus, DSÖ Avrupa Bölgesindeki 53 Üye Devlette neredeyse evrensel trend idi. Şekil 5’te BM ESİD tanımlarına uyan geniş coğrafi gruplar için tüm yaşların nüfustaki değişimleri ile 65 yaş ve üzeri kişilerin sayılarındaki büyüme karşılaştırılmaktadır

(2014; 2015a; 2015c). Her coğrafi grubun nüfus trendleri, baskın şekilde kentsel bölgelerde yaşayanlar kişilerle baskın şekilde kırsal bölgelerdeki yaşayanlar için ayrı ayrı gösterilmektedir.

DSÖ Avrupa Bölgesi Üye Devletleri olan Orta ve Batı Asya’daki ülkelerdeki kentsel ve kırsal alanlar hariç Bölgenin tüm kısımlarında yaşlı sayısı toplam küresel nüfusa göre daha hızlı artış göstermiştir (Şekil 5’te yaşlı nüfuslara göre toplam için eşit büyüme çizgisinin üzerine yer alıyor gösterilmiştir).

2000’den 2015’e kadar nüfusun yaşlanması Batı Avrupa’daki hem kentsel hem de kırsal alanlarda en güçlü şekilde gerçekleşmiş ve Batı Avrupa’daki toplam kırsal nüfus yaklaşık %11 düşüş (diğer bölgesel kümelere göre bu düşüş çok daha fazladır) gösterirken Batı Avrupa’daki baskın şekilde kırsal olan bölgelerdeki yaşlıların sayısı %13 oranında artmıştır.

Şekil 5’te aynı zamanda yaşlıların Avrupa’da nerelerde yaşadığı da gösterilmektedir: her bir baloncuğun büyüklüğü, 2015 yılında 65 yaş ve üzeri kişilerin tahmini sayısına karşılık gelmektedir. Avrupa’daki 140 milyon yaşlı insanın yaklaşık 41 milyonu kırsal alanlarda yaşayamaktadır bunun iki katından fazlası, yaklaşık 99 milyonu, kentsel alanlarda yaşamaktadır.

Orta ve Batı Asya Doğu

Avrupa

Güney Avrupa

Doğu Avrupa Kuzey Avrupa

Kuzey Avrupa Güney

Avrupa

Batı Avrupa

Batı Avrupa

-20%

0%

20%

40%

60%

20% -10% 0% 10% 20% 30% 40%

65 yaș ve üzeri nüfustaki değișim, 2000-2015

Nüfustaki değișim, tüm yașlar, 2000-2015

Kentsel Kırsal

Şekil 5. Avrupa'da geniş coğrafi bölgelere göre yaşlanma örüntüleri

Not: her kategoride yer alan ülkeler şunlar: Orta ve Batı Asya: Ermenistan, Azerbaycan, Kıbrıs, Gürcistan, İsrail, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan, Özbekistan; Doğu Avrupa: Beyaz Rusya, Bulgaristan, Çekya, Macaristan, Polonya, Moldova Cumhuriyeti, Romanya, Rus Federasyonu, Slovakya, Ukrayna; Kuzey Avrupa: Danimarka, Estonya, Finlandiya, İzlanda, İrlanda, Letonya, Litvanya, Norveç, İsveç, Birleşik Krallık; Güney Avrupa: Arnavutluk, Andora, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Yunanistan, İtalya, Malta, Karadağ, Portekiz, San Marino, Sırbistan, Slovenya, İspanya, Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti;

Batı Avrupa: Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, Lüksemburg, Monako, Hollanda, İsviçre.

Kaynak: BM ESİD nüfus tahminlerine dayalı hesaplama.

13

Nüfustaki düşüşle birlikte yaşlanma, Orta ve Batı Asya ülkeleri istisna olmak üzere ağırlıklı olarak kentsel olan tüm bölge gruplarında ortak bir trenddir.

Nüfustaki azalma ve yaşlanma Doğu Avrupa’nın kırsal kesimlerinde de görülürken (yine Orta ve Batı Asya ülkeleri hariç) diğer tüm kentsel gruplarda nüfus artışı ve yaşlanma görülmüştür. Kentsel ve kırsal Batı Avrupa kümelerinin yanı sıra nüfusun yaşlanmasının en güçlü görüldüğü yerler Doğu Avrupa’nın kentsel alanları olmuştur. Ortalama olarak nüfusun yaşlanması kırsal alanlara oranla kentsel alanlarda daha güçlü gerçekleşmiştir. Dolayısıyla yaşlı nüfus giderek artan şekilde kentsel alanlarda yoğunlaşmış ve bu durum dünyanın diğer bölgelerine göre Avrupa’da daha fazla yaşanmıştır (BM ESİD, 2014). Nüfusun hem yaşlanması hem de azalması, kırsal ve uzak bölgeler açısından özel zorluklar ortaya çıkaracaktır.

14

Alan 1:

Dıș ortamlar

15

Alan 1: Dış ortamlar

Giriş

Aktif ve sağlıklı yaşlanmaya uyarlanmış dış mekan ve binaların önemi, giderek artan araştırma kanıtlarıyla teyit edilmektedir (Sugiyama ve Ward Thompson, 2007a;

Sugiyama ve Ward Thompson, 2007b; Curl vd., 2012). Kamusal alanların tasarım ve özellikleriyle fiziksel aktivitenin teşvik edilmesi ve düşmelerin önlenmesi gibi ara hedefler arasındaki bağlantılar artık iyice belgelendirilmiştir (Van Cauwenberg vd., 2011).

Arazi kullanım modelleri, kentsel tasarım ve ulaşım sistemleri, fiziksel ortamın işlevsel kısıtlamaları ve engelliliği olumlu ve olumsuz yönlerde etkileyebilecek üç boyutunu oluşturmaktadır (Rosso, Auchincloss ve Michael, 2011). Ele alınması gereken temel sorunları, dik eğimli mahalleler ya da demansla ya da belirsiz ekonomik koşullar içinde yaşayan belirli bir hedef grubu gibi yerel şartlara özel olabilir. AYDO kılavuzunda “ortam” terimi, klasik çevrenin korunması politika alanından daha geniş bir anlamda kullanılmaktadır. Bununla birlikte yaşlıların çevresel bozulmaya karşı özellikle duyarlı olabileceği ve bu bozulmadan olumsuz etkilenebileceğine yönelik yeterli kanıt vardır (söz gelimi hava kirliliğinin olumsuz etkileri için bkz. Simoni vd., 2015).

Bu bölüm, AYDO çerçevesinin ilk alanını (dış ortamlar) sunmaktadır. Bu alan, yaş dostu toplulukların fiziksel boyutunu ele alan üç alandan birincisine odaklanmaktadır. Orijinal DSÖ küresel rehberindeki “dış mekan ve binalar” alanına karşılık gelmektedir (DSÖ, 2007a).

Politika müdahalelerine yönelik stratejik doğrultular

Bu alandaki müdahalelerin amacı, çeşitliliklerinin farkında olarak (ve onlara danışarak) yaşlıların ihtiyaçlarının bilincine vararak inşa edilen ortam ve kamusal alanları planlamak ve tasarlamaktır.

Yerine yaşlanmayı desteklemek üzere yaş dostu dış ortamlar oluşturma girişimleri, yeni mahallelerin tasarımında iyi uygulamaları takip etmenin yanı sıra mevcut mahallelerin tadilattan geçirilerek iyileştirilmesine de odaklanmaktadır.

Çoğu durumda, dış ortama hitap eden yaş dostu kent girişimleri sıfırdan başlamamaktadır: mevcut

bina ve altyapılar, yönetmelikler, mekanın kültür ve tarihi, halihazırda belirli bir mahalledeki yaşlanma deneyimini şekillendirmektedir. Kentleri daha yaş dostu hale getirmek için bir yandan toplum varlıklarının üzerine inşa etmek suretiyle kendisine değer atfedilen şeyleri koruyarak diğer yandan mevcut dış ortamların engellerini, kısıtlamalarını ve güçlü yanlarını anlamak, bu ortamların iyileştirilmesi ve engellerin azaltılması açısından son derece önemlidir.

Demansla yaşayanlar da dahil olmak üzere yaşlı kadın ve erkeklerin kendileri çoğu zaman kendi kentsel ortamlarının kalitesinin izlenip değerlendirilmesi açısından mükemmel bir kaynak oluştururlar (DSÖ, 2012b). Bu kişilerin görüşleri hem daha kısa dönemli hem de daha uzun vadeli eylem planları için değişimin değerlendirilip buna göre planlama yapılması açısından can alıcı önemdedir. Temel kent tasarımının değiştirilmesi uzun dönemli vizyon gerektirse de topluluk eylem planları kapsamında uygulanan çoğu dış ortam müdahalesi kısa vadede fayda verebilir (Kerr, Rosenberg ve Frank, 2012; Annear vd., 2014).

Aşağıdaki bölümlerde uygulayıcılar, yaş dostu eylem planlamacıları ve araştırmacılarının mahalle gelişimine yönelik ilgili yaş dostu uygulamalar olarak tespit ettikleri temel özellik ve girişimler ele alınmaktadır. Son araştırmalar, giderek artan sayıda kent ve toplulukta gerçekleştirilen kentsel sağlıklı yaşlanma girişimlerinin birçok unsurunu destekleyen kanıtlar sunmaktadır.

Bölümün sonunda yerel hükümetlerin eylem planlarında eylem alanlarını nasıl işlevselleştirdiklerini gösteren uygulamaya dönük örnekler tablosu verilmiştir.

Engelleri olan kişiler tarafından erişilebilir ve kullanılabilir engelsiz kamusal mekanlar ve binalar

İnsanlar yaşlandıkça dış mekanlarda engelleyici olabilecek ya da güvenlik duygularını azaltabilecek önemsiz görülebilen fiziksel engellere karşı giderek daha fazla hassasiyet yaşamakta ve dolayısıyla dışarı çıkıp etrafta dolaşmaktan vazgeçebilmektedir. Bununla birlikte bir dizi çalışmada bu kaygıları gideren dış ortam müdahalelerinden umut verici sonuçlar alındığı ortaya konmuştur. Bazı müdahalelerin, hem kısa hem da uzun dönemde yürüme ve katılımı arttırma potansiyeline sahip olduğuna yönelik kanıtlar vardır (Hallgrimsdottir, Svensson ve Ståhl, 2015).

16

Söz gelimi bank, umumi tuvalet ya da asansör gibi imkanların bulunmaması ya da yetersiz düzeyde bulunmasının, büyük yaş gruplarının dış mekanlarda bağımsız hareket konusunda cesaretini kırdığı bildirilmiştir (Moran vd., 2014; Yen vd., 2014).

Planlamacılar ve politika yapıcılar yaşlıların gündeme getirdiği ilgili yaşam kalitesi sorunlarına daha fazla eğilme ve bunları tüm planlama kararlarına dahil etme gereğini giderek daha fazla fark etmektedirler. Ayrıca aşağıda listelenen eylemlerden bazıları; tüm yaş gruplarının iyilik halini destekleyen mekanlar oluşturmak üzere sürdürülebilirlik, ahenk ve yaşanabilirlik konusunda daha geniş planlama gündemleriyle sinerji oluşturabilir (Gilroy, 2008).

Bir yetersizlik, ancak yapılı çevre bunları telafi etmediğinde bir engellilik haline gelir.”

Utton (2009: 380)

Destekleyici ve engelsiz ortamlar, daha fazla sakatlık ve kötü sağlık riski taşıyan insanlar için daha büyük farklar yaratabilir.

Yaş ilerledikçe, insanın bir ya da birden fazla işlevsel kısıtlama ya da engelle yaşama olasılığı artmaktadır. Bu, otomatik olarak bağımlılığa ve kırılganlığa yol açmayabilir, ancak kent planlamacılarının ve ulaşım planlamacılarının buna özel ilgi göstermesi gerekir. Araştırmalara göre yapılı çevrenin orta düzeyde yetersizlikleri olan ya da hiç yetersizliği olmayan kişiler üzerindeki etkisi daha sınırlıdır, ancak birtakım bozuklukların ortaya çıkmasıyla birlikte yapılı çevrenin potansiyel bariyerleri çok daha önemli bir faktör haline gelebilmektedir (Clarke ve Nieuwenhuijsen, 2009). Çeşitli kronik rahatsızlıklara sahip olan ya da demans ile yaşamak zorunda kalan yaşlıların bu rahatsızlıkları, dış ortamlarda gezinme ve bu zorluğun üstesinden gelme konusunda güvenlerini sarsabilir ve bu durum onları sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya bırakabilir (ayrıca alan 5: sosyal içerme ve ayrımcılığın önlenmesi hakkındaki bölüme bakınız).

Yaşa ve beceri düzeyine bakılmaksızın kamusal

ortamlarının herkes açısından erişilebilir olacak şekilde uyarlanması ya da tasarlanması, sadece yaşlılara değil, aynı zamanda topluluğun daha geniş kesimlerine de fayda sağlamaktadır.

Erişilebilirlik, (Nordik ülkeler gibi) bazı ülkelerde ulusal mevzuatların bir parçası haline gelen “içermeci tasarım”

ve “evrensel tasarım” ilkeleri gibi kavramlarla gündeme gelmiştir. Bu ilkeler, AB ve Avrupa ülkelerinin imza sahibi olduğu, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesinde de yer almaktadır. Yerel eylem planları, mahallelerdeki erişilebilirlik düzeyini değerlendirmeli ve bunun teşvik edilmesini sağlamalıdır. Erişilebilirlik standartlarına ve evrensel tasarıma ilişkin rehber ilkeler, ulusal ve alt ulusal düzeylerde giderek daha fazla bulunabilir hale gelmiştir (bkz. Kutu 3); bu ilkeler, planlamacıların, yaşlılarla, yaşlıların örgütleriyle ve ilgili diğer paydaşlarla istişare halinde, topluluklardaki boşlukları tespit etmelerine yardımcı olmaktadır (kaynaklar ve araç setleri hakkındaki kısma bakınız).

Güvenli ve iyi düzeyde işaretli yaya geçitleri, odak grupları ve anketlerde sıklıkla tespit edilen, her herhangi bir türde yetersizliğe sahip kişiler için önemli bir sorundur.

Bazı kentlerde engelli kişilere caddeyi geçerken daha fazla süre tanıyan özel düğmeler belli başlı yaya geçitlerine takılmıştır. Yaya geçitlerinde daha uzun süre talep etmenin daha zarif bir yolu da engelli kişilere yönelik elektronik kart kullanımı şeklinde gündeme getirilmiştir.

Yaya geçitleri hakkında daha fazla ayrıntı, alan 2: ulaşım ve hareketlilik hakkındaki bölümde bulunabilir.

Duyusal bozuklukları olan ya da görme ya da işitme azlığı çeken kişiler özel çözümlerle desteklenebilir.

Trafik ışıklarında ses sinyalleri ve daha iyi görünürlük sağlayan özel tasarlanmış bordür taşlarının kullanılması, birçok kentte uygulamaya konmuş örnekler arasındadır.

Temel gerçekler

DSÖ Avrupa Bölgesinde düşmeler yüzünden her yıl 70 yaş ve üzeri 46,000 kişi hayatını kaybetmektedir (DSÖ, 2014a). DSÖ, bu düşmelerin %26’sının konut ortamları, inşaat alanlarına erişim ve eğlenme ortamları gibi ortama atfedilebileceğini tahmin etmektedir (DSÖ, 2006). Dış ortamların tasarımının iyileştirilmesi, kaza sonucu meydana gelen düşme riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

2012 yılında AB için yürütülen anket 65 yaş ve üzeri kişilerin %13’ünün bölgelerindeki suç, şiddet ya da vandalizmi bir sorun olarak gördüğünü ortaya koymuştur (Eurostat, 2015a).

Birçok yaşlı, dış mekanlarda engellerle karşı karşıya kalmaktadır; söz gelimi Birleşik Krallık’ta ankete katılanların %52’si bölgelerinde umumu tuvaletlerin bulunmamasının, istedikleri sıklıkta dışarı çıkmalarını engellediğini belirtmiştir (Hogg ve Godfrey, 2007).

Açık ve yeşil alanlara yakın yaşayan kişilerin dışarı çıkma ve yürüme olasılığı daha yüksektir (Saelens ve Handy, 2008; Sugiyama ve Ward Thompson, 2008).

17

Kente erişim hakkı, demansın yanı sıra hareketlilik kısıtlamaları olan insanları da kapsamaktadır.

Araştırmalar demansı olan yaşlılarının çoğunluğunun evde yaşadığını (çoğu da tek başına olarak) ortaya koymaktadır (DSÖ, 2012b). Eğer dış ortamlar, demansla birlikte yaşayan yaşlılara yerel mahallelerini kullanmaya devam etmeleri konusunda yardımcı olacak şekilde tasarlanmazsa bu kişilerin çoğu fiili olarak eve bağlı hale gelebilir (Mitchell, Burton ve Raman, 2004). Kentsel alanların açıkça anlaşılır işaretler ve yerleşim de dahil olmak üzere simge yapıları ve yüksek okunabilirliği olan ve anlaması kolay şekilde tasarlanması, demansı olan kişiler açısından kritik önemde olmakla birlikte toplumun diğer üyeleri için de anlamlıdır (Kutu 4). Bu sadece dış ortamları değil, aynı zamanda binaları ve halka açık toplanma alanlarını da içerir. Söz gelimi kafa karıştırıcı yerler oldukları için alışveriş merkezleri demanslı kişiler açısından zorlu ortamlar olabilirler (Blackman vd., 2003).

Toplum etkileşimi ve kişisel bağımsızlık desteği

Dinlenme yerleri, ilginç sokak hayatı ve güvenlik algısı söz konusu olduğunda yaşlı birinin dışarı çıkma, yürüyüş yapma ve gündelik yaşama katılma cesareti gösterme ihtimali de artacaktır. Bunun tersine evin önündeki yoğun trafikli cadde (özellikle trafik ışıkları yoksa ya da yaya geçidindeki süre kısaysa) korkutucu durumlar oluşturup topluma karışma konusunda yaşlıların cesaretini kırabilir.

Yaşlıları dışarı çıkıp gezinmeye, gündelik faaliyetlerini bağımsız olarak görmeye ve başkalarıyla etkileşimde bulunmaya davet eden doğrudan bir mahalle ve yatılı bakım bağlamının oluşturulması son derece önemlidir.

Bu durum özellikle yatılı bakım gören ve çeşitli yaşam olayları (sevilen birinin ölümü ya da taşınma gibi) ya da sağlık, cinsiyet, etnik köken ya da gelir gibi özellikler yüzünden izole hale gelmiş kişiler açısından geçerlidir (Clarke ve Nieuwenhuijsen, 2009; Atkinson vd., 2014).

Yaşlılar açısından mahallelerin, yerel mağaza, hizmet ve imkanlar gibi temel hedeflere erişiminin

Yaşlılar açısından mahallelerin, yerel mağaza, hizmet ve imkanlar gibi temel hedeflere erişiminin

Belgede Avrupa'da yaş dostu ortamlar (sayfa 21-28)