• Sonuç bulunamadı

YaĢlılıkta Mekân, Demografi, Aile, KuĢaklararası DayanıĢma ve ÇatıĢmalar, Sosyal

I. BÖLÜM

1.7. SOSYAL POLĠTĠKALAR VE SOSYAL HĠZMETLER AÇISINDAN YAġLILIK

1.7.2. YaĢlılıkta Mekân, Demografi, Aile, KuĢaklararası DayanıĢma ve ÇatıĢmalar, Sosyal

1.7.2.1. YaĢlılık ve Mekân, Konut, YeĢil Alan, Sosyal Çevre

Toplumlarda mekânlar ve kentler yaĢlılara göre örgütlenmiĢ olmadığı için, sosyal çevre ve mekân yaĢlıların ihtiyaçlarına uygun olarak düzenlenmesi veya yeniden yapılandırılması gerekliliği üzerinden de birçok çalıĢma yapılmıĢtır. Türkiye‟de de yaĢlılığa dair çalıĢma alanlarından biri de kent ve mekândır. Bu araĢtırmada da, hem yaĢlıların kendileri hem de yaĢlılık konusunda fikirleri sorulan potansiyel yaĢlılar, mekan ve ulaĢım gibi altyapı olanaklarının yaĢlılara göre düzenlenmesinin ne tür sıkıntılara yol açtığını kuvvetle dile getirmektedirler. Bu bağlamda, bu çalıĢmalar yaĢlıların çevreye uyumlarını, onlara uygun ve dıĢ mekân tasarımlarını konu edinmektedir.

Bu konuda önemli araĢtırmalardan biri Türel‟in yaptığı bir araĢtırmadır. ( Türel, 2001:25-26)Türel‟e göre yaĢlıların sosyo-ekonomik düzeylerine göre konut gereksinimlerinin belirlenmesi gerekir. YaĢlıların konutlarla ilgili sorunları açısından üç gruba ayrılması söz konusudur:

1. Konutu olmayan dar gelirli yaĢlılar.

2. Konutu olup evin iç ve dıĢ giderlerini karĢılayamayan orta gelirli yaĢlılar,

3. Konutu ve yeterli geliri olan ancak kentsel hizmetlerden yararlanamayan yaĢlılar.

Öte yandan yaĢlıların konut gereksinimleri için ve sağlık, statü ve gelir durumlarına göre çok çeĢitli binalar düĢünülmektedir. Örneğin, bir yanda özel tasarımlı yaĢlı apartmanları, apart otel, yaĢlı bakım evleri, yaĢlı hastaneleri ve öbür yanda mevcut konutların yaĢlılara göre düzenlenmesi gibi birçok tasarımlar söz konusudur. Türel‟e göre eğitim ve gelir olarak üst düzey yaĢlıları için evde bakım, eve servisler götürme, özel döĢeli apartmanlar, apart otel gibi çözümler düĢünülmelidir. Gelir seviyesi düĢünce bakım evleri ve yaĢlı apartmanları akla gelebilirken, evi olmayan için kurumsal bakım ve barınma olanakları yaratmak gereklidir. Türel‟in tartıĢtığı gibi yaĢlılar için konumlarına uygun konut alanları ancak ülke planlamasında ele alınırsa mümkündür.

Evde ailesiyle yaĢayan yaĢlılar dıĢında bazı yaĢlıların aile ortamlarından dahi uzaklaĢtıkları, yalnız ya da kurum içerisinde yaĢamaya sevk edildikleri de gözlemlenmektedir. ( Türel, 2001: 29) Türel, bunun nedenlerini Ģöyle sıralar:

57

 YetiĢkin çocukların yaĢlılarla aynı Ģehirde olamaması,  Çocukların çalıĢma amacıyla yurtdıĢına gitmesi,

 Dar ve orta gelirli ailelerin ekonomik nedenlerle küçük bir evde oturması sonucu, büyüklerine ayırabilecekleri bir mekânın olmaması,

 Kentte değiĢen sosyal yaĢamın kırsal kökenli ailelerde yarattığı uyumsuzlukları,  Kentte çalıĢmıĢ statü sahibi yaĢlıların sığıntı Ģeklinde bir yaĢam tarzını

kabullenememeleri

 Kadınların ekonomik yaĢama dahli olmaları ile evde eĢlik edecek bir kiĢinin kalmaması,

 Sağlık alanındaki geliĢmelerin bağımsız yaĢamaya kolaylık sağlaması.

YaĢlılara konut sunumunda standart bir kurum sunumu yerine yaĢlıların eğitim ve gelir durumlarına göre konut sunumu çeĢitlenmelidir. Türel‟e göre yaĢlılık sorunun geleneksel yaĢam tarzlarıyla çözülemeyeceği açıktır. (Türel,2001: 33) Buna karĢılık, yaĢlıların toplum içerisinde yaĢamasına olanak veren ama yalıtılmalarına da neden olamayan farklı kurumsal çözüm önerileri (ev-oda projeleri) geliĢtirilmelidir. Türel, mevcut kentsel tasarımın bir sonucu olarak yaĢlıların çoğunlukla yaĢadıkları mahalle, hatta sokak ve yakın çevresi içinde kaldıklarını belirtmektedir. Türel‟in bir diğer çalıĢmasında Ankara‟da yaĢlılara ait üç önemli mekânda, huzurevi, yaĢlı dayanıma merkezi, yaĢlı kulüplerinde gözlemler yapılmıĢtır. ( Türel, 2001: 29)

YaĢlıların mekân gereksinimlerinin planlanmasında sadece konut değil dıĢ mekân planlaması da önemli bir konudur. (Çelem ve Oğuz, 2001: 38-39) YaĢlıların dıĢ mekân kullanımı daha çok iĢlevsellik üzerinden kurulduğundan, yaĢlıların dıĢ mekân kullanımını artıracak özel tasarımların gerekliliği vurgulanmaktadır. DıĢ mekânın yaĢlılara göre düzenlenmesi onlara kendi kendine yön ve yol bulmayı sağlayacaktır. Ayrıca dıĢ mekân, yaĢlılar tarafından kolay anlaĢılabilir ve tanımlanabilir olmalıdır. Bunun yanı sıra mekanlar sosyal etkileĢimi desteklemeli, sosyalleĢme için uygun ortamlar yaratılmalıdır. YaĢlıların görme ve iĢitme duyularının zayıfladığı göz önünde tutularak dokunma duyularına hitap eden mekânlar, örneğin, park ve bahçe tasarımında yükseltilmiĢ bitki kasaları yaĢlının çiçeklere daha rahat dokunmasını sağlayabilir. Çelem ve Oğuz, yaĢlıların kendilerine göre tasarlanmıĢ bir çevrede kendilerini daha mutlu ve güvende hissedeceklerini söylemektedirler.

YaĢlıların konut ve çevreye karĢı tutumlarını ölçmek amacıyla yapılan baĢka bir çalıĢmada da yukarıdaki mekân üzerinden yapılan tartıĢmalara yeni bir boyut getirmektedir.

58

(Kalınkara, 2001: 13) Bu çalıĢmada, yaĢlıların konut ve çevreden eklentileri çevredeki toplumsal iliĢkileri ile bağlantılıdır. Çevresindeki toplumsal iliĢkileri tatmin edici yaĢlı için o çevre ve konutta tatmin edici bulunakta ve aĢıma, değiĢtirme isteği azalmaktadır. Ancak bu iliĢkiler sorunlu ise, yaĢlı çevresi ile sosyo-kültürel farklılıklar yaĢıyorsa bu çevreden gitmek arzusunda olmaktadır. Bunlar özellikle gelir durumu iyi olan yaĢlılardır. YaĢlıların toplumsal çevreden dıĢlanmalarını önleyen, hobi ve sosyal etkinliklerinin arttığı, destek hizmetlerinin olduğu yeni bir çevre düzenlemesine gereksinim vardır. YaĢlıların konut ve çevreye karĢı tutumlarının yaĢ, cinsiyet ve gelir grupları kontrol edilerek farklı bölgelerde yinelenmesi üzerinde durulmuĢtur.

Ergin ve diğerlerine göre, yaĢlılık toplumsal siyasal gerçekliğin dıĢına itilmiĢtir. YaĢlı birey ile toplumsal siyasal gerçeklik arasına yalıtım kütlesi olarak huzurevleri inĢa edilmiĢtir. (Ergin ve diğerleri, 2001:3) Ergin ve diğerleri, kentsel mekânın yaĢlıları gözeterek tasarlanmamıĢ olduğunu dile getirir. Onlara göre planlanmanın kurumsal ve pratik yapısı içinde yaĢlılık durumu yer almaz. ModernleĢme, üretim ve tüketim boyutlarını öne çıkarır ve böylece yaĢlılık istenmeyen araçsal bir nitelik arz eder. Planlamanın yöneldiği toplumsal araç, sanayileĢmenin öngördüğü üretim iliĢkileri bağlamında konumlanmıĢ olan eriĢkin kiĢidir/aktördür.