• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.7. SOSYAL POLĠTĠKALAR VE SOSYAL HĠZMETLER AÇISINDAN YAġLILIK

1.7.3. YaĢlı Bakım Modelleri

1.7.3.3. Huzurevinde Kalan YaĢlıların Özellikleri

SanayileĢme ve kentleĢme ile beraber görülen toplumsal değiĢme, aile yapısında yol açtığı değiĢme dolayısıyla yaĢlıların kurumsal hizmetlerden yararlanmaları ihtiyacını ortaya çıkarmıĢtır. Bu süreçte yaĢanan sosyal çözülme ile birlikte, yaĢlılar gerek kırsal kesimde gerekse kentte desteksiz kalabilmektedir. Dolayısıyla bu kiĢilerin bakım ve gözetimi bir sorun teĢkil etmekte, çözüm olarak bu aĢamada aileler yerine kurumsal bakım devreye girmektedir. Kurumsal hizmet almaya baĢlayan yaĢlılar, hem toplumun huzurevlerine bakıĢı yüzünden hem de kendi kiĢisel durumlarından dolayı çeĢitli özelliklere sahiptirler. Bu özellikleri, genel olarak yaĢlılıkta görülen özelliklerden ayırmak gerekmektedir.

Ülkemizde bakım hizmeti verilen yaĢlıların genel özelliklerine baktığımızda; o Her 10 yaĢlıdan l'inin 60-69, 4'ünün 70-79, 4'ünün 80-89, l'inin 90 (+) yaĢ diliminde olduğu, o Her 5 yaĢlıdan 3'ünün ücretli, 2'sinin ücretsiz, her 5 ücretsiz yaĢlıdan 2'sinin kadın, 3'ünün erkek olduğu, o Her 5 yaĢlıdan l'ininbekar, l'inin evli, 3'ünün dul olduğu, o Her 10 yaslıdan 2'sinin okur-yazar olmadığı, l'inin okur yazar, 3'ünün ilkokul, 2'sinin orta, 1,5'unun lise, 0,5'inin yüksekokul mezunu olduğu, o Ücretli her 10 yaĢlıdan 4'ünün Emekli Sandığı, 5'inin SSK, %1'nin Bağ- Kur emeklisi olduğu, o Özel bakım hizmeti alan 10 yaĢlıdan 6'sımn 60-74, 4'ünün 74+ yaĢ diliminde olduğu, (Huzurevi yaĢlılarının yaĢam sürelerinin ülke ortalamasının üstünde olduğu) görülmektedir. (Dönümcü, 2006: 44) Bu özellikler, SHÇEK huzurevlerinde kalan kiĢilere ait özelliklerdir.

Konuya kurum bakımı alan yaĢlıların sorunları açısından bakıldığında; Konak ve Çiğdem (2005) tarafından yapılan araĢtırmada, huzurevinde kalan kadınların %26,19‟u (11 kiĢi), erkeklerin %21,42‟si (9 kiĢi) sağlık sorunlarının olduğunu, erkeklerin %2,38‟i (1 kiĢi),

63

kadınların %2,38‟i (1 kiĢi) maddi sorunlarının olduğunu, kadınların %2,38‟i (1 kiĢi), erkeklerin %2,38‟i (1 kiĢi) aile bireylerinin ilgisiz olduğunu, erkeklerin %2,38‟i (1 kiĢi) huzurevinde kalıyor olmaktan dolayı, %16,66‟sı (7 kiĢi) yakınlarını özlediğinden dolayı sorunlarının olduğunu belirtmiĢlerdir

Kurumun sağladığı olanaklar ne kadar yeterli olursa olsun aile ortamından kopmuĢ olan bu bireyleri, kurumsal hizmetlerin tam olarak tatmin etmesi beklenemez. Ayrıca, izole bir yapı içerisinde evlat, eĢ-dost ve ev hayatına bir özlem duyulması normaldir. (Konak ve Çiğdem, 2005: 24) YaĢlıların bir kurumda yaĢamak zorunda kalmalarının bağımsızlık ve üretkenliklerini yitirme, yaĢam kontrollerini kaybetme duygusu yaĢamalarına neden olduğu bildirilmektedir. Bu durum ekseriyetle kurumda kalanların depresyona girmelerine sebep olmaktadır. Depresyon oranlarının yüksekliği genel bir özellik teĢkil etmektedir.

AĢkın ve Kaya, (1996) tarafından Türkiye‟de yapılan araĢtırmada ise, kurumda kalan yaĢlıların yaklaĢık yarısı kadarının depresyon belirtilerinin olduğu saptanmıĢtır. Yatalak olanların %56,5‟inde, yatalak olmayan yaĢlıların ise %35.7‟sinde depresyon saptanmıĢtır. Yine aynı araĢtırmada, depresyona sebep olabilecek faktörler incelendiğinde ise; depresyon olguları kadınlarda, ekonomik düzeyi yetersiz olanlarda, baĢka kardeĢi olmayanlarda ve önemli ya da Ģiddetli tıbbi hastalığı bulunanlarda anlamlı ya da dikkate değer ölçüde daha sık bulunmuĢtur. Bu sonuçların sebepleri Ģunlar olabilir:

1. Bulunan etkenler, yaĢlı olmayan nüfusta da iyi bilinen ve yaygın olarak kabul edilen depresyon risk etkenleridir ve araĢtırmada bulunan etkenler, huzurevinde daha Ģiddetli biçimde iĢliyor olabilir.

2. Kadınların daha fazla sosyal ve ailesel bağımlılık göstermeleri, huzurevine bırakılmayı kabul edebilmelerini daha çok güçleĢtiriyor olabilir.

3. KardeĢsiz olma, sosyal desteği daha da kısıtlayıcı olabilir.

4. Değerlendirmelerin ileri derecede olmasa da bir ölçüde yetersiz olması. 5. Olgu sayısının düĢük kalması.

Demet ve diğerleri (2002) tarafından “Manisa Huzurevlerinde Kalan YaĢlılar” üzerine yapılan araĢtırmada benzer sonuçlar bulunmuĢtur. Bu araĢtırmaya göre, kadınlarda depresyon oranı daha yüksektir. KardeĢ sayısı, çocuk sayısı depresyon düzeyi açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösteren değiĢkenler olmuĢtur. Ekonomik yönden yetersiz olanlarda

64

ve Ģiddetli tıbbi rahatsızlığı/hastalığı olanlarda depresyon oranları daha yüksek bulunmuĢtur. YaĢlıların sağlık düzeyleri ve hareket yetenekleri ile ilgili değiĢkenlerin depresyon üzerine etkileri incelendiğinde kiĢisel bakımım yapabilme yetisinin tam depresyon varlığı ile iliĢkili olduğu belirlenmiĢtir. YaĢlıların kaldıkları kurumla iliĢkilerini değerlendiren değiĢkenlerin depresyon üzerine etkileri incelendiğinde kiĢide gelecek kaygısının bulunmasının, sosyal etkinliklere katılma isteğinin her zaman tam olmamasının ve kurumun fiziksel koĢullarından yeterince hoĢnut olmamanın depresyon varlığı ile iliĢkili olduğu belirlenmiĢtir.

Huzurevlerinde kalanlar ile kalmayan yaĢlılar arasında yapılan araĢtırmalar bir takım farklılıkları ortaya çıkarmaktadır. Aksüllü ve Doğan tarafından (2004) yapılan araĢtırmada, evde yaĢayanların %89,5‟i aile içinde sevilip sayıldığını, buna karĢılık huzurevinde yaĢayanların %87,5‟i önemsenmediklerini belirtmiĢlerdir. Bu araĢtırmaya göre; evde yaĢayanların algıladıkları genel sosyal destek ortalama puanı 74.29, huzurevinde yaĢayanlarınla 26.28 olarak bulunmuĢtur. Aradaki fark istatistiksel yönden anlamlı bulunmuĢtur. Bu çalıĢmada, kendi evlerinde yaĢayan yaĢlıların sosyal desteklerinin genel olarak yeterli olduğu görülmektedir. Sosyal destek, günlük yaĢam stresleri ile baĢ etmede önemli bir unsurdur. Yine depresyon açısında konuya bakıldığında, huzurevindeki yaĢlıların %68,9‟unda, evde yaĢayanların %27,9‟unda depresyon tespit edilmiĢtir. Huzurevinde yaĢayanlarda depresyon oranı evde yaĢayanlara göre anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuĢtur. (Aksüllü ve Doğan, 2004: 81)

KöĢkeroğlu ve arkadaĢları tarafından 1992‟de EskiĢehir'de yapılan bir çalıĢmada hem huzurevinde hem de evde yaĢayan yaĢlıların fiziksel ve sosyal yönden güçlükler yaĢadıkları halde, huzurevinde kalan yaĢlıların daha çok ruhsal sorun yaĢadıkları belirlenmiĢtir. YaĢanan bu sorunlarla baĢ etmelerinde huzurevinde yaĢayan bireylerin yetersiz oldukları, daha fazla zorlandıkları saptanmıĢtır. (Öz, 2002: 25)