• Sonuç bulunamadı

YAġLI SORUNLARI VE HĠZMETLERĠNE YÖNELĠK LĠTERATÜRDE YER ALAN

I. BÖLÜM

1.8. YAġLI SORUNLARI VE HĠZMETLERĠNE YÖNELĠK LĠTERATÜRDE YER ALAN

YaĢlılık konusunun önem kazanması ile birlikte, gerek ulusal gerekse uluslar arası çalıĢmalarda, yaĢlılara yönelik hizmetlere iliĢkin çeĢitli öneriler sunulmaktadır. Bu önerilerin bazıları mikro düzeyde iken, bazıları makro düzeydedir. Yani bazı öneriler ancak, prensip düzeyinde kalan öneriler olmakta, hizmetin niteliğine iliĢkin olmamaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü uzmanlarınca hazırlanan YaĢlanma 2002 Uluslararası Eylem Planında yaĢlılara götürülecek hizmetlere yönelik aĢağıdaki öneriler ortaya konmuĢtur.

YaĢlılar için;

- Toplumda bağımsız yaĢam desteklenmeli, - Yalnızca gerektiğinde kurumsallaĢma olmalı, - Evde bakım desteklenmeli,

- Kuramlardaki kalite artırılmalı,

- Rehabilitasyon kolaylıkları sağlanmalı,

- Multidisipliner değerlendirme ve yaklaĢım olmalı, - Sağlığı geliĢtirmeye önem verilmeli,

- Sağlık bakım sistemleriyle sosyal sistemler arasında iĢbirliği olmalıdır. (Terakye ve Güner, 1997: 99)

Bu öneriler, sosyal politika önerisi olarak önemli ve dikkate alınması gereken önerilerdir. Ancak bunların daha derinlere inmesi ve daha ayrıntıları ile belirlenmesi gerekmektedir. Yani bu önerilerin politika (politic) düzeyinden siyasal (policy) düzeyine indirilmesi gerekmektedir.

ÇeĢitli kaynaklarda “yaĢlılara yönelik, yeni politikalar üretilmeli” önerisi yer almaktadır. Bu genel söylemler pek anlam ifade etmemekte ve soyutluğu ölçüsünde de hayata geçememektedir. Bu tür politikaların iĢlerlik kazanmasını sağlayacak araĢtırma ve altyapı mevcut değildir. Yani politika üretilmesi, alana inmeden, istatistiki veri olmadan veyahut masa baĢında alınacak tedbirler veya kararlar olarak algılanmamalıdır. Yeni politika üretmek için, özellikli ve olabildiğince her konuda derinlemesine araĢtırmalar yapılmalıdır ki uygulamaya / faaliyetlere yönelik öneriler sunulabilsin. ĠĢlerin nasıl yapılacağı, nasıl daha iyi hizmet verileceği, nasıl toplumsal yapının bundan etkileneceği böylece bulunmuĢ olur.

Aynı durum “yaĢlılara koruyucu, önleyici ve destekleyici nitelikli sosyal hizmetler verilmelidir” önerisi için de geçerlidir. Artık bu tür hizmetlerin nasıl verileceğinin düĢünülmesi ve bunların uzmanlar tarafından nasıl olacağı ortaya konmalıdır. Koruyucu,

67

önleyici ve destekleyici hizmetlerin bir tanımın yapılması, bunların ne olduğunun ve nasıl olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Somut olarak hangi hizmetlerin hangi kategori altında yer alacağı Ģekilde ortaya konmalıdır.

YaĢlılık ülkemizde genellikle sağlık eksenli ele alınmaktadır. Bu durum yapılan araĢtırmalara dahi yansımıĢtır. Oysa yaĢlıların sadece ve sadece sağlık sorunları bulunmamaktadır. Bu yüzden; yaĢlılık konusunun ülkemizde, sosyal yönüyle de ele alınması faydalı olacaktır.

YaĢlının sadece bakımını değil, biyo-psiko-sosyal gereksinimlerini karĢılayabilecek yeterli hizmet geliĢtirilmesi ve yaĢlının problemlerinin daha iyi anlaĢılabilmesi için, yaĢlanmanın biyolojik, psikolojik, sosyal, tıbbi yönleriyle ilgili bilgileri birleĢtirerek, yaĢlıların yaĢam biçimleriyle ilgili bilgileri araĢtırarak, erken bağımlılığı ve gereksiz kurumsallaĢmayı önleyici multidisipliner, multisektörel çalıĢmalar yapılabilmelidir. (Terakye ve Güner, 1997: 103)

YaĢlılara sunulan hizmetlerle ilgili olarak; yaĢlılar için koruyucu sağlık hizmeti amaçlı tarama programlarının hazırlanarak yaĢama geçirilmesi, hastalığa ye ölümlere zemin hazırlayan çevresel ve sosyo-ekonomik faktörlerin belirlenerek mücadele edilmesi, yaĢlanan bireye sağlıklı yaĢam ve kiĢisel bakım konularında danıĢmanlık yapılması, aktif ve sağlıklı yaĢam tarzının benimsetilmesi ve sürdürülmesine iliĢkin programlar geliĢtirilmesi, yaĢlıların temel sağlık, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerine adil olarak ulaĢımlarının sağlanması, yaĢlıların kendi kendilerine yeterli olabilmelerinin özendirilmesi, kronik hastalığı olan yaĢlıların evde bakımının sağlanması, baĢta sosyal güvencesizler olmak üzere tüm yaĢlılara yönelik bakım sigortası uygulamasına geçilmesi, aile bireylerinin bakım yükünü hafifletici önlemler alınması, yaĢlı hastalara hizmet veren sağlık merkez/birimlerinin kurulması, mevcut kapasitenin ve geriatrisi sayısının artırılması, 2022 sayılı Kanun uyarınca ödenen yaĢlı aylık miktarın arttırılması, yaĢlıların temel sağlık ve bakım hizmetlerinden yararlanması esnasındaki mali, fiziksel, psikolojik, etik, ayrımcı (hizmet sunumuna iliĢkin yaĢ ve yaĢa bağlı yeti yetersizlikleri nedeniyle) ve yasal engellerin önlenmesi temel öneriler olarak sunulabilir. (Dönümcü, 2006: 45)

YaĢlılıktaki fiziksel yetersizliğin, yaĢlı bireyin bağımsız harekete geçmesi ve kendi baĢına karar alabilmesini engellediği yani haklarının elinden alınmasını kolaylaĢtırdığı söylenebilir. Fiziksel yetersizliği olsa bile, ruhsal bir sorunu olmayan bir insanı sahip oldukları haklarından mahrum etmek ve onu bağımlı hale getirmek yerine kendi gücü, yeteneği ve potansiyeli doğrultusunda üretkenliğini sürdürmesine fırsat verilmeli ve desteklenmelidir. (Öz, 2002: 23) Bu noktada, yeni hizmet modellerinin (yaĢlı klüpleri, yaĢlılar

68

için hobi yerleri, yaĢlılara özel spor imkanları gibi) uygulamaya konması önem teĢkil etmektedir.

Bireylerin yaĢlılığa hazırlanmalarına yönelik programlar geliĢtirilebilir. Emekliliğe hazırlık amaçlı programlar geliĢtirilmesi bunlardan bir tanesini oluĢturmaktadır. Îstatistikî bilgilere göre, emekli olduktan sonra bir kenara çekilip oturanlar birkaç sene içinde ölmelerine rağmen, fikri ve bedeni aktivitelerini devam ettirenler daha fazla yaĢamakta, dinçliklerini korumakta ve hastalıklara daha fazla dayanıklı olmaktadırlar. Dolayısıyla emeklilikten sonra ne yapılacağına iliĢkin bir hazırlığın yapılması gerekmektedir.

YaĢlılara hizmet götürülürken, özellikle yaĢlıların özellikleri unutulmamalı ve yaĢlıların homojen bir grup olmadığı bilinmelidir. Daha yaĢlı olan birinin her zaman daha kötü bir yaĢam kalitesine sahip olacağı gibi bir genelleme yapmak da doğru değildir (Birtane ve diğerleri, 2000: 141). Dolayısıyla hem kaliteli bir yaĢlanma sağlanmalı hem de yaĢlıların bireysel özellikleri göz önüne alınmalıdır.

YaĢlılara verilecek hizmetlerin yaĢlının kendi evinde verilecek biçimde planlanması hem kamusal maliyetler açısından hem de yaĢlının psikolojisi açısından gereklidir. YaĢlı bakımı, sağlık ve sosyal bakımı da içermelidir. Sağlık bakımını birinci basamak sağlık kurumlan evde izlemi de içeren bütüncül bir bakıĢla sunmalıdır. Evde hizmetleri açısından, yaĢlıların evlerinde yalnız kalmamaları, sosyal ortama katılmaları yönünde desteklemeye yönelik hizmetler de geliĢtirilmeli, yani bir anlamda toplumsal dayanıĢmaya yönelik politikalar üretilmelidir. (Giray ve diğerleri 2008: 3)

Belediyelere bu noktada, hizmet açısından halka yakın olmaları dolayısıyla çok iĢ düĢmektedir. Belediyeler yalnızlığı giderici projeler üretmeli, rehabilitasyon ve sağlık hizmetleri vermeli, evde bakım yöntemini seçmelidir. YaĢlılar, bakımevleri yerine ailelerinin yanında kalmalıdır. Bu çerçevede, yaĢlı bakım hizmetlerinin belediyeler tarafından yürütülmesi, Kurum bakımlarının ise daha ziyade merkezi yönetime veya özel sektöre bırakılması daha uygundur. Böylece özellikle kurum bakımı hizmetleri açısından bir standardizasyon sağlanabilir.

Toplum içerisinde bakım için; hastayı ve ailesini destekleyici nitelikteki ara kurumların (grup evleri, gece hastanesi, gündüz evleri, toplum ruh sağlığı merkezleri ve korumalı iĢyerleri vb.) açılması ve kalifiye hasta/özürlü bakıcıları yetiĢtirilerek evde kalan yaĢlıların bakım organizasyonunun yapılması önemli katkı verecektir. Aynı zamanda, resmi/gönüllü evde yaĢlı bakım hizmeti vereceklerin eğitim standartlarının belirlenmesi, eğitilmeleri ve istihdamlarına iliĢkin düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Evde ve aile ortamında bakıma muhtaç yaĢlılarına bakan amatör bakıcılar, maddi ve sosyo-kültürel yönden

69

de desteklenmelidir. (Seyyar, 2006: 199)

Sosyal desteğe gereksinimleri olan yaĢlıların sanat, spor ve kültür etkinliklerine, beceri ve uğraĢ kazandırma programlarına katılmasını ve yaĢlıların diğer yaĢlılarla bir arada olmasını sağlayan “yaĢlı sosyal merkezleri”, SHÇEK, belediyeler ve gönüllü kuruluĢlar tarafından kurulmalı ve SHÇEK tarafından denetlenmelidir. Ayrıca SHÇEK, belediyeler ve gönüllü kuruluĢlarca yaĢlı-genç- çocukları bir araya getirme programı eve, kuruma ve yaĢlı sosyal merkezlerine yönelik olarak planlanıp, uygulanabilir. Yine aynı kuramların ve Sağlık Bakanlığının yaĢlılara iliĢkin telefonla danıĢma birimleri kurulabilir. (Seyyar, 2006: 200)

Yalnız ya da eĢiyle yaĢayan, kurumsal bakıma gereksinimi olmayan yaĢlılar için kendileri de tercih ettiği durumlarda kalabilecekleri ve evde formal bakım koĢullarının sağlanacağı yaĢlı siteleri kurulabilir. Evde bakılabilecek sağlık ve sosyal koĢullara sahip olmayan yaĢlıların geçici ya da sürekli bakımı bağımlılık derecesine göre bakımevlerinde ve huzurevlerinde sağlanmalıdır. (Giray ve diğerleri 2008: 18)

YaĢlıya yaklaĢım tıp eğitimi içerisinde de henüz yerini alamamıĢtır. Geriatri Deneğinin sağlık ocağında çalıĢan pratisyen hekimlere yönelik yaptığı bir çalıĢmada, çalıĢmaya katılan hekimlerin %80,8‟i tıp eğitimi süresince geriatri konusunda yetersiz eğitim aldıklarını belirtmiĢtir (akt. Giray ve diğerleri, 2008: 23). Yurt dıĢında yapılan çalıĢmalarda mezuniyet öncesi dönemde verilen geriatri eğitimlerinin öğrencilerin yaĢlı bireylere yaklaĢım ile ilgili bilgi, beceri ve tutumlarını olumlu yönde etkiledikleri belirtilmektedir. Dolayısıyla, her tıp fakültesinde geriatri bilim dalının bulunması ve geriatri bilim dallarının liderliğinde öğrencilere geriatri eğitimi verilmesi önemli bir noktayı oluĢturmaktadır.

YaĢlılara yönelik hizmetlerin bir ayağını da sivil toplum kuruluĢları oluĢturmaktadır. Bu çerçevede, sivil toplum kuruluĢlarının faaliyetlerinin insani görev anlayıĢı çerçevesinde yaĢlıların bakımına gönüllülük esasında yönlendirilmesi; üyelerin buna teĢvik edilmesi yerinde olacaktır. (ASAGEM, 2006: 283)

YaĢlılık hizmetlerinin yapılandırılabilmesi için bazı verilere ve istatistiklere gereksinim vardır. Bu verilerden nüfus bilgileri, ölüm kayıtları kolay elde edilebilir verilerdir. YaĢlıların sağlık ve sosyal durumları birbirlerini etkileyen yönleriyle belirleyen araĢtırmalar yok denecek kadar azdır. YaĢlılarla ilgili ülkemizdeki veriler, yaĢlıların hizmet gereksinimlerini ortaya koyacak bir profil çizmemekle birlikte genel bir fikir vermektedir. (ASAGEM, 2006: 284)

Sonuç olarak, yaĢlı sorunlarına özellikle sağlık açısından yaklaĢılmakta, yaĢlılık üzerine diğer alan araĢtırmaları son derece sınırlı sayıda kalmaktadır, araĢtırma ve istatistik yaĢlıların hangi tür hizmete ihtiyaç duyduğuna yönelik özellikli araĢtırmaların yapılması

70

ihtiyacı ortadadır. Örneğin, yaĢlıların ekonomik sorunlarını araĢtıran veya yalnız yaĢayan yaĢlıların sorunlarını araĢtıran derinlikli araĢtırmalar mevcut değildir. Bilimsel bilgi ihtiyacının karĢılanması ve sosyal politikalara da öncülük etmesi açısından yaĢlılara sosyal perspektiften bakan araĢtırmaların sayısının arttırılması yerinde olacaktır.

71

II. BÖLÜM

ARAġTIRMANIN BULGULARI

2. ARAġTIRMANIN METODOLOJĠSĠ

2.1. TEZĠN ADI

Sosyo-ekonomik Statü Bağlamında YaĢlıların ve Aile ĠliĢkilerinin: Keçiören Örneğinde Ġncelenmesi.

2.2. KONUSU VE PROBLEMĠ

Türkiye‟de yaĢlı ve yaĢlılık henüz bir sorun olarak algılanmamakla birlikte, artma eğilimi gösteren yaĢlı nüfusa yönelik hizmetlerin geliĢtirilmesi, bu konuyla ilgilenmeyi gerekli kılmaktadır. GeliĢmekte olan sanayileĢme süreci içinde bulunan bir toplum olarak yaĢlıların barınacağı huzurevleri gibi kuruluĢların sayısı artmakla birlikte, hala aile yanında barınan yaĢlılar da bulunmaktadır. Bu nedenle, Türkiye, hem yaĢlılara hizmet veren organizasyonlarla modern, hem de aile yanında kalan yaĢlıların varlığı ile geleneksel değerleri birlikte bulunduran bir yapı sergilemektedir.

Türkiye‟de huzurevlerinde kalan yaĢlılara iliĢkin az sayıda da olsa bazı araĢtırmalar yapılmıĢtır. Aile yanında barınan yaĢlılar hakkında geniĢ çaplı bilimsel anlamda az sayıda araĢtırmaya rastlanmıĢtır. Bu nedenle aile yanındaki yaĢlının durumunun ve sorunlarının ne olduğuna iliĢkin yapılacak bir araĢtırma uygun görülmüĢ; bu konuyla ilgili yakın çevredeki gözlemler ve karĢılaĢılan sorunlar, böyle bir çalıĢmanın yapılması için yeterli bir neden oluĢturmuĢtur.

2.3. AMACI

Türkiye‟de yaĢlılara hizmet sunumu ve bakımı, bir taraftan huzurevleri ve yaĢlılar yurdu gibi mekânlarda gerçekleĢtirilirken, diğer taraftan geleneksel olarak yaĢlılara halen evde aile yanında bakılmaktadır. Türkiye‟de yaĢlı ve yaĢlılık henüz bir problem olarak algılanmamakla birlikte, artma eğilimi gösteren bir nüfusun hizmetlerinin geliĢtirilmesi bu konuyla yakından ilgilenmeyi gerekli kılmaktadır.

72

Ülkemizde huzurevlerinde kalan yaĢlılara iliĢkin az sayıda da olsa araĢtırmalar mevcuttur. Ancak aile yanında kalan yaĢlılar hakkında bilimsel anlamda büyük çaplı sadece birkaç çalıĢmaya rastlanılmıĢtır. Ailenin yanında yaĢayan yaĢlının durumu ve sorunlarının neler olduğuna iliĢkin yeterli bilgiler mevcut değildir. Bu nedenle geleneksel iliĢikleri belli ölçülerde devam eden toplumumuzda aile yanında yaĢayan yaĢlı oranı ve aile içi iliĢkilerde yaĢlının konumunun ne olduğunu belirlemek amacıyla bu araĢtırma gerçekleĢtirilmiĢtir. 2.4. ÖNEMĠ

Dünyada ve ülkemizde, sosyo-kültürel alanda, dolayısıyla aile yapısında hızlı değiĢimler yaĢanmaktadır. Tıpta gerçekleĢtirilen ilerlemeler ve insanların yaĢam standartlarının geliĢtirilmesi sonucu ortalama insan ömrü uzamıĢtır. Bu durum, yaĢlı nüfusun genel nüfus içindeki oransal artıĢını gündeme getirmiĢtir.

Türkiye‟de yaĢam süresi hem erkekler hem de kadınlar açısından sürekli uzamaktadır. Türkiye‟de yeni dünyaya gelen bir bebek erkekse 70, kızsa 72 yıllık bir yaĢam beklentisine sahiptir. Önümüzdeki dönemlerde ortalama yaĢam süresi uzamaya ve Türk toplumunda yaĢlıların sayısı hızla artmaya devam edecektir. Buna bağlı olarak “yaĢlılık” sorunu da giderek önem kazanacaktır.

Ülkemizde “yaĢlılık” , “evde bakım”ve “huzurevi ”ne yönelik kısıtlı sayıda araĢtırma bulunmaktadır ve bu alanda sağlıklı bilimsel verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyal politikalar oluĢturulurken bu verilerden yararlanılması gerekliliği ortadadır. Bilimsel

makalelerin çevrimiçi olarak yayımlandığı ve akademik taramaların yapıldığı “google” adresinde Türkçe olarak çok genel bir baĢlık olan “evde bakım” baĢlığı tarandığında, 818.000.000 sonuca ulaĢılmaktadır. Aynı kelimenin Ġngilizce karĢılığı olan “homecare” girildiğinde 2.530.000.000 sonuca ulaĢılmaktadır. Rakamın bu kadar yüksek görünmesinin sebebi reklamlar ve sektörel ilanlardır. Bu alanda internet ortamında yer alan bilimsel çalıĢmaların ve makalelerin az olmasının sebebi aynı zamanda teknolojininkullanımındaki eksiklikten de kaynaklanabilir.

73 Tablo14: Google Tarama Sonuçları

Ġnternet ortamındaki göstergeler bilimsel alanda konuya az değinildiğinin bir sınırlı sayıda eser bulunmaktadır. YaĢlı adı altında yapılan çalıĢma ise sadece 527 tez bulunmakta ve bunların ekseriyesi (171) sağlık alanındadır Evde bakım adı altında yapılan çalıĢma için sadece 44 tez bulunmakta ve bunların ekseriyesi (32) sağlık alanındadır.

Tablo 15: “ YaĢlı” BaĢlıklı YÖK Kütüphanesinde Yer Alan Tezler

Tablo 16:“ Evde Bakım” BaĢlıklı YÖK Kütüphanesinde Yer Alan Tezler

Sağlık Sosyal Fen Eğitim Tıpta Toplam

Bilimleri Bilimler Bilimleri Bilimleri Uzmanlık

Enstitüsü Enstitüsü Enstitüsü Enstitüsü

32 9 - - 3 44

Yukarıdaki tablodan da anlaĢılacağı üzere, konu üzerinde Türkiye‟deki çalıĢmalar son derece azdır. Çok genel baĢlıklar altında arama yapıldığı takdirde bile sınırlı sayıda bilimsel kaynağa ulaĢılmaktadır. Aynı zamanda Türkçe makalelerin çoğunu “sağlık bilimleri”

Kelimeler Türkçe KarĢılığı Ġngilizce KarĢılığı

Bulunan Sonuç Sayısı Bulunan Sonuç Sayısı

Ev bakımı/ Home care 818.000.000 2.530.000.000

YaĢlı-Elderly 64.300.000 173.000.000

YaĢlılık - Old Age 4.260.000 1.370.000.000

Huzurevi - Rest Home 2.240.000 1.380.000.000

EriĢim Tarihi: 01/05/2012

Sağlık Sosyal Fen Eğitim Tıpta Toplam

Bilimleri Bilimler Bilimleri Bilimleri Uzmanlık

Enstitüsü Enstitüsü Enstitüsü Enstitüsü

74

makaleleri oluĢturmaktadır. Bu durum ülkemizde, konunun sosyal boyutları ile yok denecek kadar az ilgilenildiğini ortaya koymaktadır. Bu çalıĢmayla birlikte, ülkemizde literatüre bu alanda yeni bir çalıĢma daha kazandırılacaktır.

19. yüzyılın siyasal, ekonomik ve sosyal koĢullarına bağlı olarak geliĢen endüstrileĢme ve kentleĢme süreci bir taraftan teknolojik yeniliklerle insan yaĢamını kolaylaĢtırırken, diğer yandan birçok alanda olduğu gibi, yaĢlı bireylerin yaĢamlarını sürdürmeleri bakımından da sorun oluĢturmuĢtur. Özellikle modernleĢme sürecinde üretim biçiminin değiĢmesi, ev veçalıĢma mekânlarının birbirinden ayrılması, kadının üretime aktif olarak katılımı, geniĢ ailenin kentsel çekirdek aileye dönüĢmesi ve düzensiz kentleĢme sosyal yapı ve iliĢkileri değiĢtirmiĢ ve farklı iliĢki ağlarının geliĢmesine yol açmıĢtır. Bu süreç toplumdaki her yaĢ kategorisini farklı etkilemekle birlikte, 60 yaĢ ve üzerindeki bireylerin iliĢkilerini ve hizmet sunumlarını güçleĢtirmiĢtir. Bu durum Batı‟da Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında refah devleti anlayıĢı içinde sosyal güvenlik uygulamalarının arttırılmasıyla ilgili olarak belli ölçüde çözüme ulaĢırken, Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerde bir sorun olarak algılanması henüz yeni yaĢanmaktadır. (Baran, 1995: 25) Özellikle kırsal alandan kente göç, kentin yapısını önemli ölçüde sorunların artıĢı yönünde etkilerken, yaĢam alanlarına iliĢkin altkültürlerin ve farklı sosyal tabakaların oluĢmasını da beraberinde getirmektedir. Kentsel yaĢamın bu zorluklarına bağlı olarak geliĢen farklı sosyal, kültürel ve ekonomik düzeydeki tabakalarda bulunan her yaĢ kategorisinin etkilenmesi de farklılık göstermektedir. Bu nedenle Türkiye‟de gerek sosyologlar gerekse konunun ilgili paydaĢları tarafından önemli bir sorun olarak görülen yaĢlı bireylerin yaĢamının üst, orta ve alt sosyo-ekonomik düzeylere göre nasıl farklılık gösterdiğini belirlemek ve bu bağlamda toplumsal beklentileri kamusal anlamda karĢılayabilmek açısından da konunun araĢtırılması önem taĢımaktadır.

2.5. LĠTERATÜR ÇALIġMALARI

AraĢtırma kapsamında literatür taramasında Türkiye özelinde yapılan küçük çaplı farklı boyutlarda yaĢlı-aile iliĢkilerine iliĢkin araĢtırmalara göz atmak gerekirse;

Tezcan(1990:241)‟a göre kentsel yaĢamda yaĢlı bireylerin yetiĢkin çocuklarına ev iĢlerinde yardım edere, torun bakarak ve yemek piĢirerek destek oldukları ve kendilerinin de yalnızlıklarını paylaĢtıklarını belirtmektedirler. Böylece kentsel yaĢamda yaĢlı- yetiĢkin evlat iliĢkisinde karĢılıklılık esasına dayalı bir anlayıĢın olduğu görülmektedir.

75

DPT‟nin (1993:152-159) Türkiye genelinde “Türk aile Yapısı AraĢtırması‟nda yaĢlıların %62,90‟ının kendi evlerinde yalnız oturduğu, %36,00‟sının yetiĢkin çocukları ile birlikte, %01,00‟inin ise huzurevlerinde yaĢadıkları tespit edilmiĢtir. YetiĢkin evlatların yaĢlı ebeveynle oturmasının en önemli nedeni %34,34 ile gelenek ve görenekler ile ifade edilirken, ikinci sırada %31,37 ile eĢi öldüğü, dul kaldığı için, üçüncü sırada %19,10 ile dinin emri olduğu için birlikte oturmanın tercih edildiği ifade edilmiĢtir yaĢlılarla evlatlarının ayrı oturmasının nedeni ise en yüksek oranla (&63,97) yaĢlı bireyin kendi arzusunun bu yönde olması ile açıklanmıĢtır. Evlatları ile birlikte oturan yaĢlıların bölgesel dağılımına bakıldığında en yüksek oranla %40,38) Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ilk sırada olduğu, ikinci sırda Karadeniz (%30,51), üçüncü sırada Ġç Anadolu(&28,83), beĢinci sırada ise Akdeniz Bölgesinin (%15,42) yer aldığı görülmektedir.

Aynı araĢtırmada yaĢlılarla evlatlarının görüĢme sıklıklarına bakıldığında, her gün görüĢenlerin oranı %28,26, haftada bir görüĢenlerin oranı%19,96, ayda bir görüĢenlerin oranı ise %13,36 olarak saptanmıĢtır. Bu oranlar görüĢme sıklığının azalmasına bağlı olarak düĢmektedir. Her gün görüĢenlerin yüksek olmasının nedeni, çocuklarının bekâr olmalarına, çocuklarından birinin boĢanmıĢ olmasına ve yaĢlı ile yetiĢkin evlatlarının birbirlerine yakın mesafelerde oturmalarına bağlanmaktadır.

Ġmamoğlu ve Ġmamoğlu(1992)‟nun kültürlerarası karĢılaĢtırmalı araĢtırmalarında Türk yalılarının Ġsveç yaĢlıların oranla daha geniĢ sosyal iliĢki ağına sahip oldukları tespit edilmiĢtir sosyal iliĢki ağının geniĢliği görüĢülen bireylerin sayısı ve görüĢme sürelerinin sıklığı olarak değerlendirilmiĢtir sosyal iliĢkileri her iki kültürde de yalnızlığın ve yaĢlılıkla ilgili kaygıların giderilmesi ile iliĢkili olduğu gözlenmiĢtir.

Canatan (1997: 138-140)‟ın Ankara‟da farklı sosyo-ekonomik düzeylerde yaĢayan 300 yaĢlı bireyle görüĢerek, yaĢlıların sosyal iliĢkilerini araĢtırma amacıyla yaptığı çalıĢmasında yaĢlıların yaĢları ilerledikçe sosyal iliĢkilerinin azaldığı, üst düzeydeki yaĢlıların, orta ve alt düzeydeki yaĢlılara göre yüksek sosyal iliĢkilere sahip oldukları, yaĢlının öğrenim düzeyinin yükselmesinin sosyal iliĢkilerinin de yükselmesine neden olduğu, kadın yaĢlıların komĢuluk iliĢkilerinin tüm gelir düzeylerinde erkeklerden yüksek olduğu, emekli olan yaĢlıların arkadaĢlık iliĢkilerinin emekli olmayanlara göre yüksek olduğu, oturulan konut tipinin komĢuluk iliĢkilerini belirlediği, orta gelir düzeyindeki yaĢlıların diğer gelir düzeyindeki yaĢlılara göre akrabalık iliĢkilerinde kaynaĢtırıcı bir rol üstlendikleri saptanmıĢtır.

76

Öztop ve Telsiz (2000), Ankara ilinde farklı gelir düzeydeki yaĢlı ebeveyn ve yetiĢkin çocuklarının ekonomik, psiko-sosyal ve hizmet yardımı konularında karĢılıklı iliĢkilerini belirlemek için tercih edilen kaynaklar ve çocukların ebeveynlerine karĢı sorumlulukları