• Sonuç bulunamadı

Yağmuru Allah Yağdırır

Belgede Kur'ân-ı Kerîm'de yağmur (sayfa 98-101)

3. BİLİMSEL TEFSİR EKOLÜ

2.13. Yağmuru Allah Yağdırır

Yer ve göklerin tüm mülkiyet ve idaresinin Yüce Allah’a ait olduğu hususunda Kur'ân'ı Kerîm’de pek çok âyet vardır. Aynı şekilde yağmurla ilgili âyetlerin büyük çoğunluğunda dikkatleri çokça çeken noktalardan biri, yağmur yağdırma fiilinin Allah (cc)’a nispet edilmesidir. Yağmur üzerindeki mutlak tasarruf sahibi Yüce Allah’tır. Yağmuru yağdırması O’nun ulûhiyetinin nişanesidir. Bu durumu ifade eden çok sayıda âyetten sadece birkaçının mealini vermekle yetinelim:

“Ya içtiğiniz suya ne dersiniz? Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz

miyiz? Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?”470

“Allah'ın gökten su indirdiğini görmez misin? Biz onunla türlü türlü renkte

ürünler yetiştirmiş; dağlarda da beyaz, kırmızı, siyah ve türlü renkte yollar var etmişizdir.”471

“Görmedin mi, Allah, gökten yağmur indirdi de bu sayede yeryüzü yeşeriyor.

Gerçekten Allah çok lütufkârdır, (her şeyden) haberdardır.”472

“Allah O'dur ki, rüzgârları gönderir, bunlar da bulutu kaldırır. Derken, Allah

onu gökte dilediği gibi yayar ve parça parça eder; nihayet arasından yağmurun çıktığını görürsün. Allah dilediği kullarına yağmuru nasip edince, onlar seviniverirler.

473

İnsanın bereket içinde yüzmesiyle, kıtlık içinde çaresiz kalması temelde yağmura bağlıdır. Yağmurun kontrol ve düzeni tümüyle Allah'ın iradesindedir. İstediği zaman, istediği yere ve istediği kadar yağmuru O gönderir ve istediği zaman da yağmuru O kısar. Belli bir yere belli bir zamanda ne kadar yağmur düşeceği, hangi ülkenin ondan mahrum kalacağı, hangisinin yağmurdan zarar göreceği tam olarak Allah’ın elindedir.

Bütün canlıların kendisine bağlı olduğu bütün suların kaynağını oluşturan yağmur üzerindeki hâkimiyet, ilahlığı ispat konusunda önemli bir delildir. Bu sebepledir

470 el-Vâkıa 56/68–70. 471 Fâtır 35/27. 472 el-Hâc 22/63. 473 er-Rûm 30/48.

ki, Hz. İbrahim (as) kavmini Allah (cc)’a çağırırken, O’nun verdiği su nimetini gündeme getirmiştir.474 Nitekim Firavun bile Mısırda akan ırmakların kendisinin

olduğunu iddia ederek, bununla tanrılığını ispatlama çalışmıştır.475

Yağmurun Allah tarafından yağdırıldığına sıkça değinilmesi, müşriklerin bu konudaki yanlış inanışlarını yok ederek, kâinatta olup biten her şey gibi yağmurunda kadir-i mutlak olan Yüce Allah’ın tasarrufunda olduğu gerçeğini vurgulamak içindir.

Zira Arap müşrikleri elleriyle yonttukları putların yağmur yağdırabileceklerine

inanırlardı.476 Hatta yağmurların yağmasını bir takım yıldızların düşmesi veya

doğmasına hamleder, bu yıldızları birer hakiki yaratıcı tanır ve bunlara tapınırlardı.477

Şu rivayette Peygamberimiz (sav) bu tür yanlışların önüne geçerek yağmurun gerçek

failinin Yüce Allah olduğunu vurgulamaktadır: “Geceleyin yağan bir yağmurdan sonra

Resûlullah Hudeybiye'de sabah namazı kıldırdı. Namazı bitirince insanlara döndü ve

şöyle dedi: “Biliyor musunuz rabbiniz ne buyurdu?” İnsanlar: “Allah ve Resulü daha

iyi bilir.” dediler. Resûlullah dedi ki: “Allah şöyle buyurdu: “Bugün kullarımdan bazıları bana iman ederek bazıları da kâfir olarak sabahladılar. Allah’ın lütfü ve rahmetiyle bize yağmur yağdı.” diyen kimse bana iman etmiş, yıldızın yağmur yağdırdığını inkâr etmiştir. “Şu yıldızın etkisiyle yağmur yağdı.” diyenler ise beni inkâr etmiş ve yıldıza iman etmiştir.”478

2.13.1. Yağmurun Sunî Olarak Yağdırılması

Yağmuru Allah’ın yağdırdığını, istediği zaman, istediği yere ve istediği kadar yağmuru Allah’ın gönderdiğini ve istediği zamanda yağmuru Allah’ın kıstığını, kısacası yağmur üzerindeki her türlü tasarrufun Allah’a ait olduğunu Kur'ân'ı Kerîm’in ifade ettiğini belirttik. Burada şöyle bir itirazla karşılaşabiliriz. Son dönemlerde bilimsel ve teknik imkânların artmasıyla insanlar özellikle su kaynaklarının sınırlı olduğu bölgelerde, sulama suyunun temininde sunî olarak yağmur yağdırma yoluna giderek kısmi de olsa bir başarı kaydedebildiler. Bu durum Kur'ân'ı Kerîm’in yağmuru Allah yağdırır şeklindeki beyanlarıyla çelişmiyor mu?

Yağmuru sunî olarak yağdırma çalışmalarının içeriği hakkında küçük bir

474 eş-Şuarâ 26/79. 475 ez-Zuhruf 43/51.

476 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, I, 33–34.

477 Bilmen, Kur'ân'ı Kerim’in Türkçe Meâli Âlisi ve Tefsiri, V, 2421. 478 Mâlik, b. Enes, el-Muvatta, İstiska, 3.

araştırma bile böyle bir itirazın ciddiye alınır bir tarafının olmadığını ortaya çıkaracaktır.

Kısaca ifade edecek olursak yağmuru sunî olarak yağdırma, üstten geçen bulutları, geçip gitmeden “sağmak” yolundaki çabalardır. Bu da uçak ya da küçük roketlerden yararlanarak var olan bulutların katı karbon dioksit (kuru buz) kristalleri ile “tohumlanması”dır. Kristaller bulutlardaki doğal buz parçaları gibi çekirdek işlevi görür ve çok küçük su damlacıkları bunların çevresinde toplanarak yağmur damlaları olarak düşebilecek büyüklüğe erişebilir. Fakat hangi yöntem uygulanırsa uygulansın önce gökyüzünde uygun bulutların var olması gerekir. Bulutsuz bir gökyüzünden yağmur yağdırılamaz.479 Bununla birlikte bu konuda henüz büyük ölçekli uygulamalar gerçekleştirilememiştir. Ayrıca sunî yağmurlardan meydana gelen sular hem çok pahalıya mal olmakta, hem de civardaki içme sularının kalitesini bozduğundan büyük tehlikeler arz etmektedir.480

Burada vurgulanması gereken şey şudur. Yağmuru sunî olarak yağdırma işleminde öncelikle yağışa müsait bir bulut tespit edilir ve bu bulut aşılanır. Eğer sıcaklık, nem, basınç ve rüzgâr arzu edilen seviyede ve aynı anda bir araya gelirse yağmur yağabilir. Bir yağmur bulutu özelliklerini ortaya koymayan yahut henüz ol- gunluk bakımından uygun bir gelişme derecesine varmamış bir buluttan hiç bir suretle yağmur indirilemez. Şu halde insanın yapabileceği tek şey, tabiî şartları zaten tamamlanıp gerçekleşmiş olan yağmur sürecini elverişli teknik imkânlar sayesinde çabuklaştırmaktan ibarettir. Eğer durum başka türlü olsaydı pratikte kuraklığın ortadan kalkmış olması gerekecekti.481 Hâlbuki kuraklık ve çölleşme bugün bile en büyük tehlikeler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Allah’ın: “Buluttan onu siz mi indirdiniz,

yoksa indiren biz miyiz?”482 diyerek, insana meydan okuması geçerliliğini hiçbir zaman yitirmeyecektir.

Tüm bunlardan insanoğlunun yağmurun tabiattaki dolaşımını sağlayan kurulu düzenini kendi isteği doğrultusunda değiştiremeyeceğini anlıyoruz. Dolayısıyla insan, hayvan ve bitkilerin hayat kaynağı olan yağmurun tamamen Allah’ın iradesine bağlı

479 Büyük Larousse, XXIV, 12352; Temel Brıtannıca, XIV, 69.

480 E. Ulugür, Su Mühendisliği, s.21; bu konuda yapılmış çalışmaların ayrıntıları için bk. İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, Hadislerle Kur'ân'ı Kerîm Tefsiri (tr. Bekir Karlığa, Bedrettin Çetiner), Çağrı Yay, İstanbul, 1991, IX, 4436–4450.

481 Altay, Süleyman, Kur'ân'ı Kerîm ve Fen Bilimleri, Ravza Yay, İstanbul, 1993, s.56. 482 el-Vâkıa 56/68–69.

olduğunu tekrar vurgulamak istiyoruz.

Belgede Kur'ân-ı Kerîm'de yağmur (sayfa 98-101)