• Sonuç bulunamadı

Hak-Bâtıl Ayırımında Su ve Köpük Misali

Belgede Kur'ân-ı Kerîm'de yağmur (sayfa 160-163)

2. KUR'ÂN'I KERÎM’DE YAĞMUR KONULU MESELLER

2.5. Hak-Bâtıl Ayırımında Su ve Köpük Misali

Hak ve bâtıl, birbirine mukabil iki kavramdır. Bunlar gündüz ve gece, beyaz ve siyah gibi birbirinden farklılık arzeder. Hak müsbet, bâtıl menfidir.745 Kur'ân'ı Kerîm, tabiattan örnekler vererek hak-bâtıl ayırımını anlatmakta, bu ikisi arasındaki farkı insan gözlemlerinden istifade ederek maddi olaylarla açıklamak suretiyle maddeden manaya giden bir yöntem kullanmaktadır. Şu âyet hak ve bâtıl mukayesesini gayet anlaşılır bir şekilde gözler önüne sermektedir:

“O, gökten su indirdi de vâdiler kendi hacimlerince sel olup aktı. Bu sel, üste

çıkan bir köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur. İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir. Köpük atılıp gider. İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryüzünde kalır. İşte Allah böyle misaller getirir.”746

743 Kutub, Fi Zılâli’l-Kur’ân, VII, 539.

744İbn Mâce, Muhammed b. Yezid el-Kazvini, es-Sünen İbn Mâce, I-II, (thk. Muhammed Fuâd

Abdulbâkî), Dâru’l-Fikr, Beyrut, ts, zühd, 3.

745 Eren, Kur'ân'da Teşbih ve Temsiller, s.181. 746 er-Râd 13/17.

Bu âyette birden fazla teşbih bulunmaktadır. Müfessirlerin geneli, “Allah (cc), bu âyette Kur'ân'ı Kerîm ve kalplerin aynı zamanda hak ve bâtılın meselini vermiştir.” demişlerdir.747 “O, gökten su indirdi de vâdiler kendi hacimlerince sel olup aktı.” ifadesiyle Allah, gökten inen yağmuru Kur'ân'ı Kerîm’e, vadileri de kalplere benzetmiştir. Çünkü tıpkı gökten inen yağmurların vadilerde karar kılması gibi, kalplerde de Kur’ân ilimlerinin nurları karar kılıp yerleşir. Yağmur suları vadilerin genişliği ve darlığı nisbetinde oluşup, karar kıldığı gibi, her kalp de Kur’ân ilimlerinin nurundan ancak o kalbin temizliği, kirliliği, anlayışının kuvvetli veya eksik olması kabilinden, ona uygun olan şeyler yerleşir, karar kılar. Buna َهِرَXَbِ kendi hacimlerince ifadesi işaret etmektedir.748

Resûlullah (sav)’in de şu hadislerinde Kur'ân'ı Kerîm’i yağmura benzetmesi yukarıdaki teşbihin ne kadar isabetli olduğunu ortaya koymaktadır: “Allah’ın benimle

göndermiş olduğu hidayet ve ilmin misali, yere isabet eden yağmurun misali gibidir. Yeryüzünde tertemiz bir yer vardır ki suyu kabul eder, birçok otlar bitirir. Yeryüzünde çorak bir yer vardır ki suyu tutar ve Allah (cc) onunla insanları faydalandırır; ondan içerler, (hayvanlarını) sularlar, (arazilerini) sular ve ziraat yaparlar. Yağmur yeryüzünden başka bir yere de isabet eder ki orası düz ve kaygan bir yer olup suyu tutmaz ve ot da bitirmez. İşte Allah’ın dininde bilgin olup Allah’ın benimle göndermiş olduğuyla faydalandırdığı, bilen ve öğreten kimse ile buna başını kaldırıp ilgilenmeyen, benimle gönderilen Allah’ın hidayetini kabul etmeyenin misali budur.”749

Âyet-i kerîmede aynı zamanda faydalı ve ebedi olmasında hak için, faydasız ve hemen sona ermesinde bâtıl için iki misal daha bulunmaktadır. “Bu sel, üste çıkan bir

köpüğü yüklenip götürdü.” ifadesi yağmurla birlikte vadilerde sellerin oluşup aktığını ve akıntının yüzeyde biriken ne kadar köpük, tortu ve atık varsa hepsini alıp götürdüğünü hatırlatır. Buradaki temsilde hak gökten inen yağmurlarla akmaya başlayan sel sularına; bâtıl ise su yüzündeki köpük, tortu ve atığa benzetilmiştir.

Su, köpüğün altında sessizce akıp gitmekte, hiçbir zaman kaybolmayarak bir

747 Nesefî, Tefsîru'n-Nesefî, I, 635.

748 Râzî, Mefâtihu’l-Gayb, XIII, 427; benzer izahlar için bk. Zemahşerî, el-Keşşâf, II, 356; Nesefî, Tefsîru'n-Nesefî, I, 635; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 668; Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi'l-

Kur'ân, IX, 259; Mevdûdî, Tefhîmu'l-Kur'ân, II, 519; Sâbûnî, Safvetü't-Tefâsîr, II, 76; Yıldırım, İlmin

Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, VI, 3058; Karaman, v.dğr, Kur'an Yolu, Türkçe Meal ve Tefsir, III, 258; v.dğr.

dolaşım halinde devamlı olarak varlığını sürdürmektedir. Arazi üzerinden akıp giderken toprak tarafından emilerek bir yandan da ona hayat vermekte, her türlü nebatın bitmesini sağlamaktadır. Ayrıca yağan yağmurla birlikte toprak için çok faydalı maddeler de iner. Bu hakkın misalidir. Hak her açıdan faydalıdır. Şatafatlı değildir; ama o hep güçlüdür, kudretlidir ve mütevazıdır.750 Bâtıl ise su yüzeyindeki köpük, tortu ve atık gibidir. Onlardan istifade edilmez, ayrılır, parçalanır ve vadinin iki tarafına giderler, ağaçlara takılır ve rüzgârlar onları alıp gider.751

Hayat sahnesindeki hak ile batılın durumu da tıpkı bunun gibidir. Batıl her tarafı kaplar, üstün görünüp kabardıkça kabarabilir. Gelişip her tarafı sarabilir. Ama köpükten ya da tortudan başka bir şey değildir. Çok geçmeden bir gerçekliği olmadığı, kalıcı bir şey olmadığı ortaya çıkacaktır. Ama hak, hep sessiz ve sakindir. Hatta kimi zaman bazıları hakkın köşesine çekildiğini, bozulduğunu, kaybolduğunu, hatta ölüp gittiğini sanabilir. Fakat hak, hayat kaynağı olan su gibi, saf maden gibi yeryüzünde insanların yararı için hep varlığını sürdürecektir.752 Kısacası, hak bu su gibi devamlı ve kalıcıdır, bâtıl ise su üzerindeki köpük gibi yok almaya mahkûmdur.

Âyet-i kerîme “süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur.” buyurmak suretiyle hak ve bâtıl için ikinci bir misal daha verir. Allah (cc) yeryüzüne, sudan başka altın, gümüş, bakır, kalay ve daha başka madenler de indirmiştir. İnsanlar bunları takı veya kullanacak kap kacak, araç gereç yapmak için eritmek ve süzmek maksadıyla üzerlerine ocak yakarlar, onlar da Allah’ın her birine ihsan ettiği bir ısı derecesine gelince erirler, su gibi bir sıvı haline gelirler. Sel sularında olduğu gibi, bu eriyikler üzerinde de bir küf, bir köpük oluşur. O köpük, atılır gider ki, bâtıl işte böyledir. Süzülmüş madenler de takı veya eşya yapılır. Elden ele dolaşır, bir süre insanlar onlardan faydalanır. İşte hak da böyledir.753 Hak ile bâtıl bir araya geldiği zamanda bâtıl için sebat ve devam yoktur. Bu sebepledir ki Allah (cc): “Köpük atılıp gider.” buyurmuştur.754

Hak ve bâtılın durumunu anlatan bu ikinci teşbihten şu anlam da çıkabilmektedir: Madenlerin bulunması ve ayrıştırılmalarında beşerin kesbi söz konusu

750 Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, VI, 3059; 751 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 668.

752 Kutub, Fi Zılâli’l-Kur’ân, VIII, 532. 753 Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, V, 138. 754 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 669.

olduğu gibi, madenler misali örtülü nice gerçek bilginin ortaya çıkarılması ve netleştirilmesinde de beşerin çalışması söz konusudur. Ancak bu bilgilerin de tamamı yakinî bilgi türünden değildir. Bunun da posa kabilinden atılması gereken kısımları vardır.755

Belgede Kur'ân-ı Kerîm'de yağmur (sayfa 160-163)