• Sonuç bulunamadı

Yağmur Duası İle İlgili İnanışların Değerlendirilmesi

2.1. Yağmur Duası İle İlgili İnanışlar ve Değerlendirilmesi

2.1.2. Yağmur Duası İle İlgili İnanışların Değerlendirilmesi

Geçimini çiftçilik ve hayvancılıkla sağlayan toplumların suya ihtiyacı kaçınılmazdır. Dolayısıyla da suyu elde etmenin yolu yağmurdan geçmektedir. Eğer yağmur yeteri derecede yağmazsa kuraklık ve kıtlık baş gösterecektir. İnsanlar kıtlığın önüne geçmek için bir takım inanış ve ritüeller geliştirmişlerdir. “Bu inanış ve ritüeller, genel olarak eski inanışlar ile yaygın dinin uygulamalarının bütünleşmesiyle

499

İ. Sunguroğlu, a. g. e., s. 314-315; Ahmet Buran, “Fırat Havzasında Yağmur Duası ve Yada

Taşı” Fırat Havzası II. Folklor ve Etnoğrafya Sempozyumu, Elazığ 1989, s. 68.

500 K.K., 6, 20, 28, 29, 34, 49, 50, 64. 501 S. Bilgin, a.g.e., s. 62.

oluşmaktadır”. Keban’da da eski Türk dini ile İslam dininin uygulamalarının bütünleşmesiyle oluşan yağmur yağdırma inanış ve pratikleri günümüzde de uygulanmaya devam etmektedir502.

Keban ve çevresinde yağmurun yağması neticesinde oluşan su, kutsal kabul edilmekte, bereketin, bolluğun ve hayatın kaynağı olarak görülmektedir. Kar ve yağmur yağarken, “rahmet yağıyor” deyimi kullanılarak Allah’ın bir bağışı olduğu vurgulanır503

. Her bir kar ve yağmur tanesini meleklerin taşıdığını ve bu yüzden birbirlerine değmediğine inanılır. Suyun rahmet504, ve Allah’ın bir bağışlaması olarak görülmesi bütün Türk dünyasıyla benzerlik göstermektedir.

Keban ve çevresinde yağmur duası sırasında insanların toplanması, yüksek sesle yalvarmaları, ağlayıp sızlanmaları, anne ve çocuklar ile hayvanlar ve yavrularının birbirlerinden ayrı yerde tutulmaları ve birbirlerine bağrışmaları, tuzlandıkları halde su verilmemesi Anadolu’daki bütün bölgelerinde gelenek olarak yaşatılmaktadır. Bu uygulamalar “dramatik” bir özellik taşımakta olup, Tanrıyı merhamete getirmek niyeti söz konusudur. Yörede yağmur duası için yüksek bir yere çıkılması, gökyüzüne yakınlıklarından dolayı birer yardımcı unsur olarak kullanılmalarındandır. Yine bu yüksek yerlerde yatır ve türbelerin olması, o ziyaretlerde yatanların ulu kişi olarak kabul edilmesindendir. Burada yatan ulu kişileri dualarına aracı kılarak Allah’ın rahmetini çekmeyi amaçlamaktadırlar. Yağmur Duası ritüellerinde yer alan dua bu törenin önemli unsurlarındandır. “Allah mutlak yağmur yağdıran güç olarak kabul edildiği için, dua yolu ile bu kudreti yumuşatmak, gönlünü almak ilk akla gelen çaredir” 505. Keban ve çevresinde ziyaretlerin bulunduğu yüksek yerlerde, yağmur duası sırasında kurban kesilip, toplu halde dua yapılması ve sonrasında yemek yenmesi, ilk etapta Allah’ın rahmetini çekmek içindir. Bu uygulamalar geleneksel Türk dininin “atalar kültü” ile de alakalıdır. Ölmüş atalara saygı duyma ve onlar için kurbanlar takdim etme uygulaması geleneksel Türk inancının önemli unsurlarındandır. Asya Hunları, her mayıs ayının ortalarında ölmüş ataları için kurbanlar sunmuşlardır506

.

502 S. Kılıç, “Uşak ve Çevresinde Yağmur Yağdırma Uygulamaları (Takmak Köyü Örneği)” , Turkish

Studies- İnternational Periodical For The Languages, Litarature, and History of Turkish or Turkic- Volume 6/1 Kış, 2011, s. 501.

503

Y. Kalafat, Doğu Anadolu’da Eski Türk İnancının İzleri, s. 173.

504 S. Kılıç, a.g.e., s. 88; Dualar, D.İ.B. Yay., s. 321. 505 S. V.Örnek, Sivas ve Çevresinde Hayatın…, s. 103.

Keban ve çevresinde “yağmur duası”na, “istiska duası” da denir ki, su isteme, yağmur isteme anlamına gelir. Bazı rivayetlerde, yağmur duasına çıkıldığında Peygamberimiz’in iki rekât namaz kıldırdığı, namazın ardından ridasını çıkarıp ters çevirerek giydiği ve kıbleye dönüp ellerini omuz hizasına kadar kaldırarak dua ettiği bildirilmiştir507

. Yağmur duasına çıkarken yapılan uygulamalar ve inanışlar bize, Peygamber efendimizin yağmur duasında okumuş olduğu duaların ve yapmış olduğu uygulamaların devam ettiğini göstermektedir. Keban ve çevresinde yağmur duası sırasında eller, avuç içi yere gelecek biçimde ters çevrilir. Hz. Peygamberin Allah’tan bir şey istediği dualarda ellerinin avuç içlerini yukarıya tutmuş, korku, hastalık, kıtlık ve düşmandan kurtulmak için yapılan dualarda avuç içlerini yere çevirmiştir. Dolayısıyla yağmur duasında ellerin avuç içlerinin yere doğru çevrilmesi uygulamasının kuraklıktan kurtulmak için yapıldığı, Peygamberimizin uygulamalarıyla benzerlik göstermektedir. Yağmur duası sırasında, kılınan namazda, okunan hutbede ve yapılan dua da imamın cüppesini, cemaatte bulunanların da elbiselerini ters giymeleri, İslam dini kaynaklı uygulamalardır. Bu uygulama bütün Türk topluluklarında yaygındır. Zira yağmur duasına güneşli bir günde çıkılmaktadır. İnsanların elbiselerini ters giymeleriyle, bu güneşli havanın tersi olan yağışlı bir havanın oluşması temenni edilmektedir508

.

Yağmur Duası sırasında elbiseleri ters giymek, zıtlık düşüncesinden doğan bir özellik olup, bir olayın tersini meydana getirmek için yapılmaktadır. Elleri, avuç içleri ve parmakları yere bakacak şekilde tutmaksa, yağmurun yağışını, damlaların toprağa düşüş yönünü temsil eder509

.

Yine aşırı derecede “yağmur ve dolu” yağdığı zaman, içeriden bir demir parçasının alınıp yağmurun önüne atılması ise demirin kutsallığından faydalanılarak, tehlikeyi, zararı uzaklaştıracak bir güce sahip olduğu inanışıyla alakalıdır. Bunun yanında demirin “ocak ve ateş”le olan yakınlığı sebebiyle ateşin suyun zıddı olması da yağmuru durdurmaya yöneliktir.

Türk kavimlerinde çok eski devirlerden beri yaygın olan bir inanışa göre, Türk tanrısı Türklerin cedd-i alasına “yada” yahut “cada” denilen bir sihirli taş armağan etmiştir ki bununla istediği zaman yağmur, kar, dolu yağdırır, fırtına çıkarırdı. Bu taş her devirde Türk kamlarının ve büyük Türk komutanlarının ellerinde bulunmuştur. İslam kaynaklarında Türklerin bu sihirli taşına “yağmur taşı” ve “cada taşı”

507 İlmihal I, D.İ.B.Yay., s. 320-321.

508 S. Kılıç, “Uşak ve Çevresinde Yağmur Yağdırma Uygulamaları (Takmak Köyü Örneği)” , s. 502. 509 S. V.Örnek, Sivas ve Çevresinde Hayatın…, s. 102,104.

denilmektedir. Yakutlar “yada” taşına “sata” derler. Bu taş, Yakutlara göre, at, kurt, ayı, inek gibi hayvanların içinde bulunur. Sata taşı canlı bir cisimdir. İnsan kafasına benzer. Yüzü, gözü, kulağı, ağzı çok açık görülür. Kadın veya yabancı eli veya gözü dokunursa ölür, kuvvetini kaybeder. Canlı Sata’yı ele alıp yukarı kaldırırsa derhal soğuk rüzgâr eser, yağmur yahut kar yağar510

.

Keban ve çevresinde kurak zamanlarda, çocukların bir araya gelerek yağmur yağması için “kaspikıran” oynamaları, evlerden yiyecek malzemeleri toplamaları, yiyecek topladıkları evlerden çocuklara ve “kaspikıran”a su serpilmesi, toplanan yiyeceklerden yemek pişirilip topluca yenmesi, Anadolu’nun genelinde yaşatılan bir gelenektir. Çuvaş Türklerinde yağmur duasına çıkan çocuklar, un, darı, tereyağı ve yumurta toplayıp, bunları pişirip yemektedirler511

.

Nisan yağmurlarının şifalı olduğuna inanılır. Nisan ayında yağan yağmurlar bir kapta biriktirilir. Daha sonra biriktirilen su, yemeklerde, yoğurt mayalamada, çamaşır yıkama da, banyo yapmada ve çocuğu olmayan çiftler için kullanılır. Nisan Yağmuru’nun uğur ve bereket getireceğine inanılır512

. Ayrıca Nisan yağmuru suyu, şifa niyetine hastalara içirilir. Bazen de suya okutulmak suretiyle çeşitli hastalıklarda ve uygulamalarda kullanılır.

2.2. Ağaç ve Ormanla İlgili İnanışlar ve Değerlendirilmesi