• Sonuç bulunamadı

2.3. Hayvanlar İle İlgili İnanışlar ve Değerlendirilmesi

2.3.1. Hayvanlarla İlgili İnanışlar

2.3.1.2. Doğa Hayvanları İle İlgili İnanışlar

Keban ve çevresinde evcil olan hayvanların yanında, doğa hayvanları ile ilgili inanışlar da mevcuttur. Bu hayvanların başında baykuş gelmektedir. Baykuşun sesinin ve yüzünün sevimsizliği, yıkıntılarda ve terkedilmiş yerlerde yuva yapması, bir ölüm kuşu olarak bilinmesine neden olmuştur. Baykuşun da tıpkı köpek gibi yalnız ötmesi ile değil, aynı zamanda ötüş biçimi, ötme zamanı, konduğu ve öttüğü yerle de ölüm habercisi olduğu görülmektedir557

.

Hayvanlar arasında inanışlarla ilgili öne çıkan bir diğer hayvan da yılandır (Bkz. Ek-29). Yörede, yılanla ilgili olarak, evde görülen yılanların ve alaca renkli yılanların zararsız olduğuna inanılır. Yılanın değiştirdiği derisinin, saçlara sürülmesiyle saçların daha gür ve parlak olacağına; birbirine sarılmış haldeki yılanların üzerine, kişinin elbisesini atmasıyla zengin olacağına; evde öldürülen yılanın, yere uzunlamasına serilip üzerine un serpilmesiyle diğer arkadaşlarının kaçacağına ve o eve zarar vermeyeceğine inanılır. Yılanın ayaklarının karnının içinde olduğuna inanılır. Daha önceden

555 K.K., 1, 3, 6, 14, 31, 40, 56, 64.

556 K.K., 2, 7, 11, 15, 21, 24, 26, 37, 44, 48. 557 S. V. Örnek, Türk Halk Bilimi, s. 209.

ayaklarının karnının altında olduğu Tanrıya verdiği sözü tutmadığı için ayaklarının karnına gizlendiğine inanılır. Yine yılanların, “Şahmaran” diye yarısı kadın, yarısı yılan olan bir önderlerinin olduğuna inanılır. Yine inanışa göre bütün yılanların, Şahmaran’ın yaşadığını zannettiklerini, öldüğünü bildikleri takdirde yılanların bütün insanları öldüreceklerine inanılır. Yılan ve akrep sokmasına karşı “afsun, ahsun” denilen toprak ve tuz okutulup evin etrafına serpilir. Bir kimse bir şeyler yerken yanındaki kimseye ikram etmezse, gece o kimsenin yılanının kendisine saldıracağına veya rüyasına gireceğine inanılır. Yılanın toprakla beslendiğine, toprağı da azar azar yediğine ve de çıplak olduğu için “yılan yılı” kışının kısa ve yumuşak geçeceğine; mahsullerin bereketsiz olacağına, kuraklık ve kıtlık yaşanacağına, yılanların çoğalacağına inanılır. Yine yöre halkına göre yılan büyük düşmandır ve “yılan yılı”nda doğan çocukların sinsi, cimri ve güvensiz olduğuna inanılır558

.

Keban ve çevresinde çobanlar sohbetlerinde kurttan bahsederlerse, kurdun sürülerine saldıracağına inanırlar. Sürü sahipleri, sürüden ayrı düşen veya herhangi bir nedenle yabanda kalan hayvanlarını kurtların saldırısından korumak için “Kurtağzı

bağlama” işlemine başvururlar. Bu işlemi daha çok hoca olarak bilinen kişiler

yapmaktadır. Bunun için bir bıçak alınır ve ağzı açılır. Daha sonra bu bıçağın ağzı yavaş yavaş kapatılırken üç İhlâs ve bir Fatiha suresi okunur. Yine bir iplik alınır, iplik üstüne dua okunur ve duayla beraber bir düğüm atılır. Ayrıca bazı kişiler, bir kilit alırlar. Hoca gerekli duaları okuyarak kilidi kapatır559. Sürü sahipleri hayvanlarını buldukları zaman

ellerindeki bıçağın ağzını açar, ipliğin düğümlerini çözer ve kilidi de açarlar. Böyle yapmazlarsa ağzını kapattıkları kurt veya kurtların açlıktan öleceğine inanırlar. Yörede öldürülmüş olan “kurdun ağzı” doğurganlık için, arka tarafındaki derisi de zenginlik figürü olarak kullanılır. Bunları kendinde bulunduranların zengin olacağına inanılır. Yine kurtla ilgili olarak, Azrail’in kanatlarını taşıdığına, eşeğin kurdu gördüğü zaman anırarak “dayısının geldiğini” söylediğine ve davar cinsi hayvanların kesilirken kurdun azabıyla ölmedikleri için şükrettiklerine inanılır560

.

Kuşlarla ilgili olarak bazı kuşların faydalı, bazılarının da zararsız olduğuna inanılır. Güvercinin Allah’ı zikrettiğine ve Peygamber efendimizi müşriklere karşı, yapmış olduğu yuvayla koruduğuna inanılır. Bu yüzden güvercin öldüren kimsenin büyük günah işlediğine ve başına bir musibetin geleceğine inanılır. Ayrıca “saksağan”ın

558 K.K., 1, 14, 20, 23, 24.

559 S. V.Örnek, Sivas ve Çevresinde Hayatın…, s. 125. 560 K.K., 3, 9, 14, 15, 22, 30, 31, 37, 46.

gündüz evlerin yakınında ses çıkarmasının uğursuzluk olduğuna inanılır. Tarlalar ve ekinlere zarar veren kuşlardan birinin öldürülüp bir sırığa asılmasıyla, artık oraya zarar veremeyeceklerine inanılır. Yine kuşlarla ilgili olarak halk arasında “başına devlet kuşu

kondu” gibi ifadelerle, bir kimsenin başına kuş konması veya başının üzerinde

dolanmasıyla, o kimsenin zengin olacağına, bir yerden kendisine bir yardımın, mal, mülk ve makamın geleceğine inanılır. Ayrıca bir kimsenin kafasına kuş pislerse bu kimsenin de mükâfatlanacağına inanılır. Serçenin öldürülmesinin çok günah olduğuna inanılır. Kertenkele’nin insanların ağzındaki dişleri saydığını ve saydığı dişlerinin döküldüğüne, ayrıca kişinin boynunun kapalı olmaması durumunda boynunun kopacağına inanılır. Bundan dolayı kertenkele görenler ağzını ve boyunlarını kapatırlar. Bir rivayete göre, Kertenkelenin Tanrıyla bir iddiaya girdiği anlatılır. Bu iddiaya göre kertenkele kendi karnının, Tanrının karnından daha beyaz olduğunu söylemiş; bunun üzerine Tanrının kendi karnını gösterdiği ama kertenkelenin hile yaparak karnını göstermediğini; Tanrının da ceza olarak kertenkelenin öldürülüp karnının göğe doğru çevrilmesini istediğine inanılır. Yine bazı hayvanların derisi, dişi, boynuzu, tırnağı ve kemiğinin koruyuculuk ve tedavi edici özelliğinin olduğuna inanılır. Ayrıca domuzun dişinin bazı ağrıları dindirdiğine ve tedavi ettiğine inanılır. Geyik boynuzunun (Bkz. Ek-30) “koruyuculuk ve kurtarıcılık” özelliği olduğuna inanılır. Bundan dolayı evin eşiğine, odanın girişinde kapının üstüne, duvara, sıvanın içine geyik boynuzları yapıştırılır. Tedavisi zor olan bazı hastalara tedavi amacıyla kızartılmış fare eti habersiz olarak yedirilir. Fare etini yiyen hastaya, eti yedikten sonra yediği etin, “fare eti” olduğu söylenir. Bunu duyan hasta bir an için irkilir ve tiksinir. Bunun üzerine hastanın iyileşeceğine inanılır. Ayrıca kuraklığın çok olduğu, kıtlığın yaşandığı ve hastalıkların çoğaldığı yılın “fare(sıçan) yılı” olduğuna inanılır. Yine “aslan yılı”nın sakin geçeceğine ve bu yılda doğanların güçlü, kuvvetli ve idareci olacağına inanılır. “Tavşan

yılı”nda bolluk ve bereket olacağına, bu yılda doğanların korkak ve merhametli

olacağına inanılır. Balık suda yaşadığı için “Balık yılı”nda yağmurların çoğalacağına bunun tam aksine balık, çıplak olduğu için kuraklığın olacağına inananlar da vardır. Bu yılda doğanların zengin olacağına ve kaderlerinin iyi olduğuna inanılır. “Maymun

yılı”nda çirkinlik ve hayâsızlığın artacağına; bu yılda doğanların edepsiz olacağına

inanılır. “Domuz yılı”nda doğanların kıskanç olmayacağına, korkak ve nefissiz olacağına inanılır561

.

Keban ve çevresinde bazı hayvanların sesleri ve hareketleri ölüm habercisi olarak yorumlanır. Bazı hayvanların mezarlıktaki insanların durumunu gördüklerine inanılır. Hayvanların Allah’ın rahmetini çektiklerine inanılır. Uğur böceğinin, uğur getirdiğine ve dileklerin kabul edilmesinde aracı olduğuna inanılır. Alevi kesimlerde tavşanın aybaşı olduğuna, bu yüzden de etinin yenmesinin haram olduğuna inanılır. Aybaşı olmaları yönüyle kadınlara benzediğine inanılır. Yolda bir kimsenin önüne tavşan çıkacak olursa uğursuzluğa, tilki çıkacak olursa uğura yorulur. Çünkü tavşan tembelliğiyle bilinir, tilki ise kurnazlığıyla bilinir. Örümcek yuvasını evde terk etmenin ve biti ateşe atmanın fakirliğe sebep olacağına inanılır562

.

Yöre halkına göre “guguk” isimli kuşun ötmesiyle ve ortaya çıkmasıyla ilkbaharın geldiğine inanılır. Guguk kuşunun daha önceden bir insan olduğu ve yapmış olduğu hatadan dolayı Allah’tan kendisini bir kuş yapmasını istediği rivayet olunur. Bununla ilgili anlatılan bir rivayete göre; iki kardeş “kengel” (Yabani enginar)563

toplamak için dağa çıkarlar. Büyük olan kardeş kengelleri yapıyor, küçük kardeş de kengelleri heybeye dolduruyormuş. Aradan hayli zaman geçince büyük kardeş toplanan kengelleri görmek istemiş ve heybenin boş olduğunu görmüştür. Büyük olan kardeş, küçüğü kengelleri yemekle suçlamış ve bir anlık öfkeyle elindeki nacakla kardeşini öldürmüştür. Daha sonra heybenin delik olduğu ve bu yüzden kengellerin toplanamadığını gören ağabey, aşırı derecede üzülmüş ve bu üzüntüsünden kahrolmuştur. Yapmış olduğu fiilin insanlığa aykırı olduğunu, bu yüzden insanların arasında insan olarak yaşayamayacağını ve yapmış olduğu kötülüğü de insanlara açıklamasının zor bir şey olduğu kanaatine varmıştır. Allah’tan kendisini bir kuş yapmasını istemiş ve neticede kuş olmuştur. Bu kuşun öterken sorulan soruları şu şekilde cevapladığına inanılır. “Papuk ke köşt, mı köşt; ke kır, mı kır; ke şöşt, mı şöşt; ke

kırı ohe, mı kırı ohe; ke di, mı di” dediği rivayet edilir. Bu sözlerin anlam olarak: “Kim öldürdü, ben öldürdüm; kim yaptı, ben yaptım; kim yıkadı, ben yıkadım; kim gömdü, ben gömdüm; kim gördü, ben gördüm…” gibi anlamlara gelir564

.

Arı ve karınca çalışkanlığıyla bilinen hayvanlardır. Bereketli olduklarına inanılır. Arının balı şifa kaynağı olarak görülür. Arılarla ilgili anlatılan bir rivayete göre; Hz. İbrahim ateşe atıldığı zaman arı, ağzındaki suyla ateşi söndürmek istemiş; bundan dolayı da arının ağzındaki su, bala dönüşmüştür. Yine rivayete göre ateşin odunları,

562 K.K., 1, 7, 11, 16, 21, 29, 31, 36, 67.

563 Kengel: Bahar aylarında, bozkır yerlerde yetişen yeşil renkli, dikenli, yemeği yapılan bir bitkidir. 564 K.K., 3, 6, 11, 14, 20, 21, 24, 29, 34, 44, 45.

katırlar tarafından çekildiği için katırların soyunun kesik olduğuna, bu yüzden de eğer katırlar çiftleşirse veya doğurursa kıyametin kopacağına inanılır. Ayrıca rivayetin devamında da kertenkelenin yanan ateşi körüklemek için, ateşi üflediğine ve bu yüzden sevilmediğine inanılır. Kurbağaya dokunulduğunda vücut da siğil çıkacağına inanılır. Balığın şifalı olduğuna ve insan eli değecek olursa üreme özelliğini kaybedeceğine inanılır565

.

Keban ve çevresinde bazı insanların bir takım yönleriyle hayvanlara benzediğine inanılır. İnsanların zekâ ve kavrayış becerileri ile ilgili olarak; halk arasında uyanık ve kurnaz insanlara “kurnaz tilki” , uysal ve sakin insanlara “koyun gibi” , ahmak ve bön olan kişilere “eşek” , çok düşünen kimselere “hindi veya kukumav kuşu” , hafızasını kaybetmiş kişilere “balık beyinli” , aklı kıt olan kişilere “kuş beyinli” denir. Yine insanların vücut yapıları ve kabiliyetleri ile ilgili olarak; süratli yürüyen ve koşan kişilere “at gibi” , güçlü kuvvetli çocuklara “koç” , şişman kimselere “tosun” , çalışkan kimselere “karınca” , aşırı derece çalışkan olan kişilere “inek” , boyu ve kilosu yerinde olan kişilere “aslan” denir. Kişilerin elinde olmayarak yapmış olduğu şeylerle ilgili, aşırı savunmacı ve koruyucu olanlara “horoz” , çok doğurgan kadınlara “tavşan gibi” , çok acıkmış kişilere “kurt” , saçları dik olanlara “kirpi” , kötü yürüyüşlü kimselere “ördek yürüyüşlü” , sesi güzel olmayanlara “karga sesli” , hayatta karşılaşmış olduğu zorluklardan kıl payı kurtulan kimselere “çekirge” denir566

.

Kendisinde barındırdığı güzellikler ve artı yönleri için; gözleri güzel olan kişilere “ceylan gözlü” , keskin bakışlı kimselere “şahin bakışlı” , güzel seslilere “bülbül sesli” , güzel yürüyüşlü kimselere “keklik gibi sekiyor” , birbirini çok seven çiftlere “çifte kumrular” , çok güzel olan kişilere “güvercin gibi” denmektedir. Bazı olumsuz yönleri barındıran kimselerle ilgili; korkak kimselere “tavuk” , inatçı olanlara “inatçı keçi” , geveze kişilere “papağan” , nankör kimselere “nankör kedi” , çok sinsi ve içten pazarlıklı kimselere “yılan” , akrabalık ilişkileri zayıf ve kötü kimseler için “akrep” denir. Her hangi bir yakınını kaybetmiş ve yapmacıklı üzülen kişilere “timsah

gözyaşlı” , kendi eşini kıskanmayan veya kendi nefsini düşünmeyen kişilere “domuz” ,

toplumun huzurunu bozan ve saldırgan tipli kimselere “köpek” , görgüsüz ve kültürsüz kimselere “ayı” , her hangi bir durum karşısında sessiz kalan kimselere “kuzu” ,

565 K.K., 1, 5, 11, 31, 36, 42, 50. 566 K.K., 7, 12, 28, 29, 34, 61, 62.

siyasetçi ve ikiyüzlü kimseler için “bukalemun” denir567. İsimlerini vermiş olduğumuz

hayvanlarla bu özellikleri taşıyan insanların, huy, karakter, fiziki özellikler ve davranışlar bakımından benzerlikler taşıdığına inanılır.