• Sonuç bulunamadı

Ağaç ve Orman İle İlgili İnanışların Değerlendirilmesi

2.2. Ağaç ve Ormanla İlgili İnanışlar ve Değerlendirilmesi

2.2.2. Ağaç ve Orman İle İlgili İnanışların Değerlendirilmesi

Bir kara parçası üzerinde yaşayan insanların sağlığının, ikliminin ve su rezervinin düzenli olması, toprağın korunabilmesi ağaç ve bitki örtüsü ile yakından ilgilidir. Ağaçların bir arada toplanmasıyla da ormanlar oluşmaktadır. Diğer taraftan ormanlar servet ve medeniyet kaynağı olmakta, yokluğunun ortaya çıkardığı telâfi edilemez kötü sonuçlar insanları acı acı düşündürmektedir. Ağaç İslam dininde önemli bir yer tutmaktadır. Ayrıca Allah’u Teâla: “İncir ve zeytine and olsun”526, buyurarak ağaca yemin etmek suretiyle onun değerini göstermiştir. Hz. Peygamber’den de ağaç ve ağaç dikmekle ilgili pek çok hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bu hadisler dikkatle incelendiğinde Peygamber efendimizin, Müslümanları ağaç dikmeye teşvik ettiği, Allah’u Teala’nın bir nimeti olan ağacın insanlara hatta hayvanlara pek çok faydasının bulunduğu anlatılmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur; “Hiç bir

Müslüman yoktur ki o, ağaç diksin yahut ekin eksin ve mahsulünden insan, kuş, kurt yesin de kendisi bundan istifade etmiş olmasın. Elbette o Müslüman da diktiğiyle, ektiğiyle sevap alır”527

.

Keban ve çevresinde ağaç kesmenin yanlış bir şey olduğunu ifade etmek için “Yaş kesen, baş keser” denilmektedir. Burada “yaş” olarak ifade edilen şey ağaçtır. Ağaç genel olarak “yeşil” renkle bağdaştırılır. “Yeşil sözcüğü “yaşıl”dan başkalaşmıştır. Kelimenin kökü ise “yaş”tır. Yani yeşil, yaşarmak, yeşermek, ortaya çıkmak manasındadır”528

. Ağacın yeşillenmesi, meyve vermesi, kuruması ölüp dirilmenin sembolü olarak görülmüş; dinsel özlü törenlerde kült ağacı olarak kullanılmasına yol açmıştır529

. Ayrıca halk arasında “soy kütüğü” , “şecere” , “ağaç kovuğundan mı çıktın” gibi ifadeler, insanların ağaçlarla olan bağını ifade etmektedir. İnsanların kökeni, doğumu, çoğalması bir yönüyle ağaca benzetilmektedir.

Keban ve çevresinde yapılan tespitlerde ağacın, yapısında kuvvet ve kudret unsurlarını taşıyan, gizli güçlere sahip, canlı bir varlık olduğu görülmüştür. Nitekim ziyaret olarak görülen, kendisine zarar verenleri korkutup cezalandıran, saygı ve

525 K.K., 4, 7, 11, 30, 36, 43, 55, 56. 526

Tin, 1.

527 Sahih-i Buhari Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Trc. C. VII, s. 121. 528 Y. Çoruhlu, a.g.e., s. 192.

sevgiyle yaklaşanlara umut kapısı olan, sunulan hediyeleri kabul eden, gelebilecek kaza ve belalara karşı insanoğlunu koruyup gözeten ve bu özellikleri ile de kişilik kazandıran ağaç, başlangıçtan beri sahip olduğu karakter unsurlarını yapısında muhafaza edebilmiştir530

. Yine bazı ağaçlara kutsiyet atfedilmesi insanların onlara yükledikleri anlamlarla ilgili olsa gerektir. Hiçbir ağaç veya bitki, tek başına kutsal değildir; onlar aşkın hakikati işaret etmelerinden dolayı bu özelliği kazanırlar. İnsanın kaderi, ihtiyaçları için kullanabildiği tabiatta ve o tabiatla geçtiğinden dolayı, bitkileri alır ve onları kullanır veya onlara saygı gösterir, tazim eder531

. Zira “Hz. Muhammed’in asası,

Kâbe’nin eşiği, Tuba ağacı, Hurma kütüğü, Hz. Muhammed’in altında biat aldığı Rıdvan Ağacı” v.b532

şeylerin kutsallığı Hz. Muhammed’in ve İslam dininin kutsallığından gelir. Ziyaret yerlerindeki ağaçların “kutsalın” o ağaçlara bir şekilde sirayet etmesiyle kutsallık kazandıkları görülür533

.

Âdem ile Havanın cennetteyken yemeleri veya yanına yaklaşmaları yasaklanan ağaç, Kur’an-ı Kerim’de zikredilmiştir. İlgili ayette: “Ey Âdem, sen ve eşin cenneti

mesken edinin, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın ki, haddi aşan zalimlerden olmayasınız”534. buyurulmuştur. Bu ağacın

“Ebediyet ağacı” olduğu, ancak şeytanın, bu ilahi yasağı çiğnemelerine sebep olduğu anlatılmaktadır535

. Keban ve çevresinde kutsal kabul edilen ve üzerine yemin edilen “buğday” unsuru, karşımıza Hz. Âdem ile Havanın yemesinin yasaklandığı “buğday

ağacı” olarak çıkıyor536

.

Ayrıca türbe, yatır ve ziyaretlerdeki ağaçlara kutsallık kazandırılması eski Türk inanışlarıyla benzerlik göstermektedir. Anadolu’nun çoğu yerinde kutsal sayılan ağaçların yanında türbe ve mezarların varlığı bunu göstermektedir537

. Bununla ilgili olarak, Türklerin yaşadığı Orta Asya’da Gök-Tanrıya, yer-su ruhlarına, atalara kurban kesilirdi; ölülerin hatırasına törenler yapılır, hayvanlar kesilir, yemeklerin bir kısmı ölünün mezarı üzerine dökülürdü. Göğe, büyük dağa, büyük ağaca, göze büyük görünen

530

R. Araz, a.g.e., s. 59.

531 M. Eliade, a.g.e., s. 386. 532 E. Korkmaz, a.g.e., s. 14.

533 Hikmet Tanyu, Türklerin Dini Tarihçesi, İstanbul 1978, s. 21. 534

Bakara, 35.

535 Bekir Topaloğlu, “Ağaç” , İslam A. T.D.V. Yay., C. I., İstanbul 1988, s. 458. 536 Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetnâme, İstanbul 2012, s. 40.

her varlığa tanrı derlerdi538

. Yakut Türklerinde kısır kadınlar tek başına bitmiş bir ağacın altında kurban kesip gecelemişlerdir539

.

Yeryüzünde en yaygın kültlerden biri olan ağaç kültü, tarihin derinliklerinden bugüne kadar her dönemde kendisini göstermektedir. Çünkü ağaç birçok toplum ve dinde, ilahların ve ruhların barındığı kutsal bir varlıktır. Türk hayatında “yer-sub” lardan olup, kutsal sayılan korucu iyelerden birisi de “ağaç-orman iyesi”dir. Hatta evrenin dev bir ağaç şeklinde olduğu tasavvur edilmiştir540

. Burada tasavvur edilen “Kozmik Ağaç” sembolü; dünyanın göbeğinden yükseldiği, köklerinin yeraltına, üst dallarının ise Dünya Dağının tepesindeki Bay Ülgen sarayına uzandığı ve böylece, dünya ağacının, evrenin üç kozmik alanı’nı (gök, yer ve yeraltı) birbirine bağladığı düşünülmekteydi. Geleneksel Türk Dini içerisinde, tabiat kuvvetlerine inanç çerçevesinde “orman ve ağaç kültü” de önemli bir yer tutmaktadır. Türklerde kutsal “Ötüken Dağı” ormanla kaplıdır ve “Ötüken Yış” (Ötüken Ormanı), Göktürkler ve Uygurlarca kutsal bilinmektedir541. Yine Keban ve çevresinde bazı ağaçlara kutsiyet kazandırılması, eski Türklerdeki Kayın ağacının kutsiyetini anımsatmaktadır. Söğüt ağacı ve gölgesinin insanlar için iyi sayılması, evlerin önüne dikilmesi, yaşlılar ve çobanlar tarafından asa olarak kullanılması, söğüt ağacına önemli fonksiyonlar yüklemiştir. Uygur Türklerinin, ceset konulan tabutlarını söğüt ağacından yaptıkları tespit olunmuştur542. Yakutlarda, yaşlı kam tarafından terbiye edilen kam namzedinin elinde kendisini kötü ruhlara karşı koruyan söğüt dalı vardı543. Bütün bunlardan söğüt

ağacının kötü ruhlara karşı “koruyuculuk ve kurtarıcılık” fonksiyonlarına sahip ve Eski Türklerden kalan bir inanış olduğu anlaşılmaktadır544

.

Keban ve çevresinde bolluk ve bereketin kaynağının “Hızır” (a.s) olması dini gelenekle alakalıdır. Bununla ilgili olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Hızır, beyaz ve

çorak topraktan geçecek olursa, orası yeşillik olur”545

buyurmuştur. Hızır, “Ab-ı hayat

suyu”nu içtiği için ölümsüzlüğe sahip olmuş; bereketi, çoğalmayı, doğanın baharda

yeniden canlanmasına vesile olan güçtür. Gıda maddelerine el sürmesiyle çoğalma

538

Abdülkadir İnan, Hurafeler ve Menşe’leri, D. İ. B. Yay., Ankara 1962.

539

R. Araz, a.g.e., s. 59.

540 İ. Oymak, a.g.e., s. 93.

541 Ü. Günay- H. Güngör, a.g.e. s. 89, 74.

542 Ali Rahman, “Uygurların Defin Merasimleri” , III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi

Bildirileri, Ankara 1987, C. IV, s. 309.

543 Sadettin Buluç, İslam Ansiklopedisi, MEB Yay., İstanbul 1979, C. XI., s. 312.. 544 R. Araz, a. g. e., s. 119.

meydana gelir. Darlık ve zorluk anında insanlara yardım eder; güçsüzlere ve yolunu kaybedenlere yardım eder546

.

Keban ve çevresinde hurmanın doğumu kolaylaştırıcı olarak görülmesi İslami gelenekle alakalıdır. Bunun için Kur’an-ı Kerim de: Hz. Meryem’in doğumu yaklaşınca bir hurma ağacının yanına kadar gittiği ve hurmalardan yediği rivayet edilir. “Derken

doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: “Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim”. “Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş, taze hurma dökülüversin”547

.

Yöre halkı tarafından rüyalarda görülen yeşil renkteki ağaçlar iyiliğe ve hayra, bolluk, bereket, kabul olacak dua ve hayırlı bir işe yorumlanır. Buna benzer rüyaların Türklerde kutsal ağaç motifinin rüyalara kadar girdiğini, bu tür rüyaların ise Tanrı buyruğuyla olduğu inanışı mevcuttur548

.

İnsanoğlunun, yüzyıllar boyunca, zaman zaman putlaştırdığı, bazen kesip yok ettiği ağacın Allah’u Teala’nın diğer nimetleri gibi bir nimet olduğunu Kur'’an-ı Kerim'den öğreniyoruz. Allah’u Teala, ayette şöyle buyuruyor: “Allah onunla size

ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve her türlü ürünü yetiştirir. Düşünen kimseler için bunda ders vardır”549

.

2.3. Hayvanlar İle İlgili İnanışlar ve Değerlendirilmesi