• Sonuç bulunamadı

YӖGӖT, YӖGӖTLӖK SIYFATLARI (YĠĞĠT, YĠĞĠTLĠK SIFATLARI)

153. (12815): Abruylı yӗgӗtke ecellӗ ḳuyan yulıġa, di. “ Otoriteli delikanlıya eceli

gelmiş tavşan rastlar, denir.”

154. (12816):Aġa bulır, yӗgӗtnӗŋ itek – ciŋӗ mul bulır. “ Ağabey olan delikanlının

kucağı- ḳolu bol olur.”

155. (12817): Adrӗs bula kıyıkçan, yӗgӗt bula mıyıḳçan. “ Gİdilecek yol olur yamuk,

yiğit olur küçük bıyık.”

156. (12818): Ay yӗgӗtke abınma, ayık yӗgӗtten ayırımla. “ Ay yiğide abanma, ayık

29

157. (12819): Ay tulġanın bӗlmes, yӗgӗt bulganın bӗlmes. “ Ay dolanını bilmez, yiğit

hamaratını bilmez.”

158. (12820): Aḳılsız yӗgӗt – avızlıḳsız at, yun‟sӗz yӗgӗt – yögensӗz at. “ Akılsız

yiğit – gemsiz at, yönsüz yiğit yularsız at.”

159. (12821): Aḳılsız yӗgӗtke altın ciz kürӗnӗr. “ Akılsız delikanlıya altın pirinç

görünür.”

160. (12822): Aldan söyleü yӗgӗt ӗĢӗ tügӗl. “ Önceden söylemek delikanlı işi değil.”

161. (12823): Arġamaḳnıŋ bilgӗsӗ ḳazılıḳ cıymas, yal cıyar; yaman yӗgӗt bilgӗsӗ -ḫatın almas, mal cıyar. “ Savaş atı diye bilinen – at sucuğu biriktirmez,

yele biriktirir; Kötü yiğit diye bilinen – hatun almaz, mal biriktirir.”

162. (12824): At kürkӗ – yal, yӗgӗt kürkӗ – mal. “ At kürkü yele, yiğit kürkü mal.”

163. (12825): At – tӗĢӗnnen, yӗgӗt tüĢӗnnen bilgӗlӗ. “ At – dişinden, yiğit döşünden

bilinir.”

164. (12826): At Ģul bulır –iyarӗn alsaŋ aunasın; yӗgӗt Ģul bulır – baĢın salsa yoḳlasın. “ At o olur – eyerini alırsan ağnasın; yiğit o olur başını

yollarsa uyusun.”

165. (12827): At yaḫĢısı tӗzden bilgӗlӗ, yӗgӗt yaḫĢısı süzden bilgӗlӗ. “ Atın iyisi

dizinden bilinir, yiğidin iyisi sözünden bilinir.”

166. (12828): At yaḫĢısı çanada bilgӗlӗ, yӗgӗt yaḫĢısı bazarda bilgӗlӗ. “ Atın iyisi

kızakta bilinir, yiğidin iyisi pazarda bilinir.”

167. (12829): At üler –irkӗn meydanı ḳalır; yӗgӗt üler –maḳtaulı danı ḳalır. “ At ölür

– geniş meydanı kalır; yiğit ölür – övülmüş adı kalır.”

168. (12830): Atıŋ danı yӗgӗt ḳulında, yӗgӗtnӗŋ danı üz ḳulında. “ Atın şanı yiğidin

elinde, yiğidin şanı kendi elinde.”

30

170. (12832): Bazar kürkӗ – baḳal, yӗgӗt kürkӗ saḳal. “ Pazar kürkü bakkal, yiğit

kürkü sakal.”

171. (12833): Baylıḳ - bӗr aylıḳ, yӗgӗtlӗk – ġomӗrlӗk. “ Zenginlik bir aylık, yiğitlik –

ömürlük.”

172. (12834): Baynıŋ kürkӗ mal bӗlen, yӗgӗt kürkӗ dan bӗlen. “ Zenginin görk mal

ile yiğidin kürkü şan ile.”

173. (12835): Batır yӗgӗt- il kürkӗ. “ Bahadır delikanlının – vatan görkü.”

174. (12836): Batır yӗgӗt –yau kürkӗ, süzçen yӗgӗt – dau kürkӗ. “ Bahadır yiğit -

ordu görkü, geveze yiğit – kavga görkü.”

175. (12837):BaĢḳa avılnıŋ yӗgӗtӗ – üz avılıŋnıŋ ӗtӗ. “ Başka köyün yiğidi, kendi

köyünün iti.”

176. (12838): Vayımsız yӗgӗt – iĢekke ipteĢ. “ Kaygısız yiğit – eşeğe eş.”

177. (12839): Dӗgӗt bulma, yӗgӗt bul. “ Katran olma, delikanlı ol.”

178. (12840): Yӗgӗt aru bulsa, asılın sorama. “ Yiğit arı olsa, aslını sorma.”

179. (12841): Yӗgӗt bulasın kilse yumart bul. “ Yiğit olasın gelse cömert ol.”

180. (12842): Yӗgӗt bulġan kӗĢӗ ciŋӗnnen yılan çıkarır. “ Yiğit olan adam eliyle

yılan çıkarır.”

181. (12843): Yӗgӗt bulsa - mut bulsın, ikӗ küzӗ uy bulsın; yӗgӗt bulıp, cӗbӗgen bulsa – bar bulgançı yuḳ bulsın. “ Yiğit olursa – müsrif olsun, iki gözü

ateş olsun; yiğit olan sulu olursa var olan becerisi yok olsun.”

182. (12844): Yӗgӗt bulsa, cӗbӗp tormas; cӗbӗp torsa, yӗgӗt bulmas. “ Yiğit olsa

gevşek durmaz; gevşek dursa yiğit olmaz.”

183. (12845): Yӗgӗt bulsaŋ, balpanday talpın. “ Yiğit olursan, kartal yavrusu gibi

çalış.”

184. (12846): Yӗgӗt bulsaŋ, yӗgӗt bul, arıslan – kiyӗk kӗbӗk bul. “ Delikanlı

31

185. (12847): Yӗgӗt bulsaŋ yӗgӗtlӗgӗŋnӗ ӗĢte kürset. “ Delikanlı olursan yiğitliğini

işte göster.”

186. (12848): Yӗgӗt bulsaŋ cӗlӗk bul, suda yözgen sölӗk bul. “ Yiğit olursan ilik ol,

suda yüzen sülük ol.”

187. (12849):Yӗgӗt yӗgӗtlӗgӗn itmese, atı ḳorısın. “ Yiğit yiğitliğini yapmazsa adı

kurusun.”

188. (12850): Yӗgӗt yӗgӗtnӗŋ közgӗsӗ. “ Yiğit yiğidin aynası.”

189. (12851): Yӗgӗt yöregӗ cilken: cilkenge cil uŋay da kile ḳarĢı da kile. “ Yiğit

yüreği yelken: yelkene rügar uygunda gelir karşıda gelir.”

190. (12852): Yӗgӗt kӗĢӗ – arıslanga tiŋ kӗĢӗ. “ Yiğit adam arslana denk adam.”

191. (12853): Yӗgӗt kӗĢӗ, yıġılsa da aḳça taba. “ Yiğit adam düşse de para bulur.”

192. (12854): Yӗgӗt kӗĢӗ ikӗ söylemi. “ Delikanlı adam iki (defa) söylemiyor.”

193. (12855): Yӗgӗt kӗĢӗ yauġa ḳarĢı tau bulıp basar. “ Yiğit adam orduya karşı dağ

olup basar (yükselir).”

194. (12856): Yӗgӗt kӗĢӗge citmӗĢ törlӗ höner de az. “ Yiğit adama yetmiş çeşit

hünerde az.”

195. (12857): Yӗgӗt kӗĢӗnӗŋ ӗçӗnde iyerlӗ – yögenlӗ at yatır. “ Yiğit adamın içinde

eyerli – yularlı at yatar.”

196. (12858): Yӗgӗt kunı - yöz at ḫaḳı, danı – mӗŋ at ḫaḳı. “ Yiğit konması – yüz at

hakkı, şanı bin at hakkı.”

197. (12859): Yӗgӗt kürkӗ aḳılı bӗlen. “ Yiğit görkü aklı ile.”

198. (12860): Yӗgӗt meydanda bilgӗlӗ bulır. “Yiğit meydanda bilinmiş olur.”

199. (12861): Yӗgӗt süzӗ bӗr b ulır. “ Yiğit sözü bir olur.”

200. (12862): Yӗgӗt süzӗnen, arıslan – ӗzӗnnen ḳaytmas. “ Yiğit sözünden, arslan –

izinden geri dönmez.”

201. (12863): Yӗgӗt çağıŋda malsız da bulma, yarsız da bulma. “ Delikanlılık

32

202. (12864): Yӗgӗt çak – yӗgerlӗ çak, arıslan totıp cigerlӗk çak. “ Delikanlı çağ –

cesaretli çağ, arslan tutup yiyeceği çağ.”

203. (12865): Yӗgӗt çaḳ -cӗlӗk çaḳ. “ Delikanlı çağ – dayanma çağ.”

204. (12866): Yӗgӗt Ģul yӗgӗt bula - ḳaravında ömӗt bula. “ Delikanlı bu yiğit olur –

bakışında ümit olur.”

205. (12867): Yӗgӗt yarlı, namus bay. “ Yiğit fakir, namus zengin.”

206. (12868): Yӗgӗt yarsız – at yalsız. “ Yiğit yarsız – at yelesiz.”

207. (12869): Yӗgӗt ülӗmge de yılmayıp bara. “ Yiğit ölüme de yılmadan gider.”

208. (12870): Yӗgӗt cim bӗlen yörӗr. “ Yiğit rızık ile yürür.”

209. (12871): Yӗgӗtlӗk – cillӗlӗk, yaĢ‟lӗk – tilӗlӗk. “ Yiğitlik - beceriklilik, gençlik –

delilik.”

210. (12872): Yӗgӗtlӗk cirde ḳalmas. “ Yiğitlik yerde kalmaz.”

211. (12873): Yӗgӗtlӗkkӗ ӗtlӗk itmiler. “ Yiğitlige itlik yapmıyorlar.”

212. (12874): Yӗgӗtlernӗŋ asılı – arıslannar nesӗlӗ. “ Yiğitler(in) aslı – arslanlar(ın)

nesli.”

213. (12875): Yӗgӗtnӗŋ asıllıġı ḳulınnan kilgen ӗĢ bӗlen. “ Yiğidin gerçekliği elinden

gelen iş ile.”

214. (12876): Yӗgӗtnӗŋ yӗgӗtlӗgӗ at cigüyӗnnen bilgӗlӗ. “ Delikanlının yiğitliği at

ḳoşumundan bilinir.”

215. (12877): Yӗgӗtnӗŋ yӗgӗtlӗgӗ yauda bӗlӗne. “ Delikanlının yiğitliği orduda

bilinir.”

216. (12878): Yӗgӗtnӗŋ ikӗ söylegenӗ – bӗr ülgenӗ. “Yiğidin iki söyleyeni – bir

öleni.”

217. (12879): Yӗgӗtnӗŋ ḳaĢına ḳarama, ӗĢӗne kara. “ Yiğidin kaşına bakma, işine

bak.”

218. (12880): Yӗgӗtnӗŋ köler yözӗ bulsın. “ Yiğidin güler yüzü olsun.”

33

220. (12882): Yӗgӗtnӗŋ süzӗ ülgençӗ üzӗ ülsӗn. “ Yiğidin sözü öleceğine kendi

ölsün.”

221. (12883): Yӗgӗtnӗŋ yaḫĢısı töplӗ nujaġa yarıy. “ Yiğidin iyiysi türlü sıkıntıya

yarar.”

222. (12884): Zirek yӗgӗt cir astınnan yul taba. “ Akıllı delikanlı yer altından yol

bulur.”

223. (12885): Ġbӗn tapḳan yӗgӗtke teŋke maya. “ Uygun hal bulan delikanlıya

madeni para fol.”

224. (12886):Ġdenӗ cir bulsa da yӗgӗtӗ ir bulsın. “ Döşemesi yer olsa da yiğidi er

olsun.”

225. (12887): Ġkmek ile su – yӗgӗtler aĢı. “ Ekmek ile su - yiğitler aşı.”

226. (12888): Ġrte torġan yӗgӗtnӗŋ baḫӗtӗ artıḳ bulır. “ Erken duran yiğidin bahtı çok

olur.”

227. (12889): Ġsӗmӗ tӗlge alınmaġan yӗgӗtten isӗmӗ tӗlge alınġan töbӗt artıḳ. “ İsmi

dillenmeyen yiğitten ismi dillenmeyen çoban köpeği fazla.”

228. (12890):Ġt süllӗ bulsa, yӗgӗt cillӗ bula. “ Köpek serumlu olsa, yiğit yelli olur.”

229. (12891): Ġtӗgӗ yuḳ yӗgӗtler çabatasın dӗgӗtler. “ Çizmesi olmayan delikanlılar

çabatasını26

katranlar.”

230. (12892):Yokıçan yӗgӗtte dert bulmas. “ Uykulu delikanlıda dert olmaz.”

231. (12893): Ḳalın – yuan bulsa da, yalġız aġaç öy bulmas; küpmӗ izgӗ bulsa da, yalġız yӗgӗt bi bulmas. “ Kalın- kalın olsa da, yalnız ağaç ev olmaz; ne

kadar muḳaddes olsa da, yalnız yiğit prens olmaz.”

232. (12894): Ḳol bulası yӗgӗt küŋӗlçek bulıp, yarlı bulası yӗgӗt irӗnçek bulır. “ Kul

olacak yiğit alçak gönüllü olur, sefil olacak yiğit eringeç olur.”

26

34

233. (12895): Ḳurḳaḳ yӗgӗt kuy baĢınnan da ḳurḳa. “ Korkak delikanlı koyun

başından da korkar.”

234. (12896): Kecesӗ tal kimӗrsӗŋ yӗgӗtӗ iden cimӗrsӗn. “ Keçisi söğüt ağacı

kemirsin yiğidi döşeme yıksın.”

235. (12897): ḲoyaĢlap yauġan yaŋġırdan tüŋӗl, kölӗp söyleĢken yӗgӗtten tüŋӗl.

“Güneşleyip yağan yağmurdan geridön, gülüp söyleşen yiğitten geri dön.”

236. (12898): Köndӗz küzӗ açılmaġan yӗgӗt çır27 kürmes. “ Gündüz gözü açılmayan

yiğit çır görmez.”

237. (12899): Maḳtançık yӗgӗtnӗŋ atın kür, köleç yӗgӗtnӗŋ artın kür. “ Övünen

yiğidin atını gör, güleç yiğidin ardını gör.”

238. (12900): Min- minlengen yӗgӗtnӗ yau kilgende kürӗrbӗz. “ Bencil olan yiğidi

düşman gelince görürüz.”

239. (12901): Naçar yӗgӗt duada tanılır, batır yӗgӗt yauda tanılır. “ Kötü delikanlı

dağda tanınır, kahraman delikanlı orduda tanınır.”

240. (12902): Oyalçan yӗgӗt yar tapmas. “ Utangaç delikanlı yar bulmaz.”

241. (12903): Oyatsız yӗgӗt – yögensӗz at. “ Utanmaz delikanlı – yularsız at.”

242. (12904): Oyatsız yӗgӗt mögӗzsӗz teke kӗbӗk. “ Utanmaz delikanlı boynuzsuz

tekeye benzer.”

243. (12905): TabıĢsız yӗgӗtten ḳolınlagan biya artıḳ. “ Kazançsız yiğitten, tay

doğuran kısrak fazla.”

244. (12906): Talımlılıḳ yӗgӗtke tuyda gına kilӗĢe. “ Zevklilik yiğide toyda epeyce

yaraşır.”

245. (12907): Tapḳan yӗgӗt tügӗl, tota bӗlgen yӗgӗt. “ Bulan yiğit değil, tutabilen

yiğit.”

27

35

246. (12908): Ut tötӗnsӗz bulmıy, yӗgӗt yazıḳsız bulmıy. “ Ateş dumansız olmuyor,

yiğit günahsız olmuyor.”

247. (12909): Hencer – ikӗ yözlӗ, yӗgӗt – bӗr yözlӗ. “ Hançer – ikiyüzlü, yiğit – bir

yüzlü.”

248. (12910): Çaman yӗgӗt digençe, yaman yӗgӗt diseŋçӗ. “ Tembel yiğit diyene

kadar, kötü yiğit desinler.”

249. (12911): Ӗt tapsa, baĢḳa aĢar; yӗgӗt tapsa, bӗrge aĢar. “ Köpek bulsa, başka yer;

yiğit bulsa başka yer.”

250. (12912): Yarsız yӗgӗt – parsız munça. “ Yarsız yiğit – buharsız hamam.”

251. (12913): Yalḳau yӗgӗt yar tapmas, tapsa da tora almas. “ Tembel delikanlı yar

bulamaz, bulsa da duramaz.”

252. (12914): Yaman bulası yӗgӗt çigӗnçek bulır, yarlı bulası yӗgӗt irӗnçek bulır. “

Kötü olacak yiğit çekingen olur, sefil olacak yiğit eringen olur.”

253. (12915): YaḫĢı yӗgӗt dip yörӗrsӗŋ ӗĢӗŋ töĢse bӗlӗrsӗŋ. “ İyi yiğit deyip gidersin,

işin düşünce bilirsin.”

254. (12916): YaĢ‟ yӗgӗtnӗ ḫurlama, kesӗp itse bay bulır. “ Genç yiğidi horlamai

çalışıp kazanırsa zengin olur.”

255. (12917): Yaŋġırsız bolıtnıŋ cilӗ bar, dımı yuḳ; uŋmaġan yӗgӗtnӗŋ tӗlӗ bar, yunӗ yuḳ. “ Yağmursuz bulutun rüzgârı var, nemi yok; iş bilmez delikanlının

dili var yolu yok.”

256. (12918): Edem bulır yӗgӗtnӗŋ itek – ciŋӗ kiŋ bulır. “ Adam olan yiğidin kucağı

- ḳolu geniş olur.”

257. (12919): Öyӗ çiten bulsa da, yӗgӗtӗ büten. “ Evi çit olsa da, yiğidi başka.”

258. (12920): Üzӗ bulġan yӗgӗtke bӗr kӗĢӗlӗk urın bar. “ Kendi (tek başına) olan

yiğide bir kişilik yer var.”

259. (12921): Üzӗ bulġan yӗgӗtnӗŋ nesӗlӗŋ sorama. “ Kendi (tek başına) olan