1557. (14219): Alıp anadan tuar, arġamaḳ biyeden tuar. “ Bahadır anneden doğar,
küheylan kısraktan doğar.”
127
“ Anne ağrımasın diye döver.”
1559. (14221): Ana açuı – yazġı ḳar: Küp bulsa da, tiz eri.
“ Anne öfkesi – yazda kar (gibidir): Çok olsa da, çabuḳ erir.”
1560. (14222): Ana bulmıyça ananıŋ ḳadӗrӗn bӗlӗp bulmıy.
“ Anne olmayınca annenin kıymetini bilen olmuyor.”
1561. (14223): Ana ḳarġıĢı töĢer idӗ, ana sötӗ cibermi.
“ Anne bedduası düşerdi, anne sütü göndermiyor.”
1562. (14224): Ana ḳuyını tunnan cılıraḳ. “Anne koynu kürk mantodan
sıcakça(dır).”
1563. (14225): Ana – miç ḳaznası. “ Anne – soba tabanı.”
1564. (14226): Ana sötӗ bӗlen kӗrmegen tana sötӗ bӗlӗn kӗrmes. “ Anne sütü ile
girmeyen dana sütü ile girmez.”
1565. (14227): Ana tӗlegӗ diŋgӗz töbӗnnen çıġarır. “ Anne istediğini deniz dibinden
çıkarır.”
1566. (14228): Ana ḫaḳın uç töbӗnde tebe ḳuırıp aĢatsaŋ da ḳaytara almassıŋ. “ Anne
hakkını avucunun içinde sahanda yumurta kavurup yedirsen de (geri dönüp alamazsın) ödeyemezsin.”
1567. (14229): Ana – öynӗŋ örlӗgӗ. “ Anne – evin kirişi(dir).”
1568. (14230): Ana cılısı - ḳoyaĢ cılısı. “ Anne sıcağı – güneş sıcağı.”
1569. (14231): Ananıŋ bӗr doġası cidӗ mullanıŋ baddoġasın ciŋe. “ Annenin bir
duası yedi mollanın bedduasını yener.”
1570. (14232): Anaŋ kӗm gӗne bulmasın ul baĢḳalardan ġazizrek. “ Annen başkası
gibi olmasın, oğul başkalarından azizce (olur).”
1571. (14233): Anaŋda bulsa – sorarsıŋ, uçıŋda bulsa – yalarsıŋ. “ Annende olsa –
emersin, ucunda olsa – yalarsın.”
128
1573. (14235): Ġne süzӗn totmaġan olıġayġançı igӗlӗk kürmegen. “ Anne sözünü
tutmayan ihtiyarlayınca iyilik görmemiş.”
1574. (14236): Yort anası bӗlen ḳort anası bӗr. “ Yurt anası ile kurt anası bir.”
1575. (14237): KӗĢӗ anasız tumas, ecelsӗz ülmes. “ İnsan anasız doğmaz, ecelsiz
ölmez.”
1576. (14238): ḲoyaĢ yanında – cılılıḳ, ana yanında – izgӗlӗk. “ Güneş yanında –
sıcaklık, anne yanında muḳaddeslik.”
1577. (14239): Mӗŋ nenke de bӗr enkenӗ alıĢtıra almas. “ Bin dadı bir anaya
değiştirilmez.
1578. (14240): Söt bӗlen kӗrgen soŋġı sulıĢ bӗlen çıġar. “ Süt ile giren sonra soluḳ
ile çıkar.”
1579. (14241): Çit kӗĢӗnӗŋ söyüӗ – üz anaŋnıŋ yodrıḳ töyuӗ. “ Yabancı kişinin
sevgisi – kendi annenin yumruḳla dövmesi.”
1580. (14242): Yaḳtılıḳ ḳoyaĢ yanında, yaḫĢılıḳ ana yanında. “ Aydınlık güneş
yanında, iyilik anne yanında.”
1581. (14243): YaḫĢı ana bulsın öçӗn ḫatınnarġa aḳıl hem vöcdan birӗlgen. “ İyi
anne olmaları için kadınlara akıl ve vicdan verilmiş.”
1582. (14244): Üz anasın zurlaġan kӗĢӗ anasın ḫurlamas. “ Kendi annesine hürmet
gösteren başkasının annesini horlamaz.”
1583. (14245): Üz anasın yamanlaġan yat doĢmanġa totılır; üz kӗĢӗsӗn yamanlaġan yat doĢmannan otılır. “ Kendi annesini kötüleyen yabancı düşmana
tutulır; kendi adamını kötüleyen yabancı düşmandan (tarafından) ziyana uğratılır.”
1584. (14246): Havada bolıt bar, anada ömӗt bar. “ Havada bulut var, anada ümit
var.”
1585. (14247): Ana ḳuyınınnan çıġıp citmӗgӗn. “ Anne koynunda çıkıp gitmeyen.”
1586. (14248): Anadan alġan sötlerӗn kitӗrü. “ Anadan alan(aldığı) sütlerini
129
1587. (14249): Anası yalamaġan. “ Annesini yalamamış.”
1588. (14250): Mendi anası da bӗle. “ Öz annesi de bilir.”
1589. (14251): Tapḳan anam tügӗl, yaratḳan alam tügӗl. “ Bulan annem değil, seven
Allah’ım değil.”
3.13.1. Ügi Ana (Üvey Ana)
1590. (14252): Ana yuḳta ügi ana da yaḫĢı. “ Anne olmayınca üvey anne de iyi(dir).”
1591. (14253): Anaŋ ügi bulsa, ataŋ üzӗŋnӗkӗ bulmas. “ Annen üvey olursa, baban
senin olmaz.”
1592. (14254): Anaŋ ügi bulsa, ataŋ cizni bula. “ Annen üvey olursa, baban enişte
olur.”
1593. (14255): Ḳayġısı yuḳ - ugi enisӗ öçӗn ḳayġırġan. “ Derdi olmayan – üvey
annesi için dertlenmiş.”
1594. (14256): Ügi ana – bavırsaḳ, ḳoy töbӗne sarımsaḳ. “ Üvey anne - bavırsak62, koy dibine sarımsak.”
1595. (14257): Ügi ana – yafrak, üz enkeyӗm yaḫĢıraḳ. “ Üvey anne – yaprak, öz
anneciğim güzelce.”
1596. (14258): Ügi ana ürge ḳaynata. “ Üvey anne tümseği kaynatır.”
1597. (14259): Ügi ana – üreçesӗz63 arba. “ Üvey anne – koruyucu filesiz
(korunaksız) araba.”
1598. (14260): Ügi ananıŋ yaḫĢısı – temuġ utının çatḳısı. “ Üvey annenin iyisi –
cehennem ateşinin kıvılcımı.”
62 Bavırsaḳ : Hamurdan yapılma yuvarlakça yemek
63
130
1599. (14261): Ügi ananıŋ iŋ yaḫĢısınnan da ḳozġın tavıĢı kile. “ Üvey annenin en
iyisinden de kuzgun sesi gelir.”
1600. (14262): Ügi ineynӗŋ ütӗn al. “ Üvey anneni satın al.”
1601. (14263): Ügi eni – usal ügӗz mögӗzӗ. “ Üvey anne – keskin öküz boynuzudur.”
1602. (14264): Üz ataŋ bӗlen açı bulsaŋ da, ügi anaŋ bӗlen töçӗ bul. “ Öz baban ile
acı olsan da, üvey annen ile tuzsuz ol.”
3.13.2. Ana Hem Bala (Anne Ve Çocuk)
1603. (14265): Aġaçına küre alması, anasına küre balası. “ Ağacına göre elması,
annesine göre balası.”
1604. (14266): Alıptay altı malaynı ḳabıḳtay bӗr ana asrıy. “ Alpcik(Alp yavrusu) altı
erkek evladı kabuḳcağız bir ana koruyor (besleyip, büyütüyor).”
1605. (14267): Ana balaġa avızınnan özӗp ḳaptıra. “ Anne çocuğa ağzıyla koparıp
ağzına verir.”
1606. (14268): Ana balaġa baḳḳan, bala tanaġa baḳḳan. “ Anne çocuğa bakmış,
çocuḳ danaya bakmış.”
1607. (14269): Ana yöregӗ bala öçӗn derya. “ Ana yüreği çocuḳ için derya.”
1608. (14270): Ana küŋӗlӗ balada bala küŋӗlӗ dalada. “ Anne gönlü çocuḳta çocuḳ
gönlü dağda(bozkırda).”
1609. (14271): Ana yanında bala yetim bulmıy. “ Anne yanında çocuḳ yetim
olmuyor.”
1610. (14272): Ana öçӗn baladan ġaziz nere bulmas. “ Anne için çocuḳtan aziz bir
şey olmaz.”
1611. (14273): Analı balanıŋ üzӗ tuḳ, anasız balanıŋ küzӗ tuḳ. “ Anneli çocuğun
131
1612. (14274): Analı yetim – yartı yetim. “ Anneli yetim – yarım yetim.”
1613. (14275): Ananıŋ eḫlaḳsızlıġı – balanıŋ beḫӗtsӗzlӗgӗ. “ Annenin ahlaksızlığı –
çocuğun sanşsızlığı(dır).”
1614. (14276): Anasız balanıŋ terbiyesӗ kim bulır. “ Annesiz çocuğun terbiyesi kötü
olur.”
1615. (14277): Anasız ḳalġan bala üz iyegӗne gӗne tayana. “ Annesiz kalmış çocuḳ
kendi sahibine daha fazla dayanır.”
1616. (14278): Atnı iyesӗ tanır, balanı anası tanır. “ Atını sahibi tanır, çocuğu anası
tanır.”
1617. (14279): Bala ananı utḳa bastırır. “ Çocuḳ anneni ateşe bastırır.”
1618. (14280): Bala zarın anası bӗlӗr. “ Çocuḳ sıkıntısını annesi bilir.”
1619. (14281): Bala köyӗ köye ḫetlӗ, ana köyӗ döye ḫetlӗ. “ Çocuḳ yanar güve
kadar, ana güve deve kadar.”
1620. (14282): Bala tuġaç uḳ, anası tӗlӗn aŋlıy imӗĢ. “ Çocuḳ doğunca sadece annesi
dilini anlıyor sanki.”
1621. (14283): Bala yılamasa, ana söt birmes. “ Çocuḳ ağlamasa anne süt vermez.”
1622. (14284): Balalı ḫatın bӗlen körtlegen tavıḳ usal bulır. “ Çocuḳlu kadın ile
yumurtlayan tavuḳ sert olur.”
1623. (14285): Balalı ḫatınnıŋ balaġı çıḳḳan. “ Çocuḳlu kadının paçası çıkmış.”
1624. (14286): Balanıŋ anasına baĢḳa töĢӗ oĢamasa, aḳtıġında yoḳısı oĢıy. “
Çocuğunun annesine aklına düşmesi yaramasa, sonunda uykusu yarar.”
1625. (14287): Balanıŋ barmaġı avırtır, ananıŋ yöregӗ avırtır. “ Çocuğun parmağı
ağrır, annenin yüreği ağrır.”
1626. (14288): Balası alma ḳapḳanġa anasınıŋ tӗĢӗ ḳamaĢḳar. “ Çocuğu elma
ısırınca annesinin dişi kamaşmış.”
1627. (14289): Balası atḳa mӗnse, anası botın ḳısa. “ Çocuğu ata binse, annesi
132
1628. (14290): Balası, yılaġan, ciŋe almaġaç anası yılaġan. “ Çocuğu ağlamış,
ḳoluna almayınca annesi ağlamış.”
1629. (14291): Balası yılaḳ bulsa, anası çiraḳ bula. “ Çocuğu ağlak olsa, annesi
çevik olur.”
1630. (14292): Balası suġa töĢӗr, anası utḳa töĢer. “ Çocuğu suya düşer, annesi ateşe
düşer.”
1631. (14293): Balasız ḫatın botaḳsız aġaç. “ Çocuḳsuz kadın dalsız ağaç.”
1632. (14294): Bӗr bala eytken, di: <<Ḳunaḳ barında min ḳotıram, ḳunaḳ kitkeç eni ḳotıra>>, - di. “ Bir çocuḳ söylemiş, denir: <<Misafir olunca ben
kudururum misafir gidince anne kudurur>> - der.”
1633. (14295): Bebilӗ ḫatın talımsaḳ bulır. “ Bebekli kadın yemek seçer.”
1634. (14296): Ul anası – ġubӗrnator, ḳız anası posır yatır. “ Oğul annesi – vali, kız
annesi pusup yatar.”
1635. (14297): Ul anası – tutıy ḳoĢ, ḳız anası - ḳara ḳoĢ. “ Oğul annesi – kus tutar,
kız anası – kuş bakar.”
1636. (14298): Ulı danġa çıḳsa, anası yeĢerӗr. “ Oğlu şana çıksa, annesi gençleşir.”
1637. (14299): Uŋmaġan ḫatınġa bala sıltavı. “ Tembel kadına çocuḳ bahanesi.”
1638. (14300): Uŋmaġan ḫatınnıŋ balası tıŋlausız bulır. “ Tembel kadının çocuğu
öğüt dinlemez olur.”
1639. (14301): Ḫannan bala olı, baladan ana olı. “ Handan çocuḳ ulu, çocuḳtan ana
ulu.”
1640. (14302): Ḫatınnı yaḫĢı kürsetken aldındaġı balası, sıyırnıyaḫĢı kürsetken artındaġı tanası. “ Kadını güzel gösteren önündeki çocuğu, ineği iyi
gösteren ardındaki danası(dır).”
1641. (14303): YaĢ balanıŋ zarın anası bӗler. “ Genç(küçük) çocuğun derdini annesi
bilir.”
1642. (14304): Monısı elӗ anıŋ balası, piçte kalġandır anası. “ Bununkisi hele onun
133
1643. (14305): Uçaġınnan ut özmes, ulın - ḳızın tuyġızmas. “ Ocağından ateş
ayrılmaz, oğlun – kızın bıktırmaz.”
1644. (14306): Sötӗn imӗp tuyġan, kükregӗn tӗĢlegen. “ Sütünü emip doğmuş,
göğsünü dişlemiş.”
1645. (14307): Eni de kük min de kük. “ Anne de gök, ben de gök.”
3.13.3. Ana Hem Ḳız (Anne Ve Kız)
1646. (14308): Ana küŋӗlӗ ḳızında, ḳızıŋ küŋӗlӗ ḳızılda. “ Anne yüreği kızında, kızın
gönlü kırmızı da.”
1647. (14309): Anası aġaçḳa mӗnse, ḳızı botaḳḳa mӗner. “ Annesi ağaca çıksa, kızı
budağa çıkar.”
1648. (14310): Anası söylegençӗ ḳızı temamlar. “ Annesi söyleyene kadar kızı
tamamlar.”
1649. (14311): Anası yurġa bulsa, ḳızı yulda bulır. “ Annesi yorga64 olsa kızı yolda olur.”
1650. (14312): Anasında ḳızı ḳayġısı, ḳızında tӗzӗ ḳayġısı. “ Annesinde kızının
kaygısı, kızında dizinin kaygısı.”
1651. (14313): Ḳazanına ḳarap ḳının al, anasına ḳarap ḳızın al. “ Kazanına bakıp
kabını al, anasına bak kızını al.”
1652. (14314): Ḳızġa – kiyev, anasına – maylı koymaḳ. “ Kıza – güvey, annesine –
yağlı gözleme.”
1653. (14315): Ḳızı – biste bikesӗ, anası – kindӗr költesӗ. “ Kızı – mahalle kızı, anası
– kendir ipi destesi.”
64
134
1654. (14316): Ḳızı miŋa yarasa, anasın bürӗ alsın. “ Kızı bana yararsa, anasını kurt
alsın.”
1655. (14317): Tabaġına ḳarap aĢın eç, anasına ḳarap ḳızın ḳoç. “ Tabağına bakıp
çorbanı iç, anasına bakıp kızını kucakla.”
1656. (14318): Minde ḳızım ḳayġısı, ḳızımda kiyev ḳayġısı. “ Bende kızımın derdi,
kızımda güvey derdi.”
1657. (14319): Minӗm ḳızım kiyev kürgenmӗ. “ Benim kızım güveye görünmüyor.”