1. (12663): Avırtḳan cirden ḳul kitmi, söygen kӗĢӗden küz kitmi .
“Ağrıyan yerden el gitmez, seven kişiden göz gitmez . ”
2. (12664): Avıru yılatır, ġıyĢıḳ sayratır. “Ağrı ağlatır, aşk güzel (hoş) söyletir. ”
3. (12665): Ata-Ana da bik yaḳın, alardan da yar yaḳın. “Anne-Baba da çok yakın,
onlardan da yar yakın. ”
4. (12666): Baldaḳ barmaḳḳa küre, yar yörekke küre. “Yüzük parmağa göre, yar
gönüle göre. ”
5. (12667): Bӗlӗp söyseŋ – yar, bӗlmi söyseŋ – ḳar. “Bilip sevilen – yar, bilmeden
sevilen – kar. ”
6. (12668). Bӗr-bӗrӗŋnӗ yaratsaŋ, tuġıznı da unġa çutlıysıŋ. “Bir-birini seversen,
19
7. (12669). Bӗr-bӗrsӗn yaratıĢḳan kӗĢӗler, meḫebbetlerӗ sürӗlmesӗn öçӗn, bӗraz ayırılıp torırġa tiyӗĢler, di. “Bir-birini seven kişiler, sevdalarının ateşi
azalmasın diye, biraz ayrı kalmaları gereklidir, denir. ”
8. (12670). Bӗr kükte ikӗ ay bulmıy, bӗr küŋӗlde ikӗ meḫebbet bulmıy. “Bir gökte
iki ay olmaz, bir gönülde iki sevda olmaz. ”
9. (12671). Bӗr küŋӗlge ikӗ dert sıymas. “Bir gönüle iki sevda sığmaz. ”
10. (12672): Beḫӗtӗ barnıŋ ipteĢӗ zӗne tiŋ bula. “Bahtı olanın yoldaşı(eşi) kendine
denk olur. ”
11. (12673): Beḫӗtӗŋe turı kilse, taz bulsa da söyersӗŋ. “Şansına doru(at) gelse, kel
olsa da seversin.”
12. (12674): Bülegӗ ḳıymmet tügӗl, yaratuı ḳıymmet. “Hediyesi kıymet değil, sevgisi
kıymet.”
13. (12675): Ġayӗpsӗz yar ӗzlegen yarsız ḳalır. “Kusursuz yar arayan yarsız kalır.”
14. (12676): ĠaĢıyḳ bulġan küzsӗzdӗr. “Âşık olan gözsüzdür (kördür).”
15. (12677): ĠaĢıyḳ ӗĢӗn de onıtır, aĢın da onıtır. “ Âşık işini de unutur, aşını da
unutur.”
16. (12678): ĠaĢıyḳlık bir uttır, ḳabınsa sündӗrü yuḳtır. “ Sevdalıḳ bir ateştir,
yanarsa söndüren olmaz (yoktur).”
17. (12679): ĠaĢıyḳnıŋ maŋġay küzӗ suḳır, küŋӗl küzӗ açık. “ Aşığın ḳaş gözü kör,
gönül gözü açık(tır).”
18. (12680). ĠıyĢıḳı yuḳ – iĢek, dertӗ yuḳ – küsek. “ Aşkı olmayan eşek, sevdası
olmayan ahmaḳ.”
19. (12681): ĠıyĢıḳ aḳılsız ḫatınnı aḳıllı ite, aḳıllı irnӗ aḳılsız ite. “ Aşk akılsız kadını
akıllı yapar, akıllı erkeği aklından eder.”
20. (12682): ĠıyĢıḳ – kӗĢӗnӗ divana ite.“ Aşk – insanı divane eder.”
20
22. (12684): ĠıyĢıḳ tӗlsӗz irnӗŋ tӗlӗn açar, tӗlçen ienӗŋ tӗlӗn beyler. “ Aşk dilsiz
erkeğin dilini açar, konuşkan erkeğin dilini bağlar.”
23. (12685): ĠıyĢıḳ totu urtaḳ bula. “ Aşk(a) tutulmak ortaḳ olur.”
24. (12686): ĠıyĢıḳ toyu – ut yotu. “ Aşka tutulmak – ateş yutmak.”
25. (12687): ĠıyĢıḳ – tötӗnsӗz ut, açḳıçsız yozaḳ, devasız avıru, savıtsız ӗçӗmlӗk, yöksӗz avırlıḳ, tuḳtau urını bilgӗsӗz sefer. “ Aşk dumansız ateş,
anahtarsız kilit, dermansız dert, çanaksız içecek, yüksüz ağırlık, duracağı yeri bilmeden çıkılan sefer.”
26. (12688): ĠıyĢıḳḳa iĢӗk biklӗ bulsa, terezeden kӗrӗr. “Aşka kapı sürgülü olsa,
pencereden girer.”
27. (12689): ĠıyĢıḳnı ĠıyĢıḳ kiterӗr. “ Aşkı aşk getirir.”
28. (12690): ĠıyĢıḳnıŋ kartı – yaĢӗ bulmıy. “ Aşkın genci – yaşlısı olmuyor.”
29. (12691): ĠıyĢıḳtan baḳa da naz22 cırlıy, di. “ Aşktan kurbağa da şarkı söyler,
denir.”
30. (12692): Göl – çenӗçkӗsӗz, meḫebbet könçӗlӗksӗz bulmas. “ Gül- dikensiz, sevda
kıskançlık olmadan olmaz.”
31. (12693):Dert, irlerde bӗr ölӗĢ bulsa, ḫatınnarda cidӗ ölӗĢ bula, di. “ Sevda,
erkeklerde bir kısımsa, kadınlarda yedi kısım olur, denir.”
32. (12694): Dertӗ bulsa, Ģartı tabıla; çatḳı bulsa, yalḳın ḳabına. “ Sevdası varsa,
şartı (dermanı) bulunur; kıvılcım varsa (ateş) alev alır.”
33. (12695): Dertlӗ – yalḳın, dertsӗz – salḳın. “ Sevdalı – ateş, sevdasız – serin.”
34. (12696):Dertlӗge dertӗ töĢkennen deva, dertsӗzge ni deva. “ Dertliye derde
düşenden deva, dertsize ne deva.”
35. (12697): Dersӗz – divana, ġıyĢıḳsız – baġana. “ Sevdasız – deli, aşksız – odun.”
36. (12698): Dersӗz üpse, tӗĢlep özer, di. “ Sevdasız, öpse, ısırıp koparır, denir.”
22
21
37. (12699): Dönya kürkӗ söygen yar bӗlen. “ Dünya görkü seven yar ile.”
38. (12700): Dönya malı bӗzge mal tügӗl, kӗĢӗ yarı bӗzga yar tügӗl. “ Dünya malı
bize mal değil, başkasının yâri bize yar değil.”
39. (12701): Dönyada öç nesre yuḳ: diŋgӗzge - ḳapḳaç, kükke – basḳıç, meḫebbetke – daru. “ Dünyada üç şey yok: denize – kapak, gökyüzüne - merdiven,
sevdaya - merhem.”
40. (12702): Ġkӗ söyӗklӗ bӗr küŋӗlge sıymas. “ İki sevgili bir gönüle sığmaz.”
41. (12703): Ġkӗge ıĢanġan- irsez, ikӗden ḳalġan – bӗrsӗz. “ İkiye (kişi) inanan –
ersiz, ikiden kalan birsiz (kimsesiz).”
42. (12704): Yoḳı yastıḳ tӗlemes, ġıyĢıḳ matur tӗlemes. “ Uyku yastıḳ istemez, aşk
güzel istemez.”
43. (12705): Yoḳı yastıḳ soramıy, meḫebbet yaĢ soramıy. “ Uyku yastıḳ sormuyor,
sevda yaş sormuyor.”
44. (12706): Ḳart ġıyĢıḳ söyek yarıp çıġa. “ İhtiyar aşk kemik yarıp çıkar.”
45. (12707): Ḳart ġıyĢıḳ yaman bula. “ Yaşlı aşk kötü olur.”
46. (12708): Ḳart meḫebbet yazġı bizgek kebek. “ İhtiyar sevda yaz mevsimindeki
sıtma gibidir.”
47. (12709): Ḳartayġançı ḳız saylaġan –tol ḫatınġa zar bulġan. “ Yaşlanınca, kız
seçen - dul kadına muhtaç olmuş.”
48. (12710). Kӗm malları kӗmge ḳalmıy, kӗm yarların kӗm söymi. “ Kimsenin malı
kimseye kalmıyor, kimsenin yârini başkası sevmiyor.”
49. (12711): KӗĢӗ bӗlen urtaḳ kiyӗm kime, kӗĢӗ bӗlen urtaḳ yar söyme. “ Kimseyle
ortaḳ elbise giyinme, kimseyle aynı yâri sevme.”
50. (12712): Ḳorı aġaçnı sındırası ciŋӗl, ḳorı ġıyĢıḳtan ayӗrılası ciŋӗl. “ Kuru ağacı
22
51. (12713): Ḳurḳu bӗlen meḫebbet bӗrge sıyӗĢmıy. “ Korku ile sevda bir arada
olmaz.”
52. (12714): KöyӗĢ ӗçӗnde söyӗĢ. “ Hasret içinde seviş.”
53. (12715): Könçӗ kӗĢӗ tӗĢlenӗr, söygenӗne üçlenӗr. “ Kıskanç insan dişlenir,
sevdiğine kinlenir.”
54. (12716): Könçӗlӗk – meḫebbetnӗŋ canı. “ Kıskançlık – sevginin kalbidir.”
55. (12717): Köçlep yar bulıp bulmıy. “ Güçlülük yar olmakla olmuyor.”
56. (12718): Küz mӗŋnӗ kürӗr, küŋӗl bӗrnӗ söyer. “ Göz bin tanesini görür, gönül
bir tanesini sever.”
57. (12719): Küp saylaġan –tazġa, küp ӗzlegen – bazġa. “ Çok seçen – saçkırana,
çok arayan çuḳura düşer.”
58. (12720): Küp saylasaŋ ḫatınsız ḳalırsıŋ. “ Çok seçersen hatunsuz kalırsın.”
59. (12721): Küŋӗl kӗmnӗ söyse, Ģul güzel kürӗne. “ Gönül kimi severse, güzel o
görünür.”
60. (12722): Küŋӗl söymese küz kürmes. “ Gönül sevmese göz görmez.”
61. (12723): Maturlıḳ tuyda kirek, meḫebbet könde kirek. “ Güzellik düğünde gerek,
sevda günde gerek.”
62. (12724): Meḫebbet altınġa satıp alınmıy. “ Sevda altın satıp alınmıyor.”
63. (12725): Meḫebbet aḳçasız da baḳça yasıy. “ Sevda parasız da bahçe yapıyor.”
64. (12726): Meḫebbet bӗlen yutelnӗ yeĢӗrӗp bulmıy. “ Sevdanın öksürüklü hastalığı
gizlenmiyor.”
65. (12727): Meḫebbet, bӗr bulsa da, ikӗ yörekte yeĢi. “ Sevda bir olsa da iki yürekte
yaşıyor.”
66. (12728): Meḫebbet derece bӗlen de tereze bӗlen de isepleĢmi. “ Sevgi derece ile
23
67. (12729): Meḫebbet – tabiġat‟ bülegӗ. “ Sevda – doğanın armağanıdır.”
68. (12730): Meḫebbet tepennӗ23 de koçaklata. “ Sevda fıçıyı da kucaklatır.”
69. (12731): Meḫebbet utı maysız da yana. “ Sevda ateşi yağsız da yanar.”
70. (12732): Meḫebbet utıtemuġ utunnan cidӗ ölӗĢ artıḳ bulır, di. “ Sevda ateşi,
cehennem ateşinden yedi kat fazla olur, denir.”
71. (12733): Meḫebbet çeçek ӗzli, könçelek çenӗçkӗsӗn ӗzli. “ Sevda çiçek arıyor,
kıskançlık dikenini arıyor.”
72. (12734): Meḫebbet cemal tӗlemes. “ Sevda yüz güzelliği istemez.”
73. (12735): Meḫebbetke tomau tıgızlamıy. “ Sevdayı soğuḳ algınlığı engellemez.”
74. (12736): Meḫebbetnӗ ara yıraḳlıġı sınıy. “ Sevdayı aranın uzaklığı sınar.”
75. (12737): Meḫebbetnӗŋ küzӗ suḳır. “ Sevdanın gözü kördür.”
76. (12738): Nıḳ söygen tӗlden ḳalır, artıḳ söygen canan ḳalır. “ Berk seven dilden
olur, gereğinden fazla seven candan olur.”
77. (12739): OĢatmasa oçratmas. “ Yakıştırmasa rast getirmez.”
78. (12740): Saġınġanda boz yaḫĢı, söyer öçӗn ḳız yaḫĢı. “ Özleyince buz güzel,
seven için kız güzel.”
79. (12741): Saylaġan – sazġa, oçraġan –tazġa. “ Seçmiş sazlığı, raslamış kele.”
80. (12742): Salḳın yardan ӗssӗ miç. “ Soğuḳ yardan sıcak soba iyidir.”
81. (12743): Sılu sılu kürӗnmes, söygen sılu kürӗnӗr. “ Güzel, güzel görünmez, seven
güzel görünür.”
82. (12744): Söygen kayda – küz anda, söymegen kayda süz anda. “ Sevilen nerede
göz onda, sevilmeyen nerede söz onda(dır).”
83. (12745): Söygen kӗĢӗnӗŋ gayӗbӗ kürӗnmi. “ Seven kişinin ayıbı görünmüyor.”
23
24
84. (12746): Söygen sigӗz – tӗlegen bӗr. “ Sevilen sekiz – isteyen birdir.”
85. (12747): Söygen mögӗzӗ bulsa da sözmi24. “ Seven boynuzu olsa da süsmüyor.”
86. (12748): Söygen yarnıŋ önӗ önemlӗ. “ Sevilen yârin sesi gönle hoş gelir.”
87. (12749): Söygenge – söyek, söymegenge –sıyraḳ. “ Sevilene – kemik ,
sevilmeyene – baldır.”
88. (12750): Söygenge söyel, söymegenge sırpalanma. “ Sevilene nasır, sevmeyene
sırnaşma.”
89. (12751): Söygenӗŋnӗŋ artıḳlıġı bula, kimçӗlӗgӗ bulmıy. “ Sevenin fazlalığı olur,
eksikliği olmuyor.”
90. (12752): Söygenӗŋnӗn suı da baldan tatlırak. “ Sevilenin suyu da baldan
tatlıcadır.”
91. (12753): Söygenӗŋnen biter iĢӗtü de tatlı. “ Sevdiğini daha fazla duymak da
tatlı.”
92. (12754): Söygenӗŋe alkıĢ, söymegenӗŋe karġıĢ. “ Sevdiğine dua, sevmediğine
beddua.”
93. (12755): Söygennӗŋ selemesӗ de çeçek. “ Sevilenin eski-püskü elbisesi de çiçek.”
94. (12756): Söyme, söymeseŋ – time. “ Sevme, sevmezsen – değme.”
95. (12757): Söymegen kӗĢӗŋ aĢamıy –çapıldıy, atlamıy –tapıldıy25. “ Sevmeyen
kişinin dudakları yemiyor – şapırdıyor, adım atmıyor – tapıldıyor.”
96. (12758): Söymegenge söykenme. “ Sevmeyene dayanma.”
97. (12759): Söymes kӗĢӗ sıymas. “ Sevmez insan sığmaz.”
24 Söz-: Süsmek, boynuzlu hayvan boynuzu ile vurmak, tos vurmak.
25
25
98. (12760): Söymeseŋ, sılu ḳız da yam‟sӗz küpӗnӗr; söysӗŋ, yemsӗz ḳız da sılu kürӗnӗr. “ Sevmezsen, endamı güzel kız da çirkin görünür; seversen
çirkin kız da güzel görünür.”
99. (12761): Söyü bar cirde köyu bar, kurku bar cirde kırku bar. “ Sevginin olduğu
yerde yanmak var, korkunun olduğu yerde kırpmak var.”
100(12762): Söyü –beḫӗt, doĢmanlıḳ - ġazap. “ Sevgi –baht, düşmanlık – azap.” 101(12763): Talımsızġa temsӗz yuḳ, meḫebbetke yemsӗz yuḳ. “ Zevksize tatsız yok,
sevdaya çirkin yok.”
102. (12764): Taŋlaġan tazġa ḳalır. “ Seçen saç kıranlı kimseye kalır.”
103. (12765):Tӗgӗrmen ikӗ taĢtan, meḫebbet ikӗ baĢtan. “ Değirmen iki taştan,
muhabbet iki baştan.”
104. (12766): TibӗĢseŋ de, tiŋ bulsın. “ Tepişsen de dengin olsun.”
105. (12767): Tiz söygen tiz ayırılır. “ Çabuḳ seven, çabuḳ ayrılır.”
106. (12768):Timesnӗ bӗreü de söymes. “ Değmeyeni bir kişi de sevmez.”
107. (12769): Tiseŋ ti tiŋge, timeseŋ – çitenge. “ Değeceksen değ dengine,
değmeyesin - çetine.”
108. (12770): Tiŋ tiŋӗ bӗlen, çikmen ciŋe bӗlen. “ Denk dengi ile çepken ḳolu ile.”
109. (12771): Çaḳ yaralsaŋ yaral, taḳ yaralma. “ Tam doğacaksan doğ, tek doğma.”
110. (12772): Çaḳma çaḳmıy ut çıḳmıy, ġıyĢıḳ ḳapmıy can çıḳmıy. “ Çakmak
yanmıyor ateş çıkmıyor, aşk kapmıyor can çıkmıyor.”
111. (12773): Çeçek yaz bӗlen, meḫebbet naz bӗlen. “ Çiçek yaz ile sevda naz ile.”
112. (12774): Yalınu ġaĢıyḳlar ӗĢӗ, nazlanu – kızlar sıyfatı. “ Yalvarmak âşıkların
26
113. (12775): Yanġan üz dertӗne yanar. “ Yanan kendi derdine yanar.”
114. (12776): Yar birmek, can birmek.“ Yar vermek, can vermek.”
115. (12777): Yaratḳan küŋӗlde yalġan bulmıy. “ Seven yürekte yalan olmuyor.”
116. (12778): Yaratḳanġa bar da kiçӗle. “ Sevene git de akşamla.”
117. (12779): Yarlılıḳta yar tabılsa, kuzġalaḳ da aĢ bula. “ Yoksulluḳta yar bulunsa,
kuzukulağı da yemek olur.”
118. (12780): Yarsız küŋӗl yal tapmas. “ Yarsız gönül iş bulmaz.”
119. (12781): Yarı barnı yar itme. “ Yâri olanı yar etme.”
120. (12782): Yarı yuḳnıŋ canı yuḳ. “ Yâri olmayanın gönlü yok.”
121. (12783): YaĢӗ – yaĢӗne, baĢı – baĢına tiŋ bulsın. “ Yaşı yaşına, başı başına denk
olsun.”
122. (12784): YaĢ‟ meḫebbet kӗlet vatar, ḳart meḫebbet pulat vatar. “ Taze muhabbet
kiler bozar, kart muhabbet palas yıkar.”
123. (12785): YaĢ meḫebbet – cülerlӗk, ḳart meḫebbet tüzerlӗk. “ Taze muhabbet –
delilik, kart muhabbet dayanıklılık.”
124. (12786): Edem parı bӗlen, kindӗraĢ – tarı bӗlen. “ Adam tarlası ile kendir sıklığı
ile (iyidir).”
125. (12787): Beyremdegӗdey aĢ bulmas, teügӗdegӗdey yar bulmas. “ Bayramdaki
gibi yemek olmaz, ilki gibi yar olmaz.”
126. (12788): ÜbӗĢ töbӗ ut bulır. “ Öpüşmenin aslı ateş olur.”
127. (12789): Üz küŋӗlӗŋe oĢagaç, kӗĢӗ süzӗne karama. “ Kendi gönlüne yakıştır,
başkasının sözüne bakma.”
128. (12790): Üz söygenӗŋ üzӗŋe ḫur ḳızıday kürӗne. “ Sevenine sevdiği ḫuri kızı
gibi görünür.”
129. (12791): Üzӗŋ yanmasaŋ, baĢkanı yandıra almassıŋ. “ Kendin yanmazsan,
27
130. (12792):Üpken - ḳoçḳan cilge oçḳan. “ Öfkesini – kucaklayan havaya uçar.”
131. (12793): Can söygenӗŋ canan artıḳ. “ Canını sevenin cananı fazladır.”
132. (12794): <<Canım>> digen yartı süz, yartı bulsa da tatlı süz. “ <<Canım>>
demek yarım söz, yarım olsa da tatlı söz.”
133. (12795): Canıŋ birmi canıy yuḳ. “ Gönlünü vermeyenin sevdiği yok.”
134. (12796): Cikmeseŋ de at yaḫĢı söymeseŋ de yar yaḫĢı. “ Koşmasan da at güzel,
sevmesen de yar güzel.”
135. (12797): Cil ḳay yaḳtan – çiberge meḫebbet Ģul yaḳtan. “ Rüzgâr hangi taraftan
– güzele sevda o taraftan. “
136. (12798): Cefanı kürmeyan ġaĢıyḳ safanıŋ ḳadӗrӗnӗ bӗlmes; meḫebbet bӗr beladӗr kӗm, griftar ulmayan bӗlmes. “ Cefayı görmeyen aşk, sefanın
kıymetini bilmez; sevda bir beladır ki uğramayan bilmez.”
137. (12799): Barısı da parlı-parlı bӗz gӗne moŋlı – zarlı. “ Parsı da çift-çift bizim
gibi dertli – kederli.”
138. (12800): Bӗr kön Ḫaris bӗlen, bӗr kön Baris bӗlen. “ Bir gün Haris ile bir gün
Baris ile.”
139. (12801): Ġrӗnӗ bӗlen über, tӗlӗ bӗlen özer. “ Dudağı ile öper, dili ile üzer.”
140. (12802):Ġrӗnӗ tatlı, canı açı. “ Dudağı tatlı, gönlü acı.”
141. (12803): Ġsӗm–dertӗm – Ġskender. “ Aklım- gönlüm – mazidir.”
142. (12804): Ġske yörek, yaŋa dert. “ Eski yürek, yeni aşk.”
143. (12805):Ḳızlar bӗznӗ söygen iken, bӗz üzӗbӗz bӗlmedӗk. Kızlar bizi sever imiş,
biz kendimiz bilemedik.”
28
145. (12807): Yaratḳanġa yabıĢḳan, bolar ḳayan tabıĢkan. “ Sevdiğine yapışmış,
bunlar nereden buluşmuş.”
146. (12808): Yarım da yuḳ, ḳayġım da yuḳ, reḫet-tınıç yeĢimӗn. “ Yârim de yok,
derdimde yok, rahat-ferah yaşıyorum.”
147. (12809): ĠıyĢıġın ġıyĢıḳ, yörӗrge kata ḳıyĢıḳ. “ Aşkın aşk, yürüdüğü çizme
yamuḳ.”
148. (12810): Söygenge sul ḳulım. “ Sevene sol ḳolum.”
149. (12811): Fӗvral‟ miken, Mart miken – ġıyĢıḳ miken, dert miken. “ Şubat
mıymış, mart mıymış – aşk mıymış, dert miymiş.”
150. (12812):ÜbӗĢken de kölӗĢken, soŋınnan baĢına uy töĢken. “ Öpüşen de gülüşe
de baştan sona aklına düşen.”
151. (12813): Üp almasın, ḫetӗrӗ ḳalmasın. “ Öpmesin hatıra kalmasın.”
152. (12814): Üpkeleme üpkenge, ükӗnӗrsӗŋ ġomӗr ütkenge.
“ Öfkelenme ciğerine, pişman olursun ömür geçince.”