• Sonuç bulunamadı

Ġr – Bala hem Ḳız Bala, Ul hem Ḳız (Erkek Çocuk ve Kız Çocuk,

3.12. BALA (ÇOCUK)

3.12.1. Ġr – Bala hem Ḳız Bala, Ul hem Ḳız (Erkek Çocuk ve Kız Çocuk,

1444. (14106): Aḳıllı ul – altın ḳul. “ Akıllı oğul – altın kul(dur).”

1445. (14107): Atadan altau tusaŋ da, üz ulıŋ bulmasa yalġızsıŋ. “ Babadan

altız(altısı birden) doğsan da, kendi oğlun yoksa yalnızsın.”

1446. (14108): Bӗr malay – yuḳ malay, ikӗ malay – bӗr malay. “ Bir oğlan –

yok(hiç) oğul, iki oğlan – bir oğul.”

1447. (14109): Bӗr yaḫĢı ḳız cidӗ ulġa tora. “ Bir güzel kız yedi oğlana dördüncü

göbekten akraba.”

1448. (14110): Bӗreü ulınnan kürӗr, bӗreü ḳızınnan kürӗr. “ Biri oğlundan görür,

biri kızından görür.”

61

119

1449. (14111): Beḫӗtӗ bulġan kӗĢӗnӗŋ ulı, iplӗ, ḳızı kürӗklӗ bulır. “ Talihi olan

kişinin oğlu uysal, kızı güzel olur.”

1450. (14112): Ġr bala – ata – anaġa tayau. “ Erkek çocuḳ – ana – babaya –

dayanak.”

1451. (14113): Ġr bala – yörek ġayretӗ, ḳız bala – bil ḳuetӗ. “ Erkek çocuḳ – yürek

gayreti, kız çocuḳ – bel kuvveti.”

1452. (14114): Ġr bala – taypa tarmaġı, ḳız bala – taypa çeçegӗ. “ Erkek çocuḳ – soy

ağacının dalı, kız evlat – soy ağacının çiçeği.”

1453. (14115): Ġr bala tap, irkӗnlep yat. “ Erkek çocuḳ bul, rahatlayıp yat.”

1454. (14116): Ġr bala tusa, öyeŋe bӗr ferӗĢte ḳunar, di; ḳız bala tusa – citmӗĢ ferӗĢte ḳunar, di. “ Erkek çocuḳ doğsa, evine bir melek konar, denir; kız çocuḳ

doğsa – yetmiş melek konar, denir.”

1455. (14117): Ġr bala unbiĢte – öy ḫucası. “ Erkek çocuḳ on beşinde – ev sahibi

olur.”

1456. (14118): Ġr balalı altın – tabaḳtan aĢ aĢar. “ Erkek çocuğu olan altın tabaktan

yemek yer.”

1457. (14119): Ġr balanıŋ gӗroy buluı, ḳız balanıŋ sılu buluı. “ Erkek çocuğun

kahraman olur, kız çocuğun güzel olur.”

1458. (14120): Kiyӗz alsaŋ ulıŋa sat, bӗr çitӗn yabınıp yat. “ Keçe alsan oğluna sat,

bir çetin kapanıp yat.”

1459. (14121): Ḳız bala – sӗrdeĢ, ir bala – köndeĢ. “ Kız çocuḳ – sırdaş, erkek evlet –

kuma(dır).”

1460. (14122): Ḳız balanıŋ altısı – ir balanıŋ yartısı. “ Kız evladın altısı – erkek

çocuğun yarısı(dır).”

1461. (14123): Ḳız - ḳurçaḳḳa, malay - ḳolınçaḳḳa. “ Kız – bebeğe, oğul – taya.”

1462. (14124): Ḳız ḳılıġı bӗlen söykӗmlӗ, ul edebӗ bӗlen söykӗmlӗ. “ Kız kılığı ile

120

1463. (14125): Ḳız tudırdım – irge kittӗ, ul tudırdım - ḳırġa kittӗ. “ Kız doğurdum -

kocaya gitti, oğul doğurdum – kıra gitti.”

1464. (14126): Ḳız üsse - ḳıtlıḳ, ul üsse - ḳotlıḳ. “ Kız yetişse – kıtlık, oğlan yetişse –

talih.”

1465. (14127): Ḳızlarġa ḳanat, malaylarġa ayaḳ. “ Kızlara kanat, oğlanlara ayak.”

1466. (14128): Ḳızlı kӗĢӗ – nazlı kӗĢӗ, ullı kӗĢӗ – yullı kӗĢӗ. “ Kızlı kişi – nazlı kişi,

oğullu kişi – yollu kişi.”

1467. (14129): Ḳızlı kötӗp yatır, ullı – ġubӗrnator. “ Kızlı (kızı olan) bekleyip yatar,

oğllu olan vali.”

1468. (14130): Ḳızlı öyde su yuḳ, ullı öyde utın yuḳ. “ Kızlı evde su yok, oğullu evde

odun yok.”

1469. (14131): Ḳızını asrıy almaġan köŋ iter, ulnı asrıy almaġan ḳol iter. “ Kızını

beslemeyen cariye eder, oğlunu büyütmeyen(beslemeyen) köle eder.”

1470. (14132): Malay köyӗ – ügӗz köyӗ, kiyev köyӗ - ḳubız köyӗ. “ Erkek evlat hali

– öküz hali, güvey hali – kopuz hali.”

1471. (14133): Malay, ḳulına aḳça kӗrse, köçӗk satıp alır. “ Erkek çocuḳ eline para

geçse, köpek yavrusu satın alır.”

1472. (14134): Malaynı tabu küŋӗllӗ, ḳıznı üstӗrü küŋӗllӗ. “ Oğulu bulması gönüllü,

kızı yetiştirmesi gönüllü.”

1473. (14135): Oyatı yuḳ ul yaman, ḳılıġı yuḳ ḳız yaman. “ Utanmaz oğul kötü,

kılıksız kız kötü.”

1474. (14136): Sigӗz ulıŋ bulġançı, citӗz irӗŋ bulsaçı. “ Sekiz oğlun olacağına, çevik

kocan olsun.”

1475. (14137): Söymes ulım yort totar, söygen ulım yon tӗler. “ Sevmeyen oğlum

yurt tutar, seven oğlum yün diler.”

1476. (14138): Söymes ulım yort totar, söymes kilӗnӗm söyegӗm totar. “ Sevmeyen

121

1477. (14139): Ton uġılġa tun tiyer, aḳtıġına at tiyer, urtançıġa uḳ ta yuḳ, çuḳ ta yuḳ.

“Birinci oğla kürk manto değer, en son oğla at değer, ortancaya mirastan payda yok evin ocağıda yok.”

1478. (14140): Ubır bulsın – ulıŋ bulsıŋ. “ Obur olsun – oğlun olsun.”

1479. (14141): Uġıl tabılır, tuġan tabılmas. “ Oğul bulunur, kardeş bulunmaz.”

1480. (14142): Uġıl tusa, uyġa ḳarar, ḳız tusa, Ḳırımġa ḳarar. “ Oğul doğsa, fikre

bakar, kız doğsa, Kırıma bakar.”

1481. (14143): Ul tuġanġa kön tua. “ Oğul doğunca gün doğar.”

1482. (14144): Ulġa utız öyden tıyu, ḳızġa ḳırıḳ öyden tıyu. “ Oğula otuz evden

engel, kıza kırk evden engel.”

1483. (14145): Ullı da yılaġan, ulsız da yılaġan. “ Oğlu olan da ağlamış, oğlu

olmayan da ağlamış.”

1484. (14146): Ullı da ḳurḳa, ḳızlı da ḳurḳa. “ Oğlu olan da korkar, kızı olan da

korkar.”

1485. (14147): Ullı kӗĢӗ – urta bay, ḳızlı kӗĢӗ - ḳızıl bay. “ Oğullu kişi – orta zengin,

kızlı kişi – kızıl(çok) zengin.”

1486. (14148): Ullı urmanda ülmes ḳızlı ḳırda ülmes. “ Oğlu olan ormanda ölmez,

kızı olan kırda ölmez.”

1487. (14149): Ullı utız yılaġan, ulsız bӗr yılaġan. “ Oğlu olan otuz ağlamış, oğlu

olmayan bir ağlamış.”

1488. (14150): Ullı utınġa yalçımas, ḳızlı suġa yalçımas. “ Oğullu oduna gitmez,

kızlı suya gitmez.”

1489. (14151): Ulsız tormıĢ uŋaysız, ḳızsız tormıĢ ḳızıḳsız. “ Oğulsuz hayat rahatsız,

kızsız hayat sıradan.”

1490. (14152): Ulsızlar uramda ḳalmıy, ḳızsızlar ḳırda ḳalmıy. “ Oğulsuzlar sokakta

kalmıyor, kızsızlar kırda kalmıyor.”

1491. (14153): Ulı bar uldan kölmesӗn, ḳızı bar ḳızdan külmesӗn. “ Oğlu olan

122

1492. (14154): Ulı barnıŋ ḳulı bar. “ Oğlu olanın eli var.”

1493. (14155): Ulı yuḳnıŋ ḳızı çirüge barır. “ Oğlu olmayanın kızı orduya gider.”

1494. (14156): Ulı yuḳnıŋ urıŋı yuḳ, ḳızı yuḳnıŋ ḳadӗrӗ yuḳ. “ Oğlu olmayanın yeri

yok, kızı olmayanın kıymeti yok.”

1495. (14157): Ulım – kön kürӗĢӗm, ḳızım – seyӗlӗm. “ Oğlum – gün görüşüm,

kızım – rahatım.”

1496. (14158): Ulım – olı ut, ḳızım - ḳızıl ut. “ Oğlum – ulu ateş, kızım kızıl ateş.”

1497. (14159): Ulıŋ bӗlen corlanma, corlansaŋ ulıŋ cine yılatır. “ Oğlun ile

şakalaşma (dilbazlanma), şakalasırsan (dilbazlanırsan) oğlun seni ağlatır.”

1498. (14160): Ulıŋ kӗmnӗ söyse, kilӗnӗŋ Ģul bulır; ḳızıŋ kӗmnӗ söyse, kiyevӗŋ Ģul bulır. “ Oğlun kimi sevse, gelinin o olur; kızın kimi sevse, damadın o

olur.”

1499. (14161): Ulıŋ küŋӗlçek bulsa – atınıŋ beḫӗtsӗzlӗgӗ, ḳızıŋ küŋӗlçek bulsa – baĢınıŋ beḫӗtsӗzlӗgӗ. “ Oğlun alçak gönüllü olursa – atının bahtsızlığı,

kızın alçak gönüllülüğü olsa – başının bahtsızlığı.”

1500. (14162): Ulıŋ yaḳḳan çıraḳnı ḳızıŋ da yaġar. “ Oğlunun yaktığı çıranı kızın da

yakar.”

1501. (14163): Ulıŋ yalḳau bulsa, üzӗŋnen kür. “ Oğlun tembelse(tembel olsa),

kendiliğinden gör.”

1502. (14164): Ulın üsse, ölgӗlӗ bӗlen tanıĢ bul; kızıŋ üsse, ḳılıḳlı bӗlen tanıĢ bul. “

Oğlun yetişirse modelli ile tanış ol; kızın yetişirse kılıklı ile tanış ol.”

1503. (14165): Ulıŋ citse, ḳızı yaḫĢı bӗlen avıldaĢ bul; ḳızıŋ citse, ulı yaḫĢı bӗlen avıldaĢ bul. “ Oğlun büyüse, kızı güzel ile köydeş ol; kızın büyüse, oğlu

güzel ile köydeş ol.”

1504. (14166): Ulıŋa ḳız ӗzlegençӗ ḳızına ul ӗzle. “ Oğluna kız arayacağına kızına

123

1505. (14167): Ḫeyӗrsӗz ul ata nigӗzӗn taratır. “ Hayırsız oğul babasının temelini

dağıtır.”

1506. (14168): ġayarmas malay bulmas, aldamas ḳız bulmas. “ Yaramazlık

yapmayan erkek evlat olmaz, aldanmayan kız olmaz.”

1507. (14169): Hönerlӗ bulıp ul üssӗn, ḳılıḳlı bulıp ḳız üssӗn. “ Hünerli olup oğul

yetişsin, kılıklı olup kız yetişsin.”

1508. (14170): Balakayӗm, bulır siŋa ala tayem. “ Yavrucağım olur sana ela tayım.”

1509. (14171): Ni bulsa ul bulır, ul bulmasa, ḳız bulır. “ Ne olursa oğul olur, oğul

olmazsa kız olur.”

1510. (14172): Ul da buldı - ḳız kirek. “ Oğul da oldu – kız gerek.”

1511. (14173): Ul da tumas, ḳız da tumas, tusa da tormas. “ Oğul da doğmaz, kız da

doğmaz, doğsa da durmaz.”

1512. (14174): Ulım yuḳ uramda ḳayġım yuḳ buranda. “ Oğlum yok sokakta, derdim

yok boranda.”

1513. (14175): Ulsızġa ul bulıp, ḳızsızġa ḳız bulıp. “ Oğulsuza oğul olmuş, kızsıza

kız olmuş.”

1514. (14176): Utız ulım yuḳ, ḳırıḳ ḳızım yuḳ. “ Otuz oğlum yok, kırk kızım yok.”