• Sonuç bulunamadı

2. KURSAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6. Türkiye’de Üniversiteler ve Yükseköğretim

2.6.4. Yükseköğretimin Finansmanı

Yükseköğretimin finansmanında uygulanan yöntemler ülkeden ülkeye farklılıklar göstermekle birlikte yapılan incelemelerde finansmanda devlet katkısının önemli bir yere sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Yükseköğretimin finansmanında kamu kaynaklarının mı yoksa özel finansman kaynaklarının mı daha yoğun kullanılması gerektiği sorusu yükseköğretimin nasıl algılandığıyla ilişkilidir.

Eğitimin bir hizmet mi yoksa mal mı olduğu konusundaki tartışmalarda iki uç eğilim ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, eğitimin kamu tarafından sunulması gereken bir hizmet olduğunu savunurken, diğer bir grup günümüz koşullarında eğitimin bir mal olarak tanımlanabileceğini, bunu satın almak isteyenlerin de bedelini ödemesi gerektiğini savunmaktadır. Bireyler kendi geleceklerine yatırım yaptıklarından, bu bireylerden harç alınması gerektiği düşünülmektedir (Küçükcan ve Gür, 2009:66). Bugüne kadar çeşitli ülkelerde denen yöntemlere baktığımızda ise dikkati çeken ilk

102

husus bu yükseköğretimin finansmanında üçlü bir çözümleme modelinin bulunduğudur. Bunlardan ilki, kamu kaynaklarının üniversite harcamalarını bütünüyle karşıladığı yaklaşımdır. İkincisi, kamu kaynaklarımın yanında özel sermayenin de bir yatırım alanı olarak yükseköğrenim sahasına girmesine dayalı bir yaklaşımdır. Üçüncü bir yaklaşım ise kamu-özel kaynakların birlikte kullanılması ve bunlara ilave olarak bir çeşit yarı kamusal yarı özel nitelikli vakıf benzeri kuruluşların girişimciliği ile oluşturulan modeldir (Bilgin, 2009: 44). Tablo 16’da belirtilen bu üçlü yaklaşımın gerekçeleri ve sınırlıkları görülmektedir:

Tablo 16. Eğitimde finansman yaklaşımlarının temel gerekçeleri ve sınırlıkları

Eğitimde Finansman

Yaklaşımları Temel Gerekçeleri Sınırlılıkları

Eğitimde Kamu Finansmanı

Eğitimin parasal

kaynakları, kamu yönetimi aracılığıyla vergilerden sağlanır.

Fırsat ve olanak eşitliğini yükseltir. Dışsal kaynakları göz önüne alır. Eğitim ve işgücü piyasası hakkında bilgi edindirerek iyi kararlar alınmasının temelini oluşturur. Ölçek ekonomisine uygun eğitim planlaması yapılmasını kolaylaştırır.

Kamusal kaynaklar daraldığında eğitimde nitelik düşer. Sistemi sorgulama ve

değerlendirme olanağı sunmaz. Bireysel tercihler dikkate alınmayabilir.

Eğitimde Özel Finansman

Eğitimden yararlanan öğrenciler ve aileleri öğrenim fiyatını ödeyerek sisteme parasal kaynak sağlar.

Bedel ödeme kullanımda etkiliği arttırır. Eğitim sürecini yargılama ve sorgulama olanağı verir. Bireysel tercihler dikkate alınır.

Eğitimde eşitsizlikler artar. Bireysel yararlar odaklı eğitime yönelim başlar; dışsal yararlar ihmal edilir.

Eğitimde Karma Finansman

Eğitime kamu kesiminin yanı sıra eğitimden yarar sağlayan öğrenciler ve ailelerin, işletmelerin ve gönüllü kuruluşların da parasal katkıları sağlanır.

Eğitimden yararlanan tüm

kesimlerin eğitime ilgi düzeylerini yükseltir. Bir kaynaktaki daralma, diğeri ile telafi edilerek nitelik düşürülmez. Hem etkinlik hem de eşitliğe katkıda bulunur.

Hangi kesimin maliyetlere hangi düzeyde katkıda bulunacağının belirlenmesi güçtür. Bu sistemi kurma ve yönetme maliyetleri yüksektir. Kaynak: Tural, 2002:193

Tural’a (2002:193) göre sadece kamu finansmanının benimsendiği modelde nitelik sorunları yaşanabilmekte ve bireysel tercihler göz ardı edilmektedir. Eğitimde sadece özel finansman modelinin tercih edilmesi durumunda ise bireyselciliğin ön plana

103

çıkmasıyla eğitimin dışsal-toplumsal yararları ihmal edilebilir. Diğer iki modelin birleştirilmesiyle oluşan karma modelde ise sistemi kurmak ve yönetmek oldukça zor olsa da etkililik hem de nitelik bakımından olumlu sonuçlar alınabilir.

Tablo 17. Bazı ülkelerde yükseköğretim seviyesinde harcamaların dağılımı

Ülke Kamu Özel

Avustralya 44.3 55.7 Avusturya 85.4 14.6 Belçika 90.3 9.7 Kanada 56.6 43.4 Danimarka 96.5 3.5 Fransa 84.5 15.5 Almanya 84.7 15.3 Yunanistan 99.7 0.3 İtalya 69.9 30.1 Japonya 32.5 67.5 Hollanda 72.4 27.6 Portekiz 70.0 30.0 İspanya 79.0 21.0 İsveç 89.3 10.7 Türkiye 98.6 1.4 İngiltere 35.8 64.2 ABD 31.6 68.4 OECD ortalaması 69.1 30.9

Kaynak: OECD, 2010 akt. Gölpek, 2011.

Tablo 17’de bazı ülkelerde yükseköğretim seviyesinde harcamaların dağılımı görülmektedir. Buna göre Türkiye Yunanistan ve Danimarka ile birlikte yükseköğretimde özel kesim katılımının en az olduğu ülkeler arasındadır. Bu durum ülkemizde yükseköğretimin finansmanında daha çok kamusal yöntemin uygulanmakta olduğunu göstermektedir. Oysa başarılı dünya üniversiteleri arasına kendi ülkelerinden pek çok üniversiteyi sokmayı başaran Japonya, Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde özel finansman kaynaklarından harcanan oran kamusal kaynaklardan harcanan orandan daha yüksektir. Her ne kadar Türkiye’de kamu üniversitelerinin kaynaklarını çeşitlendirme

104

gayretleri olmasına ve yeni pek çok vakıf üniversitesi açılmasına rağmen yapılan kamusal harcamalar üstünlüğünü korumaktadır.

Yükseköğretimin doğrudan devlet tarafından parasızı olarak sağlanması ne kadar etkili ve adildir sorusunu gündeme getirmektedir. Bu hizmetin devlet tarafından sağlanmasının rekabeti ve çeşitliği engellediği ve hizmetten yararlananların isteklerine sırtını döndüğü görüşü yüksektir. Mevcut sistemde yükseköğretimdeki öğrencilerin yaklaşık %90’ı devlet üniversitelerinde %10 ise vakıf üniversitelerinde öğrenim görmektedir. Ancak bu durum finansman sistemi için kaynak yetersizliğine sebep olmaktadır. 2009 yılında Türkiye'de öğrenci başına yapılan harcama OECD ortalamasının üçte birinden daha azdır (Aslan, 2011). Yükseköğretimin finansmanında kamusal kaynaklara dayanan bir sitemde Türkiye gibi talebin çok arzın sınırlı olduğu ülkelerde kaynakların verimli kullanımını zorlaştırmakta ve çoğunlukla kaynakların yetersiz kalmasına sebep olmaktadır. Bu durum bütçeden yükseköğretime ayrılan payın ve dolayısıyla da öğrenci başına yapaılan harcamaların düşmesine neden olmaktadır.

Tablo 18. Türkiye’de bütçeden yükseköğretime ayrılan pay ve milli gelire oranı

Yıllar Yükseköğretim Bütçesinin Merkezi Bütçeye Oranı (%)

Yükseköğretim Bütçesinin Milli Gelire Oranı (%)

2002 2,55 0,89 2003 2,27 0,94 2004 2,45 0,86 2005 3,34 1,07 2006 3,35 1,04 2007 3,21 1,05 2008 3,29 1,02 2009 3,33 0,79 2010 3,24 0,91 2011 3,68 0,95 2012 3,63 0,89 Kaynak: Eğitim-Sen (2013)

Tablo 18’de Türkiye’de bütçeden yükseköğretime ayrılan pay ve milli gelire oranı görülmektedir. Burada üzerinde düşünülmesi gereken husus son 11 yılda kamu

105

üniversitelerinin sayısında yaklaşık iki kat bir artış olmasına rağmen yükseköğretim için bütçeden ayrılan pay aynı oranda artmamıştır. Bunun beraberinde getireceği sorunlar üniversitelerde derslik, laboratuar, spor salonu gibi fiziki altyapı eksiklilerine sebep olmakta ve bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerine daha az yatırım yapılması sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

Sosyal bir yatırım olan eğitim hizmetinin sunulması maliyeti oldukça yüksek bir iştir. Özellikle de yükseköğretim çok büyük oranda kaynak gerektiren pahalı bir hizmettir İlköğretim ve ortaöğretim daha çok sosyal ve toplumsal fayda sunarken yükseköğretim sonucunda toplumsal faydalar sağlamakla birlikte daha çok bireysel yararların sağlandığı görüşü hâkimdir. Bu nedenle ilk ve orta öğretim büyük ölçüde toplum tarafından (vergilerle), yükseköğretim ise öğrenim gören bireylerce finanse edilmelidir. Kısacası, finansmana katılım, sağlanan faydaya paralel olmalıdır (Gökçe, 2011; Ergen, 2006; Akça, 2011; Aslan, 2011).

Tablo 19. Yükseköğretimin kişisel ve toplumsal getirileri

Kişisel Toplumsal

Maliyetler Öğrenim Ücretleri, Harçlar,

Çalışma Materyalleri,

Daha Önce Yapılan Harcamalar

Programların İşletme Maliyetleri, Öğrenci Desteği,

Öğrencilerle İlgili Ulusal Üretimden Vazgeçilmesi

Maddi Yararlar

Yüksek Verimlilik ve Yüksek Getiri,

Daha İyi İş Fırsatları, Yüksek Tasarruflar,

Kişisel ve Mesleki Hareketlilik

Yüksek Ulusal Verimlilik, Yüksek Vergi Hasılatı,

İşgücüne Daha Fazla Esneklik, Daha Fazla Tüketim,

Hükümete Daha Az Bağımlılık Maddi

Olmayan Yararlar

Eğitim Zenginliği,

Daha İyi Çalışma Koşulları, Bireysel Statünün Yüksekliği, Daha Yüksek İş Tatmini, Daha İyi Sağlık ve Yaşam Beklentileri,

Gelişmiş Harcama Kararları, Daha Fazla Hobi Eğlence Faaliyetleri

Sosyal Uyum, Kültürel Miras ve Sosyal

Çeşitliliğin Takdiri,

Sosyal Hareketliliğin Artışı, Suç Oranlarında Azalış, Daha Fazla Bağış ve Yardım Çalışmaları, Yeni Teknolojilere Uyum Kapasitesinde Artış, Sosyal ve Siyasal Katılımda Artış Kaynak: Vossensteyn, 2009 akt. Akça, 2012

106

Yükseköğrenim gören bireylerden bu hizmetin karşılığında bir bedel alınmasını savunan görüşe göre yükseköğrenim kişisel getirileri toplumsal getirilerine göre daha fazladır. Tablo 19’da bu durum özetlenmektedir. Buna göre Yükseköğretim gören bireyler görmeyenlere göre daha iyi iş imkânları, sosyal statü ve yüksek iş tatminine sahip olmaktadırlar. Gölpek’e (2011) göre gelir düzeyleri yüksek olduğu halde, mezun olunduğunda çok yüksek getiriler sağlayan programlarda bütün vergi mükelleflerinin ödedikleri vergilerle okumak, her eğitim kademesinde gerçek ihtiyaç sahiplerini minimum kaynakla yetinmeye mahkûm etmek kamusal finansman sisteminin adaletsiz bir şekilde kullanılmasına yol açmaktadır. Yükseköğretimde eğitimin özel getirileri sosyal getirilerine ağır bastığı halde, bunun maliyetine bütün toplumun katılması kabul edilemez bir durumdur. Bu durumda olması gereken şey, eğitimin faydaları kimin için söz konusu ise maliyetine de onun katlanması gerektiğidir.

Yükseköğretimde gelir düzeyi yüksek olan ailelerden gelen öğrencilerden belirli oranlarda katılım payı alınması başka bir ifadeyle yükseköğretimin paralı olması bazı kesimlerce sosyal devlet anlayışına ters bir durum olarak kabul edilmektedir. Karma bir finansman modeli içerisinde gelir düzeyine bağlı bir katılım sistemi getirilerek maddi gücü olmayan öğrencilerden bu katılım payının alınmaması sağlanabilir. Buradan elde edilecek kaynaklar maddi durumu zayıf öğrencilere burs olarak yönlendirilebilir. Burada temel hedef evrensel bir hak olan eğitim hakkından toplumun tüm bireylerinin en iyi şekilde yararlanmasını sağlayacak tedbirlerin alınması ve sınırlı olan kamu kaynaklarını etkili kullanımının sağlanması olmalıdır.