• Sonuç bulunamadı

2. KURSAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.5. Eğitimde Özelleştirme Kavramı

2.5.3. Eğitimde Özelleştirme Karşıtlarının Görüşleri

Eğitimde özelleştirmeye karşı çıkanların ortak olduğu nokta özelleştirmenin toplumda eğitim hizmetlerinin alımında eşitsizliğe sebep olacağı görüşüdür. Bir başka husus ise özelleştirme sonucunda eğitimin sadece ticari bir mal olarak algılanıp insani yönünün geri planda kalacağı endişesidir.

Ezilmişlerin pedagojisi isimli kitabın yazarı Paulo Freire bankacı öğrenme modelini eleştirmektedir. Bu modelde öğrenciler bilgi yönünden doldurulması gereken boş kaplardır. Bu bakımdan öğrenciler sadece tüketici gözüyle ele alınırlar. Oldukça etik dışı olan bu durum öğrencilere edilgen bir rol biçer ve onların yaratıcılığını köreltir. Öğrenciler bilgi ve becerilerini artırmak yerine kendilerine iyi bir işi garanti edecek diplomayı almanın peşine düşmektedirler (Freire, 2007). Freire bankacı eğitim modeli olarak nitelendirdiği bu eğitim modelinde aslında eğitimin bir ticari meta gibi algılanmasını eleştirmektedir. Eğitimin bu şekilde ele alınması sonucunda kalitenin düşeceğini savunmaktadır.

Giroux (2001) eğitimin rekabetin gittikçe arttığı, insanların beklentilerinin yükseldiği bir piyasa anlayışına doğru gittiğini belirtmektedir. Böyle bir ortamda kamu okulları özel işletme mantığına göre hareket etmeye zorlanmaktadır. Küresel pazarda piyasa şartlarını benimseyip daha rekabetçi olan kurumların hayatta kalacağı mümkün görünmektedir. Ancak özelleştirmeyi, yerelleşmeyi ve piyasa şartlarını destekleyen bir eğitim politikası eğitimcilerin sadece neyi öğreteceklerini değil nasıl öğreteceklerine de

78

müdahale ederek onların saygınlığını azaltmaktadır (Marcis, 2009:57). Ayrıca öğretmenlerin maaşları ile ilgili düzenlemelerde özel sektör genel anlaşmalara imza etmek istememektedirler. Bu durum daha düşük ücretli ama nitelik olarak yetersiz öğretmenlerin düşük ücretle çalıştırılmalarına yol açmaktadır (Ball ve Youdell, 2008:16).

Tablo 11. Eğitimde mesleki değerler ve piyasa değerleri

Mesleki Değerler Piyasa Değerleri

Bireysel ihtiyaçlar (okul ve öğrenci) Bireysel performans (okul ve öğrenci) Herkesi kapsayan erişime açık karma

yetenek sınıfları

Farklılaştırılmış, seçilmiş yetenek hiyerarşisine dayalı sınıflar Toplum ihtiyaçlarına hizmet eder Müşteri memnuniyetine hizmet eder En çok öğrenme ihtiyacı olana kaynak

tahsisi yapar

Daha yetenekli olana kaynak tahsisi yapar

Okullar ve öğrenciler arasında dayanışma vardır

Okullar ve öğrenciler arasında rekabet vardır.

Sosyal niteliklerin değerlendirilmesi Performans göstergelerinin değerlendirilmesi Tüm çocukların eğitimi eşit değerler

üzerinde kabul edilir

Tüm çocukların eğitimi maliyet ve çıktı ilişkisi üzerinde değerlendirilir Kaynak: Ball, S., ve Youdell, D. (2008).

Tablo 11’de eğitimde mesleki değerler ve piyasa değerlerinin karşılaştırılması görülmektedir. Tablodan anlaşılacağı üzere eğitimin özelleştirilmesine karşı çıkanlar en çok eğitimin ticari bir metaya dönüşeceği kaygısını taşımaktadırlar. Piyasa koşullarına bırakılmış bir eğitimde rekabetin öğrenciler arasında işbirliğini öldüreceği ve bencil insanlar yetişeceği korkusu vardır. Sosyal adalet ve eşitlik ilkesine pazar şartlarında dikkat edilmeyeceği endişesini taşıyan özelleştirme karşıtları eğitimde mesleki değerlerin ve eğitimin insancıl yönünün korunması gerektiğini belirtmektedirler.

Kalaycı (2002) eğitimde özelleştirmenin yanlış olduğuna ilişkin üç sebep ortaya koymuştur. Bunlardan birincisi KİT’ler özelleştirilebiliyorsa devlet eğitim kurumları da özelleştirilebilir anlayışının doğru olmadığıdır. Çünkü KİT’ler verimsiz ve zararda

79

olduğu için değil, verimsiz çalıştırıldığı ve zarar ettirildikleri için özelleştirmeye zemin hazırlanmıştır. İkinci olarak katkı payı adı altında kamu eğitim kesiminde uygulanmaya başlayan paralı eğitim modeli toplumda bölünmeye sebep olmakta, fırsat eşitliğine zarar vermektedir. Üçüncü sebep ise bireysel girişimcilik insan doğasına uygun bir davranış olmasına rağmen kamusal ekonomik faaliyetler ulusal kültürün bir parçasıdır. Küreselleşmenin nimetlerinden yararlanmanın tek yolu eğitimde özelleştirme değildir.

Erkal (2011) ise Türkiye’de eğitim ve sağlık alanlarının vatandaşların istismar edileceği bir pazar olmaktan çıkarılması gerektiğini belirtmektedir. Çünkü sosyal devlet eğitim, sağlık ve ulaştırmayı kapsayan sorumluluklardan kendini dışlayamaz. Dışlarsa da devlet olmaz; basit bir tüccar konumuna geçer. Böyle bir anlayış devlet yönetimi geleneklerimize de aykırıdır. Son yıllarda iktidarın bazı kamu hizmetlerini özel sektörün bir kısmına ve bazı belediyelere devrettiği görülmektedir. Son dönemde eğitime yapılan sabit sermaye yatırımı kamuda %5,5 azalırken, özel sektör yatırımlarında kamu destekli olarak %26 artmıştır (Erkal,2011).

Şahin’e (2002) göre ise eğitimin bir kamu hizmeti olmaktan çıkarılması, paralı hale getirilip özelleştirilmesiyle eğitim, sadece parası olanların okuyabileceği azınlık eğitimi haline gelir. İlköğretim okullarında katkı paylarının alınması, lise ve üniversitelerin tamamıyla paralı olması Cumhuriyetin devletçilik ve halkçılık ilkelerine aykırıdır.

Bernal (2005) İspanya’da eğitimde özelleştirme uygulamaları neticesinde özel okulların daha çok orta ve üst gelir seviyesindeki ailerden öğrenci çektiğine buna karşılık devlet okullarının ise toplumdaki her kesimden öğrenci çektiğine vurgu yapmaktadır. Buna göre özel okullar daha seçkin bir kesime hitap ederken devlet okulları her kesimden gruba hitap ederek toplumun aynası konumundadırlar.

Lyall ve Sell (2006) ise özelleştirme’nin eğitim kurumlarının yapısını değiştireceğini ve misyonunu daraltacağını savunmaktadırlar. Buna göre eğitim kurumları ticari kaygı riskiyle karşı karşıya kalabilir ve sosyal adalet ve demokratik toplum değerleri zarar görebilir.

80

Eğitimde özelleştirme karşıtlarının öne sürdüğü endişelerin haklı noktaları bulunmaktadır. Burada dikkat edilecek husus özel kesimin daha fazla eğitim alanında faaliyet göstermesini sağlarken, eğitim kalitesinden ödün vermeden, toplumdaki sosyal adalet duygusunu incitmeden adımlar atabilmektir.