• Sonuç bulunamadı

AVRUPA YÜKSEKÖĞRETİM ALANININ OLUŞUMU VE BOLOGNA SÜRECİ Avrupa Yükseköğretim Alanının (AYA) Oluşumu

Üniversite kurumunu yaratan ve tüm dünyaya yayılmasını sağlayan, 20.yüzyılın başına kadar bu alanda rakipsiz olan Avrupa Üniversiteleri, 20. yüzyılın ortalarından itibaren bir duraklama dönemine girmiş ve üstünlüklerini ABD’ye kaptırmışlardır. Shanghai Jiao Tong Üniversitesi Endeksine göre 2004 yılında dünyanın en iyi 20 üniversitesinin 17’si ABD’de, 2’si İngiltere’de ve 1 tanesi de Japonya’dadır.

Küreselleşen dünyada birleşerek ve genişleyerek tek bir pazar ve tek bir blok halinde “dünyanın en rekabetçi bilgi tabanlı ekonomik gücü” olmayı hedefleyen Avrupa, bu hedefin odak noktasında yer alan üniversitenin sorunlarına ancak 1990’lı yılların ortasından itibaren ciddi olarak eğilmeye başlamıştır. Bu yıllarda, İngiltere dışındaki Avrupa yükseköğretim sistemi genelde,

• Aşırı merkeziyetçi bir yönetim, kısıtlı idari ve mali özerklik,

• Düşük ve azalan kamu kaynakları22 ve alınamayan öğrenci harçları,

• Eğitimde verimsizlik; çok düşük mezuniyet oranları ve uzayan eğitim süreleri,23

21 David Ward, Başkan , Amerikan Eğitim Konseyi , 3rd EUA Convention of European Higher Education Institutions, 2005, Glasgow, UK.

22

• Araştırmada verimsizlik,24

gibi temel sorunlarla karşı karşıya bulunmakta idi.

1990’lı yıllar boyunca ve 2000’li yılların başında, hemen hemen tüm Avrupa ülkeleri, kendi yükseköğretim sistemlerinin sorunlarına çözüm bulmak amacıyla idari ve mali konularda yasal düzenlemeler yapmışlardır. Bu düzenlemeler ile bazı ülkelerde (Avusturya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Romanya, Macaristan) radikal değişimler, diğer bazı ülkelerde ise (Almanya, Fransa, İspanya) birtakım iyileştirmeler gerçekleştirilmiştir.

Ancak, tüm Avrupa ülkelerini ve özellikle AB’ yi ilgilendiren ortak sorun, ülkelerin çok farklı üniversite geleneklerine ve dolayısıyla farklı eğitim süreçlerine ve farklı eğitim kalitelerine sahip olmasıdır. Bu farklılıklar eski sosyalist ülkelerin Avrupa ile bütünleşmesinden sonra daha da artmış ve Avrupa’da yükseköğretim sistemlerinin uyumlaştırılması, yakınlaştırılması ve uzun dönemde ortak bir Avrupa Yükseköğretim Alanı (European Higher Education Area EHEA) oluşturulması girişimini tetiklemiştir.

AB ve çevresindeki ülkeler için ortak bir Avrupa Yükseköğretim Alanı’nın (AYA) oluşturulması;

• Hizmetlerin serbest dolaşımının önündeki engellerin, diplomaların karşılıklı olarak tanınması ve akreditasyon mekanizmalarının oluşturulması yoluyla kaldırılması, • Öğrenci hareketliliğinin arttırılması ve ortak bir “Avrupalı” bilinç ve kültürünün

oluşturulması,

• Üniversiteler arasında işbirliği yoluyla bilim ve teknolojide rekabet gücünün geliştirilmesi

bakımından büyük önem taşımaktadır.

Ortak bir yükseköğretim alanı oluşturulması için öncelikle ülkeler tarafından karşılıklı olarak yükseköğretim kurumlarının ve bu kurumların verdiği derecelerin tanınması gerekmektedir. Bu amaçla 1997 yılında Avrupa Konseyi ve UNESCO’nun işbirliği ile gerçekleştirilen Lizbon Tanıma Konvansiyonu’nun (Council of Europe/UNESCO Lisbon Recognition Convention) akademik tanınma (academic recognition) için gerekli gördüğü bazı süreç ve usuller 36 Avrupa ülkesi ile ABD, Kanada, Avustralya ve İsrail tarafından kabul edilmiştir. Ancak, akademik tanınma için belirtilen süreçlerde değerlendirme ve kararlar, yükseköğretim kurumlarına bırakıldığı için bu kurumlar arasında eskiden beri süregelen uygulamalara kıyasla önemli bir değişiklik sağlanamamıştır.

Tek bir Avrupa Yükseköğretim Alanı’nın oluşturulması yönünde ilk ciddi adım, Mayıs 1998’ de Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere’nin yükseköğrenimden sorumlu bakanları tarafından yayımlanan Sorbonne Ortak Bildirisi’yle atılmıştır.

23 İspanya, İtalya ve Yunanistan’da lisans eğitim süresinin ortalama 6-7 yıl olduğu saptanmıştır.

24 Örneğin, 2001 yılında dünyada verilen patentlerin % 52.7’si ABD, % 21.7’si Japonya kökenli iken sadece % 19’u Avrupa kökenlidir.

Bologna Süreci (Bologna, Prag, Berlin, Bergen Bildirileri)

Sorbonne’da başlatılan girişimden bir yıl sonra Haziran 1999’da 29 Avrupa ülkesi Bologna Bildirisi’ni yayınlayarak Bologna süreci ve AYA’nın oluşturulması yönündeki ilk adımı atmışlardır.

Bu bildiride;

Sorbonne bildirisinde önerilen

1. İki aşamalı bir yapı oluşturulması (lisans-yükseklisans),

2. Avrupa Kredi Transfer Sistemi (European Credit Transfer System, ECTS)’nin benimsenmesi ve sömester sistemine geçilmesi,

3. Akademik hareketliliğin artırılması ve bunun önündeki engellerin azaltılması önerileri kabul edilmekte ve bunlara ek olarak,

4. Akademik derecelerin “okunabilir” (readable) ve karşılaştırılabilir olması için alınan eğitimin içeriğini özetleyen “diploma eki” (diploma supplement) verilmesi,

5. Yükseköğretimde kalite güvencesini sağlamak için Avrupa ülkeleri arasında işbirliği yapılması (European Co-operation in Quality Assurance),

6. Yükseköğretim kurumlarının eğitim ve araştırmalarında Avrupa’ya özgü konulara gerekli ağırlığı vermesi,

kararları alınmış ve böylece Bologna Süreci başlatılmıştır.

Bu kararlar doğrultusunda Mayıs 2001 de Prag’da, Türkiye’nin de katılımıyla 33 Eğitim Bakanı “Avrupa Yükseköğretim Alanı’na Doğru” başlıklı bir ortak bildiri yayınlayarak ve Bologna bildirisinde ortaya konan 6 eylem başlığı (action line) doğrultusundaki gelişmeleri değerlendirilerek,

7. yaşam boyu eğitimin geliştirilmesi

8. Öğrencilerin AYA’nın oluşturulmasında etkin katılımlarının sağlanması ve

9. AYA’nın diğer ülke öğrencileri açısından çekiciliğinin arttırılması, ve Avrupa da sınırlar ötesi eğitimin (transnational education) geliştirilmesi için işbirliğine gidilmesi hedeflerini eklemişlerdir.25 Bu toplantıda ayrıca, Bologna Süreci’nin öngördüğü eylem başlıklarının gerçekleştirilmesi için alınacak önlemleri karara bağlamak ve süreç gelişimini takip etmek üzere; üye ülke temsilcilerinden oluşan Bologna İzleme Grubu (Bologna Followup Group, BFUG)’nun kurulmasına ve Bologna Süreci’nin gelişmesinin sürekliliğini sağlamaktan sorumlu olmasına karar verilmiştir.

1999 Bologna ve 2001’de Prag bildirilerinden sonra, 2003 yılında Berlin’de açıklanan “AYA’nın Gerçekleştirilmesi” (Realising EHEA) başlıklı bildiri 40 ülke tarafından imzalanmıştır. Bu bildiri de Sorbonne, Bologna ve Prag’da belirlenen 9 eylem başlığına eğitim programlarının 2 yerine 3 aşamalı olarak düzenlenmesi (lisans, yükseklisans ve doktora), bu amaçla “Doktora” programlarının da ülkeler arasında uyum sağlayacak bir şekilde yapılandırılması ve böylece doktora öğrencilerinin hareketliliğinin arttırılması ve araştırma alanında kurumlar arası işbirliğine ivme kazandırılması 10. eylem başlığı olarak

25 Towards The European Higher Education Area, Communique of European Ministers in Charge of Higher Education, Praque, Mayıs. 2001.

belirlenmiştir. Doktora programlarının Avrupa Yükseköğrenim Alanı ile Avrupa Araştırma Alanı (European Research Area) arasındaki bağı oluşturması öngörülmüştür.26

Bologna Süreci çerçevesinde üç aşamalı olarak değerlendirilen yüksek öğretim sisteminde birinci aşama olan lisans dereceleri, ikinci aşama olan yüksek lisans derecelerinin niteliklerinin tanımlanmasında önemli bir yol alınmıştır. Türk Yükseköğretim Sisteminde “önlisans” olarak tanımladığımız “Kısa Dönem” (Short Cycle) derecelerinin 2005 Bergen Bakanlar Zirvesinde sekiz seviyelik yaşam boyu öğrenme sisteminde beşinci seviye olarak, yükseköğretimin birinci aşaması içerisinde tanımlanması sonucunda, bu alanda tartışmalar ve çalışmalar hızlanmıştır.

Kısa dönem (önlisans) dereceleri, mesleki ya da mesleki olmayan ortaöğretimin ardından kısa süre içerisinde meslek edindirmeyi sağlayarak yükseköğretimin çıktısı olan insan kaynaklarında çeşitliliği artırmayı amaçlamaktadır. Ara insan gücü yetiştirmeye yönelik bu düzey için tanımlanan yeterlikler ve nitelikler, işgücü piyasalarındaki değişmelere hızla yanıt verecek biçimde, ilgili sektörlerle işbirliği içinde tanımlanmaktadır.

Kısa dönem dereceleri, Bologna Sürecine uygun olarak, yükseköğretim sisteminin birinci aşaması içerisinde ya da onunla bağlantılı olarak tanımlanmıştır. Niteliklerin belirlenmesinde kullanılacak olan düzey tanımlayıcıları (level descriptors) ve öğretim çıktıları kısa dönem dereceleri için 120 Avrupa Kredi Transfer Sistemi (ECTS) Kredisini ya da eşdeğerini hedeflemektedir. Avrupa Yükseköğretim Alanı (AYA) içerisindeki geliştirilen, bilgi, beceri, kişisel ve mesleki yeterlilikler biçimindeki öğretim çıktıları ile ifade edilen “Nitelikler Üst Çerçevesi” için tanımlayıcılar iki ayrı grupta tartışılmaktadır. Birinci grupta bütün eğitim-öğretim sistemi için geçerli olan 10 düzeyli “Dublin Düzey Tanımlayıcıları” (Dublin Descriptors) yer alırken ikinci grupta kısa dönem için geçerli ve 8 seviyede kurgulanan “Yaşam Boyu Öğrenme için Avrupa Nitelikler Çerçevesi” (European Qualification Framework for Lifelong Learning) düzey tanımlayıcıları yer almaktadır.

Yükseköğretim Kurumları Avrupa Birliği (EURASHE) kısa dönem yükseköğretimin Bologna Sürecindeki bütün tartışmalara ayrıntılı ve ağırlıklı olarak dahil edilmesini ve kısa dönem yükseköğretimden diğer düzeylere geçişlerin teşvik edilmesi için düzenlemeler yapılarak kolaylıklar sağlanması gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, Avrupa Nitelikler Çerçevesi içerisinde önlisans derecelerinin uluslarası geçerliliği olacak şekilde tanımlanabilmesi için kalite güvencesi çalışmalarının bu alanda da tamamlanması ve Avrupa Kredi Transfer Sistemi ve Diploma Eklerinin bu düzeyde de etkin olarak kullanılmasını önermektedir. Bu yolla, ara insan gücünün ülkeler arası hareketliliğinin kolaylaşacağı vurgulanmaktadır.

Bologna Sürecinin Değerlendirilmesi

Prag bildirisiyle 2001 yılında oluşturulan izleme grubu, Bologna sürecinin öncellikli hedefleri olan;

• Kalite güvencesi (quality assurance) • 2 aşamalı sistem (2-cycle system)

• Diplomaların ve eğitim sürelerinin denkliğinin tanınması (recognition of degrees and periods of study)

konularında 2005 yılında üye ülkelerin eriştikleri düzeyi belirlemek için kapsamlı bir değerlendirme (stocktaking exercise) yapmıştır27. Bu değerlendirme sonucunda üye ülkelerin

26 Realising The European Higher Education Area, Communique of the Conference of Ministers Responsible for Higher Education, Berlin, Eylül, 2003.

27 Bologna Process Stocktaking, Report from a Working Group Appointed by the Bologna Follow-up Group, Bergen, Mayıs.2005,s.40

durumu Tablo 5’ de gösterildiği şekilde saptanmıştır. Bu tablo ülkelerin Bologna Süreci kapsamında şimdiden önemli bir yol kat etmiş olduklarını göstermektedir.

Bologna Süreci’nde Türkiye’nin aldığı yolu saptamak için yapılan değerlendirmenin sonuçları ise Tablo 6’ da verilmiştir.

Tablo 5: Öncelikli Hedefler Açısından Ülkelerin Durumu* Yıl.2005 ÜLKE SAYISI**

HEDEFLER

MÜKEMMEL ÇOK İYİ İYİ ORTA YETERSİZ

Kalite Güvencesi 15 13 7 8 0

İkili Sistem 18 13 4 6 2

Diplomaların Tanınması 14 20 9 0 0

Üç Hedef Birlikte 10 29 22 3 0

* Mükemmel = Excellent Performance, Çok iyi = Very good perormance, İyi= Good performance, Orta= Some progress, Yetersiz= Little progress

** Belçika, Sırbristan- Montenegro ve Birleşik Krallık için ikişer katılım olduğundan toplam ülke sayısı 40 değil 43 olmaktadır.

Kaynak: Bologna Process Stocktaking, Report from a Working Group Appointed by the Bologna Follow-up Group,Bergen, Mayıs.2005.

Tablo 6 : Türkiye’nin Bologna Karnesi , Yıl. 2005

KALİTE GÜVENCESİ ORTA (Some Progress)

Ulusal Kalite Ajansı Kullanılan Öçütler Öğrencilerin Katılımı Uluslar arası Katılım

ORTA ORTA ORTA ORTA

İKİLİ SİSTEM MÜKEMMEL (Excellent Performance)

Uygulama Düzeyi Öğrenci Oranı

1.inciden 2.nciye geçiş

MÜKEMMEL MÜKEMMEL

ÇOK İYİ (Very Good Performance) DİPLOMA VE EĞİTİM SÜRELERİNİN TANINMASI ÇOK İYİ Diploma Eki Lizbon Konvansiyonu ECTS ÇOK İYİ İYİ ÇOK İYİ

GENEL İYİ (Good Performance)

Kaynak: Bologna Process Stocktaking, Report from a Working Group Appointed by the Bologna Follow-up Group,Bergen, Mayıs.2005,s.104

Bu tablodan görüleceği üzere, Türkiye’nin durumu kalite güvencesi konusu dışında iyidir. Kalite Güvence konusunda da zaman kaybetmeden durumunu düzeltmesi, 2007 yılı sonuna kadar Ulusal Kalite Güvence Sistemini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Türkiye Bologna sürecine uyumu birçok Avrupa ülkesinden daha kolaylıkla gerçekleştirmektedir.

Bologna Süreci hükümetler tarafından “yukarıdan” başlatılan ve sürdürülmeye çalışılan bir süreçtir. Bu sürecin baş aktörleri olan yükseköğretim kurumları süreçte yeterli rol alamamışlardır. Bu kurumlar adına “Avrupa Üniversiteler Birliği” (EUA) nin Bologna Süreci

hakkında yaptığı değerlendirmeler, “Bologna İzleme Grubu”nun değerlendirmeleri kadar iyimser görünmemektedir.28

Avrupa Yükseköğretim Kurumları değerlendirmelerinde,“sürecin, yükseköğretim’de bir kültürel dönüşüm amaçladığını, bunun için zamana ve desteğe ihtiyaç olduğunu, hükümetlerin, amaçlanan hedeflere sadece yasal düzenlemelerle erişilemiyeceğinin bilincinde olmaları, gerçek bir reform için üniversitelerin daha fazla özerkliğe ve kaynağa sahip olmaları gerektiğini ve son olarak da Avrupa’nın gerçek gücünün yükseköğretimi bugüne kadar toplumsal sorunlara çözüm arayan bir kamu hizmeti olarak algılamasından ve sürekli kamu kaynakları ile beslemesinden kaynaklandığını” vurgulayarak, eleştirel bir tavır sergilemişlerdir.

Ülkemizin Avrupa Yükseköğretim Alanı ile bütünleşme çalışmaları, 2001 yılında Bologna Süreci’ne resmi olarak katılımı ile başlamıştır. Bologna Süreci’nin öngördüğü yukarıda belirtilen 10 eylem başlığı kapsamında şimdiye kadar şu çalışmalar gerçekleştirilmiştir:

1. YÖK başkanlığının koordinasyonunda yürütülen Diploma Eki ve Avrupa Kredi Transfer Sistemi’ne ilişkin çalışmalar tamamlanmıştır. 11 Mart 2005 tarihli YÖK Genel Kurul kararı ile, Diploma Eki ve Avrupa Kredi Transfer Sistemi uygulaması, 2005-2006 eğitim-öğretim yılı sonundan itibaren, tüm yükseköğretim kurumlarımız için zorunlu bir uygulama haline getirilmiştir. Sözkonusu karara göre, Avrupa Kredi Transfer Sistemi kredilerini de içerecek olan ve YÖK tarafından onaylanan ulusal standart modelin asgari koşullarına uygun Diploma Eki, tüm mezunlara, diplomalarına ek olarak, talep üzerine, ilk nüshası ücretsiz olarak ve İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinin birinde düzenlenecektir.

2. Bologna Süreci’nin ana eylem başlıklarından biri olan öğrencilerin sürece aktif katılımını sağlayacak ulusal öğrenci birliklerinin kurulması konusunda, YÖK tarafından hazırlanan “Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Konseyleri ve Yükseköğretim Kurumları Ulusal Öğrenci Konseyi Yönetmeliği”, 20 Eylül 2005 tarih ve 25942 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 26 Aralık 2005 tarihinde gerçekleştirilen Öğrenci Konseyleri Genel Kurul toplantısında, seçimle belirlenen Türkiye Ulusal Öğrenci Konseyi’nin Başkanı ve organları çalışmalarını sürdürmektedir.

3. Bologna Süreci’nin üzerinde önemle durduğu konulardan biri de, yükseköğretim kurumlarında, Avrupa düzeyinde tespit edilen ilke ve esaslara tam uyumlu kalite değerlendirme ve geliştirme sistemlerinin kurulmasıdır. Bu kapsamda, YÖK tarafından hazırlanan “Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Yönetmeliği”, 20 Eylül 2005 tarih ve 25942 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik, belirli bir sistem içerisinde yükseköğretim kurumlarının eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri ile idari hizmetlerinin değerlendirilmesi, kalitelerinin geliştirilmesi, bağımsız “dış değerlendirme” süreciyle kalite düzeylerinin onaylanması ve tanınması konusundaki çalışmalara ilişkin genel esasları ve bu kapsamda Yükseköğretim Üst Kurulları ile yükseköğretim kurumlarının yükümlülüklerini belirlemiştir.

28 Sybbille Reichert, Christian Tauch : TRENDS IV: European Universities Implementing Bologna, Report Prepared for EUA (Europen Universities Association), 2005,s.5.

Yönetmelik uyarınca, Üniversitelerarası Kurul tarafından seçilmiş olan dokuz kişilik Yükseköğretim Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Komisyonu (YÖDEK), bu konudaki çalışmaları yürütmek ve koordine etmek üzere oluşturulmuş ve göreve başlamıştır. Yönetmelik, dünyadaki ve özellikle Bologna Süreci kapsamında Avrupa’daki gelişmeleri göz önüne alarak hazırlanmıştır.

YÖDEK’in ulusal boyutta kalite güvence yapısını oluşturacak olan çalışmaları son aşamaya gelmiştir. Bu çerçevede, yükseköğretim kurumları, kendi kurumsal temelleri üzerinde bu yıldan başlamak üzere her yıl Avrupa Kalite Güvence ilke ve esasları kapsamında en önemli unsur olan “iç değerlendirme” çalışmalarını gerçekleştirecekler ve elde edilen sonuçlar ışığında kendi stratejik planlarını oluşturacak ve sürekli ölçme ve iyileştirme süreci ile kendi gelişmelerini periyodik olarak gözden geçireceklerdir. Diğer taraftan, yönetmelik ve bu çerçevede oluşturulan ilke ve esaslar kapsamında yükseköğretim kurumlarının, yine Avrupa Kalite Güvence ilke ve esasları kapsamında en önemli unsurlarından biri olarak görülen “dış değerlendirme” süreçlerine açık olup, her beş yılda bir bu süreci uygulamaları öngörülmektedir. Yapılan tüm bu çalışmalar, Bologna süreci kapsamında oluşturulmak istenen Kalite Güvence sisteminin temel unsurları ile uyumlu olup, yükseköğretim kurumlarımızda bu yıldan başlamak üzere önemli bir kalite değerlendirme ve geliştirme sürecini hızlandıracak ve bu alanda başarıya ulaştıracak niteliktedir. Üniversitelerimizin bir kısmı stratejik planlarını hazırlamış, bir kısmı da hazırlama aşamasındadır.

Kalite güvencesi geliştirme ile ilgili çalışmaların ilk sonuçları, 2006-2007 eğitim-öğretim yılı sonunda alınacaktır ve 2007 yılında Londra’da yapılacak olan Bologna Süreci Eğitim Bakanları Konferansına, ülkemiz, kalite güvencesi ile ilgili eylem başlığının tüm koşullarını eyleme dönüştürmüş olarak katılacaktır.

4. Yükseköğretim yeterlilikleri çerçevesi ile ilgili Bologna Süreci eylem maddesi konusunda YÖK tarafından çalışmalar yürütülmektedir. Yükseköğretim yeterliliklerinin düzeylerine ilişkin çalışmalar iki ay içinde tamamlanacaktır. Mühendislik yeterliliklerine ilişkin çalışmaların 2007 sonunda tamamlanması planlanmıştı. Diğer sektörlere ilişkin çalışmalar ise 2008 sonunda bitirilmek üzere takvime bağlanmıştır.

5. Ülkemiz tarafından 1 Aralık 2004 tarihinde imzalanan “Avrupa Bölgesinde Yükseköğretim ile ilgili Belgelerin Tanınması” Lizbon Sözleşmesi, 23.02.2006 tarih ve 5463 sayılı Kanunla onaylanıp 28.02.2006 tarih ve 26094 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Sözkonusu Sözleşmenin “Diplomaların Değerlendirilmesiyle ilgili Temel İlkeler” başlıklı III. Bölümünde yer alan 5 temel ilkesi uyarınca, denklik başvurusu değerlendirmelerinde esas alınmak üzere, Yurtdışı “Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği”nde gerekli düzenlemeler yapılması, 13.04.2006 tarihli YÖK Genel Kurul kararı ile kabul edilmiştir.Türkiye’nin bu konudaki hazırlıklarının Avrupa Konseyi tarafından geçerliliği kabul edilmiştir. Sözleşme, 1 Mart 2007’den itibaren yürürlüğe girecektir.

3.TÜRKİYE’NİN YÜKSEKÖĞRETİM SİSTEMİNDEN BEKLENTİLERİ NASIL GELİŞİYOR

Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda yükseköğretimden beklentilerini belirleyen üç farklı çıkış noktası olduğu söylenebilir. Bunlar;

• Demografik geçiş süreci içinde yol alan Türkiye nüfusunun yaş grupları dağılımında yaşanan değişmeler,

• Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle olan gelişme açığını kapatmak için yükseköğretime yüklemek durumunda olacağı işlevler,

• Türkiye nüfusunun araçsal olarak gerekçelendirilmeyen yükseköğretim talebindeki gelişmeler olarak

sıralanabilir.

Demografik Geçiş Sürecindeki Değişmeler ve Ortaya Çıkan Fırsat Penceresi

Türkiyede, sanayi öncesinin kırsal toplumundan, sanayileşen kentsel bir topluma geçen toplumların hepsinde görüldüğü üzere, bir demografik geçiş süreci yaşamaktadır. Bu geçiş süreci içinde, ilk yıllarda kaba doğum oranları sabit kalırken, sağlık koşullarındaki iyileşmeler sonucu kaba ölüm oranlarında hızla bir düşme yaşanmaya başlayınca, nüfus artış hızlarında bir yükselme ortaya çıkmaktadır. Bir süre sonra, kaba doğum oranlarında da bir düşme başlarken kaba ölüm oranlarında düşme yavaşlamakta, bu değişmeler sonucunda nüfus artış hızı da düşme yoluna girmektedir. Daha sonra, kaba ölüm oranlarında düşme durmakta, nüfus artış hızındaki düşmeler kaba doğum oranındaki düşmeye paralel olarak gerçekleşmektedir. En son aşamada, kaba doğum oranları ve kaba ölüm oranları birbirine yaklaşmakta nüfus artış hızları sıfıra ulaşmakta, nüfus belirli bir düzeyde kararlı kalmaktadır.

Bu sürecin belirli aşamalarını, Türkiye de İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşamaya başlamıştır. 1945-50 arasında % 4,6 olan kaba doğum oranı, 1960-65 arasında % 4,3 olmuştu. Oysa 1945-50 döneminde % 2,7 olan kaba ölüm oranı 1960-65 döneminde % 1,6 ya düşmüş, bunun sonucunda yıllık ortalama nüfus artış hızı 1945-50 dönemindeki % 1,9’dan 1960-65 döneminde %2,7 ye yükselmiş bulunuyordu. 1990-2000 döneminde, kaba doğum oranlarındaki düşüş %2,4’e kadar gerilemiş, kaba ölüm oranlarındaki düşüş yavaşlayarak sürmüş ve % 0,7 ulaşarak en alt düzeye erişmiş, nüfus artış hızı ise % 1,8’e kadar gerilemiştir. Türkiye, demografik geçiş sürecinde yol almaya devam etmektedir. Önümüzdeki 20 yılda beklenen gelişmeler Tablo 7’ de verilmektedir.

Tablo 7 : Türkiye’nin Nüfus Artış Beklentileri Yıllar Kaba Doğum Oranı %o Kaba Ölüm Oranı %o Nüfus Artış Hızı %o Toplam Nüfus (bin) 2000 22,2 7,1 16,6 67.804 2005 20,1 7,0 14,6 72.843 2010 18,0 7,1 12,3 77.750 2015 17,2 7,4 11,0 82.315 2020 15,8 7,5 9,2 86.478 2025 15,1 7,8 8,1 90.225 Kaynak: Can Fuat Gürlesel: Türkiye’nin Kapısındaki Fırsat,

Eğitim Reformu Girişimi, İstanbul, Ekim 2004, s.74.

Türkiye’nin nüfusu 20 yıl sonra da, oldukça yavaşlamış bir hızda da olsa, artmaya devam edecektir. Türkiye nüfusunun 2050 yılında 98 milyon düzeyinde29 kararlılık kazanacağı beklenmektedir. 30

Artış hızındaki bu yavaşlama, Türkiye’yi bir genç nüfus ülkesi olmaktan aşama aşama uzaklaştıracaktır. Bunun sonucunda, zaman içinde eğitilecek çocuk sayısındaki artış azalacak, hatta gerilemeye başlayacaktır. Nitekim, bir yılda doğan çocuk sayısı halen 1,4 milyon iken, 2025 yılında 1,3 milyon düzeyine gerileyecektir.31 Bu gelişmelerin paralelinde zaman içinde eğitim politikalarında nicel kaygılar yerlerini giderek nitel kaygılara bırakacaktır.

Türkiye’nin demografik süreçte aldığı yola koşut olarak, nüfusun yaş grupları arasında dağılımı önemli bir değişiklik geçirecektir. Demografik geçişin başladığı yıllarda nüfus piramidi geniş tabanlı iken, demografik geçişin sonuna doğru bu taban önemli ölçüde daralacak, alt yaş gruplarında dikdörtgenleşecek ve piramidin tepeleri ise önemli oranda

Benzer Belgeler