• Sonuç bulunamadı

STRATEJİ TASARIMINDA KULLANILABİLECEK ARAÇLAR VE YAKLAŞIMLAR

STRATEJİYE GEÇİŞ

3. STRATEJİ TASARIMINDA KULLANILABİLECEK ARAÇLAR VE YAKLAŞIMLAR

D) Yükseköğretime Üniversitenin Tarihinden Gelen Özel Kültürünü Korumak ve Sürdürebilmek Mantığı ile Yaklaşmak

Yükseköğretim sisteminin temel öğesi olan üniversite 900 yıllık uzun tarihi olan bir kurumdur. Bu kurum da toplumların değişmesi paralelinde önemli dönüşümler geçirmiş olmasına karşın, önemli bazı özelliklerini tüm bu uzun yaşamı boyunca korumuştur. Bu üniversiteler, toplumları içinde hep özel kültürel mikro kozmoslar oluşturmuşlardır. Akılcılığın, açıklığın, zarafetin, cömertliğin, hoşgörünün hakim olduğu, canlı bir ortam oluşturmuşlardır. Günümüzde üniversitelerin yaşadığı dönüşüm içinde; elitist eğitimden kitle eğitimine geçiş, post modernitenin bilim alanına getirdiği eleştiriler, üniversitenin piyasa süreçleri içinde gün geçtikçe daha çok yer alması ve toplumla olan sınırlarının yok olmaya başlaması, vb. gelişmeler üniversitenin tarih boyunca sahip olduğu farklı bir kurum olma özelliğinin göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Üniversitenin farklı bir yer olma niteliğini yitirerek toplum içinde erimesinin, toplum için önemli bir kayıp olacağının bilincinde olarak, üniversitenin, yeni bilim anlayışları ve yeni ekonomik ilişkiler bağlamı içinde, evrensel iddialar taşıyan özel kültürünü üretmesi ve geliştirmesine yönelmek, üniversitelerin yeniden düzenlenmesinde diğer mantıklar tarafından içerilemeyecek yeni bir mantık oluşturmaktadır. Yaratıcılık ve buluşun ortaya çıkabileceği, insanlığı bekleyen tehlikelerin ve ulusal düzeyde karşılaşılabilecek tehditlerin algılanması her türlü bağnazlıktan arınmış özgür alanlarda gerçekleşebilir. Böyle bir üniversite, iletişimsel hoşgörünün bulunduğu, toplumun sorunlarına duyarlı kalabilen, epistemolojik bir komünite oluşturma kapasitesine sahip, eleştirel düşünce kapasitelerinin törpülenmediği, özgürleştirici, soğukkanlılığın korunduğu, stillerin ve zarafetin kaybedilmediği bir mikro kozmos oluşturacaktır.

Üniversitenin iç ve dış ilişkilerinin nasıl düzenlenmesi gerektiğine diğer mantıklardan çok bu mantık yol gösterecektir. Unutulmamalıdır ki “Üniversite Kurumunun Kültürel Nitelikleri” insanlığın korunması gereken kültürel miraslarından biridir. Nitekim üniversitenin bu niteliği oldukça gecikilmiş olsa da Avrupa Konseyi’nce kabul edilmiş bulunmaktadır.137

Bir yükseköğretim sisteminin tasarımında bu mantıklardan tek birinin egemen olması söz konusu değildir. Yapılacak düzenlemeler ve planlamalarda bu mantıkların her biri değişik bakımlardan etkili olacaktır. Dikkatle bakıldığında bu dört mantık arasında belli bir işbölümünün olduğu, bir yükseköğretim sisteminin tasarımında birbirini tamamlayıcı ve sınırlayıcı olarak kullanılabilecekleri hemen fark edilecektir.

3. STRATEJİ TASARIMINDA KULLANILABİLECEK ARAÇLAR VE YAKLAŞIMLAR

Geliştirilen stratejide yükseköğretim sisteminin ikinci kademesini oluşturan YÖK’ün doğrudan karar verici işlevler görmesinden çok, yönlendirici ve denetleyici işlevler görmesi

öngörülmekte ve birinci kademeyi oluşturan üniversitelerin otonomisinin artırılması gerektiği üzerinde bir tür oydaşma bulunmaktadır.

Stratejinin öğelerinin belirlenmesinden önce, böyle eskisine göre daha desantralize olacak olan bir yükseköğretim sisteminin yönlendirilmesinde kullanılabilecek araçların neler olabileceği konusunda bazı ön saptamaların yapılması yararlı olacaktır. Bu nedenle, kullanılabilecek araçlar ve yaklaşımlar birkaç başlık altında özetlenebilir.

Birinci tür araçlar kurumsal yeniden düzenlemelerdir. En çok yararlanılacak araç bu olacaktır. Sistem desantralize olacağı için, serbestliği artan birimlerin uygulamalarının hedefler doğrultusunda gelişmesini bu kurumsal yeniden düzenlemeler sağlayacaktır. Kurumsal düzenlemeler dendiğinde genellikle yasalar, yönetmelikler ya da yönergelerin tümü birden anlaşılabilir.

Kurumsal yeniden düzenlemeler sistem içinde yer alan birimlerin ya da davranışsal birimlerin yetki ve sorumluluk alanlarını ve hangi tür davranışlarının meşru olarak görüldüğünü belirler. Kuşkusuz kurumsal düzenlemelerin değiştirilmesiyle sistemin temel aktörlerinin uygulamaları belli ölçülerde etkilenmiş olur. Eskiden yapabildikleri bazı şeyler onların yapabilirlik alanından çıkar, ya da yapamadıkları bazı şeyleri yapabilir hale gelirler.

Bu kurumsal yeniden düzenlemeler desantralize bir sistemde aktörlere o kadar geniş bir takdir alanı bırakabilir ki sistemin performansının istenilen yönde geliştirilmesini sağlamakta yeterli olmaz. Bu eksikliğin giderilmesi için özel bazı kurumsal yeniden düzenlemelere gerek duyulabilir. Bunları performans ölçütüne dayanan maddi özendiriciler olarak adlandırmak uygun olur. Bu durumda, teşvike dayanan bir yönlendirme söz konusudur. Desantralize bir sistemde kurumsal yeniden düzenlemelerle yetki genişliği sağlanmış iken, buna performans ölçütüne dayanan mali/maddi özendiricilerin kullanılması da eklendiğinde oldukça güçlü bir yönlendiricilik elde edilmiş olur.

Yükseköğretim alanında kamu hizmeti sunan bir kurumun temel motivasyonu kamu alanında sağladığı saygınlıktan gelmektedir. Bu ise, onları kamuoyunda bir yarışmaya itmektedir. Sistemde bu tür performans ölçütleriyle düzenlenmiş yarışmanın varlığı, sistemin performansının yalnız belli bir istikamete yönelmesini değil, aynı zamanda sistemin performansının yükselmesini sağlayacaktır.

Böyle düzenlenmiş bir yarışmanın varlığı üniversitelere stratejik planlarını hazırlarken kendi özelliklerini göz önünde tutarak kendi farklılıklarını yaratmaya olanak verecektir. Bu eşitlikçi bir yarışmadır. Bazı gelişmiş üniversiteler YÖK’ün üniversiteler arasında bir sınıflama yaparak bu üniversitelere ilişkin ayrıcalıklı uygulamalar yapılmasını talep etmektedir. Gelişmiş üniversiteler geçmişteki başarıları ve birikimleri dolayısıyla kuralları eşitlikçi bir yarışmada doğal olarak üstünlüklere sahiptir. Bu üniversiteler YÖK’ün ön belirlemelerine gerek duymadan kendi farklılıklarını başarıyla üretebilecektir. Bu yaklaşımı uygulayan ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de zaman içinde üniversiteler arasındaki farklılaşmanın belirginlik kazanması beklenmektedir. Tabii bu genel kural yeni kurulan üniversitelerin kuruluşlarının başlangıcında bazı pozitif ayrımcılığa tabi tutulmasına engel değildir.

Üniversitenin performansı çok yönlü olduğu için düzenlenmiş yarışma da çok yönlü alanlarda olacaktır. Araştırma alanında üniversiteler araştırma fonları sağlanması konusunda yarışacaklardır. Ama öğretim konusunda da bir yarışma olacaktır. Öğretimde yenilikçilik hibeleri verilebilecektir. Üniversiteler öğretim ve diğer hizmetleri için “formüle bağlı

fonlama” (formula funding) denilen bir düzenleme içinde yollarını belirleyecektir. Öğretimin kalitesini değerlendirerek çıktı kalitesine bağlı özendiriciler de geliştirilebilecektir. Finansman sağlamada çok ölçütlü bir yarışmanın kurumsallaşmış olması üniversitelerin kendi farklılıklarını planlamalarını kolaylaştıracaktır.

Bu şekilde yönlendirilmeye çalışılan desantralize ve otonomisi yüksek birimlerden meydana gelen bir sistemde yozlaşmaların ortaya çıkmaması ve düzenlenmiş yarışmanın adil koşullarda gerçekleşmesi için saydamlığın sağlanması ve hesap verme düzeninin kurulmuş olması gerekir. Sık sık tekrarlanan bu ifadede hem saydamlığa, hem de hesap verme düzenine açıklık kazandırılmazsa ve düzen ciddi olarak kurumsallaştırılmazsa, sistemin başarılı çalışması için konulmuş bu önkoşul, gerçekleşmemiş, sözde kalmış olur. Bu önkoşul gerçekleşmeyince de desantralize ve temel birimlerinin otonomisi yükseltilmiş bir sistemde iyi bir yönetişim gerçekleşemez ve yerel otokratlar yaratılmış olur.

Saydamlık tek başına çok anlam taşımaz, ancak hesap verme düzeninin içeriği belirlendiğinde anlamlılık kazanır. Bir yükseköğretim sistemi içindeki hesap verme düzeni üç farklı boyut göz önüne alınarak kurulmalıdır. Bu boyutlar şöyle sıralanabilir.

1) Kamu fonlarının kullanılmasındaki hesap verme,

2) Eğitim ve Araştırma Performansı üzerinden değerlendirme, 3) Üniversite içi yönetim ve yaşam kültürü üzerinden değerlendirme,

Her üç alanda da hesap verme ve değerlendirmenin hangi ölçütler üzerinden ve hangi kurumsal mekanizmalar aracılığıyla gerçekleştirileceği ve bu konulardaki olumlu ve olumsuz yaptırımlara açıklık kazandırılması gerekmektedir.

Hesap vermenin kapsamının ne olduğunun belirlenmesi saydamlığın hangi konularda, hangi mekanizmalarla sağlanacağına da açıklık kazandıracaktır. Bunun kurulmasındaki temel çıkış noktası insanların bilgi edinme hakkı olmalıdır. Bu çıkış noktası saydamlığın çok geniş bir muhataplar çevresi için sağlanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Burada vurgulanması gereken konu saydamlığın dışa karşı olduğu kadar içe karşı da sağlanmasının gerekliliğidir.

BÖLÜM II

TÜRKİYE İÇİN YÜKSEKÖĞRETİM

Benzer Belgeler