• Sonuç bulunamadı

3. ANONĐM ORTAKLIK YÖNETĐM KURULU VE SORUMLULUK HÜKÜMLERĐ

3.1. YÖNETĐM KURULU ÜYESĐ, MURAHHAS ÜYE VE MÜDÜRLER

Türk ticaret hayatında, oldukça fazla tercih edilen ortaklık yapılanmalardan olan “anonim şirket”, TTK. md. 269’de “bir ünvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle mesul olan ve

xxxix

ortaklarının mesuliyetinin, yalnızca taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlı olan şirket” şeklinde tanımlamıştır.

Sermayenin muayyenliği ile paylara bölünmüş olması, anonim ortaklığın en temel özelliklerinden olup; sermayenin muayyenliği, esasen sermayenin önceden tespit edilmiş olması anlamına gelmektedir69. Ayrıca anonim ortaklık paydaşları, yalnızca taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sorumludur. Nitekim, anonim ortaklık tanımı bakımından, Tasarı’da da benzer bir tanımlamaya yer verilmiş olup, Tasarı’daki bu kavram, “halka açık olan ve olmayan” tüm anonim ortaklıkları kapsamaktadır.

Anonim ortaklıklarda, genel kurul “karar organı” ve yönetim kurulu geniş anlamda “idare ve temsil” organı olup, denetçiler de “denetim ve gözetim faaliyetini ifa eden” organdır. Türk Medeni Kanunu md. 47 ve devamı hükümleri uyarınca, tüzel kişilerin hak ve yetkilerini kullanabilmeleri, bu tip organların varlığını gerektirmektedir. Zira “organ”, bir veya birden fazla kişiden mütevellit ve bu kişilerin eylemleriyle tüzel kişiliği bağlayan bir müessesedir70. Maddi anlamda organ, tüzel kişilikte, yetkilerine dayanarak, en üst düzeyde, yönetim ve temsil hak ve yetkilerini kullanan kişi veyahut kişiler olmakla birlikte, organın tüzel kişiliğin varlığını konu alan görev ve yetkileri yürütüyor olması gerekir71.

Anonim ortaklığın üst organı, genel kurul olmakla birlikte; ortaklık, yönetim kurulu tarafından temsil ve ilzam edilir. Bu bağlamda, anonim ortaklıkların faaliyetleri bakımından, yetkilerin, genel kurul ve yönetim kurulu arasında bölündüğü kabul edilmektedir72. Anonim ortaklıklarda genel kurulun “üst organ” niteliği, Đsviçre mevzuatında açık bir hükümle belirtilmiş73 olmasına rağmen, Türk mevzuatında bu tip bir açık hükme yer verilmemiştir. Ancak ne var ki, Đsviçre ve Türk hukuk sistemlerinde, genel kurulun “üst organ” olma niteliğinin, çeşitli hükümlerle zımnen kabul edildiği söylenebilir. Zira Türk sisteminde, yalnızca genel kurul ve denetçilere tanınmış münhasır yetkiler sayılmış ve diğer tüm yetkiler, ortaklık yönetim kuruluna bırakılmıştır. Alman mevzuatında ise, neredeyse tüm yetkilerin, devamlı şekilde faaliyette bulunan yönetim kuruluna

69

Eriş, Gönen, Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 1995, s. 63. 70

Bilgili, Teoman, Türk Medeni Hukukunda Tüzel Kişiler, 2. Bası, Đstanbul, 1995, s. 26. 71

Bilgili, s. 33. 72

Çamoğlu, Ersin, Anonim Şirket Đdare Meclisi Üyelerinin Umumi Heyet Kararlarının Đcrasından Doğan Mesuliyeti, Batider, 1966, Cilt III, s. 523-532; Mimaroğlu, Sait Kemal, Anonim Şirketlerde Đdare Meclisi Azalarının Hukuki Mes’uliyeti, Ankara 1967, s. 3.

73

verilmesi eğilimi mevcuttur74. Günümüzde, anonim ortaklığın idaresi hususunda, genel kurula nazaran yönetim kurulunun daha önemli ve aktif bir organ olduğu ve neredeyse ortaklığa hakim olduğu düşünülmektedir75. Zira genel kurul, yapısı itibari ile ağır işleyen ve fakat yönetim kurulu, genel kurulun aksine etkin ve hızlı hareket etme imkanına sahip bir organdır.

Anonim ortaklık, bulunduğu sektörün ihtiyaçlarına ve ortaklık faaliyetlerinin hacmine göre, dar veya geniş kapsamlı bir yönetim kurulu yapılanmasına sahip olabilmekle birlikte, anonim ortaklıklarda yönetim kurulu, TTK. md. 312 uyarınca, en az üç üyeden oluşabilecektir. Kuruldaki üye sayısı bakımından mevzuatımızda azami bir üye sayısı kısıtlaması bulunmamaktadır. Ana sözleşme ile asgari ve azami üye sayısı belirlenerek, üye sayısının takdiri genel kurula da bırakılabilir. Bankacılık Kanunu’ndaki düzenlemelere göre ise, banka yönetim kurulunun en az beş kişiden oluşması gerekmektedir.

Diğer yandan, anonim ortaklık yönetim organı yapılanmalarında, pratik alanda, çeşitli yetki kademelerine de yer verildiği sıkça görülmektedir. Anonim ortaklıkta çoğunlukla karşımıza çıkan ve hukuk düzenimizde de yer bulan “yönetici” kavramlarına örnek olarak, yönetim kurulu üyesi, murahhas üye ve müdür sayılabilir. Anonim ortaklık yönetim kurulu, münhasır yetkileri dışında kalan yetkilerinin tamamını veya bir kısmını murahhaslara devredebilir. TTK. md. 319/1’e göre, bir anonim ortaklığa “murahhas” atanabilmesi için; ortaklık ana sözleşmesinde, yönetim yetkilerinin bölünebileceğine ve bir kısım yetkilerin murahhasa bırakılabileceğine dair açık hüküm bulunması gerekmektedir. Bu durumda, kural olarak, murahhasa tanınan yetki alanının sınırları dahilinde, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu yalnızca bir “gözetim sorumluluğuna” indirgenmektedir. Bu halde, murahhaslara belirli yetkiler devredildiğinde, bu yetkilerin ilişkin olduğu alanda ortaya çıkan zararlardan, “murahhas” sıfatını taşımayan diğer yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulması kural olarak mümkün değildir. Murahhaslar ise, kendilerine devredilen yetki alanında, yönetim kurulu üyesinin tabi olduğu sorumluluk hükümlerine göre sorumlu addedilecektir.

TTK. md. 342’e göre, yönetim kurulu ve murahhaslar dışında, anonim ortaklığın bir kısım işlemlerinin yürütülmesi için, müdürlerin de atanması mümkündür. Müdürlerin, yönetim kurulu üyesi veya ortak sıfatını taşıması zorunlu değildir.

74

Poroy (Tekinalp/Çamoğlu), s. 292. 75

xli

Müdürler, kendilerine yetki tanınan alanda, ortaklık işlemlerinin yürütülmesi görevini üstlenirler ve yetkili oldukları alanın sınırları dahilinde, sorumluluk hukuku bakımından, yine yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk hükümlerine tabi olurlar.

Sonuç olarak, uygulamada karşılaştığımız, yukarıda ifade edilen bu yönetim kademelerinde görev yapan anonim ortaklık yöneticileri, “yönetim kurulu üyesi, murahhas veya müdür” ünvanlarından birini taşımaları halinde, TTK. md. 312 vd. hükümlerinin belirlediği sınırlar dahilinde, TTK. md. 336 vd. maddelerinde hüküm bulan “sorumluluk sistemi”ne tabi olarak mesuliyet taşıyacaklardır. Buna karşılık, anonim ortaklığın yönetiminde bulanan ve ancak yukarıdaki kategorilerden birine dahil olmayan yöneticiler ise, eylem veya işlemleri sonucu ortaklığa herhangi bir zarar verdikleri taktirde, ortaklıkla aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan sorumluluk rejimine veya durumun özelliklerine göre haksız fiil sorumluluğuna dair hükümlere göre sorumlu kılınabilecektir.