• Sonuç bulunamadı

Kaynak: https://web.archive.org/web/20010516230155/http://www.sendika.org/ Erişim Tarihi: 11-12.06.2015

4.7.3.2 Yayın Politikası

Katılımcıların açıklamalarından elde edilen bilgiler ışığında Sendika.org’un yayın politikasının ilk kurulduğu yıllarda sadece emek politikaları üzerinden şekillendirildiği görülmektedir. Emek hareketleri ile bilgiler, çeviri yazılar, sendika üye istatistikleri o dönemde sitede yer almış, site bu özelliğiyle bir referans noktasına dönüşmüştür. Ancak Türkiye’de toplumsal muhalefetin her alanda oluşmaya başlaması, Sendika.org’un yayın politikasının da değişmesini sağlamıştır.

Özellikle 2008-2009 yılları sonrasında dünyadaki muhalefet hareketlerinin şiddetlenmesi, Türkiye’de devlet şiddetinin artması, kırsal ve kentsel alanda emek direnişlerinin yapılması, iş kazalarının artması, Sendika.org’un yayın politikasını kendi içlerinde tartışmaya açmıştır. Bu bağlamda sitede yer alan hakkımızda yazısı değiştirilmiştir. Sitenin kurucularından K1, bu süreci şöyle anlatmıştır:

K1: Kadın ve çevre olgusundan dolayı hareketler, toplumda giderek öne çıkmaya başladı. Bunlar, emek hareketi midir, halk hareketleri mi midir, bu tartışmanın saçma bir şey olduğuna karar verdik. AKP' nin baskıcı dönemi başladı. Daha geniş bir çeperli toplumsal hareketlerin tamamına yaklaşan, onların sesi olmaya çalışan bir yayın haline gelmesi için çizgi değişikliği yaptık.

Bu yeni süreçle birlikte sitede emek hareketlerinin yanı sıra kadın, çevre, şehir, öğrenci hareketleri gibi yeni toplumsal hareketleri kapsayan mücadelelere yer verilmiş, yazılar ve haberler yer almaya başlamıştır. Ayrıca kent ve doğa ile ilgili mücadelelerin yükselmesi nedeniyle sitede bu haberlere ayrı bir bölüm ayrılmıştır. K1 ve K3 yayın politikalarını genel olarak şöyle özetlemiştir:

“K1: Biz sadece şey konusunda hassasiyetinizi korumaya çalışıyoruz emek sitesi. İki şey yapmayalım; milletin ana akım medyadan takip ettiği şeyleri bir de biz vermeyelim. Bir yerde savcı rehin alınmış, hadi bakalım savcı rehin alınmış, diye manşet çıkarmayalım. Milletin başka bir yerde okumadığı, okuyamadığı kıyıda köşede kalmış ya da ana akım medyanın göstermek istemediği, tercih etmediği haberleri, emekçilerin, yoksulların yaşadığı sıkıntıları anlatalım. Bizim esas habercilik anlayışımız özel haber.”

“K3: Aslında biz üç temel şeyi söylüyoruz: 1 toplumsal muhalefetin, isyanın, emek hareketinin, sol hareketin ihtiyaç duyduğu bilgiyi sağlamak, propaganda malzemesini sağlamak, iletişimini sağlamak. Yani bu bilgi il il eylem programı da olabilir, bu bilgi teorik bir yazı da olabilir. Teoriyi de tartışma olanağını sağlamak olabilir. 2- Onları etkileşime geçirmek ve sitenin aynı zamanda öznesi kılabilmek. 3-Al-ver değil sadece, verici değil bu site, aynı zamanda bir birlikte üretim.”

Site, İstanbul ve Ankara bürolarında devamlı çalışan 10 kişilik bir ekiple ve part time katkıda bulunan kişiler tarafından hazırlanmaktadır.

4.7.3.3 Teknolojik Altyapısı

Sitenin teknolojik altyapısına bakıldığında katılımcılar, ilk zamanlarda statik sayfaları kullanarak yayın yaptıklarını, haber ve yazı sayısının az olması nedeniyle her sayfanın ayrı ayrı hazırlanıp sunucuya yüklendiğini belirtmişlerdir. Yayın faaliyetlerinin hızlanmasıyla birlikte ise ihtiyaçlarını statik sayfaların karşılamaması hazır yazılım kullanılmasını gerektirmiş ve bu yazılım sayesinde artık sadece tek bir kişi değil, birden çok kişi sisteme haber girişi yapabilmeye başlamıştır. Sonrasında ücretli bir tema satın alarak ana sayfada 5’li ve 6’lı manşet kullanılmıştır. Ancak haber gündeminin hızla yoğunlaşması bu manşet sayısının yetersizliğini göstermiş ve şuan kullanılan 18’li manşete geçilmiştir. Sitenin teknik boyutu ile ilgilenen K5, bu süreci şöyle anlatmıştır:

K5: Sevdiğimiz bir tema bulduk. Ücretli bir temaydı bu. Ücretini vererek, satın aldık. Ancak o tam olarak istediğimiz gibi değildi, onun üzerinde bol miktarda değişiklikler yaptık. İlk başta daha küçük herhalde 5,6’lı bir manşet vardı çoğu sitenin ihtiyacını karşılayacak. Bir süre sonra baktık ki az sayıda manşet yetmiyor çünkü eğer bu konuda şey yaptıysanız araştırmalarda da hep öyle söylüyor. İnsanlar genellikle web sayfasının ilk açıldığında ekranda olanları algılıyorlar çok fazla aşağı doğru inme alışkanlıkları yok. Herkesin yok en azından ya da var olsa bile en fazla orası dikkat çekiyor ve bildiğim kadarıyla da sayfanın sol üst köşesi de en fazla dikkat çeken yer, yapılan araştırmalara göre. Bizde o nedenle o alandan daha fazla yararlanmak istedik. Günlük girilen içerik sayısı da arttığı için

artık böyle 5, 6’lı manşet yaparsak çoğu haber çok da önemli olan yazılar, gün içerisinde çoktan aşağıya düşmüş oluyor, birkaç saat sonra. O yüzden 18’li manşete gittik.

Kullanıcılara video izleme imkanı da sağlayan sitede gelişen teknolojiyle birlikte canlı yayın yapmak da mümkün hale gelmiştir. Bu noktada Streaming Server denilen ayrı bir sunucu kullanılan site, yayınlarını kendi sunucusu üzerinden yapmaktadır. Ayrıca sitede özgür bir yazılım kullanılmasının tercih edildiğini belirten K5, bunun nedenlerinin ideolojik olduğuna dikkat çekerek, bu bağlamda web sayfalarının telif politikasını da copyleft çerçevesinde oluşturduklarını söylemiştir.

Copyleft, bir programın ya da çalışmanın, tüm değiştirilmiş ve genişletilmiş sürümleri ile birlikte özgür yapılması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda sitenin içeriklerine herhangi bir telif hakkı iddia edilmediği ve kaynak belirtme koşuluyla site içeriklerinin kullanımına izin verildiğine işaret edilmektedir.

4.7.3.4 Çalışma Kriterleri

Sendika.org çalışanlarının genellikle değişen bir yapısı olması nedeniyle katılımcılardan K2 ve K3’ün cevaplarından edinilen bilgiler doğrultusunda ilk kriterin gönüllülük olduğu söylenebilir. K2, çalışanların fikir birliğinin olmasına değinirken K3, Sendika.org’un çalışma anlamında kapısının isteyen herkese açık olduğunu ve kimseyi bir sınava tabi tutmadıklarını; ancak yapıya uyum sağlayıp sağlayamadıklarına dikkat ettiklerini belirtmiştir. Bu uyumun temel belirleyeninin ‘fikir birliği’ olduğunu öne süren K2, kavramı şöyle tanımlamıştır:

K2: Aşağı yukarı herkes işçi sınıfı ideolojisini benimsemiş insanlar diye tarif edebiliriz. Ama tabii bunun içinde daraltılmış bir takım sınırlamalar var. Sonuçta biz yayın yaparken çok uzun bir süre Türkiye'de hem yeni işçi kitlesinin eylemlerini görünür kılabilmek için hem de halkın hakları mücadelesinin, o zaman yeni yeni yükselen halkın hakları mücadelesini görünür kılabilmek için özellikle kendi yönünü, yüzünü buraya çevirmiş insanlarla birlikte çalıştık. Yani bir mahalledeki baz istasyonlarına karşı eylemde, bir iş yerindeki taşeron işçi eyleminde, güvenceli yaşam mücadelelerine, bu tip mücadelelere bakanlar diyebilirim fikri temelini oluşturanlar.

Bunun yanında K3, ilişkili oldukları toplumsal hareketler içinden tanıştıkları kişilerle de çalışabildiklerini belirtmiştir.

4.7.3.5 Rizomatik Medyanın Sivil Topluma Kavşak Noktasındaki Rolü

Katılımcılara çeşitli sorular üzerinden Sendika.org’un bir alternatif medya olarak sivil topluma kavşak noktası olma rolü sorulduğunda verilen cevapların ortak noktalar barındırmakla birlikte farklılaştıkları görülmektedir. Katılımcılara ilk olarak alternatif medya

ile toplumsal hareketlerin ilişkisi olup olmadığı ve Sendika.org’un toplumsal hareketler sonucunda oluşup oluşmadığı sorulmuştur. Katılımcıların, alternatif medyanın var olma sebebini toplumsal hareketlerle ilişkilendirdikleri görülmüştür.

Katılımcılar, alternatif medya ve yeni toplumsal hareketler arasında bir ilişki olduğuna değinerek, özellikle ana akım medyada yeni toplumsal hareket aktörlerinin temsil edilemedikleri için kendilerini ifade edecek bir mecraya ihtiyaç duyduklarının altını çizmişlerdir. Gezi Direnişi sonrasında bu hareketlerin yeni iletişim teknolojilerinden de yararlanarak sosyal medyada daha fazla görünür olmaya başladıklarını şu sözleriyle açıklamışlardır:

K2: “Alternatif medyanın toplumsal hareketler ile tabii ki bir ilişkisi var. Sonuçta ortaya çıkan her şey toplumsal mücadele. Her toplumsal hareket kendisini ifade edecek bir mecraya ihtiyaç duyuyor, kendisini anlatacak, kendi yaptıklarını anlatacak, kendini görünür kılacak bir mecraya ihtiyaç duyuyor. Ben alternatif hareketlerin bu toplumsal yani medyadaki alternatif hareketlerin, toplumsal hareketlerle iç içe geçtiğini düşünüyorum. Geziden sonra çünkü çok fazla farklı internet sitesi sosyal medya grubu kuruldu, bu da bunun göstergesi. Her hareket sonuçta kendi örgütünü kendi örgütünün araçlarını yaratıyor bunun içerisinde medyada bir unsur kendi hareket prensipleri ile çalışan örgütler kurdukları gibi kendi hareket prensipleri ile çalışan sosyal medya organlarını da kuruyorlar diye düşünüyorum o yüzden tabii ki de böyle bir ilişki var.”

K7: Alternatif medyanın toplumsal hareketlerle bir ilgisi var. Zaten Haziran isyanında, alternatif medyaya olan ihtiyaç çok açığa çıktı. Belirginleştiği bir dönem oldu ve herkesin de aslında NTV, Habertürk önündeki eylemlerden bu alana yöneldiği, bu alanı görmeye çalıştığı bir sürece girdik.”

K6: “Alternatif medya dediğin şeyin de aslında toplumsal momentten oluştuğunu gördüğümüz için bunun ayrı olduğunu hiçbir zaman düşünmedik, düşünmeyeceğiz de.”

K4: Toplumsal hareketlerin gündeminden bahsettiğimiz için çok ilgisi var

K3: Elbette var ama şey gibi düşünme twitter, facebook bir araç. Hareket varsa onun iletişime ihtiyacı var, propaganda ihtiyacı var, sansürü delme o baskıyı, baskı dediğimiz şeyin enformasyon alanındaki karşılığı sansür. O sansürü delme… Hele de artık beyaz yakalıların, eskinin sanayi işçisinin tuttuğu stratejik pozisyonu düşünülürse bu bir iddia tamam, gerçekliği kolay kolay şey yapılamıyor, karşılamıyor. Bu iddianın en azından güç dayanakları var. Buradaki haliyle toplumsal hareketin bileşeni ya da bizlerin işçi sınıfı oluşumundaki değişimin yansıması olarak, alternatif medya ve direnişin oraya yansıması bu alandan oluyor. Yani bir değişiklik var. Nitelik olarak değişmiş, diyebiliriz iletişimle kurduğu ilişkiyi toplumsal hareketin. Neden? Çünkü toplumsal hareketin bileşeni bizlerin Marksist hareketleri, devrimci hareketleri bir gelenek olarak benimseyen bizim gibi hareketlerin stratejik önem atfettiği işçi sınıfı bileşenin yeni bileşeni, alanı bu.

Katılımcılar, Sendika.org’un artık geleneksel araçlarla toplumsal muhalefete erişemediklerini ve muhalefetin çoğu kesimine ulaşılma ihtiyacının hissedildiği anda Sendika.org’un, toplumsal hareket sonucu doğduğunu ve karşılıklı bir ilişki içerisinde ilerlediğini şu sözleriyle belirtmişlerdir:

K4: Sendika.org, Haziran isyanının bir sonucu değil ama bir devamıdır. Haziran isyanından çok önce kurulmuş bir yayın organı sendika.org, 13 sene önce başka bir emek hareketinin gündemini yaratmak, toplumsal muhalefete destek vermek açısından kurulmuştur. Çapul TV ise Haziran direnişinin sonucudur.

K5: “Tabii aslında burada çift taraflı bir ilişki var. Sendika.org bir yandan toplumsal hareketlerin ortaya çıkardığı bir yayın aracı oldu. Eski klasikleşmiş basılı yayın faaliyetine yetmediği, üretemediği durumda ortaya çıktı. Öte yandan toplumsal muhalefetin gelişmesi için de katkı sağladığı, toplumsal muhalefetin ihtiyacı olan haber alma ortamını sağlamış bulundu. İki bağlantı var. Çapul TV örneği aslında burada daha da çarpıcı. Çok net bir şekilde Çapul.TV kurulmadan 1 hafta önce aklımıza böyle bir şey yapmak yoktu böyle bir ihtiyacı hissetmiyorduk aslında. Gezi başladıktan sonra bu ihtiyacı hissettik. İsmi de oradan geliyor. Eylemcilere Tayyip Erdoğan'ın ‘çapulcular’ demesi üzerinden geliyor.”

K6: Yani sendika.org 10 yılını kendi halkıyla bütünleştirdiği, iki haftada bir çıkardığı gazete ya da çeşitli bağışlarla buraya kadar geldiyse bu işin sadece maddi kısmıyla değil, toplumsal moment dediğimiz toplumsal desteğin de önemli bir kısmını arkasına almasıyla gerçekleştirmiştir.

Bazıları ise Sendika.org’un toplumsal hareket sonucu doğmadığını ancak toplumsal mücadelenin bir parçası olarak geliştiğini ifade etmiştir:

K2: Sendika org, sonuçta mevcut bir toplumsal hareketinin üstüne oluşmuş bir şey değil, toplumsal mücadelenin oluşunda bir şey değil. Toplumsal mücadelenin parçası olarak oluşan bir şey. Çünkü Sendika.org kurulduğunda bugün artık işçi sınıfının ana gövdesini oluşturan güvencesizler henüz marjinal bir kesimdi. Biz bir tespit yaparak özel bir politik topluluğun ortaya koyduğu tespitin sonucu yayın faaliyetimizi kurduk ve geliştirdik. Ama yeni işçi kitlesi ve kent dokusu hareketi güçlendikçe, şimdi buna Kürt kökenli hareketleri de ekliyeyim, bu hareketler güçlendikçe Sendika.org da güçlendi. Sendika org politik bir irade sonucunda öncü bir şey olarak ortaya atılmıştı ve doğal olarak da toplumsal hareketlerle arasında diyalektik bir ilişki vardır…. Bu toplumsal hareketler ile birlikte büyüyen onunla karşılıklı etkileşim içinde olan bir internet sitesiyiz. Onlar, Sendika.org’u değiştirdi. O yüzden toplumsal hareket sonucunda değil, onunla birlikte büyüyen bir site oldu. Biraz o yüzden farklıyız.

K1: Sendika.org’un doğduğunu diyemeyiz ama Çapul TV için söyleyebiliriz. Doğrudan ilgiliydi. Gezi'de bizim için çok büyük bir toplumsal hareket. Hayatında ilk defa sokağa çıkan bir kitlenin sınıf tanımı yok, bir kimlik tanımı yok, çok heterojen ama bir toplumsal hareketlilik diye tarif etmekte sıkıntı yok. Çapul TV öyle tanımlanabilir ama Sendika.org, emek hareketi sonucu oluştu. Eski bir sendikal hareketin kriz arayışının sonucu oluşan bir yayındır. Yön Dergisi’nin devamı sonucu doğmuştur.

Katılımcıların ifadelerinden Sendika.org’un, Çapul TV gibi spesifik bir toplumsal hareket sonucunda ortaya çıkmasa da dönemin emek gündeminin bir sonucu olarak ortaya çıktığı; yeni emek hareketlerinin örgütlenmesinde, görünür kılınmasında ve toplumsal desteğin sağlanarak hareketlerin ivme kazanmasında önemli bir rol üstlendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle Sendika.org ile yeni toplumsal hareketler arasında karşılıklı bir ilişki olduğu

söylenebilir. Bu ilişki toplumsal hareketleri görünür kılarken Sendika.org’un da gelişimini sağlayan bir yapı olarak tanımlanabilir.

Sendika.org, sivil toplum girişimi olarak düşünülebilir mi?: Çalışmada katılımcılara

Sendika.org’un sivil toplum girişimi olarak düşünülüp düşünülemeyeceği sorulduğunda katılımcıların farklı yanıtlar verdikleri görülmüştür. Görüşmelerde katılımcıların ‘sivil toplum’ kavramı yerine ‘kitle örgütü’ kavramını kullanarak soruyu yanıtladıkları görülmüştür. Bunun temel nedeni ise katılımcıların sivil toplumu Türkiye’de tartışmalı bir kavram olarak sistemin açıklarını kapatarak sistemi meşrulaştırmaya hizmet eden bir alan olarak görmeleridir. Buna karşın kitle örgütü kavramını ise sistemin açıklarını kapatmayan daha da derinleştiren yapılar olarak tanımlamışlardır.

Sendika.org’u sivil toplum girişimi olarak gören katılımcılardan K7, Sendika.org ve Çapul TV’nin bir örgüt gibi işlediğini belirterek binlerce insanla iletişime geçtiklerini ve çok fazla muhabir ağı olduğunu; bundan dolayı her iki yapılanmanın da kitle örgütü niteliği taşıdığını söylemiştir. Benzer bir şekilde katılımcılardan K4, kitle örgütü olarak Sendika.org ve Çapul TV’nin tanımlanabileceğini, böyle ifade eden kişilerin de var olduğunu belirterek ‘Çapul TV’yi yaratan direnişçilerdi. Sendika.org da öyle’ demiştir. Bir diğer katılımcı K8 de Sendika.org ve Çapul TV’yi kitle örgütü olarak gördüğünü böyle bir yapıda olması gerektiğinin altını çizmiştir.

Bu görüşlerin aksine katılımcılardan K2, K3 ve K5, Sendika.org’un kitle örgütü olmadığını, ancak kitle örgütlerinin kendilerini görünür kılabilecekleri bir platform, bu örgütlerin aracı olabileceğini ifade etmişlerdir. K1 ise, sivil toplum kuruluşu olarak alternatif medya adında bir dernek kurduklarını belirtse de Sendika.org’un bu bağlamda sivil toplum olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı konusunda net bir ifade kullanmamıştır.

Katılımcıların ifadelerinden de görüleceği gibi Sendika.org, bir STK olmamakla birlikte çalışanlarının kurduğu dernek üzerinden sivil toplum alanıyla organik bir bağa sahiptir. Bu organik bağa ek olarak site, farklı toplumsal sorunların, hareketlerin, olayların ve bunların aktörleri olarak STK’ların kendilerini ifade edebilecekleri bir alan yaratmaktadır. Bu bağlamda Sendika.org’un, toplumda belirli konular hakkındaki hareketlerin kamusallaşarak toplumsal bir nitelik kazandığı sivil toplum alanının kavşak noktalarından biri olduğu söylenebilir.

Sendika.org, toplumsal hareketlerin seslerini duyuruyor mu?: Katılımcıların tümü

Sendika.org’un alternatif bir medya olarak anaakım medyada seslerini duyuramayan, yer bulamayan toplumsal hareketlerin haberlerine, görüntülerine, savundukları meselelerle ilgili görüş ve makalelere yer vererek bir bu hareketlerin seslerini duyurduğunu belirtmiştir.

Gelişen iletişim teknolojilerinin sunmuş olduğu olanakları toplum lehinde kullandıklarını belirten K6’nın ifadeleri yalnızca Sendika.org’un değil, internetin ve sosyal medyanın zaman- mekan sınırlarını ortadan kaldırarak toplumsal hareketler açısından sahip olduğu kilit rolü şu sözlerle açıklamıştır:

“Şunun artık insanlar bilincinde Van'da da olsam ben Edirnede de olsam başıma gelecek bir haksızlık söz konusu olduğunda ulaşabildiğim bir sosyal medya var. Bir telefon adresimiz var, bir şeyimiz var. Bunu görmemiş gibi bir şey katiyen olamaz, es geçmek gibi bir şey katiyen olamaz. Bunun duyurulması konusunda birden fazla kişinin birden fazla araçla bunu duyurması için çaba sarf edeceğini bildiğim için akla gelen bir adres olması açısından da bunun kendi sesini duyurması açısından da önemli bir şey görmesi değerlidir.”

Sendika.org’un toplumsal hareketlerin sesini duyurmadaki rolü bağlamında katılımcılardan K2, sitenin iki işlevi olduğunu öne sürmüştür. Birincisi bu hareketlerin hem görünürlüğünün sağlanması, ikincisi ise bu hareketlere bir tartışma platformu oluşturmasıdır. Şöyle ki;

K2: “Toplumsal hareketlerin birincisi ya eylemleri görüntülenmektedir, ikincisi bu toplumsal hareketlerin bileşenlerini yazdığı yazılara çağrı metinlerine yer vererek onların sözünü söyleyecek bir mecra imkanı sunuyor. Bazen de onların yaptığı şeylerin duyurusunu yaparak yani aslında varlıklarını görünür kılarak haberler aracılığıyla tartışmalarını yapmaları için bir platform imkanı sunarak onları makaleler çeviriler dosyalar söyleşiler üzerinden fikirlerini anlatmaları için bir platform sunuyor. Onlara hani şöyle diyeyim hem görünürlüğünü sağlayan hem de onların fikirlerini geliştirebilecekleri bir platform oluyor. Bazen biz de mesela bazı tartışmalara editoryal olarak katkı sunmak için bazı yazılar kaleme alabiliriz, bazı çeviriler yapabiliriz dünyadan bazı örnekler verebiliriz. İlk kuruluş sürecinde örneğin bu yeni tip işçi hareketlerine ilham vermesi için dünya çapındaki işçi hareketlerinden çok fazla yazı, makale çevirilerine yer verdik. Türkiye sendikal mücadelesine ilham vermesi için örnek olması için dünya deneyimlerini aktardık bazı tartışmalarda bunu hala yapıyoruz kritik süreçlerde.”

Bu çerçeveden değerlendirildiğinde diğer katılımcılar sitenin birinci işlevine daha fazla vurgu yapmışlardır. Aslında diğer katılımcıların ifadeleri toplumsal hareketlerin görünür kılınmasını biraz daha derinleştirerek sitenin bu çerçevede insanların toplumsal hareketlerin tırmandığı kaotik ortamlarda doğru yönlendirilmesi işlevini de üstlendiğini eklemişlerdir. Siteyi bu perspektiften ele alan K3’e göre;

“Sendika.org dediğim gibi sahibi değil eylemlerin, ama eylemlerin duyurulması insanların bir yere yönlendirilmesi, yanlış yönlendirilmelerden uzak tutulması anlamında bir işlev üstlenmiştir. İnsanlar sokağa çıkacağı zaman onu yönlendirebilmesi anlamında belki kötüye kullanmaya başladığında o işlevini yitirecek. Toplumsal muhalefetin en geniş çıkarlarını esas alarak hareket ettiği için belki de bu alanda başarılı oldu.”

Bu boyut çerçevesinde vurgulanması gereken konulardan biri de sitenin emek hareketleri dışındaki diğer hareketleri de kapsayıcı nitelikte olmasıdır. Katılımcıların

ifadelerinden anlaşıldığı üzere Sendika.org her ne kadar emek hareketlerinin bir sonucu olarak emek hareketlerine ivme kazandırmak amacıyla kurulmuşsa da alternatif medya olarak