• Sonuç bulunamadı

1.3 Küresel Toplum: Neoliberal Politikalar ve Toplumsal Yeniden Yapılanma

2.1.2 Seattle Olayları

30 Kasım 1999’da ABD’nin Seattle kentinde 21. yüzyılın liberalleşme takvimini belirlemek amacıyla Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Bakanlar Konferansı düzenlenmiştir. Bu konferansta ABD, Kanada, Japonya ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri tarafından liberalleşmenin nasıl uygulanacağının belirlenmesinin yanı sıra çokuluslu şirketlere, gelişmekte olan ülkelerin pazarlarının daha da fazla açılabilmesi için yeni kurallar koyulması planlanmıştır. Toplantıda karara bağlanması planlanan düzenlemelerin genel çerçevesini oluşturan konular şu şekilde özetlenmiştir (Demirkan, 2015: 4):

 Çok uluslu şirketlere her türlü ekonomik sektörde yerli şirketlerle yarışma hakkı.

 Savunma ve iletişim de dahil olmak üzere her tür stratejik sanayi dalı ve doğal kaynakların kullanımı da dahil olmak üzere her alanda ortaklık ya da iş kurma hakkı.

 Ulusal paraları rahatça alıp-satma ve herhangi bir engelleme olmadan sınır ötesine taşıma hakkı.

 Üretim faaliyetlerinin, o bölgedeki halk ya da işçiler üzerindeki etkisini düşünmeden, herhangi bir sınırlama ya da ceza olmaksızın taşınabilmesi hakkı.

 Spekülasyonları engellemek için yatırımlara getirilen 'performans şartı' gibi sınırlamalardan bağımsız hareket edebilme hakkı.

 Anlaşma gereği sahip olduğu hakların uygulanmadığını düşünen bir yatırımcının hükümeti dava etme ve tazminat talep etme hakkı.

Bu konularla birlikte çevre sorunları ve işçi haklarını dahil eden konularda daha kapsamlı görüşmelerin de yapılması talep edilmiştir. (Paarlberg, 2000: 12). Çevreci gruplar, bu konuların karara bağlanmasının çevreyi korumaya yönelik kararlar alınmasını imkansızlaştıracağını ifade ederek serbest ticaretin ise gelişmiş ülkelerde işsizlik sorununa, gelişmekte olan ülkelerde de işçi sömürüsüne yol açacağını vurgulamışlardır. Onlara göre gelişmekte olan ülkelerde, işgücü maliyetleri nedeniyle düşük ücret uygulaması yaygınlaşacak, sosyal güvenlikten yoksun bir biçimde çalışma koşulları kötüleşecek, bunun sonucunda da çocuklar dahi çalışmaya zorlanarak işgücü sömürüsü artacaktı (Acar, 2015: 39- 40). Bu kararlarının alınmasını engellemek için Seattle’da binlerce kişi, DTÖ ve kurumlarını protesto etmek için toplanmış, toplantının engellenmesi için binlerce kişi toplantıdan bir gün önce (29 Kasım akşamı) şehir merkezinde bir araya gelerek küresel ticaret rejimine karşı muhalefetlerini gösteren sokak protestoları düzenlemişlerdir (Tilly, 2014: 186). Köşe yazarları, eylemlerde birbirinden çok farklı özellikteki grupların yer aldığına bu nedenle bu grupların kısa bir sürede dağılacağına dikkat çekmek istemişlerdir (Aguiton, 2005: 296). Ancak Seattle’daki DTÖ karşıtı bu gösterilere ortak bir amaç etrafında birleşen binlerce kişinin yanı sıra dünya çapında 1500 örgüt destek vermiştir. Dirlik’e (2014: 86) göre hareketin büyük oranda destek görmesi ‘ hareketin, geniş bir sorun yelpazesini kucakladığının ve merkezi olmayan yapısı içinde sosyal, kültürel ve siyasi çeşitlilik barındırdığını’ göstermiştir. Gösteriler ise 5 gün boyunca sürmüştür.

Seattle gösterileri için eylemciler haftalar öncesinden başlayarak şiddeten arındırılmış eylem eğitimleri almışlar (Starhawk, 2004: 42). Hawken (2004), eylem eğitimlerinde stratejilerini şöyle özetlemiştir:

“Plan çok basitti: şiddetten arındırılmış eylem eğitimi almış aktivistleri şehrin kilit kavşaklarına yerleştirerek delegelerin hareket etmelerini imkansız hale getirmek. DAN (Doğrudan Eylem Ağı) 1.500 kişinin gelmesini umuyordu, ama yaklaşık 10 bin kişi geldi. Victor Steinbrueck Parkı ve Seattle Community College’dan sabah 7’de yürümeye başlayan 2 bin kişi, kilit giriş ve kavşakları bloke etmekle sorumlu dayanışma grupları ve topluluklardan oluşuyordu. Konferans merkezinin çevresindeki sokakları 13 bölgeye ayırmışlardı. Grup ve topluluklar bunlardan birini ya da ötekini tutmaktan sorumluydu. Bunların dışında bir bölgeden diğerine hareket eden bir saldırı durumunda gruplara destek olan ‘çevik gruplar’ vardı. Gruplar kendi içlerinde gözaltına alınmayı isteyenler ve istemeyenler olarak da bölünmüşlerdi. Protestolar cep telefonları, megafonlar ve işaretleşmeyle organize ediliyordu. Herkesin hemfikir olduğu temel kurallar şunlardı: ‘Fiziksel ya da sözlü şiddet uygulanmayacak, silah yok, uyuşturucu ve alkol yok’” (Hawken, 2004: 25).

Starhawk’a (2004) göre de;

“Bizim iktidar modeliniz ademi merkeziyetçiydi ve liderlik tüm grup tarafından yapılıyordu. Her gruba, ablukaya nasıl katılacakları konusunda kendi kararlarını verme yetkisi tanındı. Bazı gruplar

sokak tiyatrosu düzenleyecek, bazıları kendilerini binalara zincirleyecekti. Bazıları pankartlar ve dev kuklalar taşıyacak, diğerleri sadece kol kola girerek delegelerin yolunu şiddet kullanmadan kesecekti”(Starhawk, 2004: 41-43).

Bu hazırlıklar ve örgütlenme taktikleri, her grubun temsilciler göndererek fikir birliğiyle elde ettikleri toplantılarla sağlanmaktaydı. Bu gruplardan öne çıkan STK’ların bir kısmı ABD ve Kanada merkezli iken, bazıları da Üçüncü Dünya’nın sorunları, ekonomik küreselleşmenin etkileri gibi konular üzerine yoğunlaşmış örgütlerdi (Aldemir, 2010: 60). Bu örgütlerden Yaygara Topluluğu (Ruckus Society) önemlilerinden biri olmuştur. Bu grup, çevreci insan haklarına duyarlı ve sosyal adaleti düzenlemek isteyenlere hedeflerine ulaşabilmelerini için ihtiyaç duydukları araç-gereç sunmakta aynı zamanda eylemcilere eğitim ve destek sağlamışlardır (Ruckus Society, 2015). Altı ay boyunca eylemcileri DTÖ protestoları için eğitmişlerdir (Perry, 2009).

Çatışmalar ve karşıt gruplar arasındaki göstericiler, toplantı günü polis güçlerinin kendilerine yönelttiği göz yaşartıcı bomba, biber gazı ve plastik mermiye aldırmadan binanın etrafını kuşatıp DTÖ delegelerinin binaya girmelerini engellemiştir. DTÖ politikalarının çevreyi kötü etkilediğini düşünen göstericiler, buna istinaden denizkaplumbağası, ağaç ve kelebek kılığına girerek küresel kapitalizme karşı tepkilerini dile getirmişlerdir (Knowlton, 1999). Kısacası hükümetler, Seattle’da başarılı bir toplantı gerçekleştirme ile ilgili zorlu süreçlerle karşılaştılar. Kuzey ve Güney arasında köprü kurma umutları, protestocuların ve işçi güvenliği ile ilgili sorunlar nedeniyle tamamen yok olmuştur (Smith ve Johnston, 2002: 208-209).

Polisin aşırı şiddet kullanmasına rağmen protestocular dağılmamış, dans edip şarkılar söyleyerek direnmeye devam etmişlerdir. Şehirde “olağan üstü hal” ilan edilmiş, ancak protestocular amaçlarına ulaşarak DTÖ toplantılarının iptal edilmesini sağlamışlardır (Hawken, 2004: 27-30).

Seattle gösterilerinde de hazırlık aşamasından protesto gösterileri bitinceye kadar yeni iletişim teknolojileri, eylemciler arasında yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Katılımın örgütlenmesi için protestocular, kendi aralarında haberleşmeyi sağlamak ve pek çok hazırlığı yapmak için interneti kullanmışlardır (Yamaç, 2010: 523). Networkler (mail ve ağlar) sayesinde örgütlenerek gösterilere binlerce kişinin katılmasını sağlamışlardır. Sustam’a (2009: 138) göre ‘Seattle olayları bu anlamda dünyanın yeni sosyal hareketlerini belirleyici kılacak siyasal geçmişinden uzaklaşan bir formasyonu sunacak önemli eylem tarzlarından biri’ olmuştur.

Seattle olaylarının diğer bir özelliği seslerini dünyaya duyurmak ve kendi haberlerinin doğru bir şekilde aktarılmasını sağlamak amacıyla The Independent Media Center (www.indymedia.org) adında kendi alternatif medyalarını kurmuşlardır. Çünkü bu

protestolara kalıcı dayanak oluşturmaya çalışmışlardır. Bu siteden gazeteciler için anlık rapor, fotoğraf ve sesleri yayınlamışlardır. Bunun yanında merkez üyeleri tarafından hazırlanan belgeseller, her gün uydu üzerinden sadece ABD’de değil, birçok ülkenin erişebileceği şekilde yaygınlaştırılmıştır. Bir haber sitesi şeklinde çalışan merkez, birçok kıtada ağlar oluşturarak o ülkenin protestolarının sesi olmuş, indymedia toplam 8 ülkede alternatif haber ağına dönüşmüştür (Indymedia, 2009).

Bu hareket, sanal alemde inşa edilen sosyal ağlardaki alan birlikteliği sayesinde toplumsal hareketleri mekân esaslı olmaktan çıkararak dijital ağda inşa edilen hareketleri başlatmada öncü sayılmıştır. Seattle sonrasında coğrafi sınırları aşan çok sayıda toplumsal hareket gerçekleşmiştir (Tatar, 2013: 16). Çünkü kapitalist sermaye, dünyanın her yerinde siyasal, ekonomik ve sosyal krizler yaratarak topraksızları, evsizleri, işçileri, işsizleri, göçmenleri, köylüleri ve üreticileri garantisiz bırakmış ve onların birleşmesini sağlamıştır (Sustam, 2009: 138). Dünyanın çeşitli yerlerinde küresel kapitalizmin politikalarının uygulayıcısı kurumlar; IMF, Dünya Bankası, DTÖ, Dünya Ekonomik Forumu (WEF), AB, G- 8 büyük toplantılarının her birinde uluslararası nitelikte eylemler yapılmıştır (Kara, 2001). Binlerce kişinin katıldığı bu eylemlere örnek olarak “Washington, Melborne, Okinava, Davos, Quebec, Prag, Nice, Göteborg, ölümle sonuçlanan Cenova ve Barcelona”, Occupy verilebilir (Mahmutoğulları, 2002).

Tablo 2.1 Küreselleşme Karşıtı Eylemler

Yer Tarih Eylem Sayı

Seattle ABD 30 Kasım 1999 DTÖ toplantısına karşı gösteri 70,000 Washington ABD 16 Nisan 2000 IMF-DB toplantısına karşı gösteri 30.000 Mi lau Fransa 30 Haziran 2000 McDonalds'a saldıran çiftçi José Bové'un yargılanmasına karşı gösteri 60.000 Okinava Japonya Temmuz 2000 IMF-DB toplantısına karşı gösteri 5,000 Melbourne, Avustralya 11 Eylül 2000 DünyaEkonomik Formu toplantısına karşı gösteri 10.000 Prag, Çekoslovakya 26 Eylül, 2000 IMF toplantısına karşı gösteri 20.000 Seul, Güney Kore 10 Ekim 2000 Dünya liderleri Asya-Avrupa zirvesine karşi

protesto 10.000

Nice, Fransa 6 Aralık 2000 AB Zirvesi protestosu 100.000'

Washington, ABD 20 Ocak 2001 IMF-DB toplantısına karşı gösteri

Davos-Zürih, İsviçre 2001 Ocak Dünya Ekonomik Forumu Binlerce PortoAllegro, Brezilya 2001 Ocak Dünya Ekonomik Formuna alternatif forum ve

gösteri 10.000

Quebec, Kanada 20 Nisan 2001 FTAA toplantısına karşı gösteri 80.000 Dünyanın çeşitli

ülkeleri 1 Mayıs 2001 1 Mayıs gösterileri Onbinlerce

Göthenborg, İsveç 15 Haziran 2001 AB toplantısı ve Bush protestoları 30.000 Cenova, İtalya 21 Temmuz 2001 G 8 toplantısına karşı gösteriler 300.000 Barcelona, İspanya 15 Mart 2002 Avrupa Birliği Zirvesi protestosu 500,000 Londra, İngiltere 15 Şubat 2003 Irak Savaşı’na karşı düzenlenen gösteri 2,000,000

Ayrıca yine Seattle ve Davos’taki gösteriler sırasında, “kitlesel protesto” ile “entelektüel analizi” birleştirecek dünya çapında bir forum yapılması kararı alınmıştır. 2001 yılından itibaren ‘Dünya Sosyal Forumu’ (DSF) adı altında yıllık toplantılar şeklinde forumlar yapılmaya başlanmıştır. Forumlardan ilk üçü Porto Alegre’de, dördüncüsü Hindistan’ın Mumbai kentinde, beşincisi Porto Alegre’de, altıncısı aynı anda üç ayrı merkezde Batı yarıküre için Venezüella'nın başkenti Caracas'ta, Afrika için Mali'nin başkenti Bamako'da ve Asya için Pakistan'ın Karaçi kentinde, yedincisi de Kenya’nın Nairobi kentinde yapılmıştır. Bölgesel ve ülkesel sosyal forumlar da gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, 30 Eylül-1 Ekim 2006 tarihlerinde İstanbul'da da Türkiye Sosyal Forumu toplanmıştır (Kalfa ve Atay, 2008: 128). Sosyal forumlarda her yıl artan bir katılımla on binlerce insan bir araya gelerek ekonomik, siyasal, toplumsal ve çevreye ilişkin sorunları tartışmış, deneyimler aktarılmış ve gelecekte yapılacak faaliyetler için dayanışma ağları oluşturulmuştur.