• Sonuç bulunamadı

World Class University Qualifications and Turkish Universities

Belgede Bildiri Kitab›/ Cilt 1 (sayfa 96-112)

Moderatör: Prof. Dr. Durmufl Günay(Yüksekö¤retim Kurulu, Ankara, Türkiye) Kat›l›mc›lar:(Alfabetik s›rada)

Prof. Dr. Yücel Altunbaflak(TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Ankara, Türkiye)

Prof. Dr. Abdullah Atalar(Bilkent Üniversitesi, Ankara, Türkiye)

Prof. Dr. Ümran ‹nan(Koç Üniversitesi, ‹stanbul, Türkiye)

Ödül ceza sisteminden sonra üçüncü aktarmaya çal›flaca¤›m fark üniversitenin yönetiflimi. Kamu üniversitele-rinde bu derece güçlü, yukar›dan-afla¤›ya bir yap›lanma olmas›n› do¤ru bulmuyorum. Ö¤retim üyesinin merkez-de oldu¤u, ö¤retim üyesinin temel aktör kabul edildi¤i bir yönetiflim tarz› benimsemeliyiz.

Dördüncü olarak, kalite güvence sistemlerinden de biraz bahsedeyim. YÖK üniversitelerin aynas› olmal›d›r. YÖK ve TÜB‹TAK birlikte çal›flarak üniversitelerin aynas› olmal›d›rlar. Her üniversitede kaç tane makale bas›l-m›fl, bunlar›n kaliteleri nelerdir, kaç tane hoca vard›r, hocalar›n yapt›klar› Ar-Ge proje portföyü nedir, hocalar›n kaç ö¤rencisi vard›r? Tarafs›z kaynak olarak YÖK s›ralamalar yapmal›, her üniversitenin karnesini ortaya ç›kmal›. A üniversitesinin karnesi budur, B üniversitesinin karnesi budur, C üniversitesinin karnesi budur. Evet, ben bu noktada konuflmalar›ma son vermek istiyorum hepinize dinledi¤iniz için çok teflekkür ediyorum. ‹yi günler.

Prof. Dr. Durmufl Günay:

Hocam teflekkür ederim. fiimdi ikinci konuflmac›m›z burada tersinden bafllam›flt›k. Ümran ‹nan, Koç Üniver-sitesi rektörümüz. Hocam konuflman›za bafllamadan önce bir fley söylemek istiyorum. E¤er flu konuyu bir aç›kl›-¤a kavuflturursak; dünya çap›nda üniversite diyoruz da, ne demek dünya çap›nda üniversite yani nedir o fley ki bir üniversiteyi dünya çap›nda olsun. Dünyadaki var olan kavramlaflt›rma nas›l ve hangi niteliklerine bakarak veya hangi kriterlerin üzerinde olan üniversiteye dünya çap›nda deniyor. Buralarda biraz aç›kl›¤a kavuflturursak veya bu ölçütler ne kadar do¤rudur? Elefltirilebilir ölçü nedir. Önce bu kavram› netlefltirmenin üzerinde durabilirseniz memnun olurum. Teflekkür ederim.

Prof. Dr. Ümran ‹nan:

Ben teflekkür ederim. Say›n YÖK Baflkan›m, De¤erli YÖK Üyeleri ve Kat›l›mc›lar benim sunumum yok. Bir yerde Yücel Bey’e kat›l›yorum. Ancak bu panel türü oturumlarda sunum sanki olmasa daha iyi ama olsa da olur. Önce Say›n Durmufl Bey’in sorusuna yan›t vermeye çal›flay›m. Dünya çap›nda üniversite deyince; ben bilim üre-ten, bunu dünya çap›nda standartlarla üreüre-ten, ayn› zamanda da mükemmel bir e¤itim veren ve üretti¤i bilimi de, yüksek lisans ve doktora programlar›nda üretti¤i bilimi de lisans e¤itimine en iyi flekilde yans›tan ve lisans e¤iti-mindeki ö¤rencileri bu bilim aktivitesi ile en iyi kaynaflt›ran bir üniversite düflünüyorum. Yaln›z tabi-i mükemmel üntabi-iverstabi-ite ve e¤tabi-ittabi-im esas›nda ülkeden ülkeye çok büyük farkl›l›klar göstertabi-ir. Hatta geltabi-iflmtabi-ifl ülkelerde bile temel felsefi farkl›l›klar vard›r. Örne¤in Japonya’da üniversiteler daha çok bilgiyi üst üste, bir yerde de tabiri caizse bo¤az›ndan afla¤› t›kalamak fleklinde ö¤renciye verir. Avrupa’daki baz› üniversitelerde de bu böyledir; Fran-sa’da mesela. Ama Amerika’daki üniversitelerde özellikle çekirdek program, yani insanl›¤›n yüzy›llar boyu üretti-¤i bütün bilgi yelpazesinin hepsi ile ö¤rencileri ilk önce tan›flt›rd›ktan sonra konular›nda uzmanlaflt›rmak fleklinde yaklafl›m vard›r. Tabii ki üniversite e¤itimi her yerde dört sene oldu¤u için bu ikinci metodda birinci metodda ol-du¤u kadar derinlemesine uzmanlaflm›fl olmaz ö¤renciler. Dolay›s›yla mezunlar mesleklerini icra edecekleri saha için, o zanaat› icra etmek için derinlemesine Japonya’daki kadar uzmanlaflm›fl olmayabilirler. Fakat bunun çok önemli bir sonucu vard›r. Bu sonuçta çok ö¤renmeden ileri gelen yarat›c›l›¤›n törpülenmesinin önlenmesidir. Ni-tekim Amerika’ya bakt›¤›n›z zaman yarat›c›l›k aç›s›ndan Amerika’n›n en hafife alabilece¤imiz üniversitelerinde bi-le okuyan ö¤rencibi-ler bir yerde belli bir normun üstünde bir e¤itim ald›ktan sonra art›k genifl tabanl›, genifl bir yel-pazede e¤itimle tan›flt›klar› için yarat›c›l›k özelliklerini kaybetmemifl olurlar.

Arkadafllar insan ne kadar çok bilirse o kadar yarat›c› oluyor. Ben flahsen kendi çal›flmalar›mda bunu hep göz-ledim. Ben üniversitede uzun seneler ö¤retim üyeli¤i yapt›m. Doktora ö¤rencilerim vard›. Ben her yaz bu dokto-ra ö¤rencilerimi lisans ö¤rencilerim ile birlikte çal›flt›r›rd›m. Lisans ö¤rencisi dedi¤iniz ö¤renci 19-20 yafl›ndaki çocuk, bir iki ders ya alm›fl ya almam›fl hiçbir fley bilmiyor. Doktora ö¤rencisi ile onu ayn› odaya koyup, hatta bir dirsek sürtün, birlikte bir fleyler yap›n dedi¤in zaman çok s›k olan bir olgu flu: Bu hani naif lisans ö¤rencisi bir so-ru soso-ruyor. Diyor ki flunu niye böyle yap›yorsunuz ya diyor mesela flimdi tabii bir bak›yorsun tek cevap böyle ya-p›la gelmifl de ondan diyebiliyorsun esas›nda. Çünkü o çok bilen doktora ö¤rencisi ve çok bilen ö¤retim üyesi o soruyu soramayacak kadar çok biliyor. Dolay›s›yla o merak dürtüsünden gelen yarat›c›l›¤› kaç›r›yor. Ama biz bu lisans ö¤rencileri ile doktora bu flekilde kar›flt›rd›¤›m›z zaman iflte o ikisinin kaynaflmas›ndan ortaya ç›kan fley ya-rat›c›l›k oluyor. Hem bilginin olgunlaflmas› olufluyor hem de yaya-rat›c›l›k oluyor. Ben diyorum ki mükemmel bir dünya çap›ndaki üniversitenin iflte bu yarat›c›l›¤› törpülememeyi ana amaç olarak edinmesi elzemdir diyorum. Da-ha çok fleyleri ö¤retmek maalesef bizim üniversitelerimizde Da-hatta baz› dünya çap›ndaki üniversitelerde de ön pla-na ç›k›yor. Her ö¤retim üyemiz diyor ki iflte efendim benim müfredat›m budur. A’dan Z’ye kadar budur. 17 haf-ta s›ras›nda ben bu konular› iflleyece¤im. Aman iflleyemezsem mahvolurum. H›zl› gideyim, yavafl gideyim de tek iflleyeyim. Ben de diyorum ki art›k bu bilgi ça¤›nda ben bilgiye iki t›kla ulaflay›m diyorsam ve bütün ö¤renciler de

bunu yapabiliyorsa senin o müfredat›n›n A’dan Z’ye kadar olan k›sm›n›n dörtte birini dörtte üçünü kaplamasan da olur. Önemli olan senin s›n›ftaki ö¤rencilerle diyalogu maksimum flekilde, efektif flekilde tetiklemendir. Ve ö¤ren-ci deki merak dürtüsünü, ö¤renme hevesini tetiklemendir. Yani önemli olan her ö¤renö¤ren-cinin her derse isteyerek ve hevesle gelmesi ve hevesle o derse kat›lmas›d›r. Çünkü kapsamad›¤›n fleyleri nas›l olsa bir ifle girdi¤i zaman, o za-naat› icra ederken zaten ö¤renecektir. Zaten üniversiteler zanaat ö¤reten kurumlar olmamal›; ona meslek okulu deniyor biliyorsunuz. Bir de Türkiye’de o problem de var. Dünyada üniversiteler aras›nda Amerika’da mesela çok önemli farkl›l›klar var. Ama orada bu farkl›l›klar bir zenginlik olarak alg›lan›yor. Farkl›l›k birisi iyi, birisi kötü de-¤erlendirilmesi de¤il. Bir zenginlik olarak alg›lanmas›, mesela benim oldu¤um yerde efendim bir üniversite vard›. ‹flte ben ö¤retim üyesiydim orada. O üniversiteye her müracaat eden 10 kifliden bir kifli ancak girebiliyor. Son de-rece seçkin bir üniversite ama hemen yan›nda yüz senelik bir baflka üniversite vard›. O üniversite, yüz senelik çok oturmufl bir üniversite. Yüksek lisans ve doktora bölümleri yok ve mühendis, sosyolog, psikolog yetifltiriyor ve onun yetifltirdi¤i elektrik mühendisleri örne¤in bir mesle¤e girdiklerinde çok daha çabuk tak diye o zanaat› icra etmeye bafllayabiliyorlar. O üniversitenin amac› %90 mezunlar›n›n derhal ifle giren ve doktora ve master yapma-yan, bu zanaatlar› icra eden kiflileri yetifltirmek. Bunlara mühendis deniyor ya da baflka bir fley deniyor. Ama üni-versitenin görevi o toplumda mezunlar›n›n %90’n›n master veya doktora yapt›¤› ayn› sahada de¤il de¤iflik saha-larda ve dolay›s›yla master ve doktora s›ras›nda uzmanlaflabildi¤i ve icra etmek için girdikleri endüstride de baflka bir amaçla çal›flt›klar› bir toplumdan bahsediyoruz. Her ikisi de sayg›n üniversite, her ikisinin de çok önemli rolü var toplumda, her ikisinin de mezunlar› son derece baflar›l› meslekler edinebiliyorlar. Çok iyi para kazanabiliyor-lar ama amaç de¤iflik. Bizim Türkiye’de ben diyorum ki 160 tane üniversite varsa hepsinin de illa yüksek lisans programlar›n›n, doktora programlar›n›n üst düzeyde olmas› flart de¤ildir. Baz›lar› da dört senelik e¤itimi en iyi fle-kilde vermeye odaklanabilirler. Üniversite dedi¤imiz zaman çok genifl tarifi olan bir fleyden bahsediyoruz. Dola-y›s›yla bunu bir kere görmemiz laz›m. Görmedi¤imiz zaman kaynaklar› çok farkl› olan, bafllang›ç noktalar› çok farkl› olan üniversiteleri bir yüksekö¤retim kurumuyla idare etmek zorunda kal›yor Say›n YÖK Baflkan›m›z ve üyeler. Ve bunlar›n aralar›ndaki amaç birli¤i de kavramsal olarak kar›flm›fl oluyor. Hâlbuki bugün ‹stanbul Teknik Üniversitesi var. 150 seneden fazla var olan üniversite ve yeni kurulmufl olan farkl› üniversiteler birbirlerini tetik-leyecek bir konumda olmalar› laz›m. Bunlar›n birbirlerine karfl› ölçülecek de¤il de birbirlerini tetiktetik-leyecek konum-da olmalar› laz›m. fiimdi vak›f üniversitelerinden bahsedildi mesela. Tabii yurt d›fl›nkonum-da hakikaten baz› ülkelerde hiç yok; demek ki hiç olamazsa da olabiliyor. Ama baz› ülkelerde de çok var. Hatta baz› ülkelerde, örne¤in Amerika’da ö¤rencilerin %20 veya %30’u vak›f üniversitelerinde okutuluyor. Türkiye’de bu rakam san›r›m, yanl›fl›m varsa dü-zeltsinler, %4-5 ve hiçbir zaman da âcizane yorumum bu %10’u geçemez. Vak›f üniversiteleri devletin büyük gü-cüyle çok say›da ö¤rencileri istihdam etti¤i bir ortamda hiçbir zaman hacim olarak çok büyük say›da ö¤rencileri bünyesinde bulunduramaz. Ama vak›f üniversiteleri ne yapabilirler? Ayn› yurt d›fl›nda oldu¤u gibi vak›f üniversi-teleri mükemmel bir üniversitenin ne oldu¤unu, bunu kurarak ve yaflatarak gösterebilirler. Bunu kurarak yaflata-rak gösterdi¤imiz zaman o zaman bütün di¤er üniversiteler bir örnek olayaflata-rak görüneceklerdir vak›f üniversiteleri-ne. Ve bu örnek do¤rultusunda en ufak bir k›p›rdama olsa bile bu Türkiye’nin akademik yelpazesinde kalk›nma olacakt›r. Dolay›s›yla vak›f üniversitelerinin rolü tetiklemektir diye düflünüyorum. Çünkü zaten say›lar›m›z ö¤ren-ci aç›s›ndan çok az.

fiimdi yine bu yurt d›fl›ndaki üniversitelerle bizim aram›zdaki karfl›laflt›rmalardan bahsedersek. Yarat›c›l›¤› öl-dürmemenin çok önemli oldu¤undan bahsettim. Bu bence birinci derecede önemli çünkü bir insan beyninin dina-mik da¤›l›m› son derece genifltir. Ve bir toplumun, bir üniversitenin herhangi bir ülkenin en önemli kayna¤› da za-ten bu insan kaynaklar›d›r. Ve bu insan kaynaklar› aras›ndaki farkl›l›klar›n önemli bir avantaj oldu¤unu de¤erlen-dirmemiz laz›m. Ve amac›m›z›n bu farkl›l›klara ra¤men her bireyimizi, bu kendi içerilerindeki heves ve heyecan› toplum faydas›na en iyi flekilde kanalize edebilecek toplum yaratmam›z laz›m. Sanatkâr olacak olana sanatkâr olma-s›n› sa¤lamak laz›m. Mühendisli¤i yatk›n olan›n mühendis olmaolma-s›n› sa¤lamam›z laz›m. Aksi takdirde herkes mühen-dis olmaya çal›fl›yor ve zaman kaybediyoruz diye düflünüyorum. Bu konuda da serbestlik öne ç›k›yor: fiimdi benim inanc›ma göre ne zaman ve nerede, nas›l olursa olsun YÖK’ün üniversiteye koydu¤u kurallar olsun, bir üniversite rektörün dekanlar›na koydu¤u kurallar olsun, dekanlar›n ö¤retim üyelerine koydu¤u kurallar olsun. Ne zaman bir yönetici veya üst düzey yönetici yol gösterirse, kural koyarsa, ne kadar bu yoldan yürü, böyle yap, böyle yapma der-se, bunu her dedi¤imizde biz yarat›c›l›¤› törpülüyoruz diyorum. Herkesi her yerde serbest b›rakmak için bir içgü-dü içersinde olmam›z laz›m diye içgü-düflünüyorum. ‹nsan en güzel ve en çok fleyi, en serbestken üretendir. Demek ki ben üniversitemde bunu yapmaya çal›fl›yorum. Ben diyorum ki ben benim ö¤retim üyelerimi al›rken en yüksek kri-terlerle al›yorum. ‹lan veriyorum onlarca kifli hatta bazen 100’den fazla baflvuruyor. Ben k›sa listemi oluflturuyorum. K›sa listemle mülakat›m› yap›yorum. Bu ç›tam› geçmifllerse al›yorum. Geçmemifllerse alm›yorum.

Prof. Dr. Durmufl Günay:

Ümran Hocam sözlerinizi bir iki dakika içinde tamamlarsan›z…

Prof. Dr. Ümran ‹nan:

“Tamam.” Bir kere ald›ktan sonra da önünden çekilip mümkün oldu¤u kadar serbest flekilde ilerlemesini sa¤-l›yoruz. fiimdi ayn› ba¤lamda “bir-iki dakika içinde bitiriyorum”, bu köstek olmak yerine destek olmaktan biraz önce bahsettim, ayn› flekilde denetim çok önemli bir fley ama güven de çok önemli bir fley; insanlar zaten en iyi fleyleri üretmek için motive olmufl vaziyetteler diye düflünüyorum. Ve dolay›s›yla denetlerken programlar›m›z›, üniversitelerimizi ç›kt›lar›na göre denetleyelim diyorum. Örne¤in kaç tane yay›n yapt›, kaç tane yay›n›na at›f ald›, mezunlar› nerede bu gibi ç›kt›larla de¤erlendirebilirsek o zaman daha bir sa¤l›kl› e¤itim sistemine do¤ru gidebili-riz diye düflünüyorum. Teflekkür ederim.

Prof. Dr. Durmufl Günay:

Hocam, biz de teflekkür ederiz, sa¤olun. Evet, flimdi üçüncü panelistimiz Hakan Orer Hocam›z Hacettepe Üniversitesi’nden. Hocam ben ayn› sorunun üzerinde ikamet ediyorum. Nedir dünya çap›nda üniversite, hangi ni-telikler bir üniversiteyi dünya çap›nda yapar? Ve dünya çap›ndaki üniversiteler hangi üniversitelerdir? Kaçt›r ade-di? Ve bir üniversitenin dünya çap›nda üniversite olma yetene¤ini belirleyebilece¤imiz göstergeler olabilir mi? Baksak, e¤er flu üniversiteler dünya çap›nda olma karakteristi¤ine sahiptir diyebilece¤imiz parametreler var m›d›r? Varsa bunlar nedir? Bu dünya çap›ndaki üniversite ekseninden fazla uzaklaflmadan konuflman›z›n daha çok yarar-l› olaca¤›n› düflünüyorum. Buyurun Hocam.

Prof. Dr. Hakan S. Orer:

Çok teflekkür ediyorum. Say›n YÖK Baflkan›, de¤erli YÖK Üyeleri ve meslektafllar›m, akademisyen arkadaflla-r›m hepinizi sayg›yla selaml›yorum. Panel baflkan›m›z›n verdi¤i direktif do¤rultusunda konuyu irdelemeye çal›fla-ca¤›m. Bir kere bunu hangi ba¤lamda inceledi¤imizin de önemi var. Türkiye hakikaten dinamik ve yükselen bir pazar. G20 üyesi stratejik hedeflerimiz var. 2023’te ilk 10 ekonomi aras›na girmeye çal›fl›yoruz. fiu anda 16. s›ra-day›z. Asl›nda oralardaki hedeflerimize bakt›¤›m›zda imalat a¤›rl›kl› bir ekonomiden inovasyon a¤›rl›kl› bir eko-nomiye geçme durumunday›z; bizim esas önemli önceliklerimizden bir tanesi bu. Bunu yapabilmek için tabi-i ktabi-i tabi-ifl gücünün flu anda yettabi-iflttabi-irtabi-iltabi-ifl btabi-içtabi-imtabi-intabi-i ctabi-iddtabi-i btabi-ir flektabi-ilde ele almam›z gerektabi-iyor. fiu anda k›rsal kestabi-imden kente ciddi göç olan bir ülkede yafl›yoruz. Dolay›s›yla niteliksiz iflgücünün ciddi bir flekilde flehirlere do¤ru akmas› söz konusu; bunu bizim eritmemiz laz›m. O yüzden bir önceki panelde de yaflam boyu e¤itim dedi¤imiz zaman bu in-sanlar›n hayat boyu bir tak›m fleylere dönüfltürmesi, bir tak›m konular› yeniden ö¤renmesi gerekiyor. Bu bizim için yüksekö¤retimde yük oluflturan bir konu. Nispeten genç bir nüfusumuz var; 28 yafl›nda medyan bir yafl olarak ve üniversiteleflme oran› aç›k ö¤retimle birlikte bak›ld›¤›nda %39’lara ama o kriterlere bak›ld›¤›nda ve halen kriter-lerin oldukça alt›nda olan örgün e¤itimde %25’lerde bulunuyor. Bu flu anda yükselme e¤iliminde olan bir rakam ama o e¤ilimi de daha henüz dünya ortalamalar›na ç›karabilmifl de¤iliz. Türkiye bilimsel yay›n say›s›n› en fazla art-t›ran ülkelerden bir tanesi; 1986’larda 44. s›ralardayken son y›llarda yükselerek 18. s›raya kadar geldi. Gerçekten art›fl gösteren bir yay›n say›s› olmas›na ra¤men bir de ayr›ca bakt›¤›m›zda bu yay›n say›s›n›n art›fl h›z›nda da ciddi art›fllar sa¤lad›¤›m›z› görüyoruz. Fakat tarihsel olarak bak›ld›¤›nda bunun muhtelif k›r›lma noktalar› var. Bir tane-si 1981’de, o civarlarda YÖK’ün kurulmas›, bununla ile birlikte yay›n say›s›nda ciddi bir art›fl oluyor. Daha sonra 90’larda yükseltme kriterlerinin gelmesi ayn› flekilde ciddi art›fl yaratm›fl durumda; art›flta art›fl h›z›ndan bahsedi-yorum. Ve daha sonra da yükseltme kriterlerini de¤ifltirilmesi ile yeniden bir art›fl elde edilmifl durumda. Yani so-nuçta bizim ülkemizde yay›n say›s›ndaki art›fl›n bilimsel üretimimizde asl›nda üniversitede akademik yükseltme-lerle de ciddi bir flekilde ba¤lant›s› oldu¤unu iddia etmek mümkün. Dünya çap›ndaki üniversiteler deyince flimdi bu ba¤lam üzerinden bunlar›n nas›l de¤erlendirildi¤ine ve s›ralamayla ilgili olarak önemli konuflmalara da flahit ol-duk. Ben burada üç tane s›ralamadan size k›saca bahsedece¤im. Times gazetesi taraf›ndan yap›lan yüksekö¤retim s›ralamalar› dünyadaki ilk dört üniversiteyi kaps›yor. Amerika’da yap›lan en iyi okullar s›ralamalar›, en iyi üniver-site s›ralamalar› ve Çankaya Üniverüniver-sitesi taraf›ndan yap›lan s›ralamay› hepimiz biliyoruz. fiimdi bu s›ralamalara bakt›¤›m›z zaman, bunlarla ilgili olarak ayr›nt›ya girmeyi hiç düflünmüyorum ama gördü¤ümüz fley flu, biraz önce benden önceki konuflmac›lar›n da çok net olarak bahsetti¤i gibi öncelikle üniversitedeki bir kere ortam›n de¤er-lendirilmesi önemli ama parametrenin çok büyük bölümü, hepsinde de dikkatinizi çekerek vak›flar, at›f say›lar› araflt›rma potansiyeli ile ilgili ölçümler ön planda yer al›yor. fiimdi sonuç olarak buradan gördü¤ümüz fley flu, biz dünya çap›ndaki üniversite dedi¤imiz zaman bu üniversitelerin esas kalitesinin bilim üretme niteli¤i ile ilgili bir

kalite oldu¤unu anl›yoruz. Ortak özellik araflt›rma ile ilgili parametrenin ön planda olmas›. Neden peki bu böyle oluyor? As›l bunu düflünmemiz laz›m. Çünkü asl›nda araflt›rma eflittir bilgi demek. Ve bilgi de normalde üniver-sitenin hani ne ifle yarad›¤› henüz belli olmayan bilgilerdir, ki buna en temel araflt›rmalar, en uçuk kaç›k araflt›r-malar da dâhil. Araflt›raraflt›r-malarda elde edilen bilgi k›r›nt›lar›ndan söz ediyorum. Bunlar›n uzun vadede, belki de uzun y›llar alarak üniversiteden daha çok sonra sanayi, en son da ürüne gitmesine iliflkin inanc›n olmas› gerekir. Yani bu inanc›m›z olmazsa zaten bu bilgileri üretmemizin bir anlam› yok. Ama bizde belki bu böyle olmuyor. Bizdeki üniversiteler genellikle profesör yetifltirme yerleri gibi görülebiliyor. Yani üniversitenin bilginin s›n›rlar›n› gelifl-tirildi¤i bir yer oldu¤unu ve yeni bir bilgi üretecekleri yer oldu¤unu iyice kavramam›z gereklidir.

‹sviçre Hükümeti için haz›rlanm›fl bir rapordan al›nan verilere göre, refah seviyesi en yüksek olan, ‹sviçre, ‹s-veç gibi ülkelerde gerçekten al›nan at›flarla elde edilen refah aras›nda bir iliflki var. Yani, orada elde edilen her bil-gi o ülkede yaflayan insanlar›n refah›na bir katk› da yap›yor. fiimdi bizim için paradigmay› de¤ifltirecek en önemli alg›n›n bu olmas› laz›m. E¤er biz, üniversitede bilgi üretiyorsak bu bilginin bir flekilde bizim hayat›m›za ve refa-h›m›za bir katk› yapmas› laz›m. Bunu yapamayan bir üniversite, üniversite görevini bence yerine getiremiyor de-mektir. Türkiye flu anda yüksek say›da yay›n yapan ülkeler kulübüne girmifl durumda. Ve bu ülkeler içinde bizim giderek etkimizi art›rmam›z gerek. Bu gereklili¤i ne olursa olsun sa¤lamak durumunday›z. Bizim üzerinde kafa yormam›z gereken esas konulardan biri bu. Ama Hindistan gibi, Çin gibi flu anda at›l›m yapmakta olan çok önem-li ülkeler de etkiyi art›rmakta çok baflar›l› olam›yorlar. Yani bu ifl düflündü¤ümüzden daha zor olabiönem-lir. Dolay›s›y-la dünya çap›ndaki üniversitelere dönüflme sadece Türkiye’nin bir sorunu de¤ildir. MeseDolay›s›y-la Çin’in de Hindistan’›n da üzerinde çok önemli bir flekilde durdu¤u bir konu. fiimdi normalde biz Bologna süreci ile yeterlilikler sürecini yaflayan bir ülke olarak asl›nda bir tak›m avantajlara sahibiz. Özellikle Çin ve Hindistan’la karfl›laflt›rd›¤›m›z za-man. Ama onlar da kendi Bologna’lar›n› kendileri yap›yorlar. Yani hani nas›l bizim Kopenhag kriterleri olmazsa Ankara kriterlerimiz vard›. Burada da onlar›n Bologna’lar› yoksa kendileri, mesela fiangay kriterleri gibi bir kriter ç›kar›p bunu uygulamaya çal›fl›yorlar. Çünkü kimsenin dünya çap›nda rekabette geri kalmak gibi bir flans› yok.

Lisans e¤itimine bakt›¤›m›z zaman, Bologna ö¤renciyi bir meslek sahibi yapmay› öngörüyor. Yüksek lisansta bilimsel araflt›rma ortam›na sokmay› öngörüyor. Doktorada ise bilimsel araflt›rma yapt›rtmay› öngörüyor. Dolay›-s›yla araflt›rma ile doktora e¤itimini ba¤lamak laz›m. Yani nas›l refahla bilgi aras›nda bir iliflki varsa üniversitede araflt›rma ve doktorayla da benzer bir iliflki kurmam›z gerekiyor. fiimdi Türkiye’deki temel sorunlardan biri, ma-alesef o kadar önemli bir yüksekö¤retim ülkesi olmam›za ra¤men uzun dönemler içinde mezun olan kifliler aras›n-da doktoral›lar›n oran›n› artt›rmay› çok fazla baflaramamam›z. Yüksek lisans mezunlar›m›zaras›n-da ciddi bir art›fl var, ama doktorada mezun say›lar› afla¤› yukar› ayn› seviyelerde seyrediyor. Uzun, yani son 10 y›l›n ÖSYM rakamlar›-na bakacak olursak, yüksek lisans mezunlar›n›n say›s›nda bir z›plama var; bu z›plamalar genellikle af dönemleri ile

Belgede Bildiri Kitab›/ Cilt 1 (sayfa 96-112)