• Sonuç bulunamadı

Say›n Cumhurbaflkan›'n›n Aç›l›fl Konuflmas›

Belgede Bildiri Kitab›/ Cilt 1 (sayfa 66-72)

Ö¤retim üyelerimiz bir tarz olarak gerçe¤i ve adaleti korkusuzca savunmal› ki, ö¤rencilerimiz de bunu bir gele-ne¤e dönüfltürebilsinler. Bir üniversite için en tehlikeli fikir, tehlikeli veya sak›ncal› diye baz› araflt›rma konular›ndan uzak durmakt›r. Üniversiteler tabii ki, farkl› görüfllerin bir arada ve diyalog içinde dile getirildi¤i mekânlar olmal›d›r.

De¤erli Konuklar,

Üniversite tabii ki bir özgürlük alan›d›r. ‹lkö¤retim belki bir toplumun mayalanmas›ndaki en kritik araç olmufl-tur. Ama bir toplumun üst düzeyde iddialar› olabilmesi için, güçlü ve iyi üniversiteleri olmas› gerekir. Güçlü versitelere sahip olan ülkelerin geliflmifl, demokratik ülkeler oldu¤unu da gayet aç›kça görüyoruz. Dolay›s›yla, üni-versiteler ayn› zamanda ülkelerin hem demokrasilerinin hem ekonomilerinin hem de toplumsal di¤er alanlardaki geliflmelerinin, hepsinin bir nevi iflareti olmaktad›rlar; bir nevi sebep-sonuç iliflkisi ortaya ç›kmaktad›r. O bak›m-dan, üniversitelerimizi güçlü üniversite yapmak için elimizden ne gelirse yapmam›z gerekir.

Ülkemizin art›k her taraf›nda bulunan üniversiteler, inan›yorum ki hem farkl›l›klara olan hoflgörümüzü art›ra-cak hem de kalk›nman›n motoru olaart›ra-caklard›r. Hat›rlatal›m ki, demokrasi sadece oy vermeden ibaret bir ifllem de de¤ildir. Üretebilen, kendi kendine yeten, elefltirel düflünebilen, yetenekli, aç›k ve her yönüyle yetenekleri gelifl-mifl bir insan gücü, hem demokrasimizin hem de kalk›nmam›z›n teminat›d›r.

De¤erli Konuklar,

Modern zamanlarda üniversitelerin ifllevi ve görevlerinde önemli de¤iflim ve dönüflümler yaflanm›flt›r. ‹lk mo-dern üniversiteler, momo-dern ulus devletlerin do¤ufluyla birlikte ortaya ç›km›flt›r. Üniversite, bir yanda devletin sa-nayileflmeye paralel olarak ihtiyaç duydu¤u insan gücünü karfl›larken, öte yandan bir ulusa dair ortak bilgileri üre-ten ve bu bilgileri yeni nesillere aktaran kültür evleri de olmufllard›r. Modern ulus devlet de¤ifltikçe, üniversiüre-tenin ifllevi ve rolü de de¤iflmifltir. Sözgelimi, milli s›n›rlar›n ortadan kalkmas› ve küreselleflmeyle birlikte, üniversite de her geçen gün daha fazla küresel bir rol alm›fl ve iflleve bürünmüfltür.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti birçok alanda önemli de¤iflimler geçirmifltir. Hepimizin bildi¤i bir özdeyifl var-d›r; “Hakikat, zaman›n çocu¤udur.” diye. Baz› hakikatlerin ortaya ç›kmas› için uygun bir zaman ve zemin de ge-rekmektedir.

Sevinerek söylemek isterim ki, ülke olarak art›k üniversitelerimizden taleplerimiz artm›flt›r ve beklentilerimiz de yükselmifltir. Bunun zaman› gelmifltir ve geçmektedir. Böyle bir ortam›n, üniversitelerimize önemli bir moti-vasyon sa¤layaca¤›n› da içtenlikle düflünüyorum.

Yeni Türkiye’nin art›k yeni ve güçlü üniversitelere ihtiyac› vard›r. Demokrasimiz her geçen gün biraz daha kökleflmekte ve olgunlaflmaktad›r. Demokrasimizin teminat› olan sivil toplum ve ekonomimiz güçlenmektedir. Üniversiteler bu de¤iflime düflünsel ve insan gücü plan›nda da en büyük katk›y› veren kurumlard›r. Bütün bu de-¤iflimler, üniversitenin de sundu¤u hizmetlerde ciddi bir de¤iflim ve dönüflüm gerektirmektedir.

Asl›nda sadece yeni Türkiye’den de¤il, yeni bir dünyadan bahsetmemiz gerekir. ‹çinde yaflad›¤›m›z dünya bi-ze bir bak›mdan son derece çarp›c› baz› yeni oluflumlar da getiriyor. Art›k 19. yüzy›l›n üniversitesini tasarlayan Sa-nayi Devriminin içinde yaflam›yoruz. Dünya 20. yüzy›l›n son çeyre¤inde SaSa-nayi Devrimini aflt›. Bugün elektronik devrimiyle yüz yüzeyiz. 1980’lerden bafllayarak geliflen bu devrim, bize yeni teknik olanaklar sunuyor. Zaman ve mekân alg›m›z, bu devrimin bir sonucu olarak köklü bir biçimde de¤ifliyor. Daha önceki dönemin en önemli ye-niliklerinden birisi olan sanayi tarz› üretimin insanlara getirdi¤i belirli bir zamanda, belirli bir yerde olmak, fabri-ka iflçisi olarak her gün ayn› mekâna gitmek zorunlulu¤u ve k›s›tlamas›, ortadan fabri-kalk›yor.

Art›k bugün zaman ve mekân kavramlar›n› yeniden tart›fl›yoruz ve yeniden de¤erlendiriyoruz. Bu durumun bi-lincimize kazand›rd›¤› esnekli¤i inkâr etmek de herhalde mümkün de¤ildir. O esneklik, özgürlük demektir.

Günümüz dünyas›, sözünü etti¤im özgürlük için, yeni bir demokrasi anlay›fl› da üretmektedir. Ülkemizin ve dünyan›n dört bir yan›nda yer alan toplumsal olaylar, bu durumun aç›k ispat›d›r. O olaylar›n, elektronik ortam›n tetiklemesiyle bafllamas›, o ortamda geliflip yay›lmas›, üniversite gençli¤inden destek bulmas› ve ana talebin de-mokrasi oluflunun, yeni üniversite olgusunun niteli¤i hakk›nda yeterince ipucu verdi¤i kanaatindeyim.

Dünya, yeni bir üniversite anlay›fl›na da ihtiyaç duymaktad›r. Bütün bunlardan dolay›, üniversite art›k ö¤ren-cilerini ezberci ve dogmatik yetifltiremez. Dünyayla iliflkileri alabildi¤ine yo¤unlaflan, kendi içine kapand›¤› dö-nemleri geride b›rak›p dünyayla bütünleflme çabas› içine giren bir Türkiye’de, üniversite müfredat› sabit fikir ve dogmalar›n ezberletilmesini d›fllamal›, elefltirel düflünceyi ö¤retmeyi esas almal›d›r.

Üniversite ö¤rencilerinde farkl›l›klara karfl› bir duyarl›l›k da gelifltirilmelidir. Üniversite ö¤rencilerine eski ve yeni sorunlara karfl› al›fl›lm›fl zihinsel kal›plar›n d›fl›na ç›karak, yeni ve esnek çözümler üretme cesareti de kazand›-r›lmal›d›r.

Üniversite art›k eskiden oldu¤u gibi ö¤rencilerini tek tiplefltirme veya ayn›laflt›rma gayesi güdemez. Art›k içi-ne kapal› bir ülke olmad›¤›m›z›, d›fla aç›k oldu¤umuzu, dünyayla da bütünleflti¤imizi herkes görmelidir. Geliiçi-nen noktada, sivil toplumu ve ekonomisi alabildi¤ine çeflitlenmifl ve olgunlaflm›fl bir Türkiye’de her yönüyle farkl›lafl-m›fl mezunlar vermek gerekti¤i kanaatindeyim.

Yine gelinen noktada üniversiteler art›k dünya sorunlar›na duyarl› ve küresel liderlik özelliklerine sahip me-zunlar yetifltirmelidir. Ö¤rencilerimizin küresel liderlik rollerine iyi haz›rlanmas›n› istiyorsak, elbette ki üniversi-telerimizde daha fazla küresel konulara da odaklanmal›y›z.

Üniversite art›k program açarken sadece devletin geleneksel ihtiyaçlar›n› da gözetemez. Üniversiteler, prog-ramlar›n› çeflitlendirmeli, toplumun talep etti¤i ve küresel rekabetin gerektirdi¤i yeni alanlarda da faaliyet göster-melidir. Yeni kurulan üniversiteler, eski üniversitelerdeki programlar› oldu¤u gibi almaktan kaç›nmal›, yerel ihti-yaçlar› gözeterek farkl›laflmaya da özen göstermelidir.

De¤erli Konuklar,

Türkiye yeni bir gelecekle karfl› karfl›yad›r. Bugün neredeyse her ilimizde bir üniversite mevcuttur. ‹llerimiz bünyesinde bir üniversite aç›lmas› fikrini her zaman heyecanla destekledim. Fakat bu kurumlar›n bir yüksekokula dönüflmesi, yetersiz kalmas›, her zaman da tehlikedir. Onun için daima üniversiteyle ilgili kurumlarla bir araya gel-di¤imde, üniversiteleri ziyaret etti¤imde, bu konuda hepsinin dikkatini çekerim.

Üniversite ayr› bir fleydir. Üniversite bir lise de¤ildir, bir yüksekokul de¤ildir. Akademinin iklimi farkl› bir fley-dir. Üniversitede muhakkak ki, o iklimi oluflturacaks›n›z ki, orada sadece bilim, e¤itim de¤il, davran›fl da ona göre flekillensin. O bak›mdan, yeni üniversitelerimizin üzerinde özenle durulmas› gerekti¤ini burada bir kez daha vurgu-lamak istiyorum ve üniversitelerin tabii ki bilimsel niteliklerinden, kalitelerinden asla da ödün verilmemelidir.

Farkl› amaçlara hizmet etmek için farkl› kurumlar kurulabilir, ama üniversitenin esas ifllevini ve fonksiyonunu zay›flatacak davran›fllardan daima kaç›nmak gerekir. Bu konuda her fleyi devletten de beklemek yetersizdir aç›kça-s›. Yerel üniversiteler, o bölgede yerel kurumlar›n sahiplenmesi gereken bir projedir asl›nda. Belediyeler, sanayi ve ticaret odalar›, bölgede yat›r›m yapan büyük sanayi kurulufllar›, bankalar ve di¤er müteflebbisler, illerindeki üni-versitelerin kalk›nmas› ve güçlenmesi için de heyecan duymal›, buna göre yeni düzenlemeler yap›lmal› ve onlar bu sistemin içerisine bir flekilde dâhil edilmelidirler. O okullara, gerek Türkiye’nin iyi üniversitelerinden gerekse dünyadan yeni hocalar›n gelmesi için gerekli altyap› ve imkânlar haz›rlamak, bunu uygulayacak esnek yap›lar› kur-mak, bu okullar›n en önemli hedefleri aras›nda olmal›d›r.

De¤erli Konuklar,

Üniversitelerimiz finansman aç›s›ndan da bir çeflitlenmeye gitmelidir. Art›k elit üniversitelerde elit bir kesime yüksekö¤retim hizmeti de sunmuyoruz. Önümüzdeki birkaç y›l içinde nüfusumuzun neredeyse yar›s›ndan ço¤u-nu üniversiteli yapaca¤›z. Biraz önce de¤erli YÖK Baflkan›n›n verdi¤i bilgilere göre neredeyse bu noktalara ulafla-ca¤›z yak›nda.

‹flte bu evrensel e¤itimin finansman›yla elit e¤itimin finansman› ayn› olamaz. Devlet az say›daki üniversitenin finansman›n› sa¤layabilir, ancak her gün say›s› artan ve milyonlara hizmet veren üniversiteler, finansman kaynak-lar›n› da çeflitlendirmelidirler. Üniversitenin kaynakkaynak-lar›n› çeflitlendirmek için toplum ile devletin ilgili birimleriy-le ve ifl dünyas›yla kuraca¤› iliflkibirimleriy-ler, üniversitenin d›fl dünyayla olan ba¤lar›n› güçbirimleriy-lendirecek ve onlara uygun hiz-metler üretmesine yard›mc› olacakt›r.

Üniversitelerin, belli bir dönemden sonra kendi kayna¤›n› üretebilir bir hedefe de ulaflmalar› gerekir, hiç de-¤ilse kaynaklar›na katk› yapacak yeni kaynaklar oluflturmalar› gerekir. Araflt›rmalar›, patentleri, know-how’lar›, bunlar›n teknolojiye uygulamas›, bunlardan gelecek gelirler, bütün bunlar› düflünmemiz gerekir.

Eminim ki sizler çok daha iyi biliyorsunuz. Aran›zda bu tip kurulufllarda, üniversitelerde çal›flan çok de¤erli bi-lim insanlar› var. Amerika’daki, Bat›’daki birçok üniversite bunu en iyi flekilde uyguluyorlar. Dolay›s›yla bu mo-delleri Türkiye’ye tafl›mak için gerekli yasal, idari her türlü esnekli¤i art›k düflünmeliyiz ve bunlar› hayata geçir-meliyiz. Zaten birkaç gün içerisinde yapaca¤›n›z bu toplant›larda, bütün bu konular› enine boyuna, çok teferruat-l› tart›flaca¤›n›z› biliyorum.

De¤erli Konuklar,

Üniversitenin görev ve rolündeki de¤iflime paralel olarak, YÖK’ün de görev ve rolü de¤iflmelidir. Unutmaya-l›m ki YÖK, 1980 y›l›ndan sonra kurulmufltur. O günkü Türkiye’yle bugünkü Türkiye çok farkl›d›r. O günkü Türk insan›n›n anlay›fl›yla, bugünkü anlay›fl›m›z çok farkl›d›r. O günkü demokratik hukuk kurallar›m›zla, bugün-kü demokratik standartlar›m›z, hukuk kurallar›m›z çok farkl›d›r. Zaman zaman baz› de¤ifliklikler, baz› düzenleme-ler yap›lm›flt›r, ama bunun yeterli olmad›¤› kanaatindeyim. Buna biraz sonra de¤inece¤im.

YÖK kuruldu¤unda ayr›ca 27 üniversite vard›. Bugün bu say› 160’› geçmifltir. YÖK’ün art›k yeniden yap›lan-d›r›lmas› gerekti¤i hususunda genifl bir toplumsal uzlafl› da vard›r. Bu yeniden yap›land›rman›n nas›l olaca¤› konu-sunda da, bu gibi toplant›larda yap›lacak tart›flmalara çok önem veriyorum. Dolay›s›yla, dünyan›n büyük üniversi-telerinin, bu konuda baflar›l› olmufl ülkelerin modellerini genifl bir flekilde, derin bir flekilde burada tart›fl›p, kendi ihtiyaçlar›m›z› ve kendi konumumuzu da ortaya koyup, yeni üniversite modellerimizin nas›l olaca¤›n› burada tes-pit etmemiz gerekir. Onun için konuflmama bafllarken burada yap›lacak tart›flmalar›n uygulamaya dönük politika-lar üretmesinin alt›n› özellikle çizdim. Yoksa buradaki güzel tart›flmapolitika-lar, raporpolitika-lar haline gelip rafpolitika-larda kalacaksa, bunun aç›kças› bir israf olaca¤›n› flimdiden söylemek isterim. Onun için özellikle dikkatinizi çekiyorum. Bu faali-yetlerin muhakkak amac› uygulamaya dönük olmal› ve tüm bunlar Türk üniversite sistemini yenilefltirme, güçlen-dirme ve önümüzdeki yüzy›la tafl›ma konusunda yapacaklar›m›z›n tespiti aç›s›ndan en iyi flekilde de¤erlendirilme-lidir.

YÖK art›k üniversiteleri kontrol alt›nda tutmaya adanm›fl bir kurum olmaktan ç›kmal›. Üniversiteler aras›nda koordinasyonu sa¤layan ve kamu kaynaklar›n›n etkin kullan›m›n› sa¤lamaya dönük tedbirler alan bir kurum olma-l›d›r. Ayr›ca üniversitelerin performans›n› izleyen bir kurum olmaolma-l›d›r. YÖK, üniversitelerin her türlü ifliyle u¤ra-flan icrac› bir kurum olmaktan ç›k›p, genel stratejileri belirleyen, düzenleyici bir kurum haline dönüflmelidir. YÖK art›k standartlaflman›n bir kontrolörü de olamaz.

YÖK, üniversitelerdeki farkl›laflma ve çeflitlenmeyi desteklemeli ve her yeni program önerisini, “örne¤i var m›?” diye de¤erlendirmemelidir. Üniversitelerimizi uluslararas› rekabette öne geçirmenin yegâne yolu, onlar›n farkl›laflabilmeleri için akademik, idari ve mali esneklik sa¤lamakt›r. Üniversitelerimiz farkl›laflmal› ve bu farkl›lafl-ma temelinde dünyayla rekabet etmelidir.

Bugünkü sistemimizi tafl›yabilmek gerçekten mümkün de¤ildir. ‹stanbul’daki, Ankara’daki, Türkiye’nin en köklü ve uluslararas› planda en tan›nm›fl üniversiteleriyle di¤er üniversitelerimizi ayn› sistem içinde, ayn› kurallar içerisinde, ayn› idari tedbirler içerisinde yönetmek ve onlara “böyle hareket edeceksiniz” demenin, Türk gençli-¤ine büyük bir haks›zl›k oldu¤u kanaatindeyim.

Ayr›ca, üniversitelerin yeniden düzenlenirken daha elastik olmalar›n›, genifl bir flekilde tart›flman›z› isterim. Üni-versitelerde sadece fakülteler, kürsüler fleklinde, departmanlar fleklinde de¤il, departmanlar aras›ndaki geçifller, di-siplinler aras›ndaki geçifller; bunlar› da esnek hale getirmemiz gerekmektedir. Bir ö¤renci veya bir ö¤retim üyesi bir yerde bafllad›ktan sonra, ilelebet orada devam edecek diye bir fley olmamas› gerekir. Unutmayal›m ki, 18 yafl›nda üniversiteye giren ö¤renci, gelece¤in ne oldu¤unu, kendi kabiliyetlerinde hep üniversiteyi tan›d›ktan sonra ö¤ren-mektedir. Dolay›s›yla, bu ö¤renciler, e¤er gerçekten baflka bir disipline geçme arzular› samimiyse, kararl›ysa, bu u¤urda büyük baflar› elde edebileceklerine inan›yorsan›z, ona o imkân› da tan›mak gerekti¤ine inan›yorum.

Yine üniversitelerde fakültelerin d›fl›nda, bölümlerin d›fl›nda araflt›rma merkezleri, enstitüler; bunlar› daha elastik ve daha özgür bir flekilde kurabilme imkân› da tan›man›n gerekti¤ine inan›yorum. Daha önceki görevlerim gere¤i biliyorum, bazen öyle araflt›rma merkezleri ve enstitüler açma çabas› içerisinde olduk ve kanunlar, YÖK’ün elindeki hukuk, öyle engeller ç›kartt› ki, bunlar Türkiye’de yap›lamad›. “Baflka ülkelerde gördü¤ümüz güzel ör-nekleri kendi memleketimize de tafl›yal›m” dedi¤imizde, “Bunlar asla olmaz” dendi. D›fliflleri’nde iken biliyorum; bir diplomasi akademisi kural›m dedi¤imizde, “Bu asla olmaz” dendi. Dolay›s›yla, Türkiye’de art›k bu tip sürdü-rülemeyen statükonun muhakkak de¤ifltirilmesi gerekti¤ine inan›yorum.

YÖK’ten ald›¤›m bilgiler, yüksekö¤retime eriflim konusunda son 3 y›lda çok önemli de¤iflikliklerin oldu¤unu her zaman söylemektedir. Biraz önce Say›n YÖK Baflkan› da bu konuda genifl bir flekilde hepimize bilgi verdi. Ama tekrar flunun alt›n› çizmek istiyorum burada: Bazen rakamlar ve istatistikler bizi aldatabilir. Tabii ki herkesin yük-sekö¤renim görmesini isteriz. O say›n›n yüksek oldu¤unu gördü¤ümüzde, yüzdelerin büyük oldu¤unu gördü¤ü-müzde mutlu oluruz, memnun oluruz. Ama niteli¤i, kaliteli e¤itimi kesinlikle ihmal etmememiz ve bunun muhak-kak fark›nda olmam›z gerekir. Yoksa bu bizi uzun vadede aldat›r, yine Türkiye’ye iyilik yapmam›fl oluruz.

Bir taraftan kitle halinde yüksekö¤retime gidenlerin say›s›n› geniflletirken, bunlar›n içerisinden iyi, birinci s›-n›f, dünyan›n en iyi üniversiteleriyle yar›flabilecek üniversiteleri de ç›kartmam›z gerekti¤ine inan›yorum. Bu nok-tada yine rekabetin en önemli unsur oldu¤una inan›yorum. Devlet üniversiteleri aras›ndaki rekabet ki, elastik bir yap›ya kavuflturdu¤unuzda, performanslar› aç›k ölçüldü¤ünde, aç›k ilan edildi¤inde bu rekabet bafllayacakt›r.

Ziyaret etti¤im birçok üniversitenin rektörünü burada da görüyorum. Hep flu sorular› sorar›m: Sadece ö¤re-tim üyelerinin yay›nlar›n›n bize ölçü olmamas› gerekir. Gitti¤imiz her yerde performanslar anlat›l›rken, standart olarak sadece yay›nlara referanslarda bulunulmaktad›r. Muhakkak ki Türkiye’de çok önemli yay›nlar yap›lmakta ve bu konuda büyük bir at›l›m var, bundan gurur duyuyoruz. Ama patentler, kullan›lan fonlar, uluslararas› kaynak-lardan kullan›lan fonlar, üretilen yeni teknolojiler, bütün bunlar› da baflar› listemize koymam›z ve karfl›laflt›rmay›, mukayeseyi muhakkak böyle yapmam›z gerekmektedir.

Vak›f üniversitelerine de¤inmeden muhakkak ki geçemeyece¤im. Vak›f üniversiteleri, art›k üniversite dünya-m›zda çok önemli bir yer almaktad›rlar. Ne kadar geç ve ne kadar zorlayarak, hangi flartlarda baflland›¤›n›, en iyi sizler bilmektesiniz. Ama bugün görüyorum ki, vak›f üniversitelerinin say›s› ço¤almaktad›r. Bunun daha da çok teflvik edilmesini daima Yüksekö¤retim Kurulu’na tavsiye etmiflimdir. Ama bu teflviki yaparken, bir noktay› da he-men eklemiflimdir: Asla kriterlerden de taviz verilmesin. Çünkü Türkiye buna benzer, vak›f üniversiteleri de¤il, ama o zaman özel üniversite statüsünde aç›lan üniversitelerle ilgili deneyimi geçirmifltir.

Bugün vak›f üniversiteleri büyük bir özveriyle çal›flmaktad›r. Kendilerine yeni YÖK yönetiminin çok büyük destek verdi¤ini, onlarla s›k s›k toplant›lar yapt›¤›n› biliyorum ve devlet üniversitesi ile vak›f üniversitesi aras›nda bir ayr›m›n da yap›lmamas› gerekti¤ine inan›yorum. Kim daha iyi bilim üretiyorsa, kim daha iyi e¤itim veriyorsa, kimin performans› daha yüksekse, aç›kças› onu daha çok desteklemenin do¤ru oldu¤u kanaatindeyim. Ama kriter-leri de muhakkak sa¤lam uygulamak gerekir, herhangi bir istismara da yol açmamak gerekir.

Esas rekabeti de vak›f üniversiteleri ve devlet üniversitelerinde görüyoruz. Türk e¤itim sisteminde esas reka-bet onlar vas›tas›yla bafllad›. Dolay›s›yla, vak›f üniversitelerinin de¤erini de bir kez daha takdir etti¤imi ifade et-mek istiyorum.

De¤erli Konuklar,

Üniversitelerimiz kurumsal etkinli¤i gözetmeli ve gereksiz bürokratik külfetleri, hem ö¤renciler hem de ö¤re-tim üyeleri aç›s›ndan azaltmal›d›r.

Okullaflma oranlar›m›z›n artmas›yla birlikte, iki önemli konu gündeme gelmektedir. Birincisi, baz› yüksekö¤retim programlar›n›n kontenjanlar› bofl kalmakta ve kamu kaynaklar› israf› söz konusu olmakta. Dolay›-s›yla bu konuda iyi çal›fl›lmas› gerekir. ‹kincisi de, mezun olanlar›n istihdam›n› da muhakkak gözetmek gerekir. Bu yönde de üniversitelerin duyarl› olmas› gerekti¤ine inan›yorum. Bugün art›k s›n›rlar›m›z içerisinde kapal› olmad›-¤›m›z›, içe dönük bir Türkiye olmad›olmad›-¤›m›z›, dünyaya aç›k bir ülke oldu¤umuzu hepimiz biliyoruz.

Unutmayal›m ki, Türkiye ekonomisinde bütün kurallar de¤ifltirilmifltir, serbest piyasa ekonomisinin bütün ku-rallar› ifllemektedir ve dünya ekonomisiyle entegre olmufltur. Türkiye, Avrupa Birli¤i ile tam üyelik müzakerele-rini devam ettirmektedir. Bu demektir ki, Kopenhag Siyasi Kriterleri çerçevesinde Türkiye’de bir demokratik standart vard›r, hukuk standartlar› vard›r. Medya, elektronik dünya zaten dünyay› bir “U borusu” haline getirmifl-tir. Herkes her fleyi oldu¤u yerden takip edebilmektedir. Böyle bir dünyada, üniversitelerimizin dünyaya aç›lmas› flartt›r. Bu iki aç›dan önemlidir; bir, ö¤retim üyesi aç›s›ndan, ikincisi, ö¤renci aç›s›ndan. Yine Yüksekö¤retim Ku-rulu’yla yapt›¤›m görüflmelerde bu konuyu daima tavsiye etmifltim.

Unutmayal›m ki, 1933 y›l›nda ilk üniversite reformu yap›l›p da yeni üniversiteler kuruldu¤unda, o zaman Tür-kiye’ye Alman hocalar gelmifltir, o zaman Avrupa’da zulüm gören birçok Musevi hoca üniversitelerimize gelmifl-lerdir ve Türk üniversite sistemine çok büyük katk›lar› olmufltur. O gün dünyaya aç›k olan bir Türkiye’nin, bugün 80’li y›llarda, 90’l› y›llarda, 2000’li y›llarda dünyaya kapal› olmas›n› düflünmek, hiç ak›l kâr› de¤ildir. Onun için, d›flar›dan ö¤retim üyelerinin gelmesini teflvik etmek gerekir. D›flar›dan ö¤renci getirmeyi teflvik etmek gerekir. Ya-banc› ö¤rencinin Türkiye’de okumas› demek, o yaYa-banc› ülkeye yapaca¤›m›z çok güçlü bir yat›r›m demektir. Ayr›-ca, yabanc› ö¤retim üyesi ve ö¤rencinin Türkiye’ye gelmesi, Türk gençli¤i ve Türk bilim adamlar›n›n da dünya-ya bak›fl›n› de¤ifltirecektir.

fiimdi bizim gençlerimiz dünyay› sadece bizden ibaret zannediyorlar. Ama üniversiteden mezun olduktan son-ra, dünyan›n ne oldu¤unu anl›yorlar. Dünyadaki farkl› ›rklar›, farkl› dinleri, farkl› kültürleri, bunlar›n hepsini tabii ki görmesi ve bilmesi gerekir. Üniversiteyi zenginlefltiren unsurlard›r. Eskiden üniversitelerde daha çok yabanc› ö¤-renci vard›. Benim ‹stanbul Üniversitesi’nde okudu¤um dönemde, -ki Türkçe e¤itim veren üniversitedir- orada

bi-le çok say›da yabanc› ö¤renci vard›. Bugün bu yabanc› ö¤renci say›s›n›n az oldu¤u kanaatindeyim. Her ne kadar son 1-2 sene içerisinde al›nan tedbirlerle bunda bir geniflleme söz konusu olduysa da, bu konuda çok geriledik.

Bizler yurtd›fl›na seyahat etti¤imizde, bir ülkenin bakan›n›n Türk üniversitesinden mezun oldu¤unu gördü¤ü-müzde, ondan gururlan›r›z aç›kças›. O ülkedekiTürk ifl adamlar›n›n yat›r›mlar› artt›¤›nda, “O ülkeyle Türkiye ara-s›ndaki iliflkilerin güçlenmesinin alt›ndaki sebep ne?” diye bakt›¤›m›zda, Türkiye’de burslu olarak okuyan birçok ö¤rencinin önemli etken oldu¤unu görürüz. Bu sadece sivil dünyada de¤il, bu askeri dünyada da böyledir. Kendi harp okullar›m›zda, harp akademilerimizde okuyan ö¤rencilerin, yabanc› ö¤rencilerin gittikleri ülkelerde Türkiye ile kendi ülkeleri ve kendi ordular›yla Türk Silahl› Kuvvetleri aras›nda en güçlü köprüyü oluflturduklar›n› hep gö-rürüz. Onun için, buna da çok önem veriyorum ve bunun Türkiye için bir kazanç oldu¤una kesinlikle inan›yorum.

Sözlerime son vermeden önce, flunu söylemek isterim: Dil konusu; hem Türkçe olarak dil konusu hem yaban-c› dil olarak dil konusu. Maalesef bu konuda yeteri kadar baflar›l› de¤iliz. Her fleyden önce kendi dilini herkesin

Belgede Bildiri Kitab›/ Cilt 1 (sayfa 66-72)