• Sonuç bulunamadı

Legal Regulations in Higher Education Under Current Trends and Developments

Belgede Bildiri Kitab›/ Cilt 1 (sayfa 112-124)

Moderatör: Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç(Yüksekö¤retim Kurulu, Ankara, Türkiye) Kat›l›mc›lar:

Prof. Dr. Sami Güçlü (Konya Milletvekili, TBMM, Ankara, Türkiye)

Prof. Dr. Mehmet Tekelio¤lu(‹zmir Milletvekili, TBMM, Ankara, Türkiye)

Say›n ‹zzet Özgenç Hocam›z aslen Trabzonlu. ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Sel-çuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Doçent, Gazi Üniversitesi’nde profesörlük unvanlar›n› ald›. 2007’de YÖK üyesi seçildi. Daha sonra YÖK baflkan vekilli¤inde bulundu bir müddet. Ve 2005 y›l›nda yürürlü¤e giren ceza ka-nununa büyük katk›lar› oldu.

Bu arada ifade etmek istedi¤imiz bir di¤er husus da bu toplant›n›n tertip heyetinden edindi¤imiz bilgiye göre CHP ve MHP’den de milletvekili davet edildi¤ini, fakat bu partilerden kat›l›m olmad›¤›n› söylediler.

Tekrar misafirlerimize hofl geldiniz, diyor ve sözü Sami Bey’e b›rak›yorum. Buyurunuz efendim.

Prof. Dr. Sami Güçlü:

Çok de¤erli meslektafllar›m, Say›n YÖK Baflkan›, Say›n Rektörler, Say›n Misafirler, hepinizi sayg›yla selaml›-yorum. Yüksekö¤retim Kongresi’nin baflar›l› geçmesini temenni ediselaml›-yorum. Kongrenin 3. gününde, Yüksekö¤re-timde Yasal Düzenlemeler konulu bu son oturumda birlikteyiz. As›l mesle¤im ö¤retim üyesi olmakla birlikte, bu-gün siyasetçi kimli¤imle, yüksekö¤retimle ilgili düflüncelerimi, geliflmeleri, yasal düzenleme çal›flmalar›n›, yeni sü-reçte karfl›m›za ç›kabilecek engelleri ifade etmeye çal›flaca¤›m.

De¤erli Hocalar›m, as›l konuya girmeden önce, toplant›n›n a¤›r havas›n› da¤›tmak için, bir gözlemimi sizler-le paylaflmak istiyorum. Bu önemli toplant›ya ancak bugün, yani üçüncü günde, ikinci panelin sonlar›na do¤ru ka-t›labildim. Bu büyük salon doluydu, flimdi oldu¤u gibi. Merak ettim, ilk iki gün nas›ld›, diye sordum. O günlerde de salonlar›n dolu oldu¤unu ö¤rendim. Hepimiz biliriz ki, bilimsel toplant›lar›n izleyicileri çok olmaz. Hele son günlerde dinleyici say›s› iyice azal›r. Bu kongrede ise durum çok farkl›… Acaba bu durumun özel bir aç›klamas› var m›, diye düflündüm. Cevap olarak, ‘’otuz y›l›k’’ demokratik uygulaman›n bir sonucu mu, yoksa bize çok yak›-flan hiyerarflik yap›lanman›n bir yans›mas› m› ‹htimallerini elbette do¤ru bulmad›m! Bu toplant›ya duyulan ilginin temel sebebini, Türkiye’de demokratikleflme yönünde çok önemli ad›mlar at›l›rken, sivillerin yapaca¤› yeni bir anayasa gündeme gelirken, yüksekö¤retim sorunlar›n› bu ortamda ele almak ve yeni bir çerçeve yasan›n haz›rlan-mas›na katk› vermek, fleklinde ifade etmeyi daha do¤ru buluyorum.

De¤erli Hocalar›m, konumuza dönecek olursak, yüksekö¤retimin önemine yönelik aç›klama yapmaya fazla ih-tiyaç olmad›¤›n› düflünüyorum. Hepimiz bu konuda bilgi sahibiyiz. Bununla birlikte, neredeyse bin y›ll›k geçmifli olan bir kurumdan, üniversiteden bahsediyoruz. Hem kendi kültür dünyam›zda hem de bat› dünyas›nda afla¤› yu-kar› ayn› zaman diliminde ortaya ç›kan, varl›klar›n› koruyup gelifltiren ve çok daha önemlisi, toplumlar için vazge-çilmez olan kurumlardan bahsediyoruz. Dünya, Sanayi Devriminden sonra, h›zl›, etkili ve önemli sonuçlar do¤u-ran bir de¤iflim dönemine girdi. Bu dönem sanayi ötesi toplum veya bilgi toplumu fleklinde isimlendiriliyor. H›z-l› de¤iflimlerin yafland›¤› dönemlerde, ülkeler için öncelikleri belirlemek, do¤ru kararlar almak hayati önemdedir. Bu konuda sorumluluk, bilim adamlar›na, ayd›nlara ve siyasetçilere düflmektedir. Ülkelerin kal›c› gücünü art›k sa-nayi üretimi de¤il, bilimsel kapasiteleri belirlemektedir. Toplumlar›n temel zenginlik kayna¤›, nitelikli insan gü-cü taraf›ndan oluflturulmaktad›r. Bu sebeple, milletlerin gelece¤ini belirlemede, etkilemede e¤itimin, özellikle yüksekö¤retimin, yani üniversitelerin ve araflt›rma kurumlar›n›n önemi çok artm›fl durumdad›r. Dünyadaki üni-versiteler aras›nda baflar› s›ralamalar› yap›l›yor, ilk yüzde, ilk befl yüzde, ilk binde, hangi ülkelerin kaç üniversitesi oldu¤u konufluluyor, tart›fl›l›yor. Üniversiteler, ülkelerin gelece¤inde en etkili kurumlar olaca¤› için konufluluyor. Dünya Bankas›, UNESCO gibi uluslararas› kurulufllar; ABD, Avrupa Birli¤i üyesi ülkeler ve Japonya gibi geliflmifl ülkeler; Çin, Hindistan gibi h›zla geliflen ülkeler ve geliflmekte olan birçok ülkenin, içinde yaflad›¤›m›z dönemde, ortaya ç›kan yeni küresel trendlerin karfl›lanabilmesi için, yüksekö¤retimin yeni yap›land›r›lmas› için yo¤un bir ça-l›flman›n içine girdiklerini biliyoruz. Türkiye’nin yüksekö¤retimle ilgili iyilefltirme çabalar›, yasal düzenleme çal›fl-malar›, yeni üniversitelerin aç›lmas›, AB iliflkileri çerçevesinde Bolonya Sürecine dahil olma gayretleri, dünyadaki geliflmelere uygun aray›fllar›n bir ifadesidir.

Cumhuriyet Döneminde Yap›lan Yasal Düzenlemeler

Ülkemizde yüksekö¤retimle ilgili konular hep gündemde olmufltur. Üniversitelerin önemi, geliflmesi, toplu-mun ve ekonominin insan gücü ihtiyac›n›n karfl›lanabilmesi için, emekler verilmifl, çabalar gösterilmifltir. Cumhu-riyetin kuruluflundan bugüne, yüksekö¤retimle ilgili 5 defa, s›kl›kla reform diye de nitelenen, önemli yasal düzen-lemeler yap›lm›flt›r:

i. 1933 y›l›nda gerçeklefltirilen üniversite reformu. ‹stanbul Darülfünunu kapat›lm›fl, yerine ‹stanbul Üniver-sitesi kurulmufltur. Üniversite özerkli¤i kald›r›lm›fl, seçimle gelen yöneticiler yerine, atama ile yöneticilerin belirlenmesi tercih edilmifltir.

ii. 1946 y›l›nda ç›kar›lan 4936 say›l› üniversiteler kanunu. Bu kanuna göre üniversiteler, ‘’genel özerkli¤e ve tüzel kiflili¤e’’, fakülteler ise ‘’bilim ve yönetim özerkli¤ine ve tüzel kiflili¤e’’ kavuflmufllard›r.

iii. 1961 Anayasas›n›n kabulü ile ilk defa üniversitelerle ilgili bir madde Anayasada yer alm›flt›r. Üniversiteler, bilimsel ve idari özerkli¤e sahip kamu tüzel kiflileridir. Ö¤retim üyelerinin siyasi faaliyetlerde bulunmas›na izin verilmifl, üniversitelerin seçilmifl ö¤retim üyelerinden kurulu organlar eliyle yönetilece¤i belirtilmifltir. iv. 1973 y›l›nda 1750 say›l› üniversiteler kanunu kabul edilmifltir. Yüksekö¤retim Kurulu ilk defa bu kanunda

yer alm›flt›r. Rektör ve dekanlar›n belirlenmesinde seçim usulü benimsenmifltir.

v. 1981 y›l›nda 2547 say›l› Yüksekö¤retim kanunu kabul edilmifltir. 1982 Anayasas›nda yüksekö¤retimle ilgili hükümler yer alm›flt›r.

K›sa bir de¤erlendirme yapmak gerekirse, yüksekö¤retim alan›nda Cumhuriyet döneminde yap›lan 5 önemli hukuki düzenlemenin ilk ikisi, tek parti döneminde, son üç düzenleme ise, demokratik sisteme yap›lan askeri mü-dahalelerden sonra gerçeklefltirilmifltir. Bir baflka ifadeyle, seçimle gelmifl iktidarlar›n döneminde, üniversitelerle ilgili kapsaml› bir düzenleme yap›lamam›flt›r.

Nitekim 30 y›ld›r yürürlükte olan 2547 say›l› kanun, kabul edildi¤i günden itibaren sürekli elefltiri konusu ol-mufl, toplumun her kesimi, siyasi partiler, sivil toplum kurulufllar›, üniversiteler, bu kanunun de¤ifltirilmesini ta-lep etmifl, 100’den fazla k›sm› de¤ifliklik yap›lm›fl, ancak bütünüyle de¤ifltirilmesi sa¤lanamam›flt›r.

Üniversitelerin Baflar›lar›

Yüksekö¤retim alan›nda kapsaml› bir yasal düzenleme yap›lamamas›n›n sebebini, daha sonra izah etmeye çal›-flaca¤›m. fiu anda bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Be¤enmedi¤imiz, çok elefltirdi¤imiz üniversitelerimi-zin olumlu yönleri yok mudur? Bu noktada, çok k›sa olmak kayd›yla, hep göz ard› etti¤imiz üniversitelerimiüniversitelerimi-zin baflar›lar›ndan bahsetmek istiyorum:

i. Üniversitelerimiz Türkiye’nin yetiflmifl insan gücü ihtiyac›n› karfl›layan en önemli kurumlar›m›zd›r. ii. Kendi diliyle, yani Türkçe ile yüksekö¤retimin her program›nda e¤itim ö¤retim yapmay› baflaran, belki de

tek geliflmekte olan ülke Türkiye’dir.

iii. Baflta üniversitelerimiz olmak üzere, ayd›nlar ve sanatkârlar›m›z, Türkçeyi bir kültür ve bilim dili haline ge-tirmifllerdir.

iv. Üniversitelerimiz, tüm ö¤retim programlar›nda lisans seviyesinde, kabul edilebilir nitelikte e¤itim ö¤retim yapmay› baflarm›flt›r. Bunun en aç›k göstergesi, lisansüstü e¤itim için yurtd›fl›na gönderdi¤imiz ö¤rencile-rin baflar›s›d›r.

v. Türkiye Cumhuriyeti’nin devrald›¤› üniversite say›s› 1 iken, bugün say› 165’e ulaflm›flt›r. Ö¤retim eleman› say›s› 240’dan 105 bine, ö¤renci say›s› 2617’den 3 milyon 557 bine, yüksekö¤retimde okullaflma oran› 198’de %6 iken, 2010’da %53’e ulaflm›flt›r.

vi. Üniversitelerimiz lisansüstü kapasitelerini önemli ölçüde art›rmay› baflarm›fllard›r. 2010 y›l›nda tüm yüksek lisans programlar›nda 140 bin, t›p dahil doktora programlar›nda yaklafl›k 70 bin kay›tl› ö¤renci vard›r. Bu kapasite, Türkiye’nin ö¤retim üyesi ve araflt›r›c› ihtiyac›n› önemli ölçüde karfl›layacak seviyededir.

Üniversitelerin Sorunlar›

Üniversitelerimizin baflar›lar› yan›nda, çok önemli sorunlar› da vard›r. Üstelik bu sorunlar›n çözümü konusun-da, üniversitelerimiz uzun süre sessiz kalmay› tercih etmifllerdir. Bilim adamlar›n›n, ayd›nlar›n, sivil toplum kuru-lufllar›n›n, ö¤rencilerin, siyasi partilerin, YÖK’ün dile getirdi¤i sorunlar flöyle s›ralanabilir: Merkeziyetçi idari ya-p›, e¤itim kalitesi, akademik yükseltme, akademik özerklik, mali sorunlar, ö¤retim üyesi yetifltirme, üniversiteye girifl s›nav›, üniversite ifl dünyas› iliflkileri, bilgi ve teknoloji üretimi, denetim, hesap verilebilirlik, vb. konular.

Üniversite infla edilmifl ak›l olarak tan›mlan›yor. Bilgi üretmek için var olan bir kurum. Toplumun insan gücü ihtiyac›n› karfl›l›yor. Ancak kendi sorunlar›n› çözmede baflar›l› olam›yor. Bu paradoksu kolayca izah etmek müm-kün de¤il. Baz› ipuçlar›na iflaret etmek istiyorum. Kanaatimce, en temel sebep, toplumdaki yayg›n güven duygu-su eksikli¤idir. Bu durum üniversite menduygu-suplar› için de geçerlidir. Kendini yeterli ve yetkin görmemek, otoritenin meflrulaflt›r›lmas›, adalet mekanizmas›na duyulan tereddüt, ideolojik yaklafl›mlar, ifl hayat›nda ortaya ç›kabilecek olumsuzluklar, üniversite-toplum aras›ndaki de¤erler çat›flmas› ve sorunun mahiyetinin do¤ru alg›lanmamas›ndan kaynakland›¤› söylenebilir.

Ülkemizde, her kurum as›l ifline dönüp, demokratik mekanizmalar ifllemeye bafllay›nca, ayd›nlar›n, üniversite ho-calar›n›n seslerini daha çok duymaya bafllad›¤›m›z›, üniversitelerin daha dinamik bir yaklafl›mla yönetildiklerini, YÖK’ün kronik sorunlara daha cesaretle çözüm aray›fl›na girdi¤ini söyleyebiliyoruz. Üniversitelerin tek düzelikten kurtulmak istediklerini, piyasan›n ihtiyaçlar›na ve ö¤renci talebine göre geliflme yönlerini belirlemeye çal›flt›klar›n› ö¤reniyoruz. Bu geliflmeler önemlidir, ancak k›smi ve yavaflt›r. Türkiye’nin büyük bir hamleye ihtiyac› vard›r. Tür-kiye’nin nüfusu, e¤itim tecrübesi ve birikimi, ekonomik gücü, tarihi misyonu, kültür co¤rafyas›ndaki sorumluluklar› dikkate al›nd›¤›nda; bölgesinde ve dünyada daha etkili olabilmesi için, h›zl› bir flekilde; bilgi toplumunun altyap›s›n› oluflturmas›, yüksekö¤retimdeki nitelik sorunlar›n› çözmesi, araflt›rma ve gelifltirme faaliyetlerine daha çok önem ver-mesi gerekmektedir. Üniversitelerimiz kapal›, merkeziyetçi, otoriter anlay›fltan h›zla s›yr›larak, temel fonksiyonlar›-n› en iyi flekilde yerine getirmek, bilgi üreten bir kurum olarak, kendi sorunlar›na yo¤unlafl›p çözümler üretmelidir.

Sona Do¤ru

Bugünlerde, Türkiye’nin yüksekö¤retimde yeniden bir yasal düzenlemeye gitmesinin flartlar› olgunlaflm›fl du-rumdad›r. Uzun tart›flma döneminin sonuna gelinmifltir. Üniversiteler, ayd›nlar, siyasi partiler, YÖK, Türkiye’de-ki mevcut yasan›n de¤ifltirilmesi gerekti¤ini ifade etmektedirler. Üniversitelerimiz, yüksekö¤retim alan›ndaTürkiye’de-ki dün-yadaki geliflmeleri, teknoloji, küreselleflme ve rekabetin etkilerini dikkate alarak, 21. yüzy›lda Türkiye’nin insan gücü ihtiyac›n› karfl›lamay› hedefleyerek, yüksekö¤retimin yeniden yap›lanmas›n› sa¤layacak, yeni bir çerçeve ya-sa taya-sar›s›n› haz›rlamal›, kamuoyuna duyurmal›, hükümete sunmal› ve yeni bir dönemi bafllatmal›d›r.

Üç gündür devam eden, YÖK’ün ilk defa geçeklefltirdi¤i Yüksekö¤retim Kongresi, önemli sonuçlar ortaya ko-yacakt›r. Buna ilaveten, 2011 seçimlerine giderken, siyasi partilerin seçim beyannamelerinde, yeni anayasa haz›r-lanmas› ve yüksekö¤retimin yeniden düzenlenmesi, önem verilen konular›n bafl›nda gelmektedir. Say›n Cumhur-baflkan›m›z, kongrenin aç›l›fl›nda yapt›¤› konuflmada, ‘’Türkiye’nin yeni ve güçlü üniversitelere ihtiyac› vard›r’’ di-yerek zaman›n geldi¤ini ifade etmifltir.

Son olarak, bu sürecin iyi yönetilmesinin ve yüksekö¤retimle ilgili sorunlar›n as›l sahibinin üniversiteler oldu-¤unun unutulmamas› gerekti¤ini ifade etmek istiyorum. Siyasi kültürün dikkate al›narak, gerekli özen ve eme¤in verilmesi, sonuç almak için gereklidir. fiayet bu hususa gerekli dikkat verilmez, bu görev siyaset kurumunundur, daha çok da iktidar partisinindir denirse, hayal k›r›kl›¤› yaflanabilir. Yap›lmas› gereken, sorun benimdir deyip, bu konuya sahip ç›kmak, siyasi partileri ikna etmeye çal›flmakt›r.

Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç:

Say›n Sami Bey’e katk›lar›ndan ve fikirlerini bizlerle paylaflt›¤›ndan dolay› teflekkür ediyoruz. fiimdi sözü Sa-y›n Mehmet Tekelio¤lu’na verece¤im. Ben öncelikle kendisinden flu sualin cevab›n› da rica edece¤im. ‹ngiltere 1988 e¤itim reformu kanununda flöyle bir ibare var. “Üniversite ö¤retim üyeleri ifllerini kaybetme endiflesine ma-ruz kalmaks›z›n ve yürürlükteki kanunlara uymak flart›yla bilinenleri sorgulama ve ihtilafl› görüfllere sahip olma hakk›na sahiptir.” Bu kanun maddesinde dile getirilen düflüncenin gerçeklefltirilmesi yasayla mümkün müdür? Yoksa bu ayn› zamanda toplumda benimsendikten sonra içsellefltirilmesi gereken bir kabul müdür, bir kültür me-selesi midir? Bu konuda da görüfllerinizi rica edece¤im. Buyurun efendim.

Prof. Dr. Mehmet Tekelio¤lu:

Teflekkür ederim efendim. Sa¤ olunuz. Ben de Sami Bey gibi ilgiyi çok büyük bir memnuniyetle karfl›lad›¤›m› söylemek isterim. Gerçekten kongremizin üçüncü gününde bu saatte, bu yo¤un ilginin, Türk üniversite sistemi-nin ne kadar sorunlu oldu¤unu gösterdi¤i gibi bu sorunu çözme yolunda ne kadar azim oldu¤unu da gösterdi¤ini ümit ediyorum. Hepinizi sayg›yla selaml›yorum.

Efendim, tabii ki önümüzde büyük sorunlar›m›z var. Ama her canl› organizma, mutlaka sorunlar yaflayacak, canl›l›¤›n en önemli alameti bu sorunlar› oturup çözebilmekten geçiyor. E¤er sorun olmazsa organizma bitmifl, öl-müfl demektir. “‹yi ki sorunlar›m›z var” diyesim geliyor bir yerde, iyi ki bu sorunlar› çözecek azim ve irademiz var. Efendim, ben say›n baflkan›n sordu¤u soruyla girmek istiyorum. ‹ngiltere’deki o tan›ma tabii ki yürekten kat›-l›yorum, ama bizim onun çok daha ötesine geçmemiz gerekti¤ini de düflünüyorum. Çünkü e¤er Türkiye’de Sami Bey’in de söyledi¤i o siyaset kültürü içerisinde tart›flma ortam›n› oluflturamazsak, bu sorunlar› çözemeyiz. E¤er birbirimizi itham etmekten vazgeçer ve “herkesin iyi niyetli, kötülerin istisna” oldu¤u anlay›fl›yla sorunlar›m›za yaklaflacak olursak, inan›yorum ki, içinden ç›kamayaca¤›m›z sorun yoktur.

Biliyorsunuz biz siyaset kurumundan geliyoruz. Arkadafllar›m benden biraz bu konulara da girmemi istediler. Malum seçim sürecinde bulunuyoruz. Bütün partiler, herkes, Türkiye’de özgürlük alan›n›n geniflletilmesinden, daha özgür bir Türkiye’den özlemle bahsediyor. Tabii ki bu çerçevede bir yeni anayasa ihtiyac›ndan da söz edili-yor. fiimdi bu yeni bir anayasa ihtiyac›, inflallah ülkemizde özgürlükleri gelifltirir, gelifltirecektir. E¤er böyle bir ih-tiyac›n var oldu¤u ortada ve sonuç itibari ile böyle bir aray›fla girilecekse, tabii ki bu anayasa de¤iflikli¤i, üniversi-te mensuplar› olarak hepimizi ilgilendiriyor. Burada, üniversiüniversi-teler aç›s›ndan nas›l bir düzenleme yap›lmas› gerek-ti¤i çok önemlidir. Her fleyden önce, bu düzenlemede, üniversitelerle ilgili k›s›mdan, özellikle söz ediyorum. Yön-tem ne olsun? Bu can yak›c› bir sorudur. Çünkü biz flimdiye kadar bunun yönYön-temi üzerinde bile anlaflamam›flt›k. 2004’deki, 2005’deki o çal›flmalar›n bir k›sm›n›n tam içinde bulunan birisi olarak söylüyorum. Yöntem üzerinde bile anlaflabilmifl de¤ildik ki, maddeleri üzerinde anlaflabilelim. O halde flimdi, yöntem üzerinde bir çal›flma m› yapmak gerekiyor, nas›l yapaca¤›z, bunlara bir karar vermemiz gerekiyor. Acaba bütün üniversiteler ad›na YÖK mü, yoksa her üniversitenin kendisi mi bir görüfl ortaya koyacak? Bu görüfller sonuçta nas›l cemedilecek, nas›l bir araya gelecek; can yak›c› sorular›m›z var. Bu sorular ba¤lam›nda, diyelim ki bu anayasa içerisinde “nas›l bir üni-versite?” sorusuna kim, nas›l cevap verecek; bu cevab› nas›l oluflturaca¤›z? fiahsen beni çok huzursuz eden bir ko-nu var. Pek çok yerde pek çok koko-nu tart›fl›yoruz; üniversiteleri tart›fl›yor, okuyor, bir tak›m görüflleri dinliyoruz. Bunlar aras›nda çok ortak nokta bulmakta güçlük çekiyoruz.

Çok basit birkaç soruyla girmeye çal›flal›m. Her fleyden önce, ‘özgürlük’ temelli olacak anayasa içerisinde YÖK dursun mu durmas›n m›? YÖK mevcut olsun mu olmas›n m›? Hocam, Say›n YÖK Baflkan›m›z, ne diyorsunuz? Önce soruyu size soral›m. Evet, yani bir ‘koordinatör mekanizma’ya ihtiyaç var m›, yok mu; varsa bunun ad› YÖK mü baflka bir fley mi? Sonra rektörler nas›l seçilsin; mevcut yöntemle mi seçilsin, baflka türlü mü? Bütün bu soru-lara çok çeflitli cevaplar verilir, veriliyor. Acaba burada biz ortak akl› oluflturabilir miyiz? Dikkat çekmek istedi¤im husus budur. Benim bütün arzum, ortak bir mekanizmayla bu can yak›c› sorulara cevap bulabilmemizdir. Gerçek-ten böyle de¤il mi? fiimdi “rektörler nas›l seçilsin?” diye sorulsa, mevcut yöntemden flikâyet edilecektir. ‹çlerin-den pek ço¤u rektör olan arkadafllar›m›z›n bir k›sm›, kendi seçilme yöntemin‹çlerin-den bile flikâyetçidir. Dolay›s›yla bun-lar bizim zor sorubun-lar›m›z. Vak›f üniversiteleri devam etsin mi? Yan›nda flirket tabiatl› özel üniversiteler de kurula-bilsin mi? Bu konularda, bizim üniversite camiam›z içerisinde bile, ortak noktalara henüz var›labilmifl de¤ildir. Yüksekö¤retimin finansman› nas›l olsun? Üniversite ücretli olsun mu olmas›n m›? Seçim tart›flmalar›nda bu ko-nular gündeme getiriliyor. Tabii ki ben siyasi bir kayg›yla söylemiyorum, ama biz bu üniversiteleri nas›l ayakta tu-taca¤›z? Bunun finansman›n› nas›l sa¤layaca¤›z, bütünüyle devlet finansman›na m› b›rakaca¤›z? Finans ihtiyac›n› devletin karfl›lamas› halinde, “Devlet, üniversitenin hiçbir fleyine kar›flmas›n; üniversiteler idari, bilimsel ve mali bak›mdan özerk olsun” diyecek miyiz, diyebilecek miyiz? Yoksa baflka mekanizmalar gelifltirip, burada ortak bir noktaya varabilecek miyiz? Ortak cevap ve çözümler bulamad›¤›m›z bu tart›flmalar, toplumumuzu gerçekten yo-ruyor. Ve burada bazen ifller bilimsel temelde ele al›nam›yor. Oysa bizim bu iflleri bilimsel temelde ele alabilme-miz gerekiyor. ‹deolojik hiçbir düflünceyi, hiçbir çarp›tmay› bu iflin içerisine katmadan, bu sorulara mutlaka cevap bulmam›z gerekiyor. Bunlar gerçekten s›k›nt›l› sorular.

Geçenlerde bir yaz› okudum. fiöyle bir soru at›yordu ortaya, diyordu ki; Türkiye’de flu anda sa¤l›k alan›nda çok iyi bir geliflme var. Ve insanlar sa¤l›ktaki durumdan memnunlar. Daha kolay doktora gidiyorlar, daha kolay ilaç buluyorlar vs. Bunun temel sebebi bu sektörün özellefltirilmesidir önemli ölçüde. Sa¤l›k alan›n›n özel sektöre aç›l-mas›d›r, özel sektörden hizmet al›naç›l-mas›d›r, diyor ve arkas›ndan soruyu soruyordu: Acaba e¤itim alan›nda niçin ba-flar›l› olamad›k? Yoksa sebep bu olmas›n?

Bütün bunlar, üzerinde ciddi manada uzun uzun düflünmemiz ve bir ortak nokta bulmam›z gereken sorular. Bu sorunlar›n oldu¤unu biliyorum. Sorunlar› herkesin düflündü¤ünü de biliyorum. Ama as›l soru flu: Bir anayasa yaparken, hiç de¤ilse üniversite olarak, bir ortak ak›l oluflturabilir miyiz? Burada birlefliyoruz diyebilir miyiz? Bir-leflmemiz flart m›? Buda ayr› bir soru. Yani mutlaka birBir-leflmemiz flartt›r diye bir fley söylemiyorum. Ama o zaman yasama organ› nas›l karar versin, ne yaps›n?

Bunlar, üniversitelerimizin, ayd›nlar›m›z›n bu konuyu düflünenlerin yan› s›ra, önümüzdeki dönemde yasama organ›n›n ve siyasetin önündeki sorulard›r. Toplumda bu kadar çok görüfl ortaya ç›kmas› durumunda, Yasama na-s›l karar versin? Tart›flmalardan uzak kalmak hem çözüm de¤ildir, hem iflin do¤as›na uygun de¤ildir. Herkesin sa-hip ç›kaca¤› bir anaysa, tart›flma sürecine herkesin kat›ld›¤› bir anayasa olmak durumundad›r.

Temel hak ve özgürlüklerin teminat› olmas› amaçlanan anayasan›n, üniversite bölümünün nas›l oluflturulaca-¤›na iliflkin, bir tak›m sorular var. Buraya bir soru daha yazm›fl›m: Lisansüstü e¤itim belli üniversitelere has m› ol-sun, yoksa bütün üniversiteler lisansüstü e¤itim yaps›n m›? Dolay›s›yla, önümüzdeki dönemde, yasama organ›n›n

önündeki önemli problemlerden birisi anayasa de¤iflikli¤i ise bunun içerisinde üniversiteler bölümü de hassas bir önem arz etmektedir. Yüksekö¤retim alan›n› düzenleyici bir koordinatör mekanizmaya ihtiyaç var m› yok mu? Ya-hut bu mekanizma olacaksa, diyelim -ben ‹zmir’den geldi¤im için söylüyorum- 50-60 y›ll›k Ege Üniversitesi ile yeni kurulmufl olan ‹zmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ayn› hükümlere mi tabi olsun? Yoksa bir tak›m baflka fleyler mi gözetelim? Bizi gerçekten çok ilgilendiren bir tak›m böyle sorular var.

Ben iflin bu k›sm›n›, biraz da belki sizlerin sorular›yla aç›lmak üzere flimdilik terk ediyorum. Birazc›k Avrupa Konseyi’nden bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz Avrupa Konseyi üç temel organa sahip. T›pk› bir devlet yöneti-minde oldu¤u gibi; yasama, yürütme ve yarg›. Yasama organ› Avrupa Konseyi’nin Parlamenterler Meclisi’dir. ‹fl-te o Parlamen‹fl-terler Meclisi’nin baflkan› flu anda Mevlut Çavuflo¤lu; bir Türk’tür ve ilk defa bir Türk, Avrupa

Belgede Bildiri Kitab›/ Cilt 1 (sayfa 112-124)