• Sonuç bulunamadı

GİRİŞ XIX. YÜZYILDA OSMANLI VE MESNEVİHANLIK

B. VII Murad Molla Kütüphânesi :

Osmanlı yönetiminde XVI. yüzyıldan itibaren tekke ve zâviyelerin vezir, sadrâzam veya kazasker gibi rütbe sahibi kişiler tarafından yaptırılması bir gelenek haline gelmiştir. Yüksek rütbelerdeki kişilerin gerek muhibbi, gerekse müntesibi oldukları tekkelere yardım ve ilgileri, devletin varlığı süresince devam etmiş, isminin bakî kalmasını arzu eden yüksek şahsiyetler arasında süregelen bir gelenek olmuştur.216 Tekke ve zâviyelerin siyâsî irâde ile irtibâtını da sağlayan bu geleneğin incelenmesi sosyal yapıların anlaşılması için kişiler üzerinden bir tetkik imkânı da sağlamaktadır.

Çoğunlukla kazaskerlerin, mollaların, müderrislerin ve çeşitli seviyelerdeki ilmiye mensuplarının yaşadığı semt İstanbul-Fatih’de, Çarşamba ilçesinde, Dâmadzâde Murâd Molla (v. 1192/1778)’nın inşâ ettirdiği Murâd Molla Kütüphânesi de Dâmâdzâde’nin isminin daha uzun yıllar yâd edilmesine sebep olacak yapılardandır.

Adı geçen Murâd Molla Kütüphânesi uzun yıllar hizmet vermeye devam etmiş, tekke ve zâviyelerin kapatılmasından sonra da özel halk kütüphânesi olarak hizmet vermiştir.217

1- Kütüphâne Bânîsi Dâmadzâde Murâd Molla (v. 1192/1778) :

Dâmadzâde Murâd Efendi (v.1192/1778), Minkârîzâde Şeyhülislam Yahya Efendi (v. 1088/1678)’nin soyundan gelen, Dâmadzâdeler lakabıyla bilinen geneli ilmiye sınıfında temâyüz etmiş bir ailenin üçüncü kuşak torunudur. Şeyhülislâm Minkarizâde Yahya Efendi (v. 1088/1678) kızını ilmiyeden Çankırılı Mustafa Rasih Efendi (v. 1090/1680)218 ile evlendirmiş, bu evlilik sonucu dünyaya gelen Dâmadzâde Ebülhayr Ahmed Efendi (v. 1154/1741) Şeyhülislâmlık makamına kadar çıkmıştır. Minkarizâde’nin kızı ve damâdından gelen soyu daha sonra Dâmadzâdeler olarak devam etmiştir.219 Bursa mollası olarak da görev yapan Dâmadzâde Murâd Molla’nın babası ,Şeyhülislam Feyzullah Efendi (v.1175/1762)220, Şeyhülislâm Ebu’l-Hayr Ahmed Efendi (v.1154/1741)’nin oğludur. Her iki şeyhülislam da İstanbul’da Müceddidîliğin yayılmasında etkin olan Muhammed Masum (v. 1079/1668)’un

216

Bkz: Mustafa Kara, Tekkeler ve Zaviyeler, ss. 103-105; Hasan Küçük, Osmanlı Devletini Tarih Sahnesine Çıkaran Kuvvetlerden Biri Tarikatler ve Türkler Üzerinde Müsbet Güçleri, Türdav Yay., İstanbul, 1976, s. 142.

217 Bkz. Muzaffer Gökman, Murâd Molla Hayatı, Kütüphânesi ve Eserleri, s. 18. Bu kitapçığın yazıldığı yıllarda

kütüphâne bazı ilâve müştemilâtı ile hizmet vermeye devâm etmektedir.

218

Murâd Buhârî Tekkesi olarak bilinen Eyüp Nişanca’da mevcut tekkenin inşâ edicisi de Mustafa Râsih Efendi’dir. Murâd Buhârî (v.1720)’nin türbesi de bu tekke hazîresi içinde yer alır. Bkz. Ayvansarâyî Hüseyin Efendi, Hadîkatü’l-Cevâmî, haz. Ahmed Nezih Galitekin, İşaret Yay., İstanbul, 2001, s. 372.

219

Mehmet İpşirli, “Şeyhülislâm Minkarizâde Yahya Efendi”, Mübahat S. Kütükoğlu’na Armağan, ed. Zeynep Tarım Ertuğ, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 2006, s. 237.

220 Sultan III. Osman (s. 1754-1757) zamanında şeyhülislamlık vazifesinde bulunmuştur. Bkz. Müstakimzâde

halîfesi, Murâd Buhârî (v. 1132/1720)’nin en yakın müridlerindendirler. Babasının bu ismi Murâd Molla’ya mürşidinin hatırâsını gözeterek koyduğu nakledilmektedir.221 Murâd Nakşbendî’nin de Müceddidî olduğunu düşünürsek isimler arasında hoş bir tenâsüp olduğunu söylemeden geçemeyeceğiz. İlme ve dolayısıyla kitaplara meclûb bir âileden gelmekte olan Dâmadzâde Murâd Efendi, Edirne ve İstanbul’da kadılık görevlerinde bulunmuş, titizliği ve çalışkanlığı neticesinde ilmî bakımdan yetkin bir mertebeye ulaşmıştır. 1191/1777’de sadr-ı Rumeli tayin edilmiş ve Reisü’l-ulemâ pâyesini almış olmasına rağmen zaman zaman etrafına yaptığı eleştirilerden dolayı çeşitli sürgünler yaşadığı, son olarak Medine Kadılığına tayin edildiğinde yaşı altmışı geçmiş olduğu halde 1192/1777’de yolda vefat ettiği nakledilmektedir.222

2- Kütüphânenin Mimârî Özellikleri :

Fatih Çarşamba’sı Tevkîî Cafer Mahallesi’nde 1183/1769’ da Murâd Molla Tekkesi inşâ edilmiş, iki yıl sonra da kütüphâne binâsı hizmete geçirilmiştir. Şu anda Tekke’yi hatırlatan hiçbir yapı mevcut değildir. Kütüphâne’nin giderleri Dâmadzâde’nin Çankırı’da bulunan iltizam arsalarından karşılanmakta ve bu elden ele devredilerek devam ettirilmektedir.223 1334/1915 senesi, 31 Mayıs Cuma günü224 Tevhidhâne bölümü yanan Tekke’nin cümle kapısının solunda bulunan meşrûtâsı bir müddet biçki, ihtisas mektebi olarak kullanılmıştır.225 Millet kütüphânesine bağlı olarak bir süre hizmet vermiş olan kütüphâne 2000 yılında bütün muhteviyâtının Süleymâniye’ye taşınmasıyla vakıflara devredilmiştir.226

Murâd Molla Tekke’sinin vakfiyesinde meşihata Nakşbendî meşâyihinden bir kimsenin tayin edilmesi şart koşulmuş, ilk olarak Beyzâde lakâbıyla bilinen Ahıskalı Şeyh Ebu’l-İshâk Mustafa Efendi (v. 1199/1785), ardından aynı görevi Mustafa Efendi’nin halîfesi Seyyid Abdülhalim Efendi (v. 1230/1815), sonrasında Mesnevîhâne’nin bânîsi şârih Murâd Nakşbendî, ve oğlu Mehmed Ârif Efendi (v.1306/ 1889) yapmıştır.227

Zemîninin Aya Lorya Mâbedi isminde bir Hristiyan mâbedi üzerine inşâ edildiğine dâir bir takım iddiâlar sözkonusu olmuşsa da bunun kesin bir şekilde isbâtı yapılamamıştır. Ancak binânın tonozlu bir Bizans binâsı üzerine inşâ edildiği görenler tarafından

221 Mehmet Süreyya, Sicill-i Osmânî, (Tarih Vakfı Yurt Yay), c.IV, s. 1114; Gökman, Murâd Molla, s. 7. 222 Mehmet Süreyya, a.e., s. 1114.

223

Bkz. İstanbul Çarşamba Pazarı’nda Damâdzâde Murâd Efendi’nin yaptığı hankâh ve kütüphâne evkâfında Çankırı’da bulunan han, dükkan, çiftlikler ve değirmen mahsûlünde mültezim zimmetinde kalan meblağın tahsîli için: Cevdet Evkaf, dosya no. 428, gömlek no. 21681, Tarih. 1193/1779.

224 Mehmed Ziyâ, İstanbul ve Boğaziçi, s. 64. 225

Bkz. M.Baha Tanman “Murâd Molla Külliyesi”, DİA, c.31, s. 188.

226 Bkz. http://www.yazmakutup.gov.tr/millet/giris. html. (28-06-2009’da ulaşıldı)

227 Zâkir Şükri Mecmûa-yı Tekâyâ, s. 6 ; Ahmet Nezih Galitekin, Osmanlı Kaynaklarına Göre İstanbul, İstanbul,

anlaşılmaktadır. Mehmed Ziyâ Bey’in, dergâhın sonraki postnişînlerinden Râşid Efendi’den bizzat duyduğu bir bilgiye göre dergahın mihrab tarafında bulunan büyük bir taşın altındaki muntazam lahid bazı hristiyanlar tarafından 1298/1880 tarihinde açılıp, içindeki kemikler Fener Kilisesi’ne nakledilmiştir.228

Kütüphâne binası otuz iki adet penceresi ile bol ışıklı ortamı ve serin yapısı ile yaz aylarında rahat bir çalışma ortamı sağlayacak niteliklere sahiptir. 229 Kütüphâne duvarları çepeçevre kitap koyma için gereken raflarla donatılmış, daha alçak olarak inşâ edilmiş orta zemin de her iki taraftan kitap koymaya müsait olarak konumlandırılmıştır. 230

Tekke ve Kütüphâne daha sonraları bazı tamiratlar geçirmiş,231 tekkenin saray ile olan güçlü münasebetleri sebebiyle II. Abdülhamid Han (s.1876-1909) tarafından peyder pey yardımlarla desteklenmiştir. Tekke ve Kütüphânenin cümle kapısı üzerindeki sağ tarafta bulunan kitâbede şunlar yazılıdır:

“Bu hankâh-ı feyz-penâh-ı Murâd Molla Olmuştu kalb-i âşık-ı efkende-veş harâb Yaptırdı Pâdişâhımız Abdülhamîd Hân O üç yüz sekizde oldu Nakşibend ve feth-ı bâb Bu bâb-ı müstetâb açıldıkça subh ve şâm

Versin o şâh-ı a’zama Hak ömr-i bî-hisâb” (1308)

Bu kitâbenin yanında ise “Kālallahu Teâlâ fî kitâbihi’l-Kerîm: “ﺔﻤﯿﻗ ﺐﺘﻛ ﺎﮭﯿﻓ”232 Sadaka’llahü’l-azîm. Sâhibü’l hayrât Dâmadzâde Murâd Efendi) yazılı bir diğer kitâbe mevcuttur.233

Esas kütüphânenin kapısı üzerinde bulunan levhada ise Şâir Fitnat Hanım (v.1780)’ın kütüphânenin yapılış tarihini düşürdüğü nazım bulunmaktadır :

“Cihân-ı cûd u ref’et âfitâb-ı matla’ı himmet Meh-i burc-ı fazîlet sadr-ı vâlâ-yı kerem-pîrâ Güzîde necl-i âlişân-ı Dâmadzâde Efendinin Ki oldu nâm-ı Minkârî onun zâtı ile ihyâ

Ebu’l-Hayr eylemekten künyesin cedd-i kerem-kârı O zâtın masdar-ı hayr olduğunu imâ imiş Hakkā

228 M. Ziyâ Bey, İstanbul ve Boğaziçi, Devlet Matbaası, İstanbul, 1928, s. 64. 229

Gökman, a.g.e, s. 14.

230

İsmâil E. Erünsal, “Murâd Molla Kütüphânesi”, DİA, c.31, Ankara, 2006, s. 188.

231 Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, 1301/1883; İ.Ş.D. Dosya no. 66, gömlek no. 3864; 1309/ 1896; İ.Ş.D, Dosya

no. 112, Gömlek no. 6743.

232

Beyyine, 98 /3

233 Kitabeler bizzat görülmüştür. Fakat sağ taraftaki kitâbe yerinde değildir. Bu kitâbedeki ibârenin fotografı için

bkz. Mustafa Aydın [ve diğerleri], Dünden Bugüne Fâtih, İstanbul Fatih Belediye Başkanlığı Yay.,, İstanbul, 2001, s. 156

Binâ kıldı bu hayr-i pâki sarf edip himmet Esâs-ı izz ü câhın üstüvâr etsin ânın Mevlâ Dedim tahsîn birle Fitnat itmâmına târîh

Zehî-tarh-ı behîn oldu bu nev dârü’l-kütüb hakkā”234

Kütüphâne binâsı şu anda İstanbul 2010 AKB Ajansı Proje Koordinasyon ve Takip Direktörlüğü tarafından aslına uygun olarak restore edilmektedir.235

3- Kütüphâne’de Bulunan Koleksiyonlar:

Murâd Molla Kütüphânesi’ne konan ilk kitaplar Dâmadzâdeler âilesi tarafından vakfedilmiş kitaplardır. Dâmadzâde Murâd Molla tarafından vakfedilen kitaplarda “vakafe” kaydı Dâmadzâde’ye âittir. Daha sonra tekke meşîhatında görev yapan kişilerin kendi eserlerinin eklenmesiyle hayli geniş bir koleksiyon vücûda gelmiştir. Zaman zaman içinde bulunan eserler tamir edilmiş ve kayıtlara geçmiştir.236 Kütüphâne, bir müddet bazı medrese ve kütüphânelerin koleksiyonlarının da muhafazası için kullanılmış, bu esnâda kitap sayısı hayli artmıştır.237 İsmâil Erünsal’ın verdiği bilgilere göre 1954’de bütün bu kitapların tamamı ve Murâd Nakşbendî’nin vakfettiği koleksiyon, Süleymâniye Kütüphâne’sine taşınmış, burada yalnızca Dâmadzâde Murâd Molla’nın kendi koleksiyonu bırakılmıştır. Akabinde 1999 depreminde zarar gören binâ, tâmâmen boşaltılmış ve bütün muhteviyâtı Süleymâniye Kütüphânesi’ne nakledilmiştir.238

1311/1894 ‘de yapılan fihriste göre bunlar kütüphânede mevcuttur. Kütüphânede o zamanki kayıtlara göre toplam 1826 eser mevcuttur. Bu fihristin yazma nüshası Murâd Molla Kütüphânesi’nin öncesinde bağlı bulunduğu Millet Kütüphânesi’nden alınmıştır.239 Kütüphânenin “Devr-i Hamîdî Katalogları” arasında 1893’te basılmış kataloğunda “Tasavvuf” ve “Ahlak” alanında fihristlenenlerden müellifimizin Mesnevî Şerhi’nde de istifâde ettiği kitaplardan bâzıları şöyledir: Feridüddin Attâr’ın Pend-i Attâr’ı, Ali b. Hüseyin es-Sâfî’nin Reşâhat Tercemesi, Abdurrahmân-ı Câmî’nin Silsiletü’z-Zeheb li’l-Câm,

234

Fitnat Hanım, “Tarih-i Kütübhâne-i Dâmâdzâde Kazasker Mehmed Murâd”, Divân-ı Fitnat, İstanbul, Tasvir-i Efkâr Matbaası, 1286, s. 50-51.

235 Bkz. http://www.istanbul2010.org/kentsel-uygulamalar/projeler/murat-molla-kutuphanesi-restorasyonu ( 05-

04-2009 tarihinde ulaşıldı.)

236

Bkz. Çarşambapazarı yakınında Kazasker Damadzade Mehmed Murâd Efendi'nin ihya eylediği dergahın içindeki kütüphane ve kitapların tamir olunması: H.1315/1897 ‘de yapılan tamir için bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Maarif Mektuplar, dosya no. 374, gömlek no. 29.

237

Bkz. Muzaffer Gökman, İstanbul Kütüphâneleri ve Bugünkü Vaziyetleri, Hüsni Tabiat Matbaası, İstanbul, 1939, s. 24.

238 İsmâil E. Erünsal, a.g.m., s. 188.

Bahâristân-Gülistân’ı ve Divân’ı,Yusuf u Züleyhâ Mesnevî’si, İsmâil Ankaravî’ye âit olan Mesnevî Şerhi ve diğer eserleri, Kuşeyrî Risâlesi, Füsûs şerhleri, Murad Nakşbendî’nin kendi eserlerinin tamamı, Fars Edebiyatı’nın Hâfız, Sâib Tebrizî gibi meşhûr şâirlerinin Dîvân’ları, evrâd ve ezkâr kitapları, Abdürrezzak Kaşânî’nin Istılâhât-ı Sufiyye’si ve mantık/kelam kulvarındaki risâleler. Binsekiz yüz kitabı bünyesinde bulunduran kütüphâne, şiir ve edebiyat bakımından ağırlık gösteren kitapları bünyesinde bulundurmaktadır. Murad Nakşbendî’nin şiire olan düşkünlüğü bu eserler arasında son derece bâriz bir biçimde ortadadır.

Murad Molla Kütüphânesi’nde bulunan Kelam alanındaki eserler konusunda Mustafa Kahraman bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır.240

Osmanlı’da müstakil kütüphânelerin ortaya çıkmasından sonra bazı kütüphânelerin medrese hizmeti gördüklerine de şâhit olunmaktadır. Bu hizmet ulemâ arasından seçilerek kütüphânelere hâfız-ı kütüb olarak ta’yîn edilen görevlilerce yerine getirilmiştir. Selim Ağa Kütüphânesinde şart-ı vakfa göre bizzat şeyhülislam tarafından imtihanla seçilen 3 hâfız-ı kütüb Salı-Cuma dışında beş gün ders verirlerdi.241

Kütüphâne’nin işleyişi konusundaki belgelerde beş adet hâfız-ı kütübünün olduğu, Murâd Nakşbendî’nin talebelerinden Derviş Mehmed'in bu hafız-ı kütüblerden olduğu kayıtlıdır.242

B.VIII. Murad Molla Dâru’l-Mesnevîsi