• Sonuç bulunamadı

Verilerin Geçerlik ve Güvenirliği

Genel anlamda ‘geçerlik’ araştırma sonuçlarının doğruluğunu konu edinir. Güvenirlik ise kısaca çalışma sonuçlarının tekrar edilebilirliği ile ilgilidir (Şimşek ve Yıldırım, Ekim 2013, s. 289).

3.6.1. İnandırıcılık/İç geçerlik

Le Commte ve Goets'e göre (1982), iç geçerlik araştırma sonuçlarına ulaşırken izlenen sürecin çalışılan gerçekliği ortaya çıkarmadaki yeterliliği ile ilgilidir (akt. Şimşek ve Yıldırım 2013, s. 289). Başka bir ifadeyle söylersek; izlenilen yolun bizi sonuca götürmede yeterli olup olmadığıdır.

İç geçerliliği sağlamak adına bu çalışma sürecinde; bulguların kendi içerisinde tutarlı olup olmadığına, bulguların daha önce oluşturulan kavramsal çerçeveye

uygunluğuna, bulguları teyit etmek için uzman görüşüne, katılan bireylerin araştırmayı gerçekçi bulup bulmadıklarına, bulgulardan çıkan tahmin ve varsayımların verilerle tutarlı olup olmadığına ve bulguların kendi içinde anlamlı bir bütün oluşturup oluşturmadığına dikkat edilmeye çalışılmıştır. Örneğin estetik kaygı durumu kavramsal çerçevede

yaratıcılığın özüne zarar vermeyecek oranda olumlu görülmüştür. Bu durum hakkında bazı görüşmecilerin de bu şekilde ifadesi olması, çalışmanın kavramsal çerçevesiyle

bulgularının tutarlı olduğunu göstermiştir.

İç geçerlik konusunda araştırmacıdan gerek veri toplama gerekse verilerin analizinde ve yorumlanma süreçlerinde tutarlı olması beklenir. Araştırmacının sürekli olarak kendisini ve süreci eleştirel bir gözle sorgulaması, elde ettiği bulguların ve sonuçlarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını denetlemesi beklenir (Şimşek ve Yıldırım 2013, s. 292).

3.6.2. Aktarılabilirlik/Dış geçerlik

Dış geçerlik araştırma sonuçlarının genellenebilirliliği ile ilgilidir. Nitel araştırmalarda genelleme nicel araştırmalar gibi doğrudan değil de dolaylı olarak yapılabilir. Yani genelleme ilkeler, kurallar biçiminde değil, deneyimler ve örnekler biçiminde yapılabilir. Buradaki genellemeden kasıt analitik genellemedir. Yani sınırlı sayıda katılımcı ile çalışan ya da belirli bir durumu çalışan nitel bir araştırmacı,

araştırmanın sonunda bir takım denenceler oluşturmaya, kavramsal bir model geliştirmeye veya bir kuram oluşturmaya yönelebilir. Örneğin Freud, psikanaliz kuramını az sayıda birey üzerindeki çalışmalarına dayanarak geliştirmiştir. Piaget, bilişsel gelişim kuramının temellerin iki çocuğu gözleyerek oluşturmuştur. Bu gibi örnekler küçük bir örneklemden sağlam kuramların çıkabileceğini göstermektedir (Şimşek ve Yıldırım, 2013, s. 292, 370).

Sanat ve estetik deneyimleme/sorgulama sayesinde dönüşen kavramlar olduğu için bu alanları incelerken özellikle deneyimler ve örnekler araştırmalarda bizlere kılavuzluk yaparlar. Sanatı incelerken katı kurallar ve ilkeler bizi yanıltabilir. Bu yüzden özellikle estetik gibi göreceli bir kavramın nitel türde bir teknikle incelenmesi daha doğru olabileceği düşünülmüştür.

3.6.3. Tutarlılık / İç güvenirlik

İç güvenirlik nitel araştırmanın temel özelliklerinden biriyle çelişmektedir. Nitel yaklaşım her araştırmacının olayları algılama ve yorumlama biçiminin farklı olabileceğini kabul eder. Aynı verileri iki farklı araştırmacının farklı algılayıp yorumlaması olağan bir durumdur. Bu yüzden iç güvenirlikte nitel araştırmanın bilimselliği açısından farklı ele alınması gerek bir kavramdır. Çalışmada bazı yolları izlemek çalışmanın iç güvenirliliğine olumlu katkı sağlayabilir. İlk olarak, elde edilen verilerin betimsel yolla doğrudan

sunulması okuyucuya değerlendirme fırsatı sunabilir. İkinci olarak, aynı araştırmaya birden fazla araştırmacının dahil edilmesi kabul edilme oranının artıracaktır. Üçüncü olarak, gözlem yoluyla elde edilen bulguların görüşme yoluyla teyit edilmesi inandırıcılığı artıracaktır. Dördüncü olarak, verilerin analizinde bir başka araştırmacıyı kullanmak ulaşılan sonuçların teyit edilmesini sağlayacaktır. Son olarak da, önceden oluşturulmuş önceden tanımlanmış kavramsal çerçeveye bağlı yapılan veri analizi de iç güvenirliği zenginleştiren bir etkendir. (Şimşek ve Yıldırım, Ekim 2013, s. 293-297). Bu çalışmanın daha tutarlı olması için, bu çalışma da araştırma verileri uzman kontrolünde yapılmış, çalışmada ham verilerden de örneklemeler sunulmuş, çalışma verileri ikinci bir uzman tarafından da teyit edilmiş, çalışma verileri toplanmadan önce geniş bir literatür taraması yapılmış, çalışma doğrultusunda kavramsal çerçeve oluşturulmuştur.

Çalışmanın güvenilir olması için verilerin analizi, kod ve temalar iki ayrı uzman tarafından kontrol edilmiştir. Problem durumundan sonuç kısmına kadar çalışmanın

örüntüsüne önem gösterilerek çalışmanın tutarlı olmasına dikkat edilmiştir. Ayrıca araştırma verileri kuramsal çerçeveye ve yapılan gözlemlerle ilişkilendirilerek analiz yapılmıştır. Örneğin kod ve temalar çıkarılırken çalışmanın problemine ve alt

problemlerine yönelik değerler sürekli kontrol edilmiş, bu sürecin uzman kontrolünde olması sağlanmıştır.

3.6.4. Tekrar edilebilirlik / Dış güvenirlik

Nitel araştırmaya temel oluşturan ilkelerden birisi, gerçeklerin bireylere ve içerisinde bulunduğu ortama göre sürekli değişme içinde olduğu ve araştırmanın benzer gruplara tekrarlandığında aynı sonuçlara ulaşmayı mümkün kılmadığını çalışmanın en başında kabul edilmesidir. İnsan davranışı durağan olmadığı için yöntem ne olursa olsun sosyal olaylarla ilgili araştırmaların aynen tekrarı mümkün olmamaktadır (Şimşek ve Yıldırım, Ekim 2013, s. 293).

Estetik beğeni/algı yapısı gereği sürekli değişen bir olgu olduğu için dönemsellik söz konusudur. Aynı çalışma benzer gruplarla da yapılsa aynı sonuçları vermeyebilir. Sanat konusu niteliğin alanı olduğu için bu konuda genelleme yapmak, bir anlamda nicel düşünmek bizi en başta yanılgıya sokabilir. O yüzden estetik ve sanat konusunda tekrar edilebilirlik güçtür. Fakat dış güvenirlik için bazı önlemler alınması başka bir

araştırmacının bu yolu izlemesini ve sonraki dönemlerde karşılaştırma yapabilmesini sağlayabilir.

Alınacak önlemlerden ilki, araştırmacı öncelikle kendi konumunu belirlemelidir (katılımcı, gözlemci, ön deneyimler), ikincisi, veri kaynağı bireylerin iyi tanımlanması gerekir, üçüncüsü, araştırma sürecinde oluşan sosyal ortamların ve süreçlerin

tanımlanmasıdır. Dördüncüsü, veri analizi yapılacak kavramsal çerçevenin ve

varsayımların iyi oluşturulmasıdır. Son olarak da veri analizleri ile ilgili ayrıntılı bilgi verilmesidir (Şimşek ve Yıldırım, Ekim 2013, s. 294-295). Bu önlemlerin dış güvenirliğe

olumlu yönde katkı sağlayacakları düşünülmüştür. Bu doğrultuda bazı önlemler alınmıştır. Öncelikle araştırmacının konumu belirlenmiş, veri analizi yapılacak kavramsal çerçevenin iyi olması sağlanmış, verilerin kaynağı belirlenmiş, veri toplama süreci planlanmış, daha sonra da yanlılığın engellenmesi için veriler iki ayrı uzman ile birlikte analiz yapılmıştır.

3.6.5. Araştırmacının Rolü

Araştırma sürecinde en etkin rol doğal olarak araştırmacınındır. Sürecin en başından sonuç kısmına kadar süreci büyük bir titizlikle kurgulaması beklenir. Bütün süreci bir bütün olarak yürütebilmesi, kavramsal çerçeveyi oluşturması, problem cümlesi ve alt problem sorularına ilişkin bulguları elde etmesi ve bunları uygun analizlerle yorumlaması araştırmacının görevidir. Bütün bunları yaparken danışman kontrolünde ve uzman işbirliğinde yapmalıdır. Bu çalışmada özellikle kavramsal çerçevenin oluşumu konusunda titiz davranılmış, öncelikle kaynaklar ve ilgili araştırmalar incelenerek sanat, sanatsal yaratma ve estetik konusunda kavramsal çerçeve oluşturulmuştur. Sonra

kavramsal çerçeve ve çalışmanın problematiği göz önünde tutularak, bulguların elde edilmesine yönelik sorular hazırlanmıştır. Daha sonra bu sorular görüşme formuna aktarılmış, bu form ile görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelerden elde edilen bulgular ise uzman kontrolünde çözümlenmiş, tartışma ve önerilere aktarılmıştır. Bu süreç iki ayrı uzman kontrolünde ve araştırmacının aktif rol oynadığı süreçte gerçekleşmiştir.

DÖRDÜCÜ BÖLÜM BULGULAR