• Sonuç bulunamadı

Modern çağda kültür; modernizm-postmodernizm ve yeni estetik olgusu

2.2. Estetik ve Toplum

2.2.3. Modern çağda kültür; modernizm-postmodernizm ve yeni estetik olgusu

Descartes ile birlikte olmuştur. Hıristiyanlık ve Aristo felsefesi üzerine kurulan skolastik düşünceye sırtını dönen Aristo, bilginin temeline insanı almıştır. Bunu da ünlü ifadesi "düşünüyorum o halde varım" deyişiyle bizlere göstermiştir. Modernlik fikri, Tanrısal aklın yerine, toplumun merkezine insan aklı ve iradesini koymaktadır (Yılmaz, 2006, s.13- 14).

Doğayı ve dini yadsıyan modernizm, geçmişten hiçbir şey bırakmayacak şekilde köklü bir devrimle, eskinin yerine öncü olanı getirme çabasıdır. Aydınlanma düşüncesi bilimselliği ön plana çıkartan bir kültürdür. Bilim sayesinde insanlığın kurtulacağı ve

refaha kavuşacağı belirtilmektedir. Ortaçağ ve Rönesans’tan sonra ortaya çıkan modern, yeniyi elde etme amacına dönük bir üretim aşamasına girmiştir. Modernizmin bilimsel modeli ve üretim-tüketim mekanizması, yönetsel anlamda kapitalizmin doğmasına neden olmuştur. 19. yüzyıl sonlarına doğru ortaya çıkan modernizm kendine özgü formları oluşturmuş, sanayileşen toplumun estetiği olarak görülmüştür (Şahin, 2012, s.92).

Modernizm, eski yerine yeniyi, dinsel yerine dünyevi olanı, duygu yerine aklı, öznel yerine nesnel olanı, Tanrı yerine deha fikrini, din yerine sanatı, gerici yerine öncü (avangart) olanı, figüratif yerine soyutu, kurgu yerine de saflığı tercih etmiştir (Yılmaz, 2006, s.16-18).

Modernizmin fikrinin savunduğu en büyük fikirlerden birisi öncü olan avangart kavramıdır. Bu kavram modernitenin amacını ve mantığını bize özetlemektedir.

Avangardist durum ya da tutum yeniliği bir temel kültür ve sanat ilkesi olarak kabul etmiş ve geleneksel duygu, düşünce ve fikir formlarına tümüyle karşı çıkmıştır. Aslında bu karşı çıkış durumu, usturuplu bir karşı çıkışın ötesinde, içinde tümüyle başkaldırışı

barındıran bir süreçtir. Bu başkaldırıcı niteliği ile avangardist tutum kültür yaşamında, plastik sanatlarda, müzikte ve edebiyatta yenilikçi hatta bir bakıma devrimci bir eylem olarak kendini gösterir. Avangart anlayış bir sanat sitili ya da belli bir sanat sitilinin adı değildir. Kısaca avangart anlayış yaşamın her alanında bir kültür felsefesi olarak karşımızda durmaktadır (Cabrailoğlu, 2009, s.130).

Görsel sanatlar da ise avangart olan, çağının sanat anlayışını aşan sanatçı veya akımlar için söylenen bir kavram olarak görülmüştür. 18. yüzyılda burjuvanın estetik ve sanat anlayışının katı kurallarına bir başkaldırı olarak görülür. Avangart sanatçı çağının geleneksel estetik formlarını yıkarak yenilerinin peşinde koşan öncü kişidir.

Postmodernizm kavramı ise, İngiliz tarihçi Arnold Toynbee 1939'da yazdığı A study of History (Bir Tarih İncelemesi) adlı çalışmasında modern dönemin I. Dünya savaşı

ile sona erdiğini söylemiştir. Postmodernizm sözcüğü kavram olarak oluşum sürecine girse de, 1950 sonrası kavramsal bir çerçeve olarak kullanılmasında 1979’da Jean -François Lyotard'ın Post Modern Durum adlı kitabın etkisi daha fazla olmuştur. Toynbee ve Lydotard'dan beri, modernizm sözcüğünün önüne getirilen ve "sonra" anlamına gelen "post" ekiyle türetilen "postmodernizm" sözcüğü modernizmin artık sona erdiğine ve yeni bir dönemin başladığına işaret etmektedir (Yılmaz, 2006, s. 339).

Postmodernizm, kelime anlamı olarak modern sonrası anlamına gelen, kelime anlamıyla sınırlı kalmayan, modernizme karşı bir eleştiri mahiyeti taşıyan bir kavramdır. Postmodernizm bir akımdan ziyade, yiten, kaybolan değerleri taşıyan, standartlaşmış yaşam biçimlerine eleştirel bir bakıştır. İçerisinde çoğulculuk, eklektizm gibi özellikleri barındıran 1960 sonrasında ortaya çıkan fikir, ekonomi, sanat gibi birçok alanda

modernizmden kopuşu ifade eden bir terimdir ve yerini almıştır (akt. Şahin, 2012, s. 92- 93).

Günümüzde postmoderniteyi ele alan iki görüş vardır. Bunlardan ilki

postmoderniteyi moderniteye karşı geliştirilmiş bir eleştiri olarak kabul eder. İkinci ise onu moderniteden türemiş, modernitenin bir özel durumu olarak görür. Bu iki görüşünde doğruluğunu kanıtladıkları göstergeler bulunsa da modernleşme deneyimini henüz yaşamamış bir toplumda postmodern olanın kimlik ve bakış açısından bahsetmek elbette ironik bir durumdur (Cabrailoğlu, 2009, s. 134, 136). Bu yüzden postmodernizmi

modernizmden kopuk değerlendirmek yanlış olabilir.

Modernizm süreci ile birlikte estetik, geleneksel estetik ve güzele karşı baş kaldırı süreci yaşamıştır. Sadece burjuvanın tüketimi olan yüksek sanat düşüncesi aydınlanma süreciyle birlikte yıkılmıştır. Sanat diğer sınıflarında alımladığı bir olgu halini almıştır. Bu da toplumun estetik ve sanata karşı eğilimi sanatın dönüşümünü hızlandırmıştır. Dönemin

siyasi, dini, ekonomik ve toplumsal şartları modernizmin estetik anlayışını biricik olma fikrinden çokluk fikrine taşımıştır.

Postmodern süreçte estetik, yerel kültür ve özelliklerini reddeden modernist kültür ve sanat hareketlerinin aksine, yerini geleneksel değerlere sıcak bakan, farklı kültürel değerleri içerisinde barındıran bir sanatsal düşünüşüne, yani estetik anlayışına yerini bırakmıştır (Şahin, 2012, s. 109).

Bu güncel estetik anlayışı yeni formları oluştururken, yeni olanla geleneksel olanı bir arada kullanabilir, bu anlayışta yerel kültür kodları estetiğe zenginlik katmaktadır. Güncel olanda bağıntılar ve bağlar önemlidir. Teknikler ve sanat türleri iç içe geçmiş belirsizleşmiştir. Belki de bu günümüz insanının büyük kentlerdeki yaşamsal koşuşturması ve iç içe girmiş zaman dilimlerinde kendini var etme çabasındaki duyguları bizlere

göstermektedir.

Postmodernizm anlayışı güzele farklı noktalardan bakar, güzel olmanın ötesinde ifade ve içerik bağlamının ön plana çıktığı bir yöneliştir. Çoğu zaman örgüsel bağların karmaşık bir hal aldığı, anlaşılamayan farklı kültürel ve teknik özelliklerin bir araya getirildiği yapılar vardır. Çoğulcu, eklektik öne çıktığı özellikle güzel sanatlarda görülen taklit, ironi, pastiş, kolaj, asamblaj gibi tekniklerin kullanıldığı sanat eseri ön plana çıkmıştır (Şahin, 2013, s. 243).

Bu ön plana çıkan teknikler çağdaş estetik dediğimiz olgunun eskiyle yeni olanı çeşitlemesine/derlemesine imkân vererek günümüz sanat anlayışını oluşturmuştur. Bu durumu çağdaş sanat (contamporary art) başlığında tekrar tartışacağız.