• Sonuç bulunamadı

A. Duruşma Yapılmadan Verilebilecek Kararlar ve Sonuçları

3. Verilebilecek Kararların Sonuçları

HMK’nun 353. maddesinin birinci fıkrasının a bendindeki ihlâllerin bulunması nedeniyle bölge adliye mahkemesinin vereceği “ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve gönderme kararları” usule ilişkin nihai karar olup kesindir; söz konusu kararlar temyiz edilemez (HMK m. 353/1-a). Daha önce de açıklandığı üzere357; HMK’nun 353. maddesinin birinci fıkrasının a bendi gereğince verilecek kararların “kesin olarak” verileceğine ilişkin düzenlemedeki “kesin” olmadan ne anlaşılması gereken dar ve teknik anlamda kesinlik değil ilk derece mahkemesini bağlayıcılığı ve gönderme kararının tek başına temyiz edilemeyeceğidir. Dosya kendisine gelen ilk derece mahkemesi bölge adliye mahkemesinin bu kararıyla bağlıdır; gönderme kararının doğrultusunda işlem yapmak zorundadır358. İlk derece mahkemesi, bu kararla ilgili “uyma” veya “direnme” şeklinde karar verme hak veya yetkisine sahip değildir. Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen usule ilişkin bu kararlar bu yönü ile Yargıtay bozma kararlarından farklıdır. Çünkü sadece Yargıtay’ın dahil olduğu sistemde, Yargıtay’ın verdiği bozma kararı üzerine mahkeme kararı kaldırılmış olmaz. Zira bu

356 Çiftçi, s. 491.

357 Bu konudaki açıklamalar için bkz. yuk s. 152.

358 Özekes/ Pekcanıtez/ Akkan/ Taş Korkmaz, s. 2273; Taşpolat Tuğsavul, s. 338; Akkaya, s. 331.

145

mahkemenin de Yargıtay’ın bu bozma kararına uyması gerekir. Yani kararın kaldırılabilmesi alt ve üst mahkemenin ortak faaliyetini gerektirmektedir359.

HMK’nun 353. maddesinin birinci fıkrasının a bendinde sayılan ihlâllerin bulunması üzerine dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemesinin yeni bir yargılama yaparak esas hakkında yeni bir karar vermesi gerekmektedir. Yargılama sırasında ve sonunda bölge adliye mahkemesinin belirlediği ihlalleri gidermek zorundadır. Zira bu ihlâller sebebiyle bölge adliye mahkemesi davanın esası ile ilgili incelemeye geçememektedir. Söz konusu ihlâllerin öncelikle ilk derece mahkemesi tarafından telafi edilmesi, yapılacak yeni bir yargılama

359 Çiftçi, s. 648-649. Alman doktrininde kanun yolu incelemesi sonunda üst mahkemenin yeni bir hüküm mü kuracağı yoksa incelediği hükmü iptal etmekle mi yetineceği konusunda bir ayrım yapılmaktadır. Buna göre, eğer üst mahkeme, incelediği mahkeme kararını kaldırılarak kendisi yeni bir hüküm veriyorsa burada

“reformasyon etkili karar” söz konusudur. Bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda kural olarak istinaf konusu karar kaldırılıp yerine yeni bir hüküm verildiğinden istinafta “reformasyon etkili kararın” mevcut olduğu söylenebilir. Eğer üst mahkeme, var olan hükmü iptal etmekle yetiniyor, kendisi yeni bir hüküm vermiyor ve alt mahkeme tarafından hukuka uygun yeni bir hüküm verilmesinin sağlıyorsa burada “kassasyon etkili karar” söz konusudur. Kassasyon sisteminde, üst mahkeme tarafından verilen bozma kararı üzerine alt mahkeme bozma kararına uyduğu takdirde karar iptal edilebilecektir. Yargıtay tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay, bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararı bozarak dosyayı mahiyetine göre ya “bölge adliye mahkemesine” ya da “ilk derece mahkemesine” gönderecektir.

Yargıtay sadece bozma kararı vermekle yetinecek olup Yargıtay’ın yeni bir hüküm vermesi söz konusu olmadığından temyizde kassasyon etkili kararın mevcut olduğu söylenebilir. Bu durumda, Yargıtay’ın verdiği bozma kararı ile alt mahkemenin kararı kaldırılmış olmaz; bu karar, alt mahkemenin bozmaya uyulmasına dair vereceği karara kadar ayakta kalır. Şayet alt mahkeme bozma kararına uyulması yerine direnilmesine karar verirse söz konusu karar ayakta kalmaya devam eder (Rosenberg/ Gottwald/ Schwab, Zivilprozessrecht, München 2010, s. 767’den aktaran Taşpolat Tuğsavul, Melis, İstinaf İncelemesi Sonucunda Verilebilecek Kararlar, TBBD, 2018/134, s. 320-321; Prütting, Hans/ Gehrlein, Markus, ZPO Kommentar, 2010, s.

1329’dan aktaran Taşpolat Tuğsavul, Melis, İstinaf İncelemesi Sonucunda Verilebilecek Kararlar, TBBD, 2018/134, s. 320-321).

146

sonunda yeni bir karar verilmesi gerekmektedir. Buna “ilk derece mahkemesinde telafi edilebilirlik kriteri” de denilebilir. Bölge adliye mahkemesince esasa ilişkin inceleme sonucunda belirlenen hukuka aykırılıklar ve eksikliklerin bölge adliye mahkemesince verilecek yeni kararla telafi edilmesi durumuna ise, “bölge adliye mahkemesinde telafi edilebilirlik kriteri” denilebilir360.

Gönderme kararı verilmesi ile dava derdest kalmaya devam eder. Bu durumda ortada ikinci veya yeni bir dava bulunmamakta, ilk dava devam etmektedir.

Bölge adliye mahkemesince verilen “ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve gönderme kararı” ilk derece mahkemesi kararını tamamen ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak ilk derece mahkemesi kararının kesin hüküm oluşturan kısımları da ortadan kalkar.

Örneğin, kararı yalnızca bir taraf kısmen istinaf ederse istinafa konu edilmeyen kısımlar yönünden hüküm kesinleşir. Ancak bölge adliye mahkemesince kararın kaldırılması sonucunda hükmün kesinleşen kısımları da kalkar; başka bir anlatımla, kesin hüküm etkisini kaybeder. Bölge adliye mahkemesinin HMK’nun 353. maddesinin birinci fıkrasının a bendindeki ihlâller nedeniyle verdiği “ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve gönderme kararı” kesin hüküm kuralları ve aleyhe hüküm verme yasağını bertaraf eder niteliktedir361.

HMK’nun 353. maddesinin birinci fıkrasının b bendi kapsamında verilen kararlar ise esasa ilişkin olup, HMK’nun 353. maddesi birinci fıkrası a bendinin kapsamında verilen usule ilişkin kararlardan farklı olarak bu kararların doğrudan kesin olduğunu söylemek mümkün

360 Çiftçi, s. 657.

361 Çiftçi, s. 659.

147

değildir. Verilen kararların temyizi kabil olup olmadığı HMK’nun 361. ve 362. maddesindeki düzenlemelere göre belirlenecektir.

HMK’nun 361. ve 362. maddeleri uyarınca, bölge adliye mahkemesi kararının temyizine imkân bulunmuyorsa söz konusu karar kesin niteliktedir. Bu durumda “istinaf başvurusunun esastan reddi kararı” üzerine ilk derece mahkemesinin davanın reddine ya da kabulüne yönelik kararı şekli anlamda kesinleşir. Ancak bölge adliye mahkemesi kararının temyizi imkânı mevcutsa bölge adliye mahkemesi kararı hemen kesinleşmez. Kesinleşme tarihi karara karşı temyiz yoluna başvurulup başvurulmama durumuna göre ve temyize başvurulduysa başvuru sonucuna göre değişiklik gösterir.