• Sonuç bulunamadı

Vakıflarda Evladiye Kavramı ve Aile Vakıfları (Evlatlık=Zürri=Ehl

2.2. Osmanlıda Vakıf Anlayışı

2.2.23. Vakıflarda Evladiye Kavramı ve Aile Vakıfları (Evlatlık=Zürri=Ehl

sevap kazanmak ve ibadet yapmak amacıyla yani dorudan doğruya “kurbet kastıyla” tüm insanlığa veya sınırlı bir kesime (yoksullara ve kimsesizlere) yardım için kurulan vakıflardır. Bu tür vakıflarda vakfedenin ailesinin de bu vakıftan yararlanması, o vakfı hayrî olma özelliğini değiştirmez ve kaybettirmez. Hayrî vakıflarda amaç, genel olarak herkesin yararlanması olduğuna göre, vâkıfın ailesi de “herkes kavramı” içinde sayılmaktadır. Bu şekilde vakıfın ailesinin yararlandığı vakıflara ise zürrî vakıflar denir. Ancak vakfedenin önce ailesinden birilerinin, sonra da kamunun yararlandığı hem zürrî hem de hayrî özelliğini taşıyan vakıflar da vardır. Evladiye vakıflarında tavsiye edilen türün, önce vakfedenin ailesinden bir-iki kuşağın yararlanmasını, sonradan bu vakfın kamuya hizmet sağlayacak vakfa dönüşmesi şeklinde olması gerektiğini belirten görüş sahipleri de vardır (Uluç,2008:48).

2.2.23.1. Hayrî Vakıflar

Doğrudan doğruya “kurbet kastıyla” kurulan ve bütün insanlara veya sınırlı bir kesim insana (örneğin; fakirler ve kimsesizlerin yararına) tahsis edilen vakıflardır. Yüz veya daha fazla kimselere tahsis edilen vakıflar şeklinde de tarif edenler olmuştur. Bu gibi vakıflarda esas amaç, kurbet yani sevap ve ibadet anlamında bir fiil işlemektir. Ancak vakıftan yararlanacak olan fakirler arasında, vâkıfın fakir akrabaları da olabilir. Bu, sadaka anlamını taşımaktadır. Ve diğer fakirlere olan sadakadan daha üstün olduğu Hz. Peygamber tarafından ifade edilmiştir. Yapılan bir vakfın az veya çok bir hayrî cihetinin bulunması halinde, yani örneğin yüz kişiden yetmişi vâkıfın yakınları, otuzu da fakirler olması durumunda bu çeşit vakıfların da hayrî sayılacağı Osmanlı Fetvahane-i Alisince ifade edilmiştir.

2.2.23.2. Zürrî Vakıflar

Zürrî vakıflar; vakfedenin (vâkıfın) zürriyetinden olanların, bu vakıftan yararlanmalarını kabul eden vakıflardır. Kısaca vakfedenin ailesinin yararlandığı vakıflara zürrî vakıflar denir. O halde zürrî vakıflarda amaç; vakfedenin ailesinin yani aile fertlerinin vakıftan yararlanmalarına olanak sağlamaktır. Vakıf kurulurken, şayet vakıftan yararlananlar, başlangıçta yüzden aşağı (kavm-i mahsûr) ve genellikle vakfedenin zengin-fakir hısımları olan ve fakirlerin vakıftan yararlanması bunların inkırazına bağlanmış ise bu tür vakıflara Ehli vakıflar (aile vakıfları) veya Zürrî vakıflar ya da Evlatlık vakıflar denir.

Zürrî vakfa, aile ve soydan gelenler için kurulan vakıf da denir. Genel olarak, aile vakıflarının, başlangıçtan beri vakfeden kişinin kendisine veya herhangi bir kişiye ya da belli bir takım kişilere vakfedilen vakıflar olduğunu söylemek de mümkündür. Örneğin; vakfeden kişi önce kendisine, sonra çocuklarına, daha sonra da bir hayır amacına yönelik olmak üzere vakıf kurabilir. Vakfeden genellikle zengin olmakla beraber, yoksul ve yardıma muhtaç çok sayıda akrabası varsa, zürrî ya da evladiye vakıf olarak adlandırılan bir vakıf kurmayı tercih edebilir. Bu tür vakıflara her ne kadar evlatlık vakıflar denilse de, bu isim evlatlık işlemini veya bu yolla edinilen evladı çağrıştırdığından biz vakıfları “Evladiye Vakıfları olarak adlandırıyoruz.

İslam hukukunda ve özellikle Mısır’da zürrî vakıflar aleyhinde farklı görüşler ileri sürülmüştür. Hatta zürrî vakıfları tamamen ortadan kaldırılmasını savunanlar da olmuştur. Ancak İslam Hukukçularının büyük çoğunluğuna göre mevcut zürrî vakıfların korunması ve yenilerinin kurulması zorunlu (zaruri) görülmüştür. Bu vakıflar sayesinde, vakfedenin

mallarının, zürrîyeden artan kısmından kamunun yararlanması sağlanmış olmaktadır. Burada önemli olan husus, evladiye vakfının sırf bazı mirasçıların mirastan mahrum edilmemesi ve bazı mirasçıların mahfuz hisse haklarının ihlal edilmemesidir. Yani mahfuz paya ilişkin kuralların zarar görmemesine özen gösterilmelidir (Uluç,2008:48).

2.2.23.3. Evladiye Vakıfları “Aile Vakfı”, “Zürri ve Ehli” Vakıflardan Ayıran Özellikler

Evlat, ahfad ve sair aile efradının yararına yapılan vakıftır. TMK.nun 372. Maddesinde yer alan bu vakıf; aile fertlerinin eğitim ve öğretimi, donatım ve desteklenmesi gibi gayelere yöneliktir ve amaç bu olmaktadır. Amaç itibariyle, evladiye vakıflarda evlat veya bu vakıftan yararlanabilenler bizatihi amacı olmayıp, galleden (vakfın gelirinden) yararlanırlar. Yani evladiye vakıflarında amaç, belli mallardan hem evladın hem de ammenin (kamunun) faydalanmasını temin etmektir. TMK.nun 372. maddesinde öngörülen vakıflarda ise, amaç; sadece ailenin belli bir maldan yararlanmasını sağlamaktır. Yani aile vakıflarının genellik vasfı nispidir. Bu nedenle aile vakıflarının tam anlamıyla bir vakıf oldukları da savunulamaz.

Zurri vakıflar; Geliri, vâkıfın (vakfedenin) kendisinin veya başka bir şahsın evladına ve evladının evladına tahsis ettiği vakıflardır.

Ehli vakıflar; Amaçları yönünden daha yeni olup, geliri, evlada, avladın evladına, akraba ve teallükata tahsis edilen vakıflardır. Bu vakıfların mukabili (eşdeğerlisi) “Hayrî” vakıflardır.

Evladiye Vakıfları; Geliri, evlada ve evladın evladına… şart kılınan vakıflara denilmektedir. Buradaki “evlad” kapsamına erkek ve kız çocukları girmektedir. Ancak Türk Medeni kanununda yer alan “evlatlık” bu terimin kapsamına girmemektedir. Çünkü Türk Medeni kanunundaki evlat edinme kurumu, eski hukukumuzda mevcut değildir. Evladiye vakıflarında vir sıralama varsa ona uyulması gerekir. Örneğin; gelir, önce evlada, sonra evladın evladına sıra ile tahsis edilmişse, birinci kuşaktan evlat varken ikinci kuşaktan olan evlada, yani torunlara gelirden pay verilmez. Evladiye vakıflarında, gelirden (galleden) pay alacak olan kimse, bu gelir oluşmadan ölürse, hakkı onun alt soyuna geçmez. Ancak, galle (gelir) oluştuktan sonra ölürse, hakkı onun alt soyuna geçer (Uluç,2008:50).