• Sonuç bulunamadı

Turist Ömer Filmlerinin Olay Örgüsünde Kullanılan Mizah Öğeleri

2.3. Cilalı İbo ve Turist Ömer Filmlerinde Mizahi Unsurlar

2.3.2. Turist Ömer Filmleri

2.3.2.4. Turist Ömer Filmlerinin Olay Örgüsünde Kullanılan Mizah Öğeleri

bakmadan önce ilk bölümde vurgulanan gülme kuramlarıyla olan bağlantısına genel hatlarıyla bir bakış yapılacaktır.

Turist Ömer tiplemesinin karakteristik özelliği olarak öne çıkan dili ve dili kullanım biçimi, filmden filme karşılaştığı karakterlerle girdiği diyaloglarda, karşı tarafın içinde bulunduğu durum ve davranışlarını yererek ortaya çıkardığı gülütler üstünlük kuramına dayandırılabilir. Ancak Turist Ömer karakteri özelinde bu üstünlüğün bir kibir içerdiği açıkça söylenemez. O, karşısındaki karakterin fiziksel veya toplumsal durumuna atıfta bulunarak mizahını ustalıklı bir şekilde yaratmaktadır. Zaman zaman alay da içeren bu trükler, basit bir dokundurmadan çok zekice kurgulanmış şakalar şeklinde kendini göstermektedir.

Turist Ömer'in toplumsal statüsü -avare-, kılık kıyafeti, dili kullanış biçimi ve zaman zaman kendini yeren cümle kalıpları gülmenin bir uyumsuzlukla açığa çıkarıldığını kanıtlamaktadır. Seyircinin alışık olmadığı, olağan bir diyalog akışı ya da bir aksiyon beklentisi içindeyken Turist Ömer'in davranışları mizahı yaratmaktadır. Bu gülüt yaratma biçimi rahatlıkla uyumsuzluk kuramıyla desteklenebilmektedir.

Dolayısıyla Turist Ömer filmlerinde zaman zaman mekanik güldürü öğeleri kullanılsa da, dil oyunlarıyla yaratılan söz komiğinin ve uyumsuzluk kuramı bağlamında değerlendirilebilecek mizah anlayışının daha belirgin olduğu söylenebilir.

Turist Ömer, Helal Olsun Ali Abi (1963) filminde yardımcı oyuncu olarak beyaz perdede göründüğü ilk filmin ardından, serinin başlangıcına kadar iki filmde daha yardımcı rolde görünmüştür: Ayşecik Çıtı Pıtı Kız (Hulki Saner, 1964) ve Ayşecik Cimcime Hanım (Hulki Saner, 1964). Bu durumu sinema tarihçisi Giovanni Scognamillo şöyle anlatmaktadır:

"Sadri Alışık'ı son derece popüler, geniş seyirci kitlelerin sevdiği bir yıldız oyuncu konumuna getiren, ezik şapkası, kareli gömleği, beline bir iple tutturduğu buruşuk pantolonu ve kendine özgü selamı ile Turist Ömer karakteri oluyor ya da sevimli berduş, sevimli serseri. Başta küçük bir roldür, Hulki Saner'in Helal Olsun Ali Abi (1963) filminde yer alır; fakat Alışık onu öyle bir değerlendiriyor ki neredeyse filmin başrol oyuncusu Ayhan Işık'ı aşıyor, seyirciyi etkiliyor. Devamında, Alışık, Turist Ömer dizisine başlamadan, Ömer'i bir yan karakter olarak iki filmde canlandırıyor, iki Ayşecik filminde (Ayşecik Çıtı Pıtı Kız, 1964; Ayşecik Cimcime Hanım, 1964). Ömer artık bir film kahramanıdır ve yapımcı-yönetmen Hulki Saner bunu en iyi şekilde değerlendirmeye karar verip Turist Ömer dizisinin ilkini çekiyor (Turist Ömer, 1964) ve bir gişe şampiyonu elde ediyor" (Söylemez 2006:100).

Turist Ömer filmlerini değerlendirmeye ilk film olarak Turist Ömer'den (1964) başlamamız gerekirken, karakterin serinin öncesinde de mizahi üslubunu koruması nedeniyle serinin başlangıcından önceki üç filmi de çalışmada değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

Helal Olsun Ali Abi (1963) isimli filmde bir cinayet öyküsü söz konusudur ve olaylar bu çerçevede gelişir. Turist Ömer'in kumarhaneye kumar oynamak için gelmesiyle başlayan olaylar zinciri komedi ve polisiyenin iç içe geçtiği bir noktaya doğru evrilir. Filmin açılışında Turist kumar oynamak için kumarhaneye gelir fakat, kapı görevlisi kıyafetinin pespayeliğinden dolayı onu içeri almaz. Kapıcıyla atışır, altta kalmaz, dili kendine hastır. Kapıcıdan yumruk yer, yine de girmeye çalışır.

Komedi sözle yaratılırken klasik komedyada sıkça kullanılan bir yöntem olan yinelemelerle komik etki arttırılmıştır. Turist kapıcıyla cebelleşirken Ali (Ayhan Işık) gelir, Turist Ömer'i kurtarır. Turist yaşadığı her olayı kendi üslubunca, yeni, basmakalıp olmayan şekilde seyirciye anlatmaktadır.

Filmdeki kötü adamlar kumarhane sahibini döverek dışarıya atarlar, adam bayılır. Turist yerde yatan adamın ceketini alır, kapı görevlisine nispet yaparak Ali'yle birlikte içeri girer.

Turist kumarda kazanır ve Ali'nin yanına gelir. Ali hile yapan adamı dövdükten sonra çıkarlar ve meyhaneye giderler. Meyhanedeki konuşmalarda Turist'in Fenerbahçeli olduğu öğrenilir. Ali'nin sorusu ile kendini şöyle tanımlar: "Ben turistim abi. Turist Ömer derler bana. Ben gezerim, gezerim ama boş gezerim."

Böylece Turist lakabının nereden kaynaklandığı da açıklanmış olur. Turist Ömer, kendi deyimiyle boş gezen, aylak bir insandır. Turist'in aldığı ceketi geriye götürürler ve adamın öldürüldüğünü görürler. Ali, olayı çözmek için iz sürmektedir. Ali'nin bulduğu isimlerle bir karmaşa dolayımıyla komedi yaratılmaya çalışılmıştır. Turist, Şükran isimli şüpheli şahsın kadın olduğunu zannederek onun yanına gitmeyi seçer ve Fikret isimli kişiyi Ali'ye bırakır. Durumun tam tersi olduğu anlaşılır ve Turist kadın olduğunu düşünerek seçim yaptığı Şükran'ın bir erkek olduğunu görerek şaşırıp kaçar.

Turist Ömer kötü adamlardan birinin evinde iz sürerken adamlar içeri girer ve Turist banyoya saklanır. Kötü adamlardan biri yıkanmak için banyoya girer. Turist küvettedir. Adam suyu açar, Turist kapatır, adam tekrar açar. Adam sabunu ararken Turist bulur ve adama verir. Sırtını fırçalarken arkasında saklanan Turist'i fırçalar, Turist eliyle adamın sırtını aynı ritimde fırçalayarak kendini gizlemeye çalışır. Bu sahnede durumdan doğan mekanik bir güldürü açığa çıkarmıştır.

Filmin anlatısı Ali karakteri üzerinden yürürken, Turist Ömer yardımcı rolde zaman zaman görünerek, çoğunlukla söze dayalı bir mizah sergilemektedir. Ali, cinayetin sırrını çözer ve filmin sonunda Ali'nin polis olduğu anlaşılır.

Ayşecik Çıtı Pıtı Kız (1964), filminde çocuk yıldız Ayşecik, İstanbul'a halasının yanına gönderilecektir. Ayşecik'in kafasında ses yarışmasında birinci olarak ailesini sefaletten ve hacizli evinden kurtarma düşüncesi vardır. Annesi Ayşecik'e yol parası verir fakat sarhoş üvey babası parayı içki almak için Ayşecik'e vermez. Ayşecik'i birine emanet edip yol parasını içkiye yatırmayı düşünmektedir. O sırada Turist Ömer görünür. Üvey baba planını yapıp Ayşecik'e onu İstanbul'a götürecek kişinin Turist Ömer olduğunu söyler ve Ayşecik Turist Ömer'in peşine takılır.

Turist Ömer varoş bir mekanda "bul karayı, al parayı" oynamaktadır. Ayşecik, Turist'in yanına yaklaşır ve ona tüyo verir. Turist sinirlenir ve kendi üslubunca karşılık verir. Turist Ömer kumarda kaybeder ve gider, Ayşecik peşine düşmüştür. Birlikte vapura binerler. Ayşecik biletini zorla Turist'e aldırtır. İkilinin birbirine takılmasıyla söz oyunları aracılığıyla komedi yaratılmaya çalışılmıştır. Turist vapurda yemek yerken, Ayşecik'in bakışından etkilenerek yemeğini paylaşır. Turist Ömer'in avare görünüş ve tavrının altındaki duygusallık ilk kez bu sahnede kendini gösterir.

Turist, Ayşecik'i halasının köşküne getirir. Turist ile hala bir süre atışır. Turist altta kalmaz ve kılık kıyafetine atıfla, "Ye kürküm ye davası.." göndermesiyle işin içinden çıkar. Turist'in duygusallığı, küçük çocuk Ayşecik karşısında iyice belirgin hale gelmiştir.

Filmdeki olaylar, Turist Ömer’in Ayşecik’i ses yarışmasının yapıldığı gazeteye getirmesi biçiminde devam eder. Turist ve Ayşecik, yarışma için sıradayken, katip kız ile Turist Ömer atışması, Turist Ömer'in rahatlığı ve konuşma biçimi ile desteklenerek söz komedisi ön plana çıkarılır. Turist, yardımcı bir karakter olarak bu filmde Ayşecik'in hedefine ulaşmasının bir aracıdır, komedisini mekanik olarak jestlerle değil, söz ve dil ile yaratmaktadır.

Filmde Turist ve Rüknettin, Bedia'nın evindeyken Bedia'nın ansızın geldiği sahnede, ikili heykel taklidi ile durumdan kurtulmaya çalışmaktadır. Bu sahnedeki komedi ise mekanik jestler ve taklit ile oluşturulmuştur.

Ayşecik Cimcime Hanım (1964) isimli, Turist Ömer'in yardımcı karakter olarak görüneceği ikinci Ayşecik filminde, olaylar Ayşecik ve Turist Ömer’in yollarının tesadüfen bir at yarışında kesişmesi çerçevesinde gelişir. Ayşecik’in babası kumarbazdır, at yarışı müptelasıdır ve Ayşecik’i de hipodroma, yarışlara götürmektedir.

Filmin açılışında Turist Ömer ve Rüknettin hipodromda heyecanla yarış izlemektedir. Rüknettin Turist Ömer'in yakın dostu ve köşkün bahçesindeki kulübenin sahibidir. İkili yarışta kazanır. Yarışı rehin verdikleri saat ile oynamışlardır ve daha fazla yatırarak daha fazla kazanmak isterler. Turist Ömer yine kendine has kelimeleriyle kurduğu cümle ve benzetmeleriyle komedisini yaratır. Rüknettin karakteri de Turist'in diline ayak uyduracak şekilde trükler üretir.

Turist Ömer: ...Abi Bedia bizim sülalemizi kazır, toz eder bizi be. Ama milyon da diyorsun be abi.

...

Bedia: Rüknettin! Yine ne kaynatıyorsun o Turist suratsızıyla.

Turist: Hadi len! Ayna fukarası sende! Ulan surata bak memleket değiştir be. Bedia: Yine ne yumurtladı o düzenbaz bakayım?..

Dünya sinemasındaki komedi karakterlerinin, özellikle de sessiz dönemlerdeki mekanik güldürünün uzağında, durum, söz ve jestleriyle Turist Ömer kendine has mizahı ortaya koymaktadır.

Ayşecik'in babası yarışta rehinle oynama şeklini, Turist ve gişe görevlisi Hayri konuşurken öğrenmiş, Turist Ömer'in arkadaşı olduğunu söyleyerek Ayşecik'i rehin bırakmış ve yarışta oynayıp kaybetmiştir. Turist ve Rüknettin de, aynı yarışta Bedia'nın banka taksidini kaybetmiştir. Kızını rehin bıraktığını hatırlayan baba, yarışı organize eden mafyaya giderek kızını vermelerini ister ve polise gitmekle tehdit eder. Babayı alıkoyan mafya, Ayşecik'i umursamaz ve Hayri’nin Aysecik'i Turist Ömer’e götürmesiyle ikilinin maceraları da başlamış olur.

Turist Ömer'in kendine has argosu ve mecazı her ortamda komikliği ortaya çıkarabilmektedir:

...

T.Ö: Evelallah Turistiz ama zatıaliniz kimsiniz yani? Ayşecik: O halde ben de senin kardeşin sayılırım.

T.Ö: Anlamadım! Hadi kızım bırak dalgayı da yürü bakalım, Hayri'ye hadi... Ya benim bütün sülalem Karaca Ahmet'te be... Bu Hayri'nin davası ne ya?

...

T.Ö: Ya kızım bizim çengelle, kılıçla bir davamız yok. ...

T.Ö: Ne acemisi be, ne acemisi? Oğlum ben elimle dünyaya gelmişim. Bu tavlanın içine seni korum, aspirin diye de yutarım ama Hayri dalgamı dağıttı anadın mı...

Turist kahveden çıkıp maça gider, Ayşecik de peşine takılmıştır. Turist bir taksiye biner ve burada da kendine has cümlelerini üreterek durumu komediye dönüştürür.

T.Ö: Oh be abi sağolasın, kurtardın beni bu dalgadan zaten diyorum şansımız yengen sabahtan beri, at yarışlarında berbat. Bir de bu kızı taktılar peşimize, kim olduğunu falan da tanımam ha iyi mi.

T.Ö: ... Abi be, laf lafı açar laf da sigara paketini diyorum. Bi' cigara içer misin abi? ...

T.Ö: Neşen bilir abi, bende zaten yeni attım diyordum anadın mı...

Turist Ömer, taksicinin fazla para istemesine takılır ve sonunda parayı vermeye razı olur çünkü Ayşecik de aynı taksinin bagajında gelmiştir. Fenerbahçe tribününde ikili maç izlerken, Galatasaraylı olan Ayşecik Fenerbahçeli bir adamı kızdırır. Turist Ayşecik'i susturmaya çalışsa da başaramaz ve ikili dayak yer.

Bedia Rüknettin'in banka taksidini yatırmadığını öğrendiğinde onu evden kovmuştur. Rüknettin Turist Ömer'in kulübesinde kalır. Bir süre sonra kapı çalınır ve bekçi Turist'i karakola götürür. Karakolda Turist ile Laz komiser Nazmi arasındaki çatışma ile komedi yaratılır. Turist kendine özgü argo cümleler ile komiseri kızdırır ve Ayşecik'i almaya razı olur. Ayşecik'i razı eden Turist onu kulübesine götürür. Ayşecik ve Turist arasında yaratılan çatışmalarla mizah üretilmeye devam eder. ...

T.Ö: Ulan sen adam görmemişsin. Benim sülalem adamdır be. Bir tane koy diyor şeytan ya...

...

T.Ö: Olur mu öyle şey ya, fırıncıya söyle ekmek de vermesin.

Bir kaç sahnede kullanılan mekanik güldürü de filmde kendini hissettirmektedir. Tuvalet sırası bekleyen Turist ve Rüknettin'in kıvranmalarıyla bu komik unsur yaratılırken, söz ile de desteklenmektedir.

Rüknettin: Ne yapıyorsun Turist? T.Ö: Twist yapıyorum, twist!

Filmin olay örgüsünde Ayşecik'in babasının öldürülmesiyle Turist Ömer karakterinin duygusal yapısı ön plana çıkmaya başlar. Turist Ömer'in argosu, serseriliği, pespayeliğinin yanında vicdanlı yapısı da keskin bir duygusal özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Turist, Ayşecik'in mafyadan kaçarken bir araba kazası geçirmesi sonrasında hipodromdan atı kaçırarak onu yaşama döndürmek için hastaneye getirecek kadar duygusal ve yardım severdir.

Turist Ömer karakteri, Turist Ömer (Hulki Saner, 1964) filminde bu kez baş karakter olarak yer almış ve seri böylelikle başlamıştır. Yardımcı rolde olduğu üç filmde olduğu gibi karakter özelliklerini koruyan Turist Ömer dışındaki karakterlerin sıfırdan yaratıldığı görülmekte, önceki filmlerdeki sosyal statüleri ve aile yaşantıları farklılık göstermektedir. Örneğin Rüknettin ve Bedia karakterleri filmden filme

isimlerini korurken; Ayşecik Çıtı Pıtı Kız, Ayşecik Cimcime Hanım ve Turist Ömer filmlerinde farklı yaşantılarla ve ilişkilerle olay örgüsünde yer almaktadır.

Turist Ömer'in bir seri film kahramanı olarak sürekliliğini koruyacağı, filmin başında, kendisi için bestelenmiş, kendisini anlatan şarkısı ile ilk sinyalini vermiştir: "Turist Ömer derler benim adıma

Pişman olur bakmayanlar tadıma

Sabahları bir kadeh, akşamları beş kadeh

Neşemi de bulunca dalgama da bakarım Sokaklarda aylak aylak gezerim

İzmaritin kralını seçerim

Trafikten çakarım, kıyak oto yıkarım

Hiçbir işte tutunmam, hepsinden de bıkarım, amaney!.."

Daha önce de belirtildiği gibi Turist Ömer her filmde avaredir, geçmişi, eğitimi ve ailesi bilinmemektedir. Kendine özgü rahat, çarpık yürüyüşü, şapkasını düzeltişi ve "Helal!" deyiş şekli, serinin diğer filmlerinde de göreceğimiz jestlerdir. Filmin başında, bir parkta oturan çiftin radyosuna kulak misafiri olarak dinlediği maç yayını esnasındaki hareketleri, zaman zaman kendini kaybedip hayali bir topa vurması, yere düşmesi vb., serinin diğer filmlerinde zaman zaman gördüğümüz mekanik hareketler ile güldürü yaratmaya örnektir.

Turist Ömer dış ses aracılığıyla seyirciyle konuşurken lüks bir otelin önüne gelmiştir. Amacı izmarit toplamaktır. Zengin bir sosyal çevrenin resmini izmarit odağında tuvaline resmetmektedir. Otelin, kendisini içeri almak istemeyen kapı görevlisi ile arasındaki diyalogda da bu resme söz oyunlarıyla katkılarda bulunmaktadır: "Bu develeri alırsın tabi!"

Turist, yeniden trafiğe döndüğünde ortadaki trafik polisinin işine karışır. Trafiğin allak bullak olduğunu gören Turist kendisine yapışmış sözle komedi

yaratma yeteneğiyle yeniden seyirciye polisi şikayet eder: "İki dakika gittik karıştırmış burayı!"

Bir sonraki sahnede iş yerinde uyurken görünen Turist Ömer ve onu yakalayan patronu arasında bir çatışma yaşanır. Turist'i varillerin üzerinden düşüren patronu, onu kibar bir müşteriye bakması için gönderir. Turist ile müşteri arasında jestler ve söz oyunlarıyla komedi yaratılır. Bu sekansta da yer yer Turist'in müşterinin sakallarını çekmesi, burnunu temizlemeye çalışması ve arabanın sileceklerini iş görmez şekilde göstererek kırması ile mekanik güldürü öğeleri çalışılmıştır. Devamında hızlı kurgu ile Turist'in arabayla alanda dönerek tur atması ve peşinden insanları koşturması da bu öğeler arasında sayılabilir. Sahne Turist Ömer’in kaza yapmasıyla sonlanmaktadır.

Turist Ömer bu filmde sık sık dış ses ile seyirciyle konuşmakta ve bir tür

anlatıcı görevini üstlenerek seyirciyi filmdeki karakterler hakkında

bilgilendirmektedir. Rüknettin tiplemesinin jestleri ve konuşma tarzı Turist Ömer'in mizahını daha da güçlendirilmiştir. Rüknettin Bedia'yı kandırma planını Turist'e açarken Turist'in yinelemeleri ile komedi yaratılmıştır.

Turist Ömer'in patronunun arabasının içini hortumla yıkadığı sahnede, mekanik güldürü şekline başvurulmuştur yalnız devam eden aksiyonda bu mekanik güldürü kendini yeniden Turist'in söz ile komedi yaratma yeteneğine bırakacaktır. Yaptığı hatadan dolayı patronu tarafından ıslatılarak cezalandırılan Turist'in verdiği yanıt bu savı desteklemektedir: "Ulan suya yazık be!"

Turist Ömer'in hayata karşı boş vermişliği ve mizahi yaklaşımının yanında, vicdani dürtüleri de zaman zaman davranışlarına yön veren bir karakter özelliğidir. Patronunun kiracısı olan görme engelli ve yoksul bir kıza zor kazandığı haftalığını vermesi bunun açık bir göstergesidir. Turist Ömer'in bu jestine şahit olan zengin patronun da üzülmesi filmin dramatik etkisine katkıda bulunmaktadır. Turist Ömer'in taksi dolmuş beklerken Bedia ile tesadüfen tanışıp birlikte itişe kakışa dolmuşa bindikleri sahnede, kaba bir üslupla Bedia'ya cevaplar veren Turist bu sahnenin mizah düzeyini oldukça yükseltmeyi başarmıştır fakat olay örgüsündeki Bedia planını ağzından kaçırarak kendini ve Rüknettin'i istemeyerek ele vermiştir. Şoföre

kadınlardan şikayet ederek arkadaşının nişanlısının evlenme isteğini anlatır ve Rüknettin’in nişanlısı Bedia'yı kandırmak için amcaları ölmüş numarasını yapacaklarını Bedia'nın yanında ağzından kaçırır. Bu sahnede Turist Ömer ve Bedia arasındaki diyalog, Turist Ömer’in söz oyunlarını kullanma becerisi açısından iyi bir örnektir:

Bedia: Yavaş ol delikanlı, nerdeyse kucağıma oturacaksın.

T.Ö: İyi işte sende torunum diye okşarsın, fena mı?

Bedia: Ağzını topla, seni okşayacağıma sokaktaki itleri okşarım.

T.Ö: Sakın ha! Zavallılara kuduz aşılarsın zehirlerler sonra. Bedia: Terbiyesiz!

T.Ö: Anlamadım! Ulan bendeki terbiye kral çocuğunda yok be! Doğduğum gün ebe beni çift yumurta ile terbiye yapmış anadım mı!

Bedia: Teke gibi koktuğunun farkında mısın?

T.Ö: Hadi be! Senin ayakların kokuyor be. Eve git de oksijenle yıka! Ulan amma karıya çattık be!

...

Bedia: Dolmuş değil, köprü altı sanki.

T.Ö: Hadi be! Beğenmedinse hususiye binersin kokana!

Rüknettin'in planını öğrenen Bedia kavgaya başlamışken, komşuları onları alaycı bir şekilde dinlemektedir. Turist herşeyden habersiz eve yaklaşırken kızları görür ve kendi üslubunca sataşarak komedisini yaratır: "Ahmetlere bak be! Ayy!". Kızlar Turist'in farkına varır varmaz, onu kılığından dolayı aşağılar ve yüz vermezler fakat Turist durumunun farkındadır: "Façamız bozuk diye değil mi!" diyerek ilerler fakat laf atmadan da duramaz: "Ahmetlere maşallah!" Turist aşağılansa bile bir öfke patlaması ya da hınç söz konusu değildir. Dolayısıyla Turist Ömer’in mizahında yıkıcı bir öğeye rastlanmaz.

Bedia’nın planı öğrendiğinden habersiz biçimde kavga eden ikilinin yanına gelen Turist Ömer’in bu durumu, sahnenin mizahi gerilimini yükseltmiştir. Buradaki mizahi gerilim, her şeyi bilen izleyici ve her şeyden habersiz Turist Ömer arasındaki çelişkiden kaynaklanmaktadır. Bu mizahi gerilimin ardından Bedia'yı gören Turist'in şaşkınlığı bir süre sonra yerini tekrar mizahi üsluba bırakır. Bedia'yı görür görmez şok ile kendini yere atan Turist’in başta mekanik güldürü olarak değerlendirilebilecek hareketleri, bir süre sonra yerini söz komiğine bırakır:

T.Ö: Bedia bu mu? Abi be, bu beni ısırır be! Bedia: Demek amca beyiniz nihayet öldü ha (!) T.Ö: Ya, darısı başınıza.

Bedia: Çenen tutulsun. Rüknettin, bu at hırsızını al, defol git evimden. T.Ö: At hırsızı olsaydım, önce seni çalardım be! At hırsızı senin sülalen! Bedia: Hoşt! Senin ağzını cart diye yırtarım alimallah!

T.Ö: Patiska mı yırtıyorsun be bohçacı kılıklı karı, hamam anası sende! Söylerim tabi ya.

Rüknettin: Sus be Ömercim.

Bedia'nın yanından kovulan Rüknettin ile Turist Ömer'in kıyıda dertleştikleri sahnedeki mizah seviyesi, Turist Ömer'in olumsuz bir durumda olmalarına rağmen iyimser yaklaşımı ile yeniden yükseltilecektir. Maddi yönden de güçlük çeken ikili, Turist'in banka reklamı sayesinde para kazanmak istemektedirler. Olay örgüsünün işleyişi açısından bir kırılma olarak nitelendirilebilecek banka reklamı önemli bir yer tutmaktadır. Buna paralel olarak banka soyguncuları da aynı bankayı soymak üzere plan yapmaktadır.

Turist Ömer iş görüşmesini gerçekleştirmek üzere bankaya geldiğinde, müdür ve yardımcısı arasında geçen diyaloglarda, Turist yine kendi üslubunca yaptığı trüklerle ön plandadır. Banka müdürünü sık sık yinelemeye düşürerek komedi yaratırken, aynı yinelemeyi muavin üzerinde de uygulamaktadır.

Turist Ömer’in, reklam için kendisine verilen sahte paraların olduğu para çantasını unuttuğunun farkına vardığı anda soyguncular içeride soygunu gerçekleştirmektedir. Turist içeri girdiğinde soyguncular saklanmıştır ve Turist Ömer yanlışlıkla gerçek paraların olduğu valizi alarak reklam yapmak üzere yola çıkar.

Turist Ömer üstü açık araba ile reklam paralarını dağıttığını zannederken neredeyse tüm şehir peşinden gelmektedir. Dış ses aracılığıyla durumu seyirciye açıklayan Turist Ömer sahilde uyuklayan bir dilenciye sahte zannettiği paraları