• Sonuç bulunamadı

Cilalı İbo Filmlerinin Olay Örgüsünde Kullanılan Mizah Öğeleri

2.3. Cilalı İbo ve Turist Ömer Filmlerinde Mizahi Unsurlar

2.3.1. Cilalı İbo Filmleri

2.3.1.4. Cilalı İbo Filmlerinin Olay Örgüsünde Kullanılan Mizah Öğeleri

Cilalı İbo filmlerinde mizahın hangi yöntemlerle açığa çıkarıldığına bakmadan filmlerin ilk bölümde vurgulanan gülme kuramlarıyla olan bağlantısına genel hatlarıyla değinmek gerekmektedir.

Cilalı İbo karakterinin abartılı jestleriyle kurulan mizah çatısı, Onun kibir de barındıran davranışlarıyla ve kendini bilmezliğiyle pekiştirilmektedir. Cilalı İbo'nun bu davranışlarıyla türetilen mizah üstünlük kuramıyla ilişkilendirilebilir. Cilalı İbo'nun kaba jestlerinin altında yatan cehalet ve küstahlık bu davranışlarını doğal bir şekilde gerçekleştirmesini sağlamakta, bu da seyircide gülmeye yol açmaktadır.

Cilalı İbo'nun filmlerinde sık sık kullanılan karmaşa, zıtlık ve yineleme

yöntemleriyle türetilmeye çalışılan mizah ise uyumsuzluk kuramıyla

ilişkilendirilebilir. Cilalı İbo'nun zor durumlardan kurtulmak için sıkça kullandığı kılık değiştirmeyle yarattığı karmaşa aksiyonları, seyircinin doğal aksiyon beklentisiyle, Cilalı İbo'nun kendisine bir çıkış yarattığı eylemleriyle farklılık yaratıp uyumsuzlukla gülmeyi açığa çıkarmaktadır. Cilalı İbo filmlerinde yardımcı karakterlerin birbirlerine zıt tiplemeler şeklinde oluşturulmaları da yine uyumsuzluk kuramıyla ilişkilendirilebilmektedir. Cilalı İbo'nun ve filmden filme değişen yardımcı karakterlerin yinelenen kalıp cümleleri, uyumsuzluk aracılığıyla gülmeye yol açmaktadır.

Gülmenin oluşumunu sağlayan bir başka unsur, Bergson’un da dikkat çektiği, gerilim sonrasında gelen rahatlamadır. Cilalı İbo tiplemesinin bir süper kahraman rolüne bürünerek zorluklardan sıyrıldığı aksiyonlarda yaratılan gerilim İbo'nun özel güçler kullanarak yaptığı manevralarıyla olumlu sonuçlandırılmakta ve gülme seyircide oluşturulan rahatlama duygusuyla ortaya çıkmaktadır.

Cilalı İbo filmlerinde güldürünün yaslandığı en büyük kalıplardan olan mekanik güldürü yaratma yöntemi, yine insan vücudunun nesneleştirilmesi, makineleştirilmesi aracılığıyla komik etki yaratmaya çalışmak, Cilalı İbo filmlerinde sıkça karşımıza çıkmaktadır.

Cilalı İbo filmlerinin yapısını daha iyi kavrayabilmek açısından sözü edilen yöntemleri ve filmlerin yaslandığı komedi unsurlarını daha ayrıntılı olarak incelemek gerekmektedir.

Daha önce de belirtildiği gibi, eğitimsiz bir ayakkabı boyacısı olan Cilalı İbo, mekanik, fiziksel, kaba bir güldürünün en uzun süreli temsilcisi olmuştur. Cilalı İbo

Yıldızlar Arasında (Osman F. Seden, 1959) filminde Cilalı İbo, şöhret olup zengin olma amacını gütmektedir. Abartılı hareketleri, dilin sunumundaki yanlışlıktan kaynaklanan komedi üretimi tarzı (kekeme oluşu, "r"leri söyleyememesi, siynek arkadaşım! gibi...) sürekli tekrarlanmaktadır. Filmin olay örgüsünde Cilalı İbo'ya benzer bir karakterin şiveli konuşması ile de hem ikizlikten, hem de şiveden kaynaklanan bir komedi yaratılmaya çalışılmıştır. Zengin olma, şöhret olma hayali olan Cilalı İbo, amacına ulaşmak için her yolu denemektedir. Rüşvet, torpil vb. gibi unsurları çekinmeden dile getirmekte ve kullanmaktadır. Filmde farklı kültürlerin müziklerinin parodileştirilmesi aracılığıyla da, örneğin western müziğini kahvehanede seslendirerek veya bir İtalyan opera eserini Türkçe sözcüklerle parodileştirerek de mizah üretilmeye çalışılmıştır. Olay örgüsünde, bir film şirketinden senaryo çalmaya çalışan kötü adamlar ve İbo ile benzerinin bu adamlarla olan mücadelesi konu edinmektedir. İbo ile benzerinin yarattığı karmaşa sık sık bir komedi öğesi olarak kullanılmaktadır. Cilalı İbo'nun kötü adamlar ile çatışması sahnelerinde sorunun aşırı abartı ile saçmalaştırarak dönüştürülmesiyle fantastik bir güldürü yaratılmaya çalışılmıştır; Cilalı İbo'nun üzerine atılan bıçakları durdurabilmesi, tavanda yürüyebilmesi gibi aksiyonlarla sorun saçmalığa dönüştürülmüş ve mizah bu yolla üretilmiştir. Bunun yanında görüntü hızlandırarak da mekanik bir güldürü yapılmıştır. Cilalı İbo'nun seriler boyunca aşırı ve sayısız olarak kullandığı komedi üretim tarzından biri de kılık değiştirmektir. Cilalı İbo'nun mizahı ağırlıklı olarak fiziksel unsurlara dayanmaktadır. Bu haliyle düşünsel bir eylem gerektirmeyen abartıyla komediye ulaşılmaya çalışılır. Filmin olay örgüsünde yer alan Cilalı İbo'nun benzerinin, evleneceği kızı tanımak için kılık değiştirdiği daha sonra öğrenilmektedir. Bu olay örgüsü, bir klişe olarak Türk sinemasının ilerleyen dönemlerinde de tekrar tekrar kullanılmıştır. Örneğin: Tatlım (Aram Gülyüz, 1973), Dokunmayın Şabanıma (Osman F. Seden, 1979), filmlerinde görüldüğü gibi.

Cilalı İbo ve Tophane Gülü (Nuri Ergün, 1959), Osmanlı toplumunda geçmektedir. Cilalı İbo'nun benzeri bir külhanbeyi olan Jilet'in öldüğünün zannedilmesi üzerine, benzerlikten yaratılan bir karışıklık ile Cilalı İbo çetenin başına geçmiştir. Çete lideri olarak sevdiği kızın evinin soyulacağını öğrenen Cilalı İbo ile çete arasındaki mücadele filmin konusunu oluşturmaktadır. Cilalı İbo'nun

şapkasına yazılı isminin Osmanlıca olduğu ve şehirde o döneme ait zaptiyeler görülmektedir. Gülnaz isimli bir sevgilisi olan Cilalı İbo Romeo ve Juliet oyununa öykünen bir sahneyle kızın balkonunun önünde görülür. Kızın evine tırmanacağı sırada zaptiyelere yakalanır ve içeriye atılır. Bu filmde de Cilalı İbo'nun benzeri ile bir karmaşa üzerinden komedi yaratılmaya çalışılmıştır. Cilalı İbo'nun benzerinin (Jilet) külhanbeyi ve abartılı tavırları da bunu desteklemektedir. Karşı cinse aşırı kaba tavırlar ve ağızdan ateş çıkarma, nesneleri üfleyerek havaya kaldırma gibi abartılı jestlerle fiziki güldürü öğelerine başvurulmuştur. Bunun yanında çizgi filmlerde sıkça karşılaşılan karşı cins tarafından öpüldüğünde kalbin dışarıdan attığının gösterilmesi gibi fantastik, abartılı gösteriler kullanılmıştır. Cilalı İbo'nun nezaretten yaralı benzerini ölüme terk ederek onun kılığında kaçması, karakter özelliği olarak; kendini düşünen, ne pahasına olursa olsun yolunu bulmaya çalışan birisi olduğu izlenimini vermektedir. Sorunun saçmalığa dönüştüğü; bir büyücüden alınan pelerinle, uçma, hayvana dönüşme gibi abartılı güldürü öğelerine sıkça başvurulmuştur. Cilalı İbo'nun hızlandırılmış hareketler eşliğindeki görüntüleri, bir mekanı dağıtma vb. mekanik hareketler komedinin oluşturulmasında kullanılmıştır. Silahla şapkaları tavana asma, uçma, zorda kalınca hayvana dönüşme, ağır yaralanan benzerinin geri dönmesi gibi abartılı öğe ve durumlar mizah yaratmada sıkça kullanılan yöntemlerdir.

Cilalı İbo Zoraki Baba (Mehmet Dinler, 1961) filminde Cilalı İbo, işi başında çok sayıdaki insanın ayakkabısını hızlı bir şekilde temizlerken görülür. Yine bir sevgili çatışması vardır ve Cilalı İbo’nun kızı babasından istemek için gittiği bakkal dükkanını abartılı bir şekilde dağıtmasıyla fiziki güldürü türü kullanılır. Kendisini bir çocuk kaçırma çatışmasının içinde bulan Cilalı İbo'nun çocuğu kendisinin zannetmesi ve onu kaçırmaya çalışan çete üyelerinden korumaya çalışması filmin konusunu oluşturmaktadır. Cilalı İbo'nun yine işi başında bu kez, müşterinin pantolonunu boyaması gibi hareketlerle komik durum oluşturulmaya çalışılır. Sözlü mizah unsuru sadece ev sahibesi ile arasında geçen diyaloglarda kullanılsa da, ön planda olan her zaman Cilalı İbo'nun abartılı kaba hareketleridir. Komedi unsuru olarak kullanılan kılık değiştirme yöntemi Cilalı İbo'nun defalarca kullandığı bir yöntemdir ki yalnızca bu filmde beş kere kılık değiştirmiştir. Bunun yanında sorunun

saçmalığa dönüşmesi, Cilalı İbo'nun kurşunlardan kaçabilmesi, hızlandırılmış, geriye sarılmış görüntülerle araba kullanması, bir fok balığıyla konuşması ve denize düşen arabanın içinde olan Cilalı İbo ve komşusu Sevim'in oltayla çekilmesi gibi aksiyonlarla kaba, mekanik yöntemlerle komedi yaratılmaya çalışılmıştır.

Serinin Cilalı İbo Perili Köşkte (1963) adını taşıyan filminde, bir tür karmaşası göze çarpmaktadır. Müzikal, korku ve komedi öğeleri karmaşık bir biçimde iç içe geçmiştir. Cilalı İbo ve sevdiği kız bu filmde de başat çatışma unsurudur. Bunun yanısıra film, Cilalı İbo'ya kalan bir miras ve bu mirasın içerisinde bulunan uyuşturucu kaçakçılarının kontrolündeki, perili süsü verilmiş bir köşkün üzerinden anlatılmaktadır. Cilalı İbo ile korku unsurlarıyla donatılmış köşkteki çete üyeleri arasındaki çatışmanın anlatıldığı filmin henüz başında, Cilalı İbo'nun sevgilisinin ağabeyine yakalandıktan sonraki aksiyonlarında hızlandırılmış görüntüler eşliğinde komedi yaratma yöntemi kendini göstermiştir. Aynı abartı durumu lostra salonunda da devam ederek Cilalı İbo komedisinin adeta bel kemiğini oluşturmaktadır. Lostra salonundaki diğer boyacıların da şapkasında Cilalı İbo'nun tarzı yazılarla isimleri vardır. (Vernik Veli, Jet Ahmet gibi..) Bu filmde Cilalı İbo'nun meşhur bir karakter olduğu lostra salonuna verilen isimden ve tabeladan görülmektedir. Tabelada “Cilalı İbo Lostra Salonuna Gider” yazmaktadır. Çalışma ortamının arka planında caz türü bir müzik duyulmaktadır. Ayakkabı boyama görüntülerine eşlik eden caz müziği, yarattığı tezatlık açısından ve 1960’larda Amerikan kültürünün kültürel-toplumsal alandaki etkisini göstermek bakımından dikkat çekicidir. Cilalı İbo ve postacı arasında geçen diyalogda Cilalı İbo’nun postacıya "Sen benim filmlerimi hiç görmedin mi?" diyerek kızmasıyla, kendisini hem bir film yıldızı olarak göstermekte, hem de seyirciye bunun bir kurgu olduğu bilgisini vererek güldürmeye çalışmaktadır. Aynı durumu avukattan borç istediği sahnede, "..filmden sonra ödeşiriz." şeklindeki diyalogda da görürüz. Cilalı İbo'nun mirasa konduğu baht dönüşü, serinin diğer filmlerinde de sıkça kullanılan bir unsurdur. Cilalı İbo karakteri her ne kadar halkın içinden bir figür, sıradan bir vatandaş olarak görülse de, tavırları, güçleri, güldürme özellikleri bakımından güldürü geleneğinden son derece kopuk ve ilgisiz bir fantastik süper kahramana daha çok benzemektedir. Karşı cinse yaklaşımı açısından son derece abartılı, dürtülerinin

esiri, saldırgan bir görünüm sergilemektedir ve bu özellikleri birer güldürü öğesine dönüştürülmektedir. Sorunun saçmalığa, fantastik güçler kisvesi altında döndüğü sahneler de sıkça görülmekte, bunlar bir güldürü öğesi olarak tekrar tekrar kullanılmaktadır. Örneğin arabasına konulan bombanın patlamasından yine cinsel dürtülerinin etkisiyle, kızların yanı gitmek üzere arabadan ayrıldığında kurtulur. Cilalı İbo'nun köşke gittiğinde karşılaştığı vampir insan, iskeletler, kafası olmadan yürüyen insanlar, kendiliğinden kapanan kapılar, uçan hayaletler ve hareket eden nesnelerle korku durumu yaratılmaya çalışılmıştır. Görüntülerin ileri geri sarılması ile korku efektleri yaratılmakta, dağılan, parçalanan iskeletlerin yeniden, kendiliğinden eski haline gelmesi durumu oluşturulmaktadır. Bir nevi korku klişeleriyle dalga geçilerek de komedi yaratılmaya çalışılmıştır. Cilalı İbo'nun korku kisvesi altında köşkteki kaçakçıları yakalatmasıyla film sona erer. Filmin sonunda lostra salonu sahibi zengin bir adam olarak seyircinin karşısına çıkan Cilalı İbo'nun ziyaretine dönemin ünlü oyuncuları Ayhan Işık, Ahmet Tarık Tekçe gibi oyuncuların gelmesi de filmin popülerlik üzerinden yürüdüğünü göstermektedir. Halktan bir tipleme olan Cilalı İbo'nun yıldız oyuncularla konuştuğu bu sahnede, seyircinin halkın içinden bir ayakkabı boyasının yaşadığı bu sevinçle bir özdeşleşme kurması ve bunun bir parçası olması kaçınılmazdır. Seyirci, Cilalı İbo'nun kavuştuğu rahatlık ve değişen statüsü ile bir katharsis yaşamaktadır. Son olarak Cilalı İbo, ünlü ziyaretçilerini karşılaması sırasında da karakteristik özelliği olan, öpme, saldırma ve abartılı jestler kullanma şeklindeki güldürü unsurlarına başvurmaktadır.

Cilalı İbo Kadın Avcısı (Mehmet Dinler, 1964) filminde de Cilalı İbo ve benzeri bir karakterin çatışması ile Cilalı İbo'nun aşık olduğu zengin bir kız ve bir komşu kızının varlığından yararlanılarak olay örgüsü oluşturulmuştur. Cilalı İbo komşu kızının hasta babasına yardım etmek için uğraş gösterirken, Cilalı İbo'ya benzeyen ve kadınlar üzerinde etkili bir cazibeye sahip Von Dubizoda ile yaşanan karışıklıkla yürüyen bir çatışma filmin konusunu oluşturmaktadır. Dubidoza'nın peşinde, onu öldürmek isteyen adamların varlığı ve Cilalı İbo'ya olan benzerliğiyle olay örgüsü şekillendirilmektedir. Cilalı İbo’nun, sevgilisi zannettiği zengin kızla olan ilişkisi de yine öyküdeki çatışmayı kuran bir başka unsurdur. Cilalı İbo serisinde kullanılan fantastik güçlerin varlığına en cömertçe yer verilen film olmuştur. Filmin

başında Cilalı İbo'nun müşterisiyle yaşadığı sakarlık üzerine kurulu aksiyonlar ile mekanik güldürü kendini göstermiştir. Ayrıca bir önceki filmde zengin olan Cilalı İbo'nun hayatı bir bakıma sıfırlanmış ve yeniden sokak boyacılığına dönmüştür. Karakterin bir kadın müşterinin bacaklarını boyadıktan sonra kaba bir şekilde konuşması ve parasını istemesiyle, sevgilisinin babasının hastalığından kurtulması için yardım etmesi durumugibi incelikler sergilemesi, yaratılan karakterin çelişkisini ortaya koymaktadır. Yaratılan güldürü unsurlarına baktığımızda abartılı kavgalar, ağızda patlayan sigara vb. gibi mekanik unsurlar yine ön plandadır. Cilalı İbo karakterinin komedi yaratma yöntemlerinden biri olan kılık değiştirmeye de bu filmde sık sık, tekrar tekrar başvurulmuştur. Karakterin abartılı güldürüsünün yanında, işini her ne halde olursa olsun halletme durumunda kaldığında kabalığa sıkça başvurduğu da görülmektedir. Filmde yer verilen ve fantastik bir öğe olan atom silahının abartılı bir şekilde kullanımı göze çarpmaktadır. Cilalı İbo'nun bu silaha maruz kaldıktan sonra hayatta kalması, otomatik silahlardan sağ çıkması, gücüyle bir treni geri geri göndermesi, beton blokları havada yakalaması, uçması, parmağını atomik bir radyoya dönüştürmesi, havadaki bir uçağı patlatarak içinden bir nesnenin kucağına düşmesi, eliyle bir gemiyi havaya uçurması gibi sorunun saçmalığa dönüştürülmesi gibi durumlarla film boyunca sıkça karşılaşılmaktadır. Bu eylemleriyle Cilalı İbo daha çok Süperman'i andırmakta ancak bu onu bir güldürü kahramanı olmaktan çıkarmamaktadır çünkü burada abartma ve parodileştirme söz konusudur. Bu savımızı filmin sonunda çıkan "Cilalı İbo memleketi kurtardı!" haberleriyle de destekleyebiliriz. Atom silahına maruz kalan Cilalı İbo'nun filmin sonunda üç tane benzeri çocuğu görülmekte ve silahın etkisi nedeniyle artık bir günde çocuğu olabileceği söylemleriyle, abartma yoluyla güldürü yaratılmaya çalışılmaktadır.

Cilalı İbo ve Kırk Haramiler (Mehmet Dinler, 1964) filminin çatışmasını, sevgiliye kavuşma meselesi ve mektup ile alınan bir miras haberi oluşturmaktadır. Film, Cilalı İbo'nun garibanlık yüzünden sevdiği kız ile evlenememesi üzerinden yürürken, Sağıristan hükümdarı olan amcasının ölümü üzerine kendisine kalan bir ülke ve miras onu harekete geçirir. Cilalı İbo'nun mirası almak için gittiği Sağıristan'da varis olduğunun öğrenilmesiyle onu öldürmek isteyen adamlar ve

şehirdeki haramilerle ve halkla olan ilişkileri filmin konusunu oluşturmaktadır. Serinin diğer filmlerinde sıkça görülmeyen, söz ve durumun zekice işlenerek komedinin yaratılması, bu filmde daha belirgin olarak ortaya konmuştur. Bunun yanında Cilalı İbo'nun seyirciye bir macera vaat ettiği bilgisi bir anlatıcı tarafından filmin başında vurgulanmakta, ayrıca Cilalı İbo da bir film kahramanı olduğu gerçeğini seyirciye göstermektedir "Bu filmde öldürmeyeceğim.", "Bu numaraları Ayhan abiden öğrendim.vb". Fantastik unsurlar bu filmde de sıkça ve abartılı bir şekilde kullanılmaktadır. Cilalı İbo'nun karakteristik özelliklerinin bu filmde de tekrar etmesi bakımından, arkadaşının müşterisini çalması, hakaret etmesi gibi durumlarla, Cilalı İbo'nun iş bilen, vicdani dürtülerini kendi çıkarına göre harekete geçiren bir karakter olarak sunulması, vurgulanması gereken unsurlar arasındadır. Kılık değiştirmeyle güldürü yaratmanın Cilalı İbo'nun bir yeteneği olduğu gerçeğini de, bu filmde on kez bu durumu gerçekleştirmesi bakımından ortaya koyabiliriz. Yalnız bu unsurun defalarca kullanılmasının, bir süre sonra komik etkiyi azalttığını belirtmek gerekir. Fantastik bir unsur olarak bir deve ile konuşması ve yer yer müzikal öğeler; örneğin deve ile düet yapması gibi durumlar da komedi unsuru olarak kullanılmıştır. Durum komedisi açısından, Arabistan'da herkesin çıplak ayakla gezdiği bir ortamda ayakkabı boyacılığı yapmaya çalışması örnek olarak gösterilebilir. Farklı bir kültür içinde kendi kültürüne ait toto oynama gibi bir öğenin kullanılması, uyumsuzluk yoluyla mizah oluşturma örneği olarak dikkat çekmektedir. Nesne kullanımı yoluyla (hapşırma tozu gibi) bir kalabalığı hapşırtarak mekanik bir güldürü elde edilmektedir. Cilalı İbo'nun bir kalabalık grup ile olan kavgası yine hızlandırılmış kurguyla desteklenerek sunulmuş ve mekanik bir güldürü yaratılmaya çalışılmıştır. İlkel bir güldürü öğesi olarak havuza düşme, atma gibi durumlar bu filmde de kullanılmış, uzayan ve bitmek bilmeyen kaçma kovalamacalarla da savruklama olarak adlandırılabilecek fiziki güldürüler ortaya çıkarılmıştır. Bunun yanında adamları eşeğe dönüştürme, yer değiştirme gibi fantastik abartılı unsurlara da yer verilerek sorunun saçmalığa dönüşmesi durumuyla komediye başvurulmuştur.

Cilalı İbo İstanbul Kaldırımlarında (Mehmet Dinler, 1968) filminde Cilalı İbo güldürüsü, dönemin en popüler türü olan melodram çatısı altına gizlenerek

yaratılmaya çalışılmıştır. Kız kardeşinin eşi ile evlenmek için planlar yapan Ayfer önce kız kardeşini bir iftira ile delirtip akıl hastanesine kapattırmıştır; ardından Muzaffer ile evlenmek için yeğeni olan Ömercik'i öldürtüp Muzaffer ile evlenmenin önündeki tüm engelleri kaldırmayı hesap etmektedir. Ayfer'in bu trajik planının gerçekleşmeyip Ömercik'in Cilalı İbo ile tanışması, ardından aralarına Ömercik’in annesi Yıldız’ın katılması ve bu üçlü arasındaki bağ ile gelişen olaylarla Cilalı İbo'nun ailenin yeniden birleşmesine yardımcı olması filmin konusunu oluşturmaktadır. Karakter özelliği olarak Cilalı İbo'nun hiç bir filminde görmediğimiz, vicdanlı, duygusal durumu, türün etkisiyle Cilalı İbo'yu da dönüştürmüş ve duygusal bir karaktere doğru evirmiştir. Zengin bir ailenin oğlu olan Ömercik'in sürekli duygusal bir aksiyon içinde olması, Cilalı İbo'nun ona acıması da seyircinin duygularına hükmetmek, onları yakalamak için kullanılmıştır. Filmde Cilalı İbo’nun sevgilisiyle olan ilişkileri ve miras vurgusu, serinin diğer filmlerinde olduğu gibi devam ettirilmiş, yan öykü olarak korunmuştur.

Filmde serinin diğer filmlerinde olduğu gibi pek çok mekanik güldürü öğesine rastlamak mümkündür. Cilalı İbo'nun zıplayarak dala konmak, ters yüz şekilde ayakkabı boyamak gibi abartılı aksiyonlarıyla mekanik güldürü yaratılmıştır. Cilalı İbo'nun arkadaşı olan biri şişman diğeri zayıf iki karakterle de zıtlık yoluyla mizah oluşturulmaya çalışılmıştır. Cilalı İbo'nun abartılı, kaba, saldırgan jestleri yine dikkat çekmektedir. İlkel bir güldürü öğesi olarak, havuza düşme, sobadan yanma, asılı çamaşırları giymeye çalışma gibi unsurlar da kullanılmıştır. Sessiz film dönemi komedilerinin vazgeçilmezi olan kremalı pastaya da bu filmde yer verilerek komedisine başvurulmuştur. Ayrıca tavuğun boyanması gibi nesnelerin dönüştürülmesi ve dünya sinema tarihinin ilk komedi aksiyonu olan 1895 tarihli Bahçıvanı Sulamak filminin benzeri, sabuna basarak leğene düşmek gibi sulu komedi öğeleri kullanılmış, ocakta pişen tavuğun patlaması ve Cilalı İbo'nun yüzünün kararması gibi abartılı fiziksel komedi unsurlarına yer verilmiştir. Cilalı İbo'nun arkadaşları ile temaslarındaki kaba güldürü jestleri ve kumarda hile yapmak gibi numaralar da bu mekanik güldürüye hizmet etmektedir. Sözlü komedi unsuru olarak sayabileceğimiz sayılı aksiyondan biri olarak Cilalı İbo'nun cehaletiyle doktora işini öğretmeye kalkmasını gösterebiliriz. Cilalı İbo güldürüsünün vazgeçilmezi olan kılık

değiştirme numarası bu filmde de vardır. Cilalı İbo, peşine kim düşerse düşsün önce kılık değiştirerek durumdan sıyrılır, ardından yeniden kendini fark ettirerek aynı kısır döngüye devam eder. Bu kaçma-kovalamaca aksiyonu içinde hızlandırılmış görüntülerin yardımıyla da komedi etkisi artırılmaya çalışılır. Serinin her filminin sonunda olduğu gibi mutlu bir kapanış, Cilalı İbo'nun idealine kavuşması söz konusudur. Bu filmin sonunda da Villa-Cilalı binası görünür, Cilalı İbo evlenmiştir ve onlarca çocuğu olmuştur.

Cilalı İbo Almanya'da (Osman F. Seden, 1970), isimli Cilalı İbo serisinin bu renkli filminde, bir önceki filmin duygusal yapısı bir kenara bırakılmıştır. Cilalı İbo ve benzerinin karşıt bir karakter olarak yeniden sunumunda bu kez karşıt karakter, Alman diktatör Hitler'in benzeri olarak basmakalıp cümleler ve abartılı hareketlerle izleyici karşısına çıkmıştır. 1941 Büyük Diktatör filmindeki Charlie Chaplin'in tiplemesine benzerlikler kurulmaya çalışılsa da, Cilalı İbo'nun ve filmlerinin kaba, mekanik ve sadece güldürü amaçlı yönelimi ile, Chaplin'in eleştirel anlayışının