• Sonuç bulunamadı

2.2. TÜRK SĠYASETÇĠLERĠNĠN KARĠZMATĠK BAĞLAMDA ANALĠZĠ

2.2.1. Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihi Üzerine

2.2.1.6. Turgut ÖZAL

Turgut Özal‟ın aktif biçimde siyasete girmesi 1979‟da BaĢbakanlık MüsteĢarı olması ile baĢlamıĢ, 1980 darbesinden sonra kurulan hükümette ekonomiden sorumlu baĢbakan yardımcısı olarak devam etmiĢtir. Özal‟ın siyasi hayatı iktidarda bulunduğu süreci kapsamıĢ olduğu için kendisini muhalefet dönemi içerisinde görememekteyiz. 1982‟de görevinden istifa eden Özal, 1983‟te Anavatan Partisi‟ni (ANAP) kurmuĢ ve aynı yıl yapılan seçimlerde baĢbakan olmuĢtur. 1987 yılında yapılan seçimlerde tekrar hükümet kurmuĢ ve baĢbakanlık görevi devam etmiĢtir. 31 Ekim 1989‟da CumhurbaĢkanlığı‟na seçilen Özal, 1993 yılında vefat etmiĢtir.182

Özal‟ın siyasette bulunduğu bu zaman içerisinde izleyenleri tarafından lider olarak görünmesinin en büyük etkisini, hiç Ģüphesiz kendisinin iktidarı öncesindeki ihtilal dönemi ve ihtilal öncesi ülkenin içerisinde bulunduğu iç karıĢıklık, kriz dönemi oluĢturmaktadır. Özal, halkın nasıl bir düĢünce yapısı içerisinde yer aldığını, nelerden ne Ģekilde etkilendiklerini çok iyi tahlil etmiĢ ve siyasi sistemini bunun üzerine inĢa etmiĢtir.

Ġktidara geldiği günden itibaren bireyci bir politika çizgisinde yer almıĢ olan Özal, devletin/iktidarın sınırlandırılması gerektiğini belirtirken, devletin her alana müdahale etmemesi gerektiğini, her Ģeyi kanunla düzenlemeye çalıĢmaması

179 Örmeci, a.g.m. 180

Kazdağlı, a.g.e., s.53. 181 a.g.e., s.58.

78 gerektiğini belirtmiĢ, bu durumu birey hak ve özgürlükleriyle yakından ilgili olarak görmüĢtür. Bireyi merkeze alan Özal, ayrıca seçimle iktidara gelenlerin yetkilerinin sınırsız olmadığını, her Ģeyi yapma, düzenleme hakkına sahip olmadıklarını belirtmiĢtir.183

Kendisinin bu davranıĢ ve söylemi, halka kendisinden önceki hükümetlerin yapmıĢ olduğu, „devleti toplumun üzerinde tutan anlayıĢtan‟ farklı olduğunu vurgulaması açısından önemlidir. Kanlı bir iç karıĢıklık ve ihtilal sürecinden yeni çıkmıĢ olan Türk toplumunun, bireyi ön plana alan, birey merkezli politikalara sıcak bakması ve bu politikaların savunucularını „kurtarıcı‟ olarak görmesi elbette o süreç içerisinde yadsınamaz bir gerçektir. Çünkü geriye bakıldığı zaman sokaklarda insan canının harcandığı, devletin düzeni oturtmak için birçok baskı ve yasaklamalar uyguladığı dönem içerisinde bıkkınlaĢtırılan bir toplum görülmektedir. Elbette bu toplumu anlayan, haklarını savunma güvencesi tanıyan bir liderin ortaya çıkması, bütün umutların bu liderde toplanmasını olanaklı kılacaktır.

Bilineceği gibi karizmatik liderler, yer yer dönüĢümcü liderlik ile bir tutulmuĢtur. Devletin önüne bireyi yerleĢtirme arzusunun yanında, devleti küçülterek değiĢimci ve dönüĢümsel bir kiĢilik özelliğine sahip olan Özal; her Ģeyden önce yönetimi ekonomik ağırlıklı bir bakıĢla ele almıĢ, özelleĢtirme dâhil olmak üzere devleti küçülterek, yönetimde verimliliği arttırıcı önlemler üzerinde yoğunlaĢmıĢtır. Kamuda, statü ve hiyerarĢi yerine liyakate yönelmiĢtir.

Liderin varolduğu yapıyı değiĢtirmek istemesi, toplum içi olduğu kadar toplum dıĢının da etkisi sonucunda ortaya çıkabilir. Özal, batıda Reagan ve Thatcher‟in öne çıktığı, yeni sağın, devleti küçültücü, serbest piyasacı ve özelleĢtirmeci politikalarla destek aldığı bir dönemde iktidar olmuĢtur. Özal‟ın politika ve uygulamaları dolayısıyla da yönetim anlayıĢı, içinde bulunulan dönemin eğilimlerinden etkilenmiĢtir.

183

Leyla, Kahraman, ‘Türkiye’de Devlet Adamlığı ve Politikacılık; Demirel, Ecevit ve Özal

Örnekleri’, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Ana

79 Weber‟in ifade ettiği gibi, karizma, sosyal bir kriz esnasında lider krize bir çözümle ortaya çıktığında ve insanları da kendi fikrine ortak ettiğinde meydana gelmektedir.184 Özal döneminin parlamasında, yaĢanan toplumsal krizden çıkıĢ reçetesinin halka sunulması oldukça etkili olmuĢtur. Liberal politikaların ağırlık kazanması ve bireyi merkeze alan özgürlükçü bir demokrasi modelinin benimsenmesi Özal‟ın karizmatik açıdan halkın gözünde olumlu Ģekilde yer almasını sağlamıĢtır.

Karizmatik liderliğe olan ilgi öncelikle, bir kriz durumunda ya da sorunları çözmek için olağanüstü bir vizyon sergilemesi neticesinde liderin ortaya çıkmasıyla birlikte siyasi, sosyal ve dini hareketlerde doğmaktadır. 1980 Ġhtilali ve daha öncesinde bir kriz ortamının bulunması, Özal‟ın halkın gözünde karizmatik lider olarak yer edinmesini sağlamıĢtır. Özal‟ın birbiri ardına gelen özelleĢtirmeleri, baskıcı askeri rejimin etkilerini kırmaya yönelik demokratikleĢme reformları, geçmiĢinin görmezden gelinmesine ve kendisinin planladığı gibi bir anda demokrasinin sembolü olmasına olanak tanımıĢtır.

Karizmatik liderlerin grup içerisindeki farklı düĢünceleri, farklı uygulamaları, grubun yararına iĢleyecek Ģekilde kullanmaları da kendilerinin izleyenler tarafından takdirini sağlamakta ve takipçilerini arttırmaktadır. BirleĢtirici, bütünleĢtirici bir lider varolduğu yapıyı hem daha iyi bir Ģekilde yönetebilmekte hem de astlar arasında huzursuzluk ve çatıĢma ortamına son vererek grup içerisinde güvenli, huzurlu ve rahat bir ortamı büyük oranda gerçekleĢtirmektedir. Bu açıdan bakıldığında görülecektir ki, iktidara geliĢi öncesinde karĢıtların uzlaĢamaması nedeniyle ağır ekonomik ve siyasi sorunlar yaĢamıĢ olan Türkiye ortamını iyi bilen bir kiĢi olarak Turgut Özal, siyasi hayatının baĢlarında, tüm siyasi akımların Türkiye‟nin çıkarlarını savunduğu ve bu akımların, Türkiye‟nin acil sorunlarını çözme ortak paydasında bir araya gelebilecekleri birleĢtirici bir formül üzerinde durmuĢtur. Turgut Özal‟ın iktidarında Türkçülüğün hemen her kolu, muhafazakârlığın her türü, liberalizm ve hatta sol aynı amaçlar doğrultusunda çalıĢabilmiĢtir.

80 18 Haziran 1988‟de Anavatan Partisi 2. Olağan Kongresi sırasında Kartal Demirağ tarafından baĢarısız bir suikast giriĢimine hedef olan Özal, bu olayı kendi lehine çevirmesini bilmiĢ, 1989‟da CumhurbaĢkanı olduktan sonra Demirağ‟ı affederek halkın takdir ve hayranlığını kazanmıĢtır ve „kusurları bağıĢlayıcı‟ lider görünümü kazanmıĢtır.185

Bu da Özal‟ın olumsuz Ģartlardan kendisine nasıl olumlu bir hava yaratabildiğini göstermesi açısından önemlidir.

Özal, "Ekonomik kalkınma sürecinde devlet fertle rekabete giremez, tersine

ona gelişmesini, kalkınmasını kolaylaştıran akılcı hizmetler sunar. Devlet böyle bir yapılanmaya gitmelidir"186

diyerek, izleyicilerinin istek ve taleplerine önem veren, onların sorunlarını kendi sorunu gibi gören ve bu sorunlara çözümler arayan bir lider profili oluĢturmuĢtur.

Karizmatik liderler, varoldukları yapıyı sürdürme görevini üstlendikleri gibi izleyicilerin ve kurumun lehine değiĢtirme eğiliminde olan insanlardır. Yer yer geldikleri sistemle çatıĢtıkları ve sistemde değiĢiklik yapmağı hedefleyebilirler. Özal, bürokrasiden gelmiĢ olmasına rağmen bürokrasiye karĢı tavır almıĢtır. Bürokrasiyi kontrol etmeye çalıĢmıĢ ve bürokratların, siyasal iktidarın denetim ve kontrolü altına alınması yönünde çalıĢmalarda bulunmuĢtur. Özal'ın bürokrasiye karĢı ilk icraatı bakanlık sayılarını azaltmak olmuĢtur. Ayrıca bürokrasinin gücünü kırmak için KĠT'leri özelleĢtirilmeye çalıĢmıĢtır.187

Bu özelliği ile Özal, Conger ve Kanungo‟nun ortaya atmıĢ olduğu lider anlayıĢı içerisinde yer almıĢtır. Conger ve Kanungo, liderin ihtiyaçlara duyarlılık gösterme, sıra dıĢı davranıĢ sergileme, mevcut durumu sürdürmeme gibi özelliklere sahip olduğunu belirtmektedirler.

House‟nin öne sürmüĢ olduğu teorinin Özal için de geçerli olduğu ifade edilebilir. House, karizmatik liderin nasıl davrandığı, diğer insanlardan farkları ve daha çok hangi ortamda ortaya çıktıkları üzerinde yoğunlaĢmıĢtır. Özel aracının direksiyon koltuğuna geçerek eĢi ile birlikte yapmıĢ olduğu yurt gezilerinde

185 Ozan, Örmeci, ‘Turgut Özal’, http://ydemokrat.blogspot.com/2010/08/turgut-ozal.html (EriĢim Tarihi: 28.04.2012)

186

Turgut, Özal, ‘8. CumhurbaĢkanı Turgut Özal'ın Ġzmir Ticaret Odasındaki KonuĢmaları’, Ġzmir Ticaret Odası, 24 Aralık. 1992, s.14-17.

187

Özlem, EĢtürk, ‘Türkiye’de Liberalizm: 1983-1989 Turgut Özal Dönemi Örneği’, Yükseklisans Tezi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı, Hatay, 2006, s.96.

81 Özal‟ın, kendinden önceki siyasi liderlerden farklılığı görülmektedir ki, Özal halkın içerisinden halkın insanı görünümü çizmeğe çalıĢmakta ve kendisinin de halkın bir ferdi olduğunu izleyenlerine hissettirme amacı gütmektedir. Bundan baĢka, kendisinin halkın güvenini sağlama yolundaki çabaları, partisine ve hükümete hâkim bir davranıĢ sergilemesi ve inandığı yolda cesaretle yürüyen bir lider olarak bilinmesi, House‟nin karizmatik bir liderde varolması gereken üç tür özelliğin Özal‟da toplanmıĢ olduğunu göstermektedir.

Karizmatik bir lider, varolduğu grup içerisinde farklı üstün özellikleri ile kendisini ön plana atan ve sivrilen bir yapıya sahiptir. Çevresindeki kiĢileri etkileyebilmek ve bağlı bulunduğu grubu peĢinden amaca götürebilmek için donanım, bilgi, ileri görüĢlülük, vizyon sahibi olma… gibi çeĢitli vasıfları kendisinde bulundurması gerekmektedir.

Özal‟ın Planlama MüsteĢarlığı‟ndan sonra Dünya Bankası‟nda çalıĢtığı yıllar, dıĢ dünyayı ve daha sonraki yıllarda küreselleĢme olarak anılan süreci herkesten önce kavraması için uygun bir ortam hazırlamıĢtır. Dünya Bankası‟nın ardından özel sektördeki çalıĢma dönemi, O‟na, Türkiye‟deki özel sektörü içerden tanıma imkânı sağlamıĢtır. Bu özellikleri sayesindedir ki, 1980 sonrasında ülkeyi büyük oranda bir değiĢime tabi tutabilmiĢ ve liberal politikaları hızla uygulayabilmiĢtir.

Özal‟ın hem ülke çoğunluğunu oluĢturan orta tabaka ile hem de bürokrasiyi elinde tutan elit tabaka ile mücadele etmiĢ olması, sahibi olduğu söylev yeteneği ve bunu uygulama becerisi, onun reformlarını hem geniĢ kitlelerin onayı ve hem de daha çok modernizasyon yanlısı olan elit kısmın onayı ile reformlarını „tepeden inme‟ tabir edilen bir yolla hayata geçirmesini sağlamıĢtır. Özetle, kendisinin sahip olduğu liderlik özellikleri, kendi reformlarını uygulayabilmesinde baĢ etmen olmuĢtur.188