• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: BİR SOSYAL HAREKET OLARAK EN-NAHDA HAREKETİ

3.1.5. Tunus'un Modern Tarihi

1920 yılında ilk milliyetçi dalga olan Özgür Anayasa Partisi girişimi, Fransızların liderlerini sürgün etmesiyle birlikte son buldu. Fakat Anayasa partisi ilk etapta herhangi bir bağımsızlık söylemi geliştirmiyor, sadece eğitim ve basın özgürlüğü üzerine yoğunlaşıyordu. 1929 Ekonomik krizi ardından 1930 yılında yeni bir milliyetçi dalga Habib Burgiba etrafında kenetlenmeye başladı. Bu hareket Cezayir ve Fas'taki hareketlerle benzerlik gösteriyordu. Fransız yaşam tarzı reddedilmiyor, sadece işgal karşı çıkıyorlardı. 1938 yılında polisle çatışan bu hareketin 2100 üyesi tutuklandı. İkinci dünya savaşında sadece 6 ay süren Alman ve İtalyan güçlerin hakimiyeti tekrar Fransızların lehine sonuçlandı. 1945 yılında Mısır'a kaçan Habib Burgiba 1950'de Paris'e bağımsızlık talebinde bulunmak üzere gitti. 1952 yılında Burgiba ve 11 arkadaşı tutuklandı. Bu durum halkı galeyana getirdi. Nihai olarak 31 Temmuz 1954 yılında Fransa başbakanı Menden-Frence Tunus'a giderek bağımsızlık sürecini resmi olarak başlattı. Bu süreçte iki bin beş yüz milliyetçi silahlı mücadeleyi bırakıp teslim oldu. 1955 yılında işlerinde bağımsız olan

77

bir Tunus için imzalar atıldı. Burgiba bunu tam bağımsızlık için önemli bir adım olarak addediyordu. Fas'ın bağımsızlığından sonra da Tunus'un talebi doğrultusunda 25 Mart 1956 yılında yapılan seçimler sonucunda Burgiba Cumhuriyetin başkanı olarak seçildi (Okumuş, 2015:21-22). 1881 yılından beri sadece suri olarak hükümde bulunan Bey'ler birkaç ay içerisinde hükümden uzaklaşarak Cumhuriyet'in kurulma işlerini Burgiba ve arkadaşlarına devretti (Eş-Şerfi, 1993:138). "Bağımsızlığını kazandığı dönemde Tunus hala kabile düzeni ve önemli bölgesel dengesizliklerle cebelleşiyordu. Halkın %90'ı kırsalda yaşıyordu ve muhafazakardı. %10'u ise şehirli ve eğitimliydi." (Maktuf, 2013: 34).

Burgiba tam bir Kemal Atatürk hayranı. Bütün yönleriyle örnek aldığı kişi. Burgiba 1903 yılında Monastır'ın Trablusiyye mahallesinde doğdu. Babası, asker kökenliydi. Sadıki Kolejinde ilk öğrenimini tamamladıktan sonra Lycee Carnot'tan mezun oldu. 1924'te hukuk okumak için Sorbonne'a gitti. 1927 yılında Tunus'a dönerek avukatlık yaptı. Yeni Anayasa Hareketi'nin organizatörlüğünü yürüten Burgiba daha sonra aynı isimli partiyi kurdu. Fransızlar tarafından birçok defa tutuklandı. Bağımsızlık anlaşmasını Paris'te imzaladıktan sonra ülkesine döndüğünde ondan güçlü kimse yoktu. Sistem değişikliği önerilerine karşı "Ne sistemi, sitem benim" sözleri meşhur olmuştu. 1956-1962 yılları arasında karma ekonomi daha sonra 69'a kadar sosyalist ekonomik modelini denedi. Parti bu dönemden sonra Sosyalist Düstur Partisi olarak anıldı. Sosyalist dönem pek iç açıcı değildi. Tarımsal alanda birçok fiyasko yaşandı. Burgiba üstüne alınmayarak, faturayı -o dönem İşçi Sendikası başkanı- Ahmet bin Salih'e kesti. 3 Mart 1965'te Eriha'da yaptığı bir konuşmada Filistin meselesine değinerek iki devletli bir yapıyı önerdi. Burgiba döneminde toplum ve kurumlar mümkün olduğunca sekülerleştiriliyordu. İşin garip tarafı bütün uygulamalarını İslami söylemlerle meşrulaştırıyordu. Bu anlamda Kemal Atatürk'ün bir kopyasıydı. 1974'te çıkarılan bir kanun ile kendini ömür boyu Cumhurbaşkanı olarak ilan etti. 1970'lerin ikinci yarısından itibaren işsizlik oranları oldukça yükseldi (%25). 1981 yılında ilk defa çok partili hayat denendi. Fakat seçim kanunu gereği diğer partiler %5'i aşamazdı. Mecliste Düstur ile birlikte Milli Cephe (UGTT'nin kurduğu cephe) yer aldı. Gannuşi önderliğindeki İslami Yöneliş Hareketi ise başvurusunun ardından kısa bir süre içinde yasal olmayan örgütlenme olarak ilan

78

edildi ve üyeleri tutuklandı. 3 Ocak 1984 tarihi Tunus için önemli dönüm noktalarından biri oldu. Ekmek fiyatlarına yapılan zammın ardından "Ekmek ayaklanması" patlak verdi. Yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan bu gösterilerin ardı kesilmeyince hükümet geri adım attı. 7 Kasım 1987 ise asıl dönüm noktası oldu. Tunus için yeni -fakat eskisini çok da aratmayan- bir sayfa açılıyordu (Okumuş, 2015:23-25). Bin Alinin başa geçmesi olarak bilinen "Beyaz Devrim", bir anlamda Amerika'nın Fransa'ya üstünlüğü olarak açıklanabilirdi (Ebu Zekeriya, 2003: 9).

7 Kasım 1987 sabahı saat 06:00'da Tunus Radyosu'ndan yükselen bu ses bütün Tunusluları etkilemiş Burgiba döneminin sonunu ilan etmişti.

"Sayın Vatandaşlar,

Ulaştığı sorumluluk ve olgunluk seviyesi, halkımızın bütün kesimlerinin, kurumların bütünlüğünü, sorumlu bir demokrasinin koşullarını ve Anayasa'da yazıldığı şekilde halk egemenliğine saygıyı garanti ederek yönetime yapıcı katkı sunmalarını mümkün kılmaktadır. Anayasa değişikliği bugün elzem hale gelmiştir.

İçinde yaşadığımız dönem, ne ömür boyu başkanlık, ne de devletin tepesinde, halkı dışlayan, otomatik bir görev devrine uygundur. Halklımız gelişmiş ve kurumsallaşmış, çok partili ve çok sayıda kitle örgütünün olduğu bir siyasi hayata layıktır.

Yakın zamanda, düzen ve disiplin içinde, Tunus'un inşasına daha geniş bir katılım sağlamak ve ülkenin bağımsızlığını güçlendirmek amacıyla siyasi partiler hakkında bir yasa tasarısı ve basın hakkında bir yasa tasarısı sunacağız. Haksızlık ve adaletsizliği engellemek için kanunların doğru uygulanmasına özen göstereceğiz.

Devletin itibarını yeniden ihdas etmek, kaosa ve keyfi idareye son vermek için harekete geçeceğiz. Adam kayırmacılığa, devletin malının yağmalanmasına son vereceğiz.

79

Bütün ülkeler, özellikle de dost ve kardeş ülkelerle iyi ilişkilere ve sağlıklı işbirliğine devam edeceğiz. Uluslararası yükümlülüklerimize sadık kalacağımızı ilan ediyoruz.

İslam, Arap, Afrika ve Akdeniz dayanışmasına hak ettiği önemi vereceğiz. Ortak çıkarlar temelinde Büyük Mağripin birliğinin gerçekleştirilmesi yolunda çaba sarf edeceğiz" (Maktuf, 2013: 45-46).

Zeynelabidin Bin Ali'nin ayak sesleriydi bunlar. Beyaz devrim olarak nitelendirilen bir darbeyle Burgiba'yı doktor raporuyla tahtından etti. Ne bu basit bir olay ne de Zeynelabidin Bin Ali böyle aniden çıktı. 1936'da Suse'de doğdu. Lise'de Yeni Anayasa Hareketi'ne üye olmaktan dolayı Fransız güçleri tarafından hapsedildi. Liseyi bitirmeden Fransa'da topçu okuluna başladı. Asker kimliğine ilk adımını bu şekilde attı. Daha sonrası askeriyede bulunan bir akrabasının vasıtası ile Amerika'ya istihbarat ve güvenlik alanında uzmanlaşmak üzere gitti. Maryland'ta Senior Intelligence School ve Texas'ta Anti-Aircraft Field Artillery'de eğitimini tamamladı. Daha sonra Burgiba onu, Askeri Güvenlik Birimi'ni kurmakla görevlendirdi. Tunus'a döndü ve bu birimi kurup başında on yıl kadar bir süreyle kaldı. Fas'ta ve İspanya'da askeri ataşelik yaptıktan sonra. 1977'de Milli Güvenlik Direktörü olarak göreve başladı. 1980'de Polonya'ya Tunus Büyükelçisi olarak atandı. 1984'te ise Tunus'ta İslami hareketlerle mücadele etmek üzere ülkeye çağrıldı. Önce içişleri bakanı yardımcısı, sonra içişleri bakanı daha sonra 1987'te Başbakan oldu. Bahsettiğimiz raporlu darbe ile de Cumhurbaşkanlığı görevine geldi. İlk önce İslamcılara iyi görünme maksadıyla bazı icraatları gerçekleştirdi. Ezan serbest bırakıldı, Zeytune Camii ismine kavuştu, cami dernekleri yeniden kuruldu, iki bin beş yüz siyasi tutuklu serbest bırakıldı. Fakat bu, uzun soluklu bir açılım değildi. Bin Ali'nin politikaları her alanda iniş-çıkışlı bir seyir izliyordu. Çok geçmeden İslami hareketlere ağır darbelere başladı. 1989 yılında En-Nahda Partisini "dine dayalı" olduğu gerekçesiyle yasa dışı ilan etti ve birçok üyesini tutuklattı. Bu süreçte birçok üye sürgün edildi ya da kaçtı. Gannuşi de bu kaçanlar arasındaydı ve Londra'ya yerleşti. Bu süreçte Bin Ali yerel basını sansürledi. O dönem insan hakları savunucusu Moncef Marzuki de Paris'e geçerek siyasi çalışmalarını orada sürdürdü. Burgiba'yı devirdikten sonra

80

demokrasi vadeden Bin Ali 23 yıl boyunca hiçbir adım atmadı. %25 katılım oranının olduğu 2009 seçimlerinde %89'oy oranına sahip oldu. 2010 yılında Bin Ali ailesi çoğu finansal kaynağı eline geçirmiş ve bununla birlikte işsizlerin sayısı yarım milyona ulaşmıştı. Tüm bu yaşananlar devrimin patlak vermesi için yeterliydi (Okumuş, 2015: 25-28):

"Tüm kredi şartları, kamu ihalelerine dair kurallar, arazi sınıflandırılması, gümrük tarifelerinin oluşturulması, vergilendirme usullerinin ve genel olarak tüm vergi sisteminin belirlenmesi, kısacası bütün kanunlar, Bin Ali'nin ilk eşinden olan kızlarının kocaları ve diktatörün ikinci eşi Leyla ile kayınbiraderi Belhasan'ın mensubu bulunduğu Trabelsi'ler tarafından ayaklar altına alınmıştı. Küçük parmağını bile oynatmadan, bir kuruş bile harcamadan ülkenin en önemli bankalarından birine sahip olan damadın durumu, rejimin kayırmacılığına verilebilecek yüzlerce örnekten sadece biri..." (Maktuf, 2013: 52-53). "Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu, Bin Ali döneminde kayıt altına alının 4,5 milyonluk seçmen kitlesinin sadece 2,5 milyonunun oyunu geçerli kabul etti. Aradaki fark, gerçekte olmayan veya vefat etmiş hayali seçmenlerden oluşuyordu. Öte yandan, gerçekte var olan ve oy kullanma yaşına erişmiş 3 milyonluk bir kitle ise seçmen listelerinde gözükmüyordu. Hile boyutları inanılmazdı" (Maktuf, 2013: 56).

Tunus'un modern tarihine aynı zamanda En-Nahda Hareketi'nin tarihinde ayrıntılı olarak değinileceğinden dolayı bu başlık altında bu bilgilerle iktifa ediyoruz. Devrim sonrası süreç de son bölüm olan "En-Nahda Hareketi ve 2011 Tunus Devrimi" başlığı altında ayrıntılı işlenecektir.

Benzer Belgeler