• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: SOSYAL HAREKETLERİN NELİĞİ ÜZERİNE

1.2. Sosyal Hareketlere Kuramsal Yaklaşımlar

1.2.2. Kaynak Mobilizasyonu Kuramı

Bir sosyal hareketin oluşması için sadece duygu yeterli değildir. Bununla birlikte; para, siyasal/sosyal nüfuz, medya/iletişim kanalları bağlantıları ve personel gibi birçok kaynağa da gereksinim duyar. Kaynak mobilizasyonu paradigması tam bu noktada şekillenmektedir. Ve bu tür kaynaklar olmazsa olmaz olduğu gibi sosyal hareketlerin başarıya ulaşmasında (haklarını elde etmesinde) çok büyük rol oynarlar. Ne kadar çok kaynak olursa ve bu kaynaklar ne derece etkin kullanılırsa başarı oranı o kadar yükselir (Schaefer, 2013: 483-484).

Kaynak mobilizasyonu teorisinin temelinde Oberschall'ın çalışmaları yatar. ABD'de Afrika halklarının kendilerini ilgilendiren sosyal reformlar karşısında sokak gösterilerine başlaması üniversite öğrencilerinin reformlar için gerçekleştirdiği eylemler ve sendikaların oluşumunu sağlayan olguların, oturma eylemleri ve grevler

21

tarafından oluşturduğuna ilişkin çalışmaları bu teorinin temellerini oluşturmaktadır (Erdi Lelandais, 2009: 71-72).

Kaynak mobilizasyonu teorisi, bireysel aktörlerin toplumsal eylemin bazı formları içine toplanmasını bir görev görür ve bu görevin başarılılığı/başarısızlığı maliyet ve fayda eylemleri ile bu kaynakların etkin kullanılması olarak iki değişkene bağlıdır. Kaynak mobilizasyonu ilk olarak kolektif eylem teorisidir. Sadece bireyler değil, gruplar ve örgütler de getiri ve maliyet hesabı yaparlar. Çağdaş hareketleri daha çok politik düzeyde ele alan teori, var olan çatışmaları ya dışlanmış toplumsal grupların sisteme entegrasyonunu sağlamak ya da kaynakların farklı biçimde dağıtılması gerektiğinin mücadelesi olarak açıklar (Işık, 2011: 13-16).

Ekonomistlerin, siyaset bilimcilerinin ve tarihçilerin çalışmalarını temel alan kaynak mobilizasyonu paradigması, büyük çaplı hareketleri açıklamak için örgütlenme, çıkarlar, kaynaklar, fırsatlar ve stratejiler gibi objektif değişkenlere referansta bulunurlar. Varsayımları; hareketlerin çatışmacı teori ile açıklanabilmesi, kurumsal ve kurumsal olmayan hareketlerin arasında farklılığın olmayışı, hareketlerin çıkar çatışmalarını içerdiği, grupların çıkarlarını rasyonel bir şekilde savunması, amaçlar ve şikayetlerin güç ilişkileri ile ilgili olduğu ve dolayısıyla hareketlerin oluşumunu açıklayamadığı, hareketlerin oluşumunun kaynaklar ve fırsatlara bağlı olduğu, başarının ancak siyasal düzlemde tanınmayla ve giderek artan maddi fayda ile mümkün olduğu ve hareketliliğin büyük ölçekli özel amaçla, bürokratik ve resmi örgütlenmeleri kapsamasıdır (Cohen, 1999: 114).

McCarthy ve Zald'e göre sosyal hareketin merkezindeki olgu sosyal hareket örgütleri'nin kurmuş olduğu örgütlülüklerdir. Zira bir hareketin ortaya çıkması için başta parasal olarak çeşitli kaynakların varlığı zaruridir. Dolayısıyla toplumda belirli tepkiler her zaman vardır fakat önemli olan bunları örgütsel bir hareket haline getirmektir (Çetinkaya, 2008: 24).

Kaynak mobilizasyonu paradigması Tilly'nin ifadesiyle dışlanmış toplumsal grupların sisteme katılma mücadelesini ve McCarthy ve Zald'in ifadesiyle de kaynakların farklı biçimde dağıtımı talebini içeren çatışmalar olarak görünmektedir.

22

Güncel çatışmaların politik boyutu üzerinde odaklanmaktadır ve bu gücün stratejik kullanımıyla alakalıdır (Çayır, 1999: 20-22).

Zald ve McCarty'nin yayınladığı The Social Movement Reader: Cases and Consepts adlı eserde kaynakları toplama prensipleri ve mekanizmaları üzerine geliştirdikleri hipotezler (2003: 176-184) şunlardır:

1. Kitlelerin veya halkın kullanabilecekleri potansiyel kaynaklar arttıkça, sosyal hareket sektörünün kullanabileceği kaynaklarda artar.

2. Sosyal hareket sektöründe kaynaklar arttıkça, onu elde etmeye çalışan sosyal hareket endüstrisi ve örgütleri artacaktır.

3. Kaynakların çok olması talebin çokluğuyla ilgili olmaksızın daha fazla etki yaratabilir.

4. Sosyal hareket örgütü, münferit üyelerden gelen katkılara bağlı kaldığında kaynak akışı daha az istikrarlı olur.

5. Sosyal hareket örgütü, bilinçli üyeler ile yalnızca yararlanıcı üyeleri bir araya getirmeye çalısınca gerginlik ve çatışma yaşayabilir.

6. Sosyal hareket endüstrisinde meydana gelen iniş çıkışlar karşısında eski sosyal hareket örgütleri yenilerine göre hayatta kalma şansına daha fazla sahiptir.

7. Sosyal hareket endüstrisinde rekabet arttıkça, yeni ortaya çıkan sosyal hareket örgütleri daha dar kapsamlı hedeflere ve stratejilere yoğunlaşırlar.

8. Bir sosyal hareket örgütüne gelen kaynaklar ve gelirler arttıkça, o hareket daha profesyonel ve daha geniş personele sahip olur.

9. Sosyal hareket sektörü genişledikçe sosyal hareket kariyeri olan profesyoneller ortaya çıkar.

23

10. Sosyal hareket münferit üyelerden oluştukça hareketten yararlanan üyeler örgütsel taktiklerden daha çok stratejik amaçlarla harekete kabul edilir (Akt. Uysal, 2009: 228-229).

"Kaynak mobilizasyonunun en açık imgesi, bir insan grubundan kullanılabilir kaynaklar toplama faaliyetinde bulunan bir girişimciyi ya da örgütü içerir; en net biçimde tarif edilen kaynak paradır" (Jasper, 2002: 68). Kaynağı; para ve paranın alabileceği araçlar ile sınırlayan bazı kuramcılar (Gamson, Friman, Rytina) kaynakların sayılabilir ve devredilebilirliği üzerinde ısrarla dururlar. (Jasper, 2002: 68-69).

Sosyal hareketlere kaynak sağlayan şey her zaman para ile ifade edilemez. Bazı hareketler paradan çok gönüllülerin emeğine ve ona ayırdığı zamana çok şey borçludurlar. Bu tür bir olgu genel itibariyle büyük parasal kaynaklarla desteklenmeyen hareketlerde daha net izlenebilir. Lakin burada üzerinde durulması gereken önemli bir nokta da aslında parasal kaynakların bu tür kaynakları da beraberinde getirebilme gücüdür. Güçlü bir maddi kaynağa sahip bir hareket kendine protestocu, lobici, organizatör ve hatta lider satın alabilir veya ücretli bir işçi gibi çalıştırabilir. Bu, yeterli maddi kaynaklara sahip olmayan hareketler için söz konusu olamaz (Uysal, 2009: 227).

Eleştiri:

Hareketi, sadece verili bir ampirik aktör olarak tanımladığı için kaynak

mobilizasyonu paradigması çağdaş hareket biçimlerinin anlamını

açıklayamamaktadır. Her ne kadar makro düzeyden kaçınsa da paradigma, gerçekte her kolektif hareketi politik düzeye indirger. Kaynak mobilizasyonu teorisi hareketin oluşması için değişik unsurların nasıl bir araya geldiğini açıklar fakat bunlar niçin ortaya çıkar ve bunun nereye gittiği/sonuçları konusunda açıklayıcı tarafı yoktur (Melucci, 1999: 89-90).

Tilly, Tarrow (1994) ve McAdam (2001) paradigmanın görmezden geldiği noktaları şöyle sıralamaktadırlar: Dinamik ilişkiler biçimi yerine durağan ilişki biçimleri üzerine yoğunlaşması, tekil eylemlerle ilgilenirken geniş çaplı hareketlere

24

az ilgi duyması, hareketin karşılaştığı tehditler ve örgütsel yapıdaki zayıflık yerine olanaklar ve örgütsel kaynakların genişlemesine vurgu yapması, hareketlerin ortaya çıkışı ile ilgili stratejileri önemseyip daha sonraki aşamaları pek önemsememesi. Kaynak mobilizasyonu paradigmasını; sosyal hareketler, devrimler, etnik seferberlikler ve devrimler gibi sınıflandırmayı, bu tip olguları karşılaştırma veya sentez imkanını engellediği için eleştirmişlerdir (Çetinkaya, 2008: 31).

Benzer Belgeler