• Sonuç bulunamadı

TRAKYA UMUMİ MÜFETTİLİĞİ DÖNEMİ’NDE KURULAN PLANLI KIRSAL YERLEMELER (1934–1941)

olmasından daha farklı anlamlar da yüklemektedir K Dirik, bu tezin alan çalışmasına dayalı

4. TRAKYA UMUMİ MÜFETTİLİĞİ DÖNEMİ’NDE KURULAN PLANLI KIRSAL YERLEMELER (1934–1941)

4.1. İnceleme Alanının Tanıtımı

Giriş bölümünde de belirtildiği gibi tezin ana konusunu, 1934–1941 yılları arasında Trakya Umumi Müfettişliği tarafından kurulan planlı kırsal yerleşmelerin belgelenmesi ve bunların kültür varlığı değeri ortaya konularak, bir koruma yönetim planının hazırlanması oluşturmaktadır.

Trakya Umumi Müfettişliği tarafından gerçekleştirilen uygulamalar, göçmenlere yönelik basit bir köy kurma faaliyeti ile sınırlı kalmamıştır. Trakya’nın bölge ölçeğinde bir bütün olarak geliştirilmesini hedefleyen bu kurum437, yeni köy kurmanın

yanı sıra, mevcut köylerin de 1924 Köy Kanunu’na göre düzenlenmesi, ulaşım ağı kurulması, tarım ve hayvancılığın modern yöntemlerle daha üretken bir biçimde yapılması ve sanayinin geliştirilmesi gibi çeşitli ekonomik ve fiziksel planlama çalışmaları yapmıştır. Eğitim alanında da kapsamlı bir planlamaya gidilmiş, her köye bir ilkokul yapılmaya çalışılmış, kütüphane ve halk odaları ile halk terbiyesi ve eğitiminin sağlanması amaçlanmıştır. Bu şekilde halkın kültürel donanımının arttırılmasının yanı sıra, bölge tarihinin de aydınlatılması için arkeolojik araştırmalara başlanmış, önemli anıtların restorasyonu ile kültür varlıklarının korunması hedeflenirken, köy müzeleri kurularak halkın kültüre sahip çıkma konusuna etkin katılımı arzulanmıştır. Her ne kadar geliştirilen tüm projeler yedi yıl içinde gerçekleştirilememişse de, çok sayıda uygulama ile Trakya, Türkiye genelinde ekonomik kalkınma ve çağdaş insan yetiştirme açısından ayrıcalıklı bir konuma ulaşmıştır.

Türkiye’de gerçekleştirilen bölge kalkınma amaçlı ilk uygulama olarak, Trakya Umumi Müfettişliği’nin çalışmalarını bütüncül bir yaklaşımla değerlendirmek, kurulan planlı köylerin fiziksel ve anlamsal değerini kavramak açısından yararlı olacaktır438.

437 Trakya Umumi Müfettişliği’nin görev alanı, Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli’nin yanı sıra Gelibolu ve Biga Yarımadası’nı içeren Çanakkale İli’ni de kapsar. İstanbul’un Trakya kesimi (Çatalca Yarımadası) ise alan dışıdır.

438 R.Keleş, Trakya Umumi Müfettişliği’nin çalışmalarının yalnızca imar ağırlıklı olduğunu vurgulayarak, bölge planlama kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir (Keleş, 2002:353). Ancak yakın dönemde Umumi Müfettişlikler ile ilgili arşiv belgelerine dayalı kapsamlı bir araştırma yapan C. Koçak Trakya’daki yoğun imar çalışmalarına dikkat çekmektedir (Koçak, 2003:134).

Bu bağlamda bu bölümde Müfettişliğin bölgede gerçekleştirmiş olduğu tüm çalışmalar kısaca aktarıldıktan sonra, kırsal yerleşmelere yönelik uygulamaları arşiv ve alan araştırmasına dayanılarak ayrıntılı bir biçimde anlatılacaktır.

Geleneksel kırsal yerleşmelerin kurulma esasları köy yeri seçimi, yapı biçimlenişi, plan tipi, taşıyıcı sistem ve malzeme özellikleri açısından incelendiğinde, köyün kurulduğu yerin coğrafi, topoğrafik ve iklimsel özelliklerinin büyük önem taşıdığı görülmektedir. Bunların yanı sıra kırsal yaşam modeli, kültürel ve ekonomik koşullar da önemli etkenlerdir. Planlı yerleşme kurulurken de, genel yapı biçimlenişinde coğrafi ve iklimsel özellikler önemli rol oynar. Ancak taşıyıcı sistem ve yapı malzemesi seçiminde geleneksel yerleşmelerde köyün yakın çevresinde bulunan doğal yapı malzemeleri tercih edilirken, planlı yerleşmelerde yakın çevrede bulunmayan farklı yapı malzemeleri de kullanılabilir. Aynı yaklaşımla plan tipi belirlenirken de, daha çağdaş bir yaşam biçimini sağlamak ya da ekonomik ve hızlı inşaat yapabilmek için, gelenekselden farklı plan tipleri uygulanabilir.

Trakya’daki uygulamalar genel olarak değerlendirildiğinde, gelenekselden farklı plan tiplerinin uygulanmasına karşın, çoğunlukla köyün yakın çevresinden yapı malzemesinin sağlandığı görülür. Trakya’daki planlı köy uygulamalarının en kuzeyde orman içindeki Demirköy’den güneyde plato üzerinde yer alan Muratlı ve çevresine, batıda Meriç kıyısındaki ova köylerine bütün Trakya arazisi üzerinde gerçekleştirildiği göz önüne alındığında, özellikle farklı yapı sistemi ve malzemelerinin seçilme nedenlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için, bölgenin coğrafi ve iklimsel özelliklerinin incelenmesi gereği açıktır. Bu bilgi, aynı zamanda önerilecek restorasyon uygulamaları için de yararlı olduğundan, bu bölümde Trakya’nın fiziksel çevre koşulları mimari biçimlenişi etkileme ve yapı malzemesi sağlama olanakları açısından kısaca değerlendirilecektir.

Devlet tarafından planlanarak gerçekleştirilen köylerin kullanıcıları tarafından nasıl değerlendirildiğini ve kullanıcı-yapı ilişkisinin zaman içinde nasıl geliştiğini ortaya koyabilmek için, Trakya’nın toplumsal özelliklerinin incelenmesi gerekmektedir. Trakya’nın sosyal yapısı, Osmanlı Devleti döneminde çeşitli savaşlara bağlı olarak son 150 yıl içinde değişmeye başlamış, özellikle 1912–13 Balkan Savaşları’ndan sonra bu durum iyice hızlanmıştır. Dolayısıyla 1934’te Trakya Umumi Müfettişliği kurulduğunda, Trakya’nın tarihsel toplum dokusu büyük ölçüde değişmiş durumdadır. Müfettişliğin uygulama sürecinde de, yeni gelen göçmenler ve bölgeyi terk eden azınlıklar nedeniyle değişim devam etmiştir. Bu nedenle, bu bölümde Trakya’nın fiziksel koşullarının yanı sıra toplumsal dokusu ve zaman içindeki değişim süreci kısaca anlatılacaktır.

Bu bağlamda kullanıcısı ile özel bir iletişim kurulmadan tasarlanan ve geleneksel köy evinden farklılaşan bu yapıların kullanıcı-yapı ilişkisini çözümlemek için, Trakya’nın geleneksel kırsal mimarisini de kısaca betimlemek yararlı olacaktır. Ekonomik koşullar da planlama ve uygulama aşamasında önemli bir rol oynar. Trakya Umumi Müfettişliği’nin yayın ve raporları incelendiğinde, ideal bir kırsal yaşam modeli kurmak için birçok projenin geliştirildiği görülür. Ancak ekonomik koşullar nedeniyle bunların hepsi gerçekleştirilememiştir. Hem yeni kurulacak köylerde, hem de mevcut köylerde konut dışında işlevi olan birçok kamusal yapı yapılmak istenmiştir. Yeni tasarlanan yapıların modern biçemde olması ve uygulamada nitelikli yapı malzemesinin kullanılması istenmiş, ancak bunlar tam olarak geçekleştirilememiştir. Bu nedenle Müfettişliğin uygulamaları değerlendirilirken, ekonomik koşullar her zaman için göz önünde bulundurulmalıdır. Geniş alanlarda büyük ölçekli iskân söz konusu olduğunda, bunun için gerekli arazinin sağlanması da önemli sorunlardan birini oluşturur. Trakya’daki iskân faaliyetinde çiftçi göçmenlerin yine tarım sektöründe çalışması öngörüldüğünden, gelen gruplar ağırlıklı olarak kırsal alana yerleştirilmiştir. Dolayısıyla, hem yerleşme kurma, hem de tarımsal üretim için büyük miktarda arazi gerekmiştir. Köy arazisinin sağlıklı bir yerleşme kurmak için uygun koşulları sağlaması, çevresindeki arazinin de köylünün gereksinimini sağlamaya yetecek nitelikte olması gerekmektedir. Bu bağlamda yerleşme yeri belirlemenin önemli bir ölçütü olan toprak mülkiyeti durumu da, tarihsel gelişimi açısından burada kısaca ele alınacaktır.

4.1.1. Trakya’nın Coğrafi ve İklimsel Özellikleri439 Coğrafi Özellikler440

Balkan Yarımadasının güneydoğu ucunu oluşturan Trakya, kuzeyini Karadeniz, güneyini ve doğusunu Marmara, güneybatısını ise Ege Denizi’nin çevrelediği bir yarımadadır. Coğrafi olarak Türkiye sınırları içindeki alan Doğu Trakya, Yunanistan ve Bulgaristan’da kalan alan ise, Batı Trakya olarak adlandırır441. Trakya’nın kapladığı alan 23.485 km²’dir ve Türkiye’nin %3’ünü oluşturur (Dönmez, 1968:11).

439 Trakya’nın coğrafi ve iklimsel özellikleri, bu konuda ayrıntılı bir çalışma olan (Dönmez, 1968)’den yararlanılarak hazırlanmıştır.

440 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz: (Dönmez, 1968:64–79).

441 Yarımadanın uç kısmı olan Çatalca-İstanbul bölgesi coğrafi olarak Çatalca Yarımadası olarak adlandırılır. Çatalca Yarımadası idari olarak İstanbul il sınırları içinde, dolayısıyla Trakya Umumi Müfettişliği’nin alanı dışındadır. Ancak Çatalca coğrafi olarak Trakya içinde olduğu için, bu bölümde idari sınırlara bakılmadan Doğu Trakya bir bütün olarak “Trakya” adıyla değerlendirilecektir.

Trakya Yarımadası’nın genel topoğrafyasını belirleyen yüksek kıyılarla çevrili hafif dalgalı plato karakteri, coğrafi açıdan yeknesak bir görüntü oluşturmakla birlikte, kuzeyde Istrancalar (Yıldız Dağları), güneyde ise Ganos (Işıklar Dağı) ve Koru Dağları hareketli dağ silsileleri ile farklı bir karakter ortaya koyar (ekil C1/1). Bu dağ sıralarına karşın Trakya, ortalama yüksekliği 180 m olan, dolayısıyla Türkiye ortalamasıyla karşılaştırıldığında yüksek olmayan bir bölgedir442.

Trakya’nın kuzey kesimini kaplayan Istranca Dağları’nın orta batısında yer alan Mahya Dağı, 1035 m rakımı ile en yüksek noktayı oluşturur. Buradan kuzeybatıya ve güneydoğuya doğru alçalan tepeler dizisi dağ silsilesini oluşturur. Güneydoğuya doğru daha hızlı bir biçimde alçalan dağ, hafif dalgalı plato ile sonlanır.

Istrancalar’ın güney etekleri plato karakteriyle Ergene Havzası’na açılır. Ergene Havzası Trakya’nın bütün orta kesimini kapsar. Kuzeyde Istrancalar’dan ve güneyde Ganos Dağları’ndan inen ırmaklar, havzayı doğu-batı yönünde kateden Ergene Nehri’ne bağlanırlar. Ergene’ye kavuşan ırmakların yakın çevresinde alüvuyal dar vadi ovaları bunların arasında da hafif yüksek sırtlar bulunur. Bu durum özellikle Ergene Havzası’nın kuzey kesimine belirgin bir biçimde hafif dalgalı plato karakteri verir. Ergene Havzası’nın batısında, kuzeyden güneye inen Meriç Nehri boyunca düz alüvuyal ovalar bulunur. Ergene’nin Meriç’e kavuştuğu İpsala bölgesinde, bu ova geniş bir araziye yayılır. Havzanın güney kesimini Ganos Dağları, güneybatıda Saroz Körfezine bağlanan tarafını ise Koru Dağları sınırlar. Koru Dağları’ndan Saroz Körfezi’ne ulaşan alan düz kıyı ovası (Evreşe Ovası) niteliğindedir. Ergene Havzası’nın güneydoğu kesimini kıyıdan hafifçe yükselen sırtlar, doğusunu ise Çatalca Yarımadası’nın platoları sınırlar.

Trakya’nın güney ve güneybatısı sınırlayan Ganos ve Koru Dağları, Istrancalar’a göre daha alçak dağlardır. En yüksek noktayı Ganos Dağları’ndaki 920 m yüksekliğindeki Uçakbaşı Tepesi oluşturur. Bu iki dağ sırası da Marmara Denizi kenarında kıyıdan hızla yükselen dik dağlar biçiminde iken, kuzey tarafta dağ karakterini yitirerek dalgalı plato biçiminde Ergene Havzası’na iner.

Trakya genelinde kıyılar denizden hızla yükseldiği için, geniş kumsallara fazla rastlanmaz. Özellikle Tekirdağ’ın batısında, Ganoslar’da çok sarp kıyılar bulunur. Ancak ırmakların denize kavuştuğu Karadeniz kıyılarında İğneada, Midye (Kıyıköy), Çilingoz gibi yerlerde geniş kumsallar vardır. Terkos Gölü’nün kuzey kesimi ise, bütünüyle kumsal ve kumullardan oluşan farklı bir coğrafi ortamdır.

İklimsel Özellikler443

Trakya, Karadeniz ile Akdeniz iklim kuşağını sınırlayan konumu ve dağlarla çevrili plato karakteri ile bölge içinde farklı iklimsel özellikler içerir. Istrancalar’ın Karadeniz’e bakan kesimleri, bol yağışlı, yaz-kış sıcaklık farkının görece az olduğu Karadeniz iklim tipi özelliklerini gösterir. Güneydeki Ganos ve Koru Dağları’nın güney kesimi ise Marmara ve Ege’ye açılan, dolayısıyla ılıman Akdeniz iklim tipini gösteren bölgelerdir. Bu bölgelerin yüksek kesimleri, Istrancalar kadar olmasa da bol yağış alır. Buna karşılık kapalı bir havza niteğinde olan Ergene Havzası, Istrancalar’ın nemli rüzgârları kesmesi nedeniyle daha az yağış alan, yaz-kış ve günlük sıcaklık farkının yüksek olduğu, karasal iklim özelliklerini gösterir. Ancak yıllık 550–600 mm yağış miktarı ile Anadolu platosu ile karşılaştırıldığında, Ergene Havzası da oldukça yağışlı bir iklime sahiptir (Dönmez, 1968:19). Bu nedenle, tüm Trakya genelinde geleneksel mimaride düz dam kullanılmamıştır.

Bölge genelinde hâkim rüzgâr yönü kuzey-kuzeydoğudur. Karadeniz’den gelen nemli rüzgârlar Istrancalar’a yağış bıraktıktan sonra, daha kuru ve sıcak bir biçimde Ergene Havzası’na inerler. Tekirdağ ise kuzey sırtını Ganos Dağları’nın uzantısına dayadığı için, doğu ve batıdan gelen rüzgârlara açıktır. Bölge genelinde soğuk kuzey rüzgarlarının hakim rüzgar tipi olması nedeniyle, bir genel kural olarak yapılar güneye bakacak biçimde konumlandırılmıştır.

Kayaç ve Toprak Özellikleri444

Kayaç açısından en zengin bölge Istranca dağlık bölgesidir. Istranca Dağları’nın kuzey ve batı kesiminde gnays, andezit ve mermer kayaçları, güneydoğu kesiminde ise, kalker esaslı taş türleri bulunur. Bu farklı kayaç türlerinin tümü, yapı taşı olarak kullanılmaya elverişlidir.

Trakya’nın çeşitli bölgelerinde farklı toprak tipleri görülür. Ancak bunların büyük çoğunluğu, özellikle de dağlık alanlar dışında kalan Ergene Havzası ve çevresindeki topraklar belli oranda kil içerdiğinden kerpiç yapmaya elverişlidirler. Trakya topraklarının büyük bir kısmını kireçsiz kahverengi topraklar oluşturur. Kum oranı kilden fazla olan, derinliği değişken, hafif, granüllü, kahve-sarı renkli bu topraklar, kuzey ve güneydeki dağlık ve ormanlık bölgelerden Ergene Havzası’na geçiş teşkil eden alanlarda bulunur. Ergene Havzası’nda ise killi ve kireçli, derin, ağır, granüllü ve koyu renkli grumosol toprakları bulunur. Istranca Dağları’nın doğu eteklerinden Çatalca ve İstanbul’a uzanan bölge ile Ergene Havzası’nda, grumosol toprak

bölgesinin içindeki bazı alanlarda rendzina tipi topraklar bulunur. Rendzinalar killi, kalker parçacıklı, kireçli, sığ, koyu gri-kahverengi topraklardır. Bu ana toprak gruplarının dışında orman bölgelerinde organik açıdan zengin, kahverengi toprak türleri vardır. Istrancalar’daki kahverengi topraklar, podzolik, granüllü, balçık niteliğinde, ancak kil oranı düşük karakterdedir. Koru Dağları’nda ise killi, bazı yerlerde kumlu kahverengi topraklar görülür. Trakya genelinde nehir boylarında ise kumlu, biraz killi, granüllü, açık gri renkli alüvyal topraklar bulunur. Terkos Gölü ve Meriç Nehri’nin denize kavuştuğu Enez çevresinde ise kumullar vardır.

Bitki Coğrafyası445

Trakya’da en büyük alanı kaplayan Ergene Havzası ve çevresinin step karakteri Trakya’nın baskın bitki örtüsünü oluşturur. Havzayı sınırlayan dağlık bölgelerde yoğun meşe ormanları görülür. Meşe, nitelikli bir yapı malzemesi olarak bölge mimarisinde ön plana çıkar.

Istranca Dağları’nın kuzeye bakan kesimi nemli orman karakterindedir. Bol yağış alan ve nem oranı yüksek olan bu bölgede, meşeyle birlikte kayın ormanın iki ana bileşenini oluşturur. Bu ağaçlar 25–30 m boyunda, geniş kesitli, doğrusal biçimde gelişen gösterişli ağaçlardır ve çok yoğun bir orman dokusu oluştururlar. Bölgenin yoğun orman altı örtüsünü ormangülü oluşturmakla birlikte, bunun yanı sıra kızılcık, fındık gibi ince kesitli, eğilmeye elverişli, mimaride kullanılan bitkiler de çok miktarda bulunur. Istranca Dağları’nın güneye bakan kesimi ve Ergene Havzası’na açılan platolar ise kuru orman karakterindedir. Bu ormanlar ağırlıklı olarak yazın yaprak döken meşe türleri ve gürgenden oluşur. Kuru ormanların dokusu daha seyrektir, ağaçlar daha kısa, dar kesitlidir ve her zaman doğrusal olarak gelişmezler. Özellikle plato kesimindeki ağaçların biçimlenişi oldukça eğrisel ve çok gövdelidir. Orman altı örtüsü yoktur.

Ganos Dağları’nın güneye bakan yüksek kesimleri de nemli orman karakterinde olmakla birlikte, bu bölgede Istrancalar’dan farklı bitki türleri görülür. Ormanın ana bileşenleri, sapsız meşe, gürgen, ıhlamur ve kestanedir. Orman altı örtüsü çeşitli bitkilerden oluşur, ancak orman gülü görülmez. Ağaçların boyu 10–15 m’yi geçmez. Istranca ve Ganos Dağları’nın nemli orman bölgelerinde yağışlı iklim tipi aynı olmakla birlikte, ağaç türleri ve boyutları farklık gösterir.

444 Trakya toprakları ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz: (Dönmez, 1968:45–64), Trakya’nın jeolojik özellikleri için bkz: 1:500.000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası – İstanbul Paftası.