• Sonuç bulunamadı

odası, 24 köyde pazar yeri, 61 dükkân, 211 meydan yeri ve 19 hamam yapıldığını bildirmektedir (Çetin,

3.2. İkinci Dönem: Köy Kanunu’nu Etkinleştirme Çabaları ve Uygulamaya Yansıması

3.2.2. Aydınların Yaklaşımı: Köycülük Söylem

1930’lu yıllar “köy sorunu”na aydınlar tarafından büyük önem verilerek bu konuda çeşitli fikirlerin üretildiği, “köycü söylemin” geliştirildiği dönemdir370. Başta Ankara Halkevi’nin yayını olan Ülkü Dergisi olmak üzere çeşitli dergilerde köy sorunuyla ilgili çok sayıda yazı yayınlanmış, hatta doğrudan köye yönelik süreli yayınlar çıkmaya başlamıştır. Özellikle halkevlerinin önderliğinde yalnız büyük kentlerde değil, taşrada da çok sayıda yayın çıkmıştır371. Dergi ve kitaplarda konuyla ilgili görüşlerin dile getirilmesinin yanı sıra, köylüye pratik zirai vb. bilgiler veren ya da çağdaş yaşam biçimini aktarmaya çalışan köylüyü bilgilendirme amaçlı yazılar da yer almıştır. Bu dönemde İttihat ve Terakki Dönemi’nden beri süregelen köyün çağdaşlaştırılması çabasının yanı sıra, “köyün anlaşılması”na da önem verilmeye başlanmış olması dikkat çekicidir. Köy anketi ve monografya çalışmaları ile köylerin mevcut fiziksel, toplumsal ve ekonomik durumu hakkında bilgi derlenmeye başlanmış, dolayısıyla köy yalnız değiştirilecek, çağdaşlaştırılacak bir yerleşme topluluğu olarak değil, geçmiş Türk kültürünün yeniden derlenmesi için de bir bilgi bankası olarak görülmeye başlanmıştır372. 1930’lu yıllarda hız kazanan kültür devriminin iki ayağından biri olan dil tezinin gerçekleştirilmesinde de kırsal alan önemli bir rol oynamıştır.

“Halkevi köycüğü” olarak da tanımlanan 1930’lu yıllardaki aydın çabası, Türk aydınının köy sorununa yönelmesi açısından önemli bir aşama olmakla birlikte, köye dışarıdan bakan öğütçü bir söylem olarak yayınlarla sınırlı kalmıştır (Tütengil, 1975:118). Köy üzerine çok sayıda yayının yapıldığı bu dönemde, aydınlar farklı görüş ve önerilerde bulunsalar da, genel hatlarıyla dönemin yaklaşımı bir bütünlük de içermektedir373. Buna göre temel amaç, köy nüfusunun köyde yaşamaya devam edeceği öngörüsüyle, onun köyünde çağdaş bir biçimde yaşamasının sağlanmasıdır. Bu bağlamda özellikle Kadro hareketinin emperyalizme karşı üçüncü dünya kalkınmacığı yaklaşımıyla önerdiği yeni köy modeli, “kırsal çağdaşlaşmayı”

370Köycü söylemi açıklayan ve değerlendiren kapsamlı araştırmalar için bkz. (Karaömerlioğlu, 2006),

(Tütengil, 1975:105–123), (Çetin, 1999b). Tez kapsamında, söz konusu yayınların yan sıra 1930’lu yıllarda konuyla ilgili birincil kaynak olan çok sayıda yayın da taranmıştır. Ancak burada köycülük kısaca kırsal mimarlığa etkisi bağlamında değerlendirilecektir.

371R. Ertürk, “Türk sosyolojisinde ve Cumhuriyet Döneminde Köy Tartışmaları” başlıklı doktora tezinde

bu dönemde yapılan köy ile ilgili yayınların yıllara göre dökümünü vermiştir.

372A. Karaömerlioğlu da bu konuya dikkat çekmektedir (Karaömerlioğlu, 2006:70).

373N. Kemal’in ülkücü görüşü, Kadro Hareketi, S. Hüsnü, T. Tola ve İ. Hakkı’nın önerdiği “Kendimize

Doğru Hareketi” gibi görüşler bazı farklılıklarına rağmen temelde ortak noktaları olan söylemlerdir. A.Karaömerlioğlu da bu konuya dikkat çekmektedir (Karaömerlioğlu, 2006).

kent ile aynı düzeyde ve aynı olanaklara sahip yerleşmelerin kurulması olarak ele almaktadır. Buna göre köylü köyünde374:

“Baştanbaşa bir dinamo gibi cihazlanmış, kilovat ışığı ile bakan, tulü mevc ile dinleyen, ocağı başında gazetesinin köy saatini okuyan, Hamburg piyasasının zahire fiyatlarını soran…”

bir ortamda yaşayacaktır. Bu yaklaşımda köy adeta bir “küçük kent çekirdeği” olarak tanımlanmıştır. Buna karşın S. Hüsnü ve arkadaşları tarafından geliştirilen “Kendimize Doğru” yaklaşımında375, Batı etkisiyle geliştirilen modellere karşı çıkılarak köyün kente çevrilmesi doğru bulunmamakta ve köyün kendi kendine yeten bir organik bütün olarak, diğer bir deyişle “köy olarak” kalmasını önerilmektedir. Ancak bunun köyün büyümeyeceği anlamına gelmediğinin de altı çizilmektedir. 3.2.3. Mimarların Geliştirdikleri Köy Projeleri

Bürokrat, devlet adamı, eğitmen vb. çeşitli görevlerde bulunan aydınlar köy sorunu için ayrıntılı çözümler geliştirirken, dönemin mimarlarının da bu konuya duyarsız kalmadığı görülmektedir. A. Ziya 1933’de 1920’li yılların romantik köycülük akımını da eleştirerek, kendi aydın mimar kimliğini şöyle tanımlıyor376:

“Köylünün ve köyün yabancısı değilim… Bugün ortaya koyacağım [köy planı] kendi kafamda yaşayan köyde köylünün istediği ve yapmağa mecbur olduğumuz köydür. Projemin yapılması güç bir hayalin verimi değildir.

Ne yazık, ki bugüne kadar köylüye şairlerin hastalık kokan yaldızlı sözlerinden, ressamların bezir yağı kokan renkli muşambalarından başka hiçbir yerde kıymet verilmemiştir. Köylüye olan bütün yardımlarımız kör bir dilencinin cami kapısında maval okumasından daha fazla ileri gidememiştir. Görülmesi lazım olan bir hakikat ise ortada gün gibi parlıyor. Köylüye yaldızlı sözlerimiz ve bütün hüsnü niyetimize rağmen heyecanlı nutuklarımızla hala yeni bir şey veremedik. Yerinde senelerce doğru ve kesin görüşle yapacağımız işleri mecmua yapraklarında ve şehirlerde başarmaya çalıştık. Köylüyü senelerdenberi alkışlamıyoruz. Varını yoğunu alıyoruz. Karşılık olarak eline hiçbir şey vermiyoruz. Daha doğrusu ne vereceğimizin hala farkından değiliz…”

“Hulasa milletlerin yükselebilmeleri için köylülerin köylerinde bağlandırılmalarına, nurlandırılmalarına kani olan bir köycüyüm… Bu işleri yapacak olan idareci arkadaşlar bir şair, bir ressam göziyle değil, ölçülü adımlar atan bir inkilapçı göziyle, keskin görüşler ve sert düşünüşlerle ilerlemelidirler.”

374Kadro dergisinde yer alan yazılardan aktaran: (Suat Hüsnü vd., 1935:13-14). 375(Suat Hüsnü vd., 1935:17-19).

B. Arif de ülke planlamada köylerin önemine dikkat çekmektedir377:

“Bugünün ileri memleketlerinde umumi yollar, nakil ve ticaret yolları, ziraat ve sanayi sahaları, ormanlar, maden ocakları ve yapı sahaları ayırt edilerek umumi bir müşterek çalışmayı, bir verim vahdetini temin için memleket imar planları tanzim edilmek zarureti karşılanmaktadır.

Makul ve bilgili memleket planlarına göre kurulan yeni şehirler, ikamet, sanayi sahaları parçaları teknik esaslar içinde, inkişaf eden kültürle bir gidecek ve ilerinin mesuliyetlerini müdrik olacak mahiyette teşkil ve idare edilebilirler.

Bu düşüncelerle hazırlanan memleket planlarında köylerin değeri çok önemlidir. Köyler insanlığın sıhhati, kuvveti ve nesil idamesi bakımından büyük bir değerdedir.” Bu dönemde A. Ziya, B. Arif gibi bazı mimarlar çağdaş köyün yapılı çevre özelliklerini kendi tasarım örneklemeleriyle tanımlamakta, bazı mimarlar da yapılan uygulamalara eleştiri yönelten yayınlarında kendi görüşlerini açıklamaktadır. Mimarların tasarımında köy, yerleşme planı ve konut olmak üzere iki ayaklı olarak ortaya konmuş, yerleşme planında konut dışı işlevler için de alan tanımlanmakla birlikte, bunların tasarım ayrıntılarına çoğunlukla girilmemiştir.

Mimar Tasarımlarında Yerleşme Planı

A. Ziya 1933 yılında yayınlanan “benim görüşümle köy” başlıklı projesinde, kare biçimli bir yerleşme önermektedir (ekil B.1/1). Köyün ortasında kare biçimli büyük bir meydan ve bunun ortasından geçerek birbirini dik keserek iki yol aksı, sokak dokusunu oluşturmakta, meydanın çevresinde küçük evler, dış çeperde de büyük çiftlikler yer almaktadır. Meydanın ortasında bir kahve ile meydana bakan okul köyün kamusal yapılarını teşkil etmekte, ayrıca çeperde ortak fidanlık bulunmaktadır. Projenin açıklama metninde ise köyde tiyatro, sineme olmasa bile gezici tiyatroların kullanabileceği bir yerin olması gerektiği vurgulanıyor. Köy kahvesi de “köylünün kütüphanesi, içtima yeri, sineması, kulübü daha doğrusu modern mabedi” olarak tanımlanmaktadır.378 Köyün tam merkezinde yer alan kahveye böyle önemli ve çeşitli işlevler yüklenirken, yerleşmede bir cami önerilmemesi de dikkate değerdir. Projede ilgi çekici bir diğer nokta, büyük çiftliklerdir. A. Ziya, Ege ve Akdeniz’de büyük topraklı çiftçilerin olduğunu ve verimli ovalardaki büyük köylerde böyle çiftçilere zaten gereksinim olduğunu belirterek, köyün çeperinde içinde amele evleri dizisi de içeren çiftlikler önermiştir379.

377(B.Arif [Ongun], 1935).

378(Abdullah Ziya [Kozanoğlu], 1933:38).

379 (Abdullah Ziya [Kozanoğlu], 1933:40). A. Kozanoğlu’nun kendisi de Adanalı varlıklı bir ailenin

B. Arif’in 1935 yılında yayınlanan projesinde ızgara planlı bir yerleşme önerilmiştir (ekil B.1/2). Yerleşmeye ulaşan yolun iki tarafında ev dizisi yapılmış, bunun doğusundaki sokağın üzerinde sokağa cephe veren büyük bir çarşı, bunun bitiminde iki uçta da birer meydan oluşturularak, bu açıklıkların çevresinde çok sayıda kamusal yapı dizilmiştir. Yerleşmede önerilen kamusal yapılar, müdüriyet, jandarma, kooperatif, köy bankası, okul, köy müzesi, köy ocağı ve salonu ile çeşmedir. Yerleşmenin gerisini sokağa cephe veren ev ve ek yapı dizileri oluşturmaktadır. B. Ünsal’ın 1937’de tasarladığı, 1940’da yayınlanan Ankara Sincan Numune Köyü projesinde de ızgara planlı bir yerleşme önerilmiştir380 (ekil B.1/4). Romanya’dan gelen göçmenler için 100 haneli bir köy olarak tasarlanan yerleşmenin orta kesiminde kalan yapı adası dizisi kamusal işlevlere ayrılmış, bunun dışındaki adalarda yapılar bahçe içinde düzgün sıralar oluşturmuştur. Projede kamusal yapı ve alanlar kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. Tren yolundan köye ulaşan yol 25 m genişliğindedir, iki kenarında ve ortasında ağaç dizisi bulunur. Bulvar niteliğindeki yol, içinde havuz bulunan bir parka açılır. Köyün ortasına kadar devam eden park, oyun sahası ile sonlanır. Bütünüyle yeşil bir aks niteliğindeki bu alanda köy odası, dispanser ve sağlık binaları, çamaşır evi ve okul yer alır. Alanın sonunda elektrik santrali, pazar, cami, köy okuma odası ve kahve bulunur. Yerleşmede hayvan yolları ayrılmış ve hayvanların kamusal yeşil akstan geçmeden, yerleşme dışındaki hayvan toplama merkezlerinde bir araya gelip meraya çıkmaları sağlanmıştır.

A. Mortaş’ın 1940 yılında yayınlanan projesinde de ızgara planlı yerleşme önerilmiştir (ekil B.1/5). Yerleşmenin merkezi yerinde bulunan meydanın çevresinde okul, köy odası, cami, bakkal ve kahve yer alır. Büyük parsel içinde konumlanan ev, ek yapılarıyla birlikte kendi iç avlusunu çevreler.

Kazım Dirik’in İdeal Cumhuriyet Köyü Planı

Mimarı bilinmeyen ancak K. Dirik tarafından 1937 yılında A. Afetinan’a sunulduğu için, Dirik planı olarak tanınan “İdeal Cumhuriyet Köyü” adlı proje ise, Kadro hareketinin öngördüğü kentleşmiş köy yaklaşımına uygun bir biçimde, konutun yanı sıra tam 48 adet farklı işlevde381 yapı içeren, köyü adeta bir kent gibi tanımlayan kapsamlı ve iddialı bir tasarımdır382 (ekil B.1/3). Köy Kanunu’nun öngördüğü tüm

380 Sincan Köy projesi, numune köy olarak 1937’de uygulanmaya başlanmış, yerleşme planı aynen

uygulanmakla birlikte, bütçe sıkıntısı nedeniyle konutlar mimarın tasarımına göre yapılamamış, Nafıa Bakanlığı’nın tip muhacir evi projesi uygulanmıştır (Ünsal, 1940).

381Planın kenarındaki lejandda 43 işlev sayılmakla birlikte, plan incelendiğinde 48 farklı işlevde yapı

tespit edilmiştir.

382 K. Dirik’in vali ve sonrasında umumi müfettiş olarak Erken Cumhuriyet Dönemi boyunca etkin bir

işlevleri fazlasıyla içeren bu öneri, henüz kentlerde bu kadar kapsamlı toplumsal yapıların olmadığı bir dönemde, başlığına uygun bir biçimde “idealize” hatta “ütopik” bir köy projesidir.

E. Howard’ın bahçekent kuramının hem fikirsel hem de biçimsel etkisinin gözlendiği planda, yerleşme dairesel biçimli olarak tasarlanmıştır. Ortada daire biçimli bir meydan yer alır, bunun dışında daire biçimli üç sıra sokak, üç çember biçimli yapı adası dizisi oluşturur. Meydandan açılan ışınsal altı yol ise, bu sokakları keserek yapı adalarını yay biçimli olarak sınırlandırır. Yerleşmeyi boylu boyunca geçen yollardan biri bulvar niteliğindedir.

Ortasında bir anıt yer alan meydanı çevreleyen birinci yapı adası dizisinde okul, köy konağı, halk odası, kooperatif, otel, umumi helâ gibi çeşitli kamusal yapılar ve parklar yer alır. İkinci dizi bütünüyle konuta ayrılmış, üçüncü dizinin yarısı konuta yarısı fidanlık, lonca, spor alanı gibi büyük açık alanlara ve fidanlık binası, fabrika gibi kamusal yapılara ayrılmıştır. Yerleşme toplam 138 konut içermektedir. Köyün yakın çevresinde de, köy dışında olması uygun görülen, mezarlık, gübrelik, panayır, koruluk gibi işlevler tanımlanmıştır.

Bu proje her ne kadar mimari biçimlenişiyle diğer önerilerden farklılaşarak ayırt edici olmaktaysa da, daha ilginç olan içerdiği kamusal işlevler, dolayısıyla önerdiği yeni kırsal yaşam modelidir. Bu açıdan bu işlevleri gruplayarak burada sıralamak yararlı olacaktır.

Yönetim yapıları: • Köy konağı

• C.H.P. Kurağı (Halk odası) Eğitim yapıları:

• Okul ve tatbikat bahçesi • Öğretmen evi • Okuma odası Dini yapı: • Cami Sosyal yapılar: • Konuk odası

• Köy gazinosu (radyolu) • Gençler kulübü

Kültür yapıları: