• Sonuç bulunamadı

Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi Cemiyeti

Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından sonra Osmanlı Devleti’nden umudu kesip kurtuluş yolları arayan Trakya ahalisinin ileri gelenleri, bir cemiyet kurma girişiminde bulundu336. 2 Kasım 1918 tarihinde İstanbul’da

kurulmasına karar verilen cemiyet, 1 Aralık 1918 tarihinde Edirne’de Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi adıyla resmen kuruldu337. Bu cemiyet, Türklerin

haklarını savunmayı, Batı ve Doğu Trakya’nın ırk, kültür, ekonomi, tarih ve nüfus bakımdan Türklere ait bir Türk memleketi olduğunu ve Türklerin Trakya’da çoğunluğu oluşturduğunu, Batılı Devletlere anlatmayı amaçlamıştır. Bu amaçlarına; Wilson İlkelerine dayanarak ve de ilmî ve tarihî vesika, gazete yayınları, risaleler ve siyasî teşebbüslerle kısacası silahlı mücadele yerine barış yoluyla ulaşmayı planladılar338. Bunun için Edirne’de ilk sayısını 2 Aralık 1918 tarihinde çıkardıkları

Trakya-Paşaeli gazetesini yayınlamaya başladılar. Bu gazete, Batı ve Doğu Trakya’nın soy, tarih, kültür ve ekonomi bakımından Türk olduğunu belge ve haberlerle ispatlamak amacıyla yayın yaptı ve Trakya meselesinin bir ölüm-kalım meselesi olduğunu anlatmaya çalıştı339. Cemiyet, Avrupalı devlet adamları ile yerli ve yabancı

gazetelere dağıttığı ve Türklerin haklılığını anlatmaya çalıştığı Doğu ve Batı Trakya’ya dair harita, grafik, kroki, vesika ve risaleleri Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyasetliği ile İçişleri ve Dışişleri Vekâletinin yardımıyla hazırladı340. Ayrıca cemiyet,

İstanbul’un milliyetçi Türk gazetelerinde de sesini duyurmaya çalıştı341. Trakya-

Paşaeli gazetesinin sahibi ve müdürü Mehmet Şeref (Aykut) Bey olup gazetenin ilk sayısında cemiyetin programı yayınlandı342.

İşgaller karşısında Trakya’da örgütlenme, direniş ve kongre hareketleri Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesinin kurulmasıyla başladı343.

336 Özgür Mert, a.g.m, s. 128. 337 Zekâi Güner, a.g.e, s. 15.

338 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 130, 133, 150; Zekâi Güner, “Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”, Türkler, C. XV. Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 638-639; İzzet Öztoprak, “Türkiye’nin İşgali ve Millî Direniş Hareketleri”, Türkler, C. XV, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 599.

339 Türkmen Töreli, a.g.m, s. 249; İzzet Öztoprak, a.g.m, s. 599. 340 Zekâi Güner, a.g.e, s. 35.

341 Zekâi Güner, Aynı Eser, s. 35. 342 Zekâi Güner, a.g.m, s. 638. 343 Hüsnü Özlü, a.g.m, s. 25.

Kuruluşundan itibaren kısa bir süre içerisinde Trakya’nın il, ilçe ve nahiyelerine kadar cemiyet sistemli bir şekilde teşkilatlanmayı başardı. Ayrıca Balkan Savaşları sonrasında Trakya’yı ele geçiren Bulgarların zulmünden kaçıp Anadolu’ya gelen Trakyalılar, Adapazarı’nda da cemiyetin bir şubesini açtı344.

Doğu Trakya’daki demiryolunun işgali, Yunanlıların ilk işgali olup Trakyalı Türk ve Müslüman ahali bu durumdan büyük endişe duymakta345 ve bu durum

Trakyalı Türklerin varlığını tehlikeye düşürmekteydi. Doğu Trakya’daki Türklerin durumunu 49. Tümen Komutanı Albay Şükrü Naili Bey (Gökberk) Kolorduya yazdığı bir telgrafta: “Eşraf, umumiyetle, çekingen bir durumdadırlar. Balkan harbi fecayii,

bunların maddî kuvvetlerini sarsmış, mânevî kuvvetlerini alt üst etmiş, âli hissiyat namına bunlarda, bir şey bırakmamıştır. Tehlikeli bir zamanda bu gibilerin, malen ve bedenen, bir fedakârlıkta bulunacaklarını pek o kadar ümit etmiyorum. Orta hallilerle vaktiyle siyasî cereyanlara kapılmamış olan köylülerin büyük kısmının, yurtlarının korunması için, iyi idare edilirlerse, gerekince, seve seve her türlü fedakârlığa katlanacaklarını ümit ederim” demekte ve Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î

Osmaniyyesinin burada bulunmasının Trakya Türklerini uyandırmak ve teşkilatlandırmak bakımından önemli hizmetlerinin olduğu kanaatindedir346. Zaten

cemiyetin kurulması sadece Trakya’da değil bütün Türkler arasında memnuniyetle karşılandı347.

Bu cemiyet, kuruluşundan itibaren Venizelos’un Paris Barış Konferansı’na verdiği muhtıra ve 9 Ocak 1919 tarihinde Doğu Trakya demiryolunun güvenliğinin Fransızlar tarafından Yunan taburuna verilmesi olayına kadar geçen sürede tüm dikkatini Batı Trakya üzerinde yoğunlaştırmıştı348. Fakat bu olaylar üzerine Doğu

Trakya’nın da bir oldu-bitti ile kaybedileceğinden korkulmaya başlandı349. Nitekim 22

Ocak 1919 tarihinde Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi Cemiyeti İstanbul’da toplanarak şu kararları aldı350:

344 Zekâi Güner, a.g.e, s. 23; Özgür Mert, a.g.m, s. 130. 345 Sabahattin Selek, a.g.e, C. I, s. 48.

346 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 200-201; Zekâi Güner, a.g.e, s. 105-106. 347 Zekâi Güner, a.g.e, s. 24.

348 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 150. 349 Zekâi Güner, a.g.m, s. 638.

1) Trakya’nın içinde bulunduğu bu feci durum karşısında Trakyalıların birleşmesinin gerekliliği anlatılacak.

2) Trakya, bölünmez bir bütündür ve Trakya’nın gerçek sahipleri nüfusun yüzde yetmiş beşten (%75) fazlasına sahip olan Türklerdir. Kuşku duyulması halinde Wilson İlkelerine göre plebisit yapılması talep edilecektir.

3) Doğu Trakya’da bulunan Yunan askerlerinin bölgeden çıkarılması için gereken girişimlerde bulunulacaktır.

Bununla birlikte cemiyet, Venizelos’un muhtıraları ve Doğu Trakya demiryolunun korunması işinin Yunanlılara verilmesinden sonra Doğu ve Batı Trakya’nın ayrılmaz bir bütün olarak Osmanlı idaresinde birleştirilmesi tezini savunmaya, bu olmazsa da Doğu ve Batı Trakya’nın birlikte İngiltere veya Fransa himayesinde veya Milletler Cemiyetinin garantisi altında tarafsız bir halde istiklâlini savunmaya yani bir Trakya Cumhuriyeti’nin kurulmasını savunmaya başladı351.

Bu dönemde Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi Cemiyeti, İstanbul’da bazı Osmanlı bürokratlarıyla görüşmeler yaptı. Dönemin önemli şahsiyetlerinden Ahmet Rıza Bey, Çürüksulu Mahmut Paşa ve Ahmet İzzet Paşa, cemiyet üyelerine “Türkiye’de kalmayacağı anlaşılınca Trakya’nın bağımsızlığını

ilan ediniz” diye tavsiyelerde bulundular352. Fakat Dışişleri Müsteşarı Reşat Hikmet

Bey “İstiklâl ve muhtariyet gibi teşebbüslerden vazgeçiniz” diyerek Trakya’yı bekleyen tehlikelere dikkat çekti353.

Heyet, Trakya’nın Osmanlı Devleti’nin bir parçası olarak kalması, Trakya’nın Yunan işgalinden korunması ve Yunan taburunun Doğu Trakya’dan çıkarılması gibi dilek ve istekleri, İngiltere ve ABD sefaretlerinde dile getirdi. Fakat heyet, İstanbul’daki bu temaslardan sonra Trakya için daha da endişelenmeye başladı. Doğu ve Batı Trakya’nın Yunanlılara vaad edildiği korku ve şüphesiyle Edirne’ye döndü. İstanbul’daki görüşmelerden bir sonuç elde edilemeyeceğini düşünen cemiyet, Paris Barış Konferansı henüz Doğu Trakya konusunda kesin kararını vermemişken Paris’e

351 Tevfik Bıyıklıoğlu, Aynı Eser, C. I, s. 157-158. 352 Zekâi Güner, a.g.m, s. 638.

gidip konferansa katılmaya karar verdi. İstanbul’da Paris için vize alamayan heyet, 20 Mart 1919 tarihinde İtalyan Sefaret tercümanı Galli’nin yardımıyla bir İtalyan yatıyla Taranto üzerinden Roma’ya gitti, fakat burada da Paris için vize alamadı. Üç ay Roma’da kalan heyet, 1919 yılı Temmuz ayı başlarında İstanbul’a döndü. Bu üç aylık süre zarfında İtalyan Dışişleri Bakanlığında ikinci ve üçüncü dereceden memurlarla görüşülüp İtalyan gazete ve siyasi çevrelere ellerinde Trakya’ya dair bulunan belge, broşür, harita ve grafikleri vererek Trakya Türklerinin haklı davasını dünya kamuoyuna duyurmaya çalıştı354.

İstanbul’dan dönen Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi Cemiyeti, 10 Temmuz 1919 Perşembe günü saat 14.00’da toplanarak ilk kongresini gerçekleştirdi. Bu kongre, eksik olan üyelerin yerine yenilerini seçmek, cemiyetin kuruluşundan beri yaptığı çalışma ve faaliyetleri vatandaşlarına anlatmak için toplandı. Kongre görevini tamamladıktan sonra cuma akşamı sessizce dağıldı. Bununla birlikte kongre, İtilaf Devletleri temsilcilerine telgraf göndererek bölgede Yunanlılar tarafından yapılan mezalimleri bildirip Trakya’nın içinde bulunduğu durumu anlattı. Edirne’de 200 kişiden oluşan kongrenin toplandığını ekleyerek Yunan askerinin bir haftaya kadar Trakya’dan çekilmemesi halinde yaşananlardan Müslümanların sorumlu tutulamayacağını dile getirdi355.

Bu arada 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanistan tarafından işgal edilmesi üzerine Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi Cemiyeti resmî makamlara protesto telgrafları çekmek, mitingler düzenlemek, Trakya-Paşaeli gazetesinde yayın yapmak suretiyle bu işgali kabul etmeyeceklerini bildirdi356.

İzmir’in işgalini protesto etmek amacıyla Edirne’de Selimiye Camii avlusunda bir miting düzenlediler. Bu sırada Yunanlılar “Trakya bize verilirse İzmir’den

vazgeçeriz” şeklinde haberler yaymaya da başlayınca cemiyet, “Trakya Trakyalılarındır” diyerek Yunanlıların amaçlarını şiddetle reddetti357.

354 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 154-158; Zekâi Güner, a.g.e, s. 64-70; Özgür Mert, a.g.m, s. 132. 355 Zekâi Güner, a.g.e, s. 71-74.

356 Zekâi Güner, Aynı Eser, s. 76. Konu ile ilgili birçok telgraf, miting ve protesto metni örnekleri için Bkz. Zekâi Güner, Aynı Eser, s. 76-83.

Mustafa Kemal daha İstanbul’dayken Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi Cemiyeti üyeleriyle birkaç defa görüştü ve bu görüşmelerde Trakyalılara, Doğu ve Batı Trakya358 davalarını birleştirmemelerini tavsiye etti. Ayrıca

Trakyalıları özellikle Doğu Trakya üzerindeki haklarını savunmaları konusunda teşvik etti. Hatta bu görüşmelerde cemiyetin üyeleri Mustafa Kemal’e “başımıza geçer

misiniz?” diye sordu, bunun üzerine Mustafa Kemal “Böyle parça parça çalışacağımıza, bütün memleket mukadderatını idare edecek, ele alacak bir teşekkül meydana getirip beraber çalışsak nasıl olur!” cevabını verdi359. Zira Mustafa Kemal,

Anadolu ile Doğu Trakya’yı millî bir mücadele etrafında birleştirmeyi yani bütün memleketin birliğini sağlamayı düşünmekteydi. Bu minvalde Mustafa Kemal, Samsun’a çıkışından bir ay sonra Amasya’dan Edirne’de bulunan I. Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey’e 18 Haziran 1919 tarihinde bir telgraf gönderdi. Bu telgrafta, Trakya ve Anadolu’daki cemiyetlerin birleştirilmesine, Anadolu ve Rumeli’deki delegelerden güçlü bir merkezî heyet oluşturulmasına karar verildiğini ve Trakya’dan da iki delegenin Sivas’a kimlikleri gizli tutularak gizlice gönderilmesini, bunlar gelinceye kadar da kendisinin vekil tayin edilmesini bildirdi. Böylece I. Kolordu Anadolu’ya bağlandı ve Trakya, Millî Mücadele içerisindeki yerini aldı360. Ancak Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi Cemiyeti, Sivas Kongresine delege göndermedi. Fakat kongrenin aldığı tüm kararlara katıldıklarını ve Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetinin esas ve kararlarını kabul ettiklerini Mustafa Kemal Paşa’ya ilettiler361. Bu arada Sivas Kongresinin dokuzuncu maddesine göre; Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi ismi Trakya-Paşaeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti olarak değiştirildi. Müdafaai Hukuk ilkelerini kabul etmesine

rağmen cemiyet, kendi nizamnamesindeki faaliyetlerinden dolayısıyla da Doğu ile Batı Trakya’yı birleştirme düşüncesinden vazgeçmedi. Öyle ki 7 Ekim 1919 tarihinde Edirne toplantısı kararları altına hem “Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î

358 Batı Trakya, 29 Eylül 1913 İstanbul Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti’nden ayrılmış ve milli sınırların dışında kalmıştır. Bu sebeple Milli Mücadele’nin amaçlarının dışında bırakılmıştır. Bkz. Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 170; Batı Trakya’daki Türk çoğunluğunun haklarını başka yollarla savunmak gerekiyordu. Bkz. Zekâi Güner, a.g.e, s. 85.

359 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 155-156; Zekâi Güner, a.g.e, s. 85; Hüsnü Özlü, a.g.m, s. 28. 360 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 167-168; Özgür Mert, a.g.m, s. 133; Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Elips Kitap, Ankara 2005, s. 23-24, 58.

Osmaniyyesi” hem de “Trakya-Paşaeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyet-î Merkeziyesi” mühürleri basıldı362. Ancak bu isim değişikliğine rağmen Trakya-

Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi Cemiyeti, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti ile birleşse363 de kendi kimliğini koruyup bir ek görev olarak Trakya’da müdafaai hukuk yetki ve görevini de üstlendi364. Yani Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-

î Osmaniyyesi Cemiyeti, 1920 yılı başlarına kadar tarih, kültür vs bakımından Trakya’nın Türklüğünü delillerle ispatlamaya çalıştı fakat 1920 yılı başlarında, Doğu Trakya’yı Yunan istilasına karşı korumak gerekince de kendisinden ayrı bir Müdafaai Hukuk teşkilatı kurdu365. Yani 1920 yılı başlarında artık iki ayrı cemiyet

bulunmaktaydı.

I.Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey, Temsil Heyetine 15 Şubat 1920 tarihli gönderdiği şifre telgrafında “…Trakya Cemiyetinden ayrılarak vazife görmeye

başlayan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Edirne Heyet-î Muvakkatesi ve şubeleri sırf Doğu Trakya’ya vaki olacak tecavüzlere karşı millî bir müdafaa ve yerli ve ecnebi kuvvetlerin dâhilde yeltenecekleri emr-i vakilere veya sulh konferansının Doğu Trakya'yı Osmanlı camiasından ayıracak mahiyetteki kararlarına muhalefet için gerekli millî kuvvetlerin teşkilâtı ve buna ait hususların hazırlıklarıyla uğraşmaktadır”

diyerek iki ayrı cemiyetin kurulduğundan bahsetmektedir366. Fakat bu cemiyetler, 9-

13 Mayıs 1920 tarihinde düzenlenen Büyük Edirne Kongresinde birleştirildi367.

16 Ekim 1919 tarihine gelindiğinde Edirne’de cemiyetin ikinci kongresi toplandı. Bu kongrede, şimdiye kadar yapılmış olan işlerle bundan sonra yapılacak olan işler hakkında konuşuldu. Ayrıca cemiyetin on altı (16) kişiden oluşan yeni reis ve boşalan üyelerinin yerine yenilerinin seçimi gibi idarî işler de halledildi368. Bulgar

ve Yunan işgallerine bırakılan Doğu ve Batı Trakya için İtilaf Devletleri nezdinde protesto telgraflarının çekilmesi, Doğu Trakya’da millî duygu ve arzuların takviye

362 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 135, 171-172; Zekâi Güner, a.g.e, s. 90-91. 363 Bu birleşme 7 Ekim 1919 tarihinde gerçekleşmiştir.

364 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 135-136. 365 Tevfik Bıyıklıoğlu, Aynı Eser, C. I, s. 130-131. 366 Zekâi Güner, a.g.e, s. 92.

367 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 131.

edilmesi, Batı Trakyalılara davalarında her bakımdan yardım edilmesi kararları alındı369.

Bu dönemde Doğu Trakya’da aynı zamanda Rum ve Yunan askerî sevkiyatları ve zulümleri yaşanmakta olup Mustafa Kemal Paşa’ya yaşananlarla ilgili bilgiler, I. Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey tarafından iletildi370. Bunun üzerine Temsil

Heyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa da, Yunanlıların ve yerli Rumların teşkilât ve

teşebbüslerine karşı aynı teşkilât ve teşebbüslerde bulunulmasını ve Sivas Kongresi Nizamnamesinin lâhikasına göre silahlı millî müfrezeler kurulması ve Kolordunun bu konuda âzami derecede, gizli yardımda bulunmasını emretti. Ayrıca iki hafta sonra

silahlı millî müfrezelerin kurulmasını bir daha vurguladı ve önemli yerlere değişik isimlerle sivil olarak fedakâr subaylar tayin edilmesini istedi371.

Mustafa Kemal Paşa’nın talimatına göre; I. Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey 14 Ocak 1920 tarihinde tümen komutanlarına gönderdiği gizli emirde “…

Durumun nezaketi, ordunun gizli olarak yardım etmesini icabettirmektedir” diyerek “Nahiye müdürlüklerine ve büyük Türk köyleri okul öğretmenliklerine tayin olunacak sivil subaylarla gizlice silahlı millî teşkilat yapılması” hakkında tümen komutanlarının

düşüncesini ve bu görevlere tayin edilebilecek subayların isimlerini sordu372.

Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-î Osmaniyyesi Cemiyeti, yerli Rumların taşkınlık ve zulümlerini önlemek, Yunan işgaline karşı alınacak tedbirleri görüşmek amacıyla 15 Ocak 1920 tarihinde Edirne’de üçüncü kongreyi topladı373. Her kazadan

gelen birer delegenin katılımıyla toplanan kongrede, silahlı millî teşkilat kurulması konusu görüşüldü ve bu durum silahlı müdafaa için atılan ilk adım oldu374. Bu

kongrede, Doğu Trakya’da bekçi-korucu adıyla 3000 kişilik bir millî teşkilat kurulmasına karar verildi. Fakat Trakya-Paşaeli Müdafaai Hukuk Cemiyetinin gereken önemi vermemesi, Tekirdağ’daki hükümet, 55. Tümen ve Tekirdağ Müdafaai Hukuk ileri gelenlerinin güçlük çıkarması ve de I. Kolordunun elinde millî teşkilata vermek

369 Zekâi Güner, Aynı Eser, s. 104. 370 Mustafa Kemal Atatürk, a.g.e, s. 269.

371 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 204; Zekâi Güner, a.g.e, s. 108. 372 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 204-205.

373 Zekâi Güner, a.g.e, s. 107.

üzere fazla silah ve cephanenin bulunmaması nedeniyle İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından 16 Mart 1920 tarihindeki resmî işgaline kadar Doğu Trakya’da silahlı millî teşkilat kurulamadı375. Bu kongrede ayrıca olağanüstü bir durumla karşı karşıya

kalınması halinde yeni bir kongrenin yapılabileceği kararı alındı. Bu karar, ileride toplanacak olan Büyük Edirne Kongresine bir çağrı niteliğindedir376.

İstanbul resmen işgal edilmeden önce işgal edileceğine dair haberler basında yer alınca cemiyet, İzmir’in işgalinde olduğu gibi yine Edirne Selimiye Camii avlusunda beş bin kişinin katılımıyla 27 Şubat 1920 tarihinde bir protesto mitingi düzenledi ve Türklerin hakkını kimseye vermeyeceklerini bildirerek İtilaf Devletleri’ni protesto etti. İstanbul’un işgalini, olaydan bir iki saat sonra haber alan I. Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey, Mustafa Kemal’in 9 Ocak 1920 tarihli gizli ve kişiye özel 55 numaralı emrine dayanarak Trakya’nın iç ve dış tehlikelere karşı korunması amacıyla Doğu Trakya’nın İstanbul’la olan bağlantısını kesip sıkıyönetim ve seferberlik ilan etti. Bu doğrultuda 1881-1897 doğumlu erler askere çağrıldı; İstanbul Hükümeti’yle bağlantı kesildi; İstanbul’dan gelen gazete, mektup vs sansür edildi. Seferberlik emri kolorduya bağlı 49., 55. ve 60. tümenlere iletildi ve Trakya’daki silah ve cephane depolarına el konulup silahların kullanılması emredildi377.

İstanbul’un resmen işgalinden sonra 31 Mart-2 Nisan 1920 tarihleri arasında Lüleburgaz Kongresi toplandı378. İstanbul’un işgali ve I. Kolordu Kumandanı Cafer

Tayyar Bey’in aldığı kararları görüşmek üzere toplanıldı. Kongreye 67 kişi katıldı, seçim yapılarak asil ve yedek üyeler belirlendi. Kongreye katılan üyeler arasında “Her

ihtimale karşı hazır olmak ve insanca yaşamak hakkımızı ve millî varlığımızı tasdik etmezlerse son vatan vazifemizi yapmak” kanaati oluştu. Bu yüzden bu kongrede

devamlı ve silahlı bir millî müfreze kuruldu. Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti ile olan bağlantı kesildi ve bundan sonra teşkilat bağımsız hareket edecekti. Kongre kararlarında, dışarıdan ve içeriden gelebilecek her türlü saldırıya karşı silahlı savunma yapılacağı ve bu savunmayı yapmakla yükümlü teşkilatın Müdafaai Hukuk

375 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 137, 205-206; Zekâi Güner, a.g.e, s. 109. 376 Özgür Mert, a.g.m, s. 134.

377 Zekâi Güner, a.g.e, s. 110-113; Hüsnü Özlü, a.g.m, s. 32. 378 Tevfik Bıyıklıoğlu, a.g.e, C. I, s. 172; Hüsnü Özlü, a.g.m, s. 35.

Merkez Heyeti olduğu görülmektedir. Kongrede alınan kararlardan sonra kolordu kumandanı, Trakya’nın geleceğiyle ilgili kararları veren tek makam olmaktan çıktı, daha çok kararları uygulayan bir askerî kumandanlık oldu. Öte yandan Trakya-Paşaeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti de Doğu Trakya’nın savunulmasına dair her türlü tedbiri almaya yetkili en büyük siyasî güç oldu. Bu kongre, Doğu Trakya’nın savunulması bakımından önemli bir kongredir. Ayrıca Lüleburgaz Kongresinde alınan kararlar, Mustafa Kemal Paşa’ya da hemen bildirildi. Mustafa Kemal Paşa da gönderdiği telgrafta, Trakyalıların gayretlerini takdir ettiğini belirterek Ankara’da toplanacak yeni meclis için Edirne vilayetinden seçilen mebusların acele olarak gönderilmesini istedi379.

5 Nisan 1920 tarihinde Damat Ferit Paşa Hükümeti kurulmuştu. Yeni Hükümet Trakya’daki direniş hareketlerine karşı olmakla birlikte Anadolu ile olan bağlantısını da koparmaya çalıştı380. İtilaf Orduları Başkumandanlığı görevinden ayrılan General

Franchet d’Esperey, Paris’e dönerken 6 Nisan 1920 tarihinde Karaağaç İstasyonunda I. Kolordu Kumandanı Cafer Tayyar Bey ve Edirne eşrafının önde gelenleriyle görüştü. Fransız komutanın bu görüşmedeki amacı, Trakyalılara direnmenin manasız olduğunu anlatarak Fransa mandasını istemeye ikna etmekti. Ancak bu görüşmede Cafer Tayyar Bey vatanı savunmaya kararlı olduklarını ifade etti. Öte yandan bu görüşmede, Karaağaç’ta bulunan Fransız İstihbarat Bürosu, sözde Trakya-Paşaeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti tarafından kaleme alınmış bir muhtırayı Fransız General Franchet d’Esperey’e vermek ve muhtıranın içeriğini Trakyalılara kabul ettirmek için çok çaba sarf etti. Muhtıra, “…Venizelos’un gerçeği bozmak için delil diye göstermek

istediği Rum tehciri hakkında yerinde soruşturma yaparak hakikate varması için karma bir İtilaf komisyonunun gönderilmesini talep eder. Bu talepleri dinlenmediği takdirde, Trakya Müslümanları, büyük devletlerden birinin, mümkünse Batı Trakya’daki âdil, münevver, hayır-hâh idaresini takdir ettirmiş olan Fransa’nın mandası altında, bir muhtar Trakya kurulmakla haklarındaki mücâzâtın hafifletildiğini göreceklerdir. Trakya Müslümanları, eğer konferans, kendilerini Türk olarak bırakmayacaksa hiç olmazsa Yunanlı yapmamasını istirham ederler…”

379 Zekâi Güner, a.g.e, s. 114-117, 124; Hüsnü Özlü, a.g.m, s. 35, 37; Zekâi Güner, a.g.m, s. 643. 380 Zekâi Güner, a.g.e, s. 118.

şeklinde idi. Fakat Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri arasından birçoğu Fransız generale verilecek olan bu muhtıraya itiraz etti. Cemiyet muhtıranın içeriğini “…Trakya Müslümanları pek açık olan haklarının, İtilâf devletlerince tasdik

edileceğinden ve hususiyle Trakya’daki Türk çoğunluğu ve haklarını… Fransa hükûmetinin, Trakya Müslümanlığı’nın mukaddes haklarının tecellisine rehber olacağından ümitvardırlar” şeklinde düzeltince Fransız İstihbarat Şubesi bu içerikten

memnun olmadı ve muhtırayı vermekten vazgeçti. Fakat bu muhtıra olayı, başta cemiyetin reisi olmak üzere bazı üyelerde de Fransız mandası fikrini oluşturdu381.

Cafer Tayyar Bey, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayınca İtilaf Devletleri tarafından İstanbul Hükümeti’ne baskı yapıldı ve I. Kolordu Kumandanlığı görevinden azledildi. Yerine 20 Nisan 1920 tarihinde İstanbul Hükümeti tarafından Albay Muhiddin (Kurtiş) Bey tayin edildi. Görevinden azledilen Cafer Tayyar Bey de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Rumeli Umum Kumandanlığına atandı382. 8