• Sonuç bulunamadı

Genelgeler ve Kongreler Dönemi

B. Millî Mücadele Dönemi

5. Genelgeler ve Kongreler Dönemi

Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, 25 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’dan Havza’ya gittiler. Fakat Havza’da çok kalmayıp bir genelge yayınladılar. Bu genelgede Mustafa Kemal Paşa, Mondros Ateşkes Anlaşması’nın aksine askerî

84 Mustafa Kemal Atatürk, Aynı Eser, s. 5-6.

85 Cevdet Küçük, “Millî Mücadele”, DİA, C. XXX, İstanbul 2005, s.77. 86 Mustafa Kemal Atatürk, a.g.e, s. 10.

birliklerin terhis edilmemesini; halkın direniş teşkilatları kurmasını ve protesto eylemleri yapmasını istedi88.

Mustafa Kemal Paşa, büyük komutanlarla temasa geçti ve çeşitli bölgesel örgütleri tek bir ulusal örgüte dönüştürme girişimini başlattı. 21 Haziran 1919 tarihinde Rauf Bey, Ali Fuat Bey ve Refet Bey ile Amasya’da buluşarak bir genelge kaleme aldılar. Bu genelge, Erzurum’daki Kazım Paşa ile olan telgraf görüşmesinden sonra Anadolu’daki bütün sivil ve askerî yetkililere gönderildi. Genelgede, ülkenin tehlikede olduğu; ülkeyi İstanbul’daki hükümetin koruyamadığı ve ülkeyi sadece milletin azim ve kararının kurtaracağı bildiriliyordu. Sivas’ta ulusal bir kongre yapılması ve her vilayeti temsilen üç delege gönderilmesi de istendi89.

Şark-î Anadolu Müdafaa-î Hukuk Cemiyeti, doğudaki Ermeni tehdidine karşı Temmuz ayında Erzurum’da bir toplantı yapılmasına karar verdi. Mustafa Kemal Paşa kongreye katılarak Kazım Karabekir ile diğer askerlerin desteğini kazandı90. Ana

sorunu; Doğu vilayetlerinin korunması olsa da Erzurum Kongresinde hazırlanan bildiri, bundan sonra gelecek olan millî paktın temelini oluşturdu91. 23 Temmuz 1919 tarihinde toplanan kongre, toplanma amacı bakımından bölgesel ancak alınan kararlarla millî bir kongre oldu92.

İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletleri, Mustafa Kemal Paşa’nın faaliyetlerinden telaşa kapıldılar. Mustafa Kemal Paşa, 5 Temmuz 1919 tarihinde geri çağırılmasına rağmen bunu reddetti; üç gün sonra Mustafa Kemal Paşa’nın yetkileri elinden alındı. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, askerlikten istifa ederek “milletin

bir ferdi olacağını” söyledi. Bu gelişme, Mustafa Kemal’in ordu üzerindeki nüfuzunu

sona erdirebilirdi. Kendisine teklif edilen müfettişlik görevini reddeden Kazım Karabekir, Mustafa Kemal Paşa’ya bağlılığını bildirince Mustafa Kemal Paşa’nın konumu korunmuş oldu93. Erzurum Kongresinde Mustafa Kemal Paşa başkan seçildi.

88 İlber Ortaylı, Aynı Eser, s. 168-170.

89 Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim yayınları, (Çeviren Yasemin Saner Gönen), İstanbul 2000, s. 218.

90 Stanford J. Shaw-Ezel Kural Shaw, a.g.e, C. II, s. 408. 91 Stanford J. Shaw-Ezel Kural Shaw, Aynı Eser, C II, s. 408. 92 İlber Ortaylı, a.g.e, s. 170.

93 Erik Jan Zürcher, a.g.e, s. 219-220; İlber Ortaylı, a.g.e, s. 170; Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2014, s. 117.

Erzurum Kongresinde, “Millî sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür.

Birbirinden ayrılamaz. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükûmetinin iş yapamaz duruma gelmesi hâlinde, millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir. Vatanı korumayı ve istiklali elde etmeye İstanbul Hükûmeti muktedir olamadığı takdirde bu gayeyi, gerçekleştirmek için geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet üyeleri millî kongrece seçilecektir. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Heyet-î Temsiliye (Temsilciler Kurulu) yapacaktır. Kuva-yı Millîye’yi tek kuvvet tanımak ve millî iradeyi hâkim kılmak temel prensiptir. Hristiyan azınlıklara siyasi hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez. Manda ve himaye kabul olunamaz. Millî Meclis’in derhal toplanmasını ve Hükûmet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır” şeklinde kararlar alındı94.

Sivas Kongresi 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında yapıldı. 31 taşra temsilcisi ile temsilci olarak seçilmemiş olan bazı askerî ve sivil yetkililer de kongrede yer aldı. Amerikan mandası dâhil birçok seçeneği tartışan kongre, Erzurum’da alınan kararları yeniden ilan ederek95 manda fikrini de kabul etmedi96. Kongrede Temsil Heyeti oluşturulup ilk defa mevcut devlet yönetimine alternatif olabilecek yeni bir siyasî iktidarın temelleri atılmış oldu. Bütün direniş örgütleri, Anadolu ve Rumeli Müdafaa- î Hukuk Cemiyeti adıyla tek çatı altında birleştirildi97.

Bu gelişmelerden rahatsız olan Damat Ferit Paşa Hükümeti, kongreyi Elazığ Valisi Ali Galip’e bastırmak istediyse98 de bunu başaramadı. Bununla birlikte İtilaf

Devletleri’ni tatmin etme siyaseti sonuç vermeyince Damat Ferit Paşa Hükümeti istifa etti ve yerine Ali Rıza Paşa Hükümeti kuruldu. Kurulan yeni Hükümet, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’daki faaliyetlerine ılımlı yaklaşıyordu. Bu sebeple Mustafa Kemal Paşa ile temasa geçti. 1919 yılı Ekim ayında Amasya’da Mustafa Kemal Paşa ile Bahriye Nazırı Salih Paşa arasında yapılan görüşmeler olumlu sonuçlandıysa da alınan kararlar uygulanamadı99.

94 Mustafa Kemal Atatürk, a.g.e, s. 47. 95 Erik Jan Zürcher, a.g.e, s. 220.

96 Tevfik Çavdar, Türkiye’nin Demokrasi Tarihi 1839-1950, İmge Kitabevi, Ankara 2008, s. 182. 97 Cevdet Küçük, “Millî Mücadele”, s.78.

98 Sina Akşin, a.g.e, C. IV, s. 83. 99 Erik Jan Zürcher, a.g.e, s. 220.

1919 yılı Aralık ayında Temsil Heyeti Ankara’ya taşındı. 1919 yılının son aylarında Osmanlı Mebusan Meclisi’nin son genel seçimleri yapılıp meclisin yeni üyeleri seçildi. Anadolu temsilcileri, İstanbul’a gitmeden önce Ankara’da Mustafa Kemal Paşa ile görüştüler100. Mebusan Meclisi, 12 Ocak 1920 tarihinde İstanbul’da

toplandı. Meclis, Millî Mücadele’nin siyasî programı sayılan Misâk-ı Millî’yi 28 Ocak 1920 tarihinde kabul etti101. Misâk-ı Millî, giriş ve altı maddeden oluşmaktadır. Buna

göre; “1. Madde: Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihine kadar,

düşman devletlerinin işgali altında kalan Arap çoğunluğunun yaşadığı yerlerdeki halka kendi geleceklerini tayin edebilme hakkının tanınması istenmektedir. Ayrıca mütarekenin çizdiği sınır içinde ve dışında din, ırk veya gaye bakımından birbirine bağlı Osmanlı-İslâm çoğunluğunca yerleşik bölgelerin tamamının bölünmez bir bütün olduğu belirtilmektedir. 2. Madde: Halkı hür kalır kalmaz Anavatan’a kendi istekleri ile katılan Elviye-i Selâse yani Kars, Ardahan ve Batum’dan oluşan üç sancak için gerekirse yeniden serbestçe halkoyuna başvurulması kabul edilecektir. 3. Madde: Batı Trakya’nın hukukî durumunun belirlenmesi oradaki halkın vereceği oylara uygun olmalıdır. 4. Madde: İslâm Halifeliğinin, Saltanatın ve Osmanlı Hükümeti’nin merkezi olan İstanbul şehri ile Marmara Denizinin güvenliği, her türlü tehlikeden korunmalıdır. Bu esasın saklı kalması şartıyla devletimizle diğer ilgili devletlerin ortaklaşa alacakları kararlar çerçevesinde Akdeniz ve Karadeniz Boğazları dünya ulaşımına açılmalıdır. 5. Madde: Ülkemizdeki azınlıkların hakları, İtilâf Devletleri ile diğer devletlerin arasında, azınlıklara dair yapılan antlaşmalardaki esaslar çerçevesinde, civar ülkelerdeki Müslüman halkın da aynı haklardan faydalanması şartıyla, tarafımızdan tanınacak ve sağlanacaktır. 6. Madde: Millî ve iktisadî gelişmemizi imkânlar çerçevesinde gerçekleştirmek ve çağdaş, düzenli bir idare kurabilmek için her devlet gibi ülkemizin de tam bağımsızlığa ve hürriyete kavuşması lazımdır. Bunun ise yaşamımızın ve varlığımızın esas temelini teşkil etmesinden dolayı siyasî, adlî, malî ve gelişmemizi önleyecek diğer sınırlamalara karşı olduğumuz,

100 Erik Jan Zürcher, Aynı Eser, s. 220-221. 101 Cevdet Küçük, “Millî Mücadele”, s.78.

borçlarımızın ödeme şartlarının da bu esaslara uygun düzenlenmesi gerektiği belirtilmektedir”102.

Misâk-ı Millî’nin kabulü, İngiltere’nin hoşuna gitmedi ve 16 Mart 1920 tarihinde İngilizler tarafından meclis basılarak mebuslardan bazıları tutuklandı. Böylece İstanbul resmen işgale uğradı ve Osmanlı Mebusan Meclisi kapatıldı103. İşgal

haberi Ankara’ya ulaşır ulaşmaz Mustafa Kemal Paşa, milletvekillerini Ankara’ya davet etti. Mebusan Meclisi’nden Ankara’ya ulaşan 92 mebus ile Müdafaa-î Hukuk Cemiyetlerinin yerel şubelerince seçilen yeni mebuslar bir araya gelerek Büyük Millet Meclisi’ni oluşturdu. Bu Meclis, ilk kez 23 Nisan 1920 tarihinde toplandı104. Cuma gününe denk gelen bu günde Hacı Bayram Camii’nden tekbir sesleri ile Meclis binasına kadar gelindi. Salonda yerlerini alan milletvekillerinin arasında en yaşlı üye olan Şerif Bey tarafından (Sinop vekili) saat 13.45’te ilk oturum açıldı105.

Açılan Büyük Millet Meclisi’nin; kurucu meclis olması, “Türkiye” adını ilk defa kullanması, meclis hükümeti sistemi ile yönetilmesi gibi önemli özellikleri bulunmaktadır106.