• Sonuç bulunamadı

Alı Koyma, Sürgün ve Göç Ettirme

D. Yunan Askerinin Doğu Trakya’daki Mezalimleri

5. Alı Koyma, Sürgün ve Göç Ettirme

1921 yılı Ağustos ayında Edirne’de alıkonulan Darü’l-Eytam talebesinden yirmi (20) kadar kişi, Rum ve Ermeni muhaciri olmaları nedeniyle Yunanlılar tarafından Edirne’de alıkonularak Atina’ya götürüldüler. Talebelerinin Atina’ya götürülmesine engel olmaya çalışan Edirne Belediye Reisi iken mebus olan Şevket Bey ile Cafer Tayyar Bey zamanında çete reisi olan Çolak Sabrı da Yunanlılar tarafından Atina’ya sürüldü572.

Yunan Hükümeti, Doğu Trakya’daki Türk ve Müslümanları çete kurmak ve/veya çetelere yardım etmek iddialarıyla ya da askerlik çağındaki erkekleri potansiyel tehlike olarak gördüğünden bu kişileri ya tutuklamakta ya öldürmekte ya da sürgün etmekteydi. Tabi ki bu sürgün olaylarında kişiler serbest bırakılmayıp hapis hayatı yaşatılıp işkence edilmekteydi. Örneğin 1922 yılı Eylül ayında Yunanlılar Edirne eşrafından bazı kişileri sürgün ederek adalar ve Selânik taraflarına sevk etti573. 16 Eylül 1922 tarihinde de Manika, Vize ve Çerkezköy’den Müslüman ve itibarlı kimselerden bazı kişiler tutuklanıp iki ayrı vagona bindirilerek sürgün edildi. Bunlardan bir kısmı Selânik’e bir kısmı da Edirne’ye gönderildi574.

1921 yılında Müslüman ahaliyi göçe zorlayarak Trakya’da Rum çoğunluğu oluşturmak için Müslümanlara yapılan baskı son günlerde artarak bütün şiddetiyle devam etmekteydi. Müslüman ahali baskılar karşısında malını mülkünü yok pahasına satarak veya bırakarak can ve namusunu kurtarmak için göç etmekte ve bu göç hareketi bir akın halinde devam etmekteydi. Her gün artan bu göç hareketinin hem iaşe ve iskân hem de mevsim nedeniyle sefalet ve perişanlığa sebep olacağından korkulmaktaydı. Trakya’da nüfusun çoğunluğunun Rumlardan oluştuğunu kanıtlamak için yapılan bu Yunan ve Rum zulmüne bir son verdirilmesi ve göç akınının engellenmesi istenmekteydi575.

1921 yılı Ağustos ayında Babaeski’ye bağlı Doğanca, Nadirli, Kara Mesutlu, Yenimahalle ve Kuzuçardağı karyelerinin Müslüman ahalisi, gelecek olan Rum

572 Arşiv Belgelerine Göre…, C. I, s. 316, 318. 573 Arşiv Belgelerine Göre…, C. II, s. 287. 574 Arşiv Belgelerine Göre…, C. II, s. 287. 575 Arşiv Belgelerine Göre…, C. II, s. 266-267.

muhacirlerin yerleştirilmesi için Yunanlılar tarafından zorla yerlerinden çıkarıldı. Yerlerine Kafkasya taraflarından getirilen Rum muhacirleri iskân ettirildi576.

1922 yılı Eylül ayı, Yunan ordusunun Anadolu’da Türk ordusuna yenilmeleri üzerine bölgeden çekildikleri ay olmuştu. Fakat Doğu Trakya için aynı durum söz konusu değildi. Yunanlılar Doğu Trakya’dan çekilmeye razı olmadığı gibi bu günlerde bölgede yaptıkları mezalimlere hız vermişlerdi. Bulgar sınırına komşu olan yerlerde Yunanlıların, Müslüman köylerini yakıp ve ahalisini katletmesi üzerine canını kurtarabilen Türk ve Müslüman ahali Osmanlı sınırını aşarak Bulgaristan’a sığınmış ve burada mülteci durumuna düşmüşlerdi. Örneğin İbrahim Mustafa ve Mehmet Hayri adlı kişiler 29 Eylül 1922 tarihinde Küçük Tırnova’dan Dâhiliye Nezaretine telgraflar çekti. Telgrafta; Yunanlıların korkutan haksızlıklarından hayatımızı kurtarmak üzere

eş ve çocuklarımızla beraber firar ettik. Burada iyi karşılandık ve kurtulduk. Yirmi sekiz köyümüzü harab ve içimizden birçoklarımızı öldürülmüş bıraktık. Ümitsiz bir haldeyiz. Kırklareli’nin Sazara karyesi, Kamila, Kurudere köylerinden altı yüz Trakyalı mülteci adına imdat ve yardım talep ediyoruz577 diyerek ahalinin içinde bulunduğu durumu dile getirdiler.

Eylül ayının aynı günlerinde yine Küçük Tırnova’dan, Osmanlı Konsoloshanesine Mehmet Ali Lira(?) Ağa imzasıyla altı yüz (600) mülteci adına gönderilen bir başka telgrafta ise; Köylerimizde varımızı yoğumuzu bıraktığımız için

evlatlarımız açtır. Süratle ekmek göndermenizi rica ederiz578 diyerek mecbur kaldıkları göç sonucunda yaşadıkları sıkıntıyı dile getirdiler.

1922 yılı Ekim ayına gelindiğinde Bulgaristan’a sığınanların sayısı bine (1000) ulaştı. Küçük Tırnova’da bulunan mültecilerden yardım telgrafları alınması üzerine Osmanlı devlet adamları, Bulgaristan Baş Müftüsü ve Mü’essesat-ı Vakfiyye Müdürü Mehmet Efendiyle görüştü. Bu görüşme doğrultusunda bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyon, yardım toplayarak mültecilerin Aydos kazasına bağlı Müslüman köylerine yerleştirilmesine gayret edeceğini belirtti. Ancak toplanan yardımlarla mültecilerin ihtiyaçları bir dereceye kadar karşılanabileceğinden Muhacirîn Müdüriyet-i

576 Arşiv Belgelerine Göre…, C. I, s. 318. 577 Arşiv Belgelerine Göre…, C. II, s. 297. 578 Arşiv Belgelerine Göre…, C. II, s. 298.

Umumiyesinden de mültecilere yardım yapılması istendi. Ayrıca Küçük Tırnova’dan İbrahim Mustafa, Mehmet Hayri ve Mehmet Lira(? )Ağa tarafından yardım istemek amacıyla altı yüz (600) mülteci adına çekilen telgraflar Hilâl-ı Ahmer Cemiyetine de iletildi579.

1922 yılı Eylül ayında da Saray kazasının Büyük Manika ve Küçük Manika karyeleri580 ile Güngörmez karyesi dâhil o civardaki Müslüman köylerini Yunanlılar

yakıp yıktı. Yunanlılar karyelerdeki erkekleri ya hapis etti ya da katletti. Kadınları da tecavüz ettikten sonra öldürdüler. Bu vahşetten kaçan Güngörmez karyesi ahalisinden beşi (5) erkek, diğerleri kadın ve çocuk olmak üzere yüzden (100) fazla kişi canını kurtarmak için mülteci durumuna düştü. Bu mülteciler perişan bir halde Istranca dağlarına sığındı. Bu zavallıları aramak ve yakalamak için Yunan askerleri dağlara çıkıp yakaladıkları Müslümanları kadın, erkek, çocuk demeden insanlığın yüzünü kızartacak bir şekilde boğazladılar581.

1922 yılı Ekim ayında Halaçlı karyesine gelen Yunan askerleri imam Mehmet Efendi’yi, Muhtar Feyzullah Çavuş’u, ihtiyar heyetinden Çerkez Süleyman’ı, İsmail oğlu Arif’i, Koca Hasan’ı, Mehmet oğlu Osman ile ahaliden Pamuk Osman’ı, Haşim ile Ali Osman oğlu Hüseyin Ağaları darp ettiler. Daha sonra Yunan askerleri karyede kalan ahaliyi evlerinden çıkarıp yerlerine bin beş yüz (1500) kadar asker yerleştirdi. Bu sebeple sokak ortasında kalan ve mülteci durumuna düşen Müslüman ahaliden üç yüzden (300) fazla kadın ve çocuk yağmur ve soğuktan etkilenerek ölümle karşı karşıya kaldı. Ayrıca Yunan askerleri karyedeki genç kızlara tecavüz etti. Savunmasız ahalinin malları da askerler tarafından yağmalandı. Halaçlı karyesinden gelen otuz dört (34) mülteci de bu yaşananları doğruladı582.

1922 yılı Eylül ayından itibaren Yunanlıların Doğu Trakya’da uyguladıkları siyaset Müslüman ahalinin tamamen katledilmesini amaç edinmekteydi. Bu yürek yakan halin süratle son bulması, göçe neden olan olaylara acilen engel olunması, her

579 Arşiv Belgelerine Göre…, C. II, s. 296-297.

580 Büyük Manika köyünün şimdiki adı Büyükyoncalı, Küçük Manika köyünün şimdiki adı Küçükyoncalı köyüdür.

581 Arşiv Belgelerine Göre…, C. II, s. 298. 582 Arşiv Belgelerine Göre…, C. II, s. 300-301.

gün Istranca’ya gelen mültecilerin sayısı gittikçe arttığından iskân ve iaşelerinin sağlanması için resmî makamlarca acilen tedbirler alınması istenmekteydi583.

Bu olaylarda da görüldüğü üzere Yunanlılar, Doğu Trakya’dan çekilirken de Müslüman ahaliye mezalimlere devam etmekte ve bu olaylar İtilaf Devletleri temsilcilerinin gözü önünde gerçekleşmekteydi584.