• Sonuç bulunamadı

Toplumsal ve Kültürel Faktörler

BÖLÜM 1: KAMU YÖNETİMİNDE ÇIKAR ÇATIŞMASINA İLİŞKİN

1.3. Kamu Yönetiminde Çıkar Çatışmasına Yol Açan Faktörler

1.3.3. Toplumsal ve Kültürel Faktörler

Geleneksel yapıların güçlü olması sebebiyle aile, eş dost, akraba kayırmacılığının devam etmesi, hediyeleşmenin doğal karşılanması, gerekli olan şikâyet ve ihbarcılık mekanizmasının gelişmemesi ve yanlış algılanması gibi nedenler, çıkar çatışmasının ortaya çıkmasında etkili olan toplumsal ve kültürel faktörlerdir.

Geleneklerin ve kültürlerin birikimi olarak, “bal tutan parmağını yalar”, “gemisini yürüten kaptan”, “parayı veren düdüğü çalar”, “su akarken testiyi doldurmalı”, “pınarın başında olup içmemek olmaz”, “benden sonra tufan”, “devletin malı deniz yemeyen domuz” ve “işi bileceksin, işe gitmeyeceksin” gibi deyimlerle yolsuzlukların ve çıkar çatışması durumlarının ayıplanmak yerine teşvik edildiği (Özerkmen, 2007: 26) veya toplum tarafından bu şekilde algılandığı görülmektedir. Bunların dışında, “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”, “gözlerimi kaparım, işimi yaparım”, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” ve “kol kırılır yen içinde kalır” gibi sözlerle çıkar çatışmasının önlenmesinde etkili olan ihbarcılık, kötü bir davranış olarak algılanmaktadır. Toplum içinde konuşulan ve dillendirilen bu sözlerin, vatandaşların zihinsel arka planına yerleşmiş olması, toplumun ahlaki değerleri kaybetmesinin yolunu açmaktadır.

Bir ülkede yaşayan insanların değer yargılarının kaybolması, iyi-kötü, helâl-haram gibi kavramların önemini kaybetmesi, toplumsal anlamda ahlak dışı davranışları beraberinde getirmektedir. Ayrıca, ahlaki değerlerin önemini kaybetmesi, etik dışı davranışlara karşı tepkinin de ortadan kalkmasına zemin hazırlamaktadır. Bu durumun, toplum tarafından etik dışı davranışlara karşı sosyal baskı oluşmasını da engellediği söylenilebilir (Şen, 1998b: 72-73). Toplum tarafından tepki görmeyen etik dışı davranışların ve çıkar çatışması durumlarının vicdanen rahatsızlık duymayan, değer yargılarını kaybetmiş kamu görevlileri tarafından kolayca gerçekleştirilmesi ihtimal dâhilindedir.

Bununla birlikte, toplumda olması gereken kültürel yapı ile olan sosyal yapı arasındaki fark büyüdükçe, diğer bir ifadeyle ideal ve gerçek arasındaki fark arttıkça toplumda

sapma davranışların artacağı da söylenilmektedir (Korkmaz vd, 2001: 40). Toplumda artan sapma davranışların yansıması olarak kamu yönetimi sisteminde çıkar çatışması durumlarının ortaya çıkacağı ifade edilebilir.

Diğer taraftan, geleneksel değerlere sahip toplumlarda, yakınları açısından memur bir kamu görevlisi değil, bir akraba olarak algılanmaktadır. Memur da karşısındakini hizmet alan bir vatandaş olarak değil, yakını olarak görmektedir. Bu tür durumlarda, bireylerin oynadığı roller arasında kesin bir ayrım yapılamamakta, kamu görevlisi, toplumsal çevrenin yaptırım gücü karşısında yakınlarının veya çevresinin beklediği ilgi, yardım, kolaylık ve ayrıcalığı gösterme noktasında kendisini zorunlu hissetmektedir (Berkman, 2009: 32).

Toplumun yapısı ve kültürel farklılıkları açısından bir ülkede, kayırmacılık ve liyakat ilkesinin bir ihlali olarak görülen bir davranış başka bir toplumda memleketlisine yardım olarak algılanmaktadır (TÜSİAD, 2003: 21). Örneğin, devlet ve kamu hizmeti olgularının tam olarak yerleşemediği bazı Afrika ülkelerinde, kamu görevlilerinin kendi kabilelerinden olan kişilere ayrıcalık tanıması normlara ters düşmemekte, hatta erdem olarak sayılmaktadır. Bu tür bir davranışta bulunan kamu görevlisi, saygınlık kazanarak çevresi tarafından takdir toplamaktadır. Afrika toplumlarında olduğu gibi Asya toplumlarında da, yakınları kayırma bir kusur veya eleştirilecek davranış olarak değil bir erdem olarak algılanmaktadır. Bu tür gelişmemiş toplumlarda, yakınlarına yardım etmeyen kamu görevlisinin toplum tarafından dışlanması bile söz konusu olabilmektedir. Gana’da yapılan bir araştırmaya göre, kamu görevlilerinin yakınlarına yardım etmemesi durumunda akrabaları tarafından bencillikle, düşüncesizlikle, nankörlükle suçlanacakları tespitinde bulunulmuştur (Berkman, 2009: 33, 81-82)

Yakınları kayırma, hediye alma, eş-dostuna farklı muamelede bulunma gibi, bürokratik norm düzenine uymayan davranışlar daha çok az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde yaşanmaktadır. Bu ülkelerde, vatandaşlar bürokrasinin herhangi bir kademesinde görev yapan yakınlarını kamu görevlisi olarak görmek yerine, ondan kendilerine ayrıcalıklı davranmasını beklemektedir (Şen, 1998b: 73). Kamu görevlisi de resmi görevi ile özel hayatını birbirine karıştırırsa, yakınlarına çıkar sağlarsa çıkar çatışması durumu kendiliğinden doğmuş olacaktır. Kamu çıkarı ile özel çıkarının

birbiriyle çatıştığı durumda, kamu çalışanı özel çıkarını bir kenara koyup kamu görevlisi olduğunu düşünerek hareket etmelidir.

Kamu yönetiminde, vatandaş ile kamu görevlisi arasında ikincil ilişkiler yerine birincil ilişkilerin hâkim olması, kamusal işlerde kamu görevlisinin tarafsızlık ve eşitlik ilkesine uygun hareket etmesi için önemli bir gerekliliktir. Geleneksel değerlerden kaynaklı olarak, genellikle az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde kamu görevlisinin aile, arkadaşları veya hemşerilerine yardım etmesi beklenmektedir. Bu durum kamu görevlilerini baskı altında bırakmakta, ilişkilerin doğası gereği, hediyeleşme, kayırma (Özerkmen, 2007: 24-25) gibi çıkar çatışması durumlarına yol açmaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerde, çevresine, ayrıcalıklı davranan ve onların çıkarına göre hareket eden kamu görevlisinin, bu davranışı yanlış ve etik dışı görülmemekte, tam tersine beklenilen ilgi ve yardım gösterilmezce, bu kişiler vefasızlıkla ve ihanetle suçlanmaktadır. Toplum tarafından bu şekilde algılanan durum, resmi dairede işi olan bir kişinin mutlaka bir tanıdık bulması gerektiği anlayışını da beraberinde getirmektedir. Böyle toplumlarda, kamu kesiminde işinin yapılmasını isteyenler, kamu görevine girmek isteyenler mutlaka yakın bir bürokrat ve siyasetçiyi aracı olarak kullanma gereksinimi hissetmektedirler (Şen, 1998b: 72-73). Burada çıkar çatışması türleri içinde incelenecek olan nüfuz etkisi durumu ortaya çıkmaktadır.

Geleneksel bağlılıklar ve yükümlülükler sebebiyle, kamu kesimi dışında iş olanaklarının sınırlı olduğu az gelişmiş ülkelerde, önemli konumlarda görev yapan yöneticilerden yakınlarını işe yerleştirilmesi beklenmektedir (Berkman, 2009: 85). Benzeri durumların sadece az gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde de var olduğu söylenilebilir.

Diğer taraftan, yolsuzluk üzerine yapılan çalışmalarda, geleneksellik değeri daha fazla olan kamu görevlilerinin yolsuzluğa daha hoşgörülü baktığını ve geleneksel bağları daha zayıf olanların yolsuzluğa daha fazla karşı olduğu vurgulanmaktadır (Bayar, 2010: 113). Benzer şekilde geleneksel değerler çıkar çatışması durumlarına da yol açabilmektedir. Geleneksel toplum yapısına sahip toplumlarda, kamu görevinden yakınlarına menfaat sağlanması, kayırmacılık, hediye alma gibi hususlar daha fazla vuku bulmaktadır.

Diğer bir ifadeyle hediye vermek ve bunu kabul etmek geleneksel kültürün bir öğesi olarak kabul edilmekte, bu durum başka sorunları da beraberinde getirmektedir (TÜSİAD, 2003: 21). Kamu görevlisinden hediye ve bahşiş için herhangi bir talep gelmemesine karşın, sırf yakın ilişki kurabilmek adına böyle bir yola başvurulması sonrasında etik dışı davranışların önü açılmaktadır. Toplum tarafından, kamu görevlilerine hediye ve bahşiş vermek gelişmekte olan ülkelerde hâlâ çok yadırganmamaktadır (Şen, 1998b: 74). Görevlilere hediye veya bahşiş vermenin kültürel öğelere ters düşmediği toplumlarda, yasal ve bürokratik kurallarla bunların yasaklanması veya kısıtlanması çok fazla etkili olmayabilmektedir (Berkman, 2009: 62). Çıkar çatışması durumları içinde ayrıca değerlendirilecek hediye alma konusu, kamu görevlilerini etik dışı davranışlara yönelten en önemli etkenlerden biri olarak değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan, sosyo-ekonomik durumu göreli olarak düşük olan vatandaşlar, bürokrasiyi karmaşık ve güçlü bir nesne olarak, kamu görevlilerini de kamu hizmetkârından çok bir efendi gibi görmektedir. Kamu hizmetinden yararlanmak, bir vatandaşlık hakkından ziyade bir lütuf şeklinde değerlendirilmektedir (Berkman, 2009: 93). Bu durum vatandaşlar tarafından bu şekilde algılanırken, kamu görevlileri de yaptıkları kamu hizmetini bir lütuf olarak yansıtmaktadırlar. Görevi gereği yapması gereken bir işi yerine getirdiğinde vatandaşlar tarafından teşekkür babında hediye veya bahşiş verilmesi yaygınlaşmakta, toplum tarafından kamu görevlilerine hediye verilmesi gelenek haline gelmektedir.

Toplumsal ve kültürel faktörlerin yanında, bireysel ve ahlaki faktörlerden kaynaklı olarak da çıkar çatışmaları ortaya çıkmakta veya ortaya çıkan çıkar çatışmaları engellenememektedir