• Sonuç bulunamadı

Kamu Yönetiminde Etik ve Çıkar Çatışması İlişkisi

BÖLÜM 1: KAMU YÖNETİMİNDE ÇIKAR ÇATIŞMASINA İLİŞKİN

1.2. Çıkar Çatışması: Kavramsal Çerçeve

1.2.5. Kamu Yönetiminde Etik ve Çıkar Çatışması İlişkisi

Weberyen bürokrasi modelinin uygulama biçiminde, bazı kamu görevlilerinin bireysel çıkar elde etmek amacıyla kamu çıkarlarını yok saydıkları dikkati çekmektedir. Bu bağlamda, Weber’in vurguladığı gerek gayrişahsîlik ve tarafsızlık ilkeleri, gerekse yasal düzenlemeler kamu görevlilerinin kamu yararına uygun davranması noktasında yetersiz kalmaktadır. Kamuda çalışanların bir kısmı kendi çıkarları peşinde koşarken, bunlardan etkilenen diğer kamu çalışanları kendilerini kamu hizmetine tam olarak verememektedir. Bu durum, kamuda verimsizlik, hantallık ve etkinsizliğe yol açmaktadır. Bu noktada yönetsel etiğin önemi ortaya çıkmaktadır (Şen, 1998a: 96). Etik, insanın dünyadaki varoluş amacına odaklanarak, insan doğası için iyi olanla kötü olanın neler olduğunu belirginleştiren, insanın gerek kişisel gerekse toplumsal yaşamda karşılaştığı sorunları ele alıp, çözüm önerileri getiren eleştirel bir sorgulama biçimidir

(Güçlü vd., 2003:501). Etik ahlaki davranışla bir olarak görülmemelidir. Çünkü etik bir bilimdir, ahlak ve ahlaki davranış ise bir doktrinidir. Etik kavramı normatif anlamda; neyin yapılması gerektiğini, hangi davranışın iyi olduğunu belirler ve bu bağlamda iyi, kötü, faydalı gibi olguları inceler (Rosenthal ve Yudin, 1997: 145).

Yunanca ethos’tan gelen ahlak (morality) ise, adet, gelenek-görenek anlamına gelmektedir. Toplumsal yaşamın olanaklı, uyumlu, olumlu olabilmesi için toplum üyelerinden beklenen davranış biçimleriyle ilgili kurallar (Şenel, 1993: 258) şeklinde tanımlanan ahlak, genel olarak toplum içerisinde oluşmuş örf ve adetlerin, değer yargılarının, normların ve kuralların oluşturduğu bir sistem bütünü olarak ifade edilmektedir (Aktan, 1994: 5).

Ahlak (morality) kavramı, etimolojik köken itibariyle etikten farklıdır. Etik, karakterin eğitilmesi ve uygulamada karar verebilmeye karşılık gelirken, ahlak daha genel olarak bir toplumun doğru veya adaletli olarak kabul ettiği uygulamalar anlamına gelmektedir. İnsan ilişkilerinde iyi veya kötü, doğru veya yanlış olarak isimlendirilen değer yargılarını inceleyen (Yüksel, 2010b: 27-28) etik; teorik ve uygulamalı etik olarak da ikiye ayrılmaktadır (Cevizci, 2005: 646). Uygulamalı etik, teorilerin belirli (spesifik) tartışmalı meselelere uygulanmasıdır. Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik sorunları inceleyen, “iş etiği, tıbbi etik, mühendislik etiği, yargı etiği ve yönetim etiği gibi” bazı alt dalları (disiplinleri) mevcuttur. Bu alt uzmanlıklar, etik kurallar içerisinde ortaya çıkan yaygın meseleleri karakterize etmekte ve bunların kamuya olan sorumluluklarını tanımlamaktadır (tr.wikipedia.org, 2011). Bu çerçevede değerlendirildiğinde, yönetsel etiğin de uygulamalı etik içerisinde ele alınmasının uygun olduğu söylenilebilir.

Kurumlarda, kamu görevlileri tarafından ahlaki davranış ilkelerine uyulması konusunu içeren (Thomspon, 2001: 79) yönetsel etik kavramı, “hükümetin idari alanında, doğru davranışlara ulaşmak için gerekli olan ilke ve standartları” ifade etmek için kullanılmaktadır (Şen,1998a: 82). Diğer taraftan, Thompson (1985: 555) örgütlerdeki bireylerin ahlaki hükümler vereceklerini ve ahlaki hükümlerin nesnesi olacaklarını varsayarak yönetsel etik kavramını “örgütlerdeki memurların faaliyetlerinin yürütülmesi noktasında ahlaki ilkelere uyulması” şeklinde tanımlamaktadır.

Bu bağlamda, kamu görevlilerinin karar alırken ve hizmetleri yürütürken uymaları gereken tarafsızlık, dürüstlük, liyakat, nesnellik, saydamlık, hesap verebilirlik, adalet, eşitlik, kamu yararını gözetme, profesyonellik, tutumluluk ve etkinlik, hediye ve rüşvet almama gibi ilke ve değerler bütününün bir araya gelmesiyle, kamu yönetiminde etik konusunun çerçevesinin çizilebileceği söylenilebilir. Bu doğrultuda etik yönetim, bu ilke ve değerleri benimseyen, karar ve işlemlerinde bunları uygulayan yönetim olarak ifade edilebilir (Eryılmaz, 2008: 7).

Kamu yönetiminde etik konusu ile ilgili olarak, kamu sektörü etiğini ve değerlerini anlatmak için kamu hizmeti ethosu kavramı da kullanılmaktadır. Kamu hizmeti ethosu; “dürüstlük, tarafsızlık, kendi çıkarını düşünmeme, devlete sadakat, kamuya hizmet, demokratik sorumluluk, hesap verme sorumluluğu”ndan oluşmaktadır. Bireysel çıkarları bir yana bırakarak diğerkâm olma ve kamu yararı için çalışma kamu hizmeti ethosunun bir unsurudur (Demirci, 2007: 208-209). Kamu hizmetinde etik olarak da isimlendirilen, kamu hizmetine dayalı “etik yönetim”, “kamu görevlilerinin kamunun işini yaparken tarafsız, nesnel ve dürüst davranmaları ve devlet makamını kişisel, maddi veya siyasi kazanç için kullanmaktan sakınmaları” olarak (Öktem ve Ömürgönülşen, 2005: 232) da ifade edilmektedir.

Kamu yönetiminde etiğe dayalı bir yönetim modelinin oluşturulması için yönetsel etik yaklaşımının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Kamu görevlilerinin ve yöneticilerin karşı karşıya kaldıkları çıkar çatışmaları, etik ikilemler ve bunların çözümünde yardımcı olacak ilke ve standartların oluşturulması, yönetsel etiğin ilgilendiği konular içerisindedir (Şen, 1998a: 82).

Kişisel çıkarı peşinde koşanların açık bir şekilde kamu yararına aykırı davranışta bulunmaları ile ortaya çıkan, çıkar çatışması durumları, etik sorunlar içinde tartışılmaktadır (Willbern, 2001: 118-119). Etik ihlallerin en önemli boyutunu çıkar çatışması durumları oluşturmaktadır.

Dışarıdan gelen hediyeler, çalışanlar arasında hediyeleşme, finansal çıkarların çatışması, görev dışı istihdam, eski kamu görevlilerine yönelik kısıtlamalar, görevin kötüye kullanımı, görev suiistimali ve ikincil istihdam gibi konular etik yönetimin kapsamı içinde değerlendirilmektedir (Roberts, 2001: 373-374).

Çıkar çatışmasının önlenmesinde etik altyapının oluşturulması ve etik yönetimin kurumsallaşması gerekmektedir. Etik yönetimin tam olarak uygulanabilmesi için etik yasalarının oluşturulmasının ve etik kurulların kurulmasının büyük önem arz etmektedir (Şen, 1998a: 130). Etik yasalar ile etik yönetimin çerçevesinin çizilebilmesi mümkündür. Çıkar çatışmalarının önlenmesi ve kamuya olan güvenin korunması, tarafsızlığın ve objektifliğin sağlanması (Roberts, 2001: 373-374) etik yasaların şekillendirdiği etik yönetimin temel amaçları arasında sayılabilir.

Diğer taraftan, etik yasası çerçevesinde, kamu görevlilerinin davranışlarını düzenleyecek kuralların kapsadığı alanlar şu şekilde ifade edilebilir: Çıkar çatışmaları (conflicts of interest), hediye kabulü, seyahatler, kamu dışında çalışma (ikinci iş), işten ayrılma sonrası çalışmayla ilgili sınırlamalar, kayırmacılık, toplantılara katılma ücretleri ve büronun (ofisin, dairenin) uygunsuz bir biçimde kullanılmasıdır. Etik yasalarındaki davranış kuralları ile ilgili düzenlemeler, daha çok çıkar çatışmalarını kapsadığı için, etik yasasının gerçekleşmesi muhtemel her türlü çıkar çatışmasını ayrıntılı olarak düzenlemesi önemli bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır (Şen, 1998a: 133). Bu bağlamda, kamu yönetiminde etik konusunun temelinde çıkar çatışmasının önlenmesinin yattığı söylenilebilir. Diğer bir ifadeyle, kamu yönetiminde çıkar çatışmasının önlenmesi, etik kamu yönetiminin sağlanması için çok büyük önem arz etmektedir. Kamu yönetiminde etik altyapının oluşturulamaması, çıkar çatışmalarına zemin hazırlamaktadır. Bununla birlikte çıkar çatışması durumlarının ortaya çıkmasına neden olan birçok etken bulunmaktadır.