• Sonuç bulunamadı

Toplumsal Gerçekçi Eğilim

2. FĠGÜR, SOYUTLAMA VE FĠGÜRATĠF SOYUTLAMA

3.10. Figüratif Sanat Eğilimleri

3.10.1. Toplumsal Gerçekçi Eğilim

1940‟larda“Yeniler” grubuyla birlikte ortaya çıkan ve 1950 sonrasında “Yeni Dal” grubu ile devam eden toplumsal gerçekçilikte, konular köy ve kent gerçekleridir. Sanatçılar bu konuları özgün bir tema ve çarpıcı biçimlerle ifade ederek aktarımlarda bulunmuĢlardır.

Yeniler grubu ikinci dünya savaĢının getirdiği sorunlara eğilerek, aĢırı biçimciliği reddetmiĢ ve figürasyon eğilimine yönelerek geliĢmesini sağlamıĢlardır. Toplumsak konularla birebir ilgilenerek çarpık kentleĢme, gecekonduĢalma, köy- kent gerçeği vb. gibi toplumsal konulara eğilmiĢlerdir.

1950‟lerden sonraki yıllarda göç sayısında büyük artıĢlar gözlenmiĢtir. Yeniler Grubu içinde bulunan, kırsal alanların çiziminin yanında, kentteki köylüyü ve göçü anlatan resimler, yeni bir eğilimi de ortaya çıkarmıĢtır. Bunlardan sonraki dönemde Türk pentürü, plastik üslupsal duyarlılıklar altında geliĢmiĢtir. YaĢanan siyasi olaylar sonucu bu sanatçılar, toplumsal ve siyasal olaylar karĢısında duyarlılık göstererek, yaĢanan olayları resimlerine aktarmıĢlardır. Sanatçıların değiĢen sanatsal fikir ve üslupları doğrultusunda pek çok sanatsal resim ortaya çıkmıĢtır. Sanatçılar bu resimlerde bazen geleneksel bazen de otantik ya da avangard tarz üsluplarda resimler yaparak sanatçı duyarlılıklarını göstermiĢlerdir

Türkiye‟de 1950‟den sonraki yıllarda yaĢanan siyasal, toplumsal ve ekonomik geliĢmeler, köyden kente baĢlayan göçler, Ģehirlerde açılan sanayi kuruluĢları, köylüye ve dar gelirliye açılan yeni geçim kaynakları, gurbetçiler ve göçün getirdiği toplumsal sorunlar, sanatçılarımızı etkilemiĢ ve bu konularda eserle vermelerini sağlamıĢtır. Bu sanatçılara örnek olarak, Köy ve kent harmanlanmasını birçok zıtlık içinde gözlenmeyen Nedim Günsür, 1952‟den sonra Toplumsal – Gerçekçi bir yaklaĢımla, madenciliğin zor Ģartlarını ve köyden kente göçü anlatan birçok yapıt oluĢturmuĢtur. Öz ve biçimi birlikte yorumlamaya çalıĢarak kendi anlatım tarzını oluĢturmuĢ,1960‟dan sonra fantastik anlayıĢta çalıĢmalar yapmıĢtır.

Resim 34: Nedim Günsür‟ün, “Köylüler”, 78x106 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya

Nedim Günsür, yöresel nitelikli sanatçı ve ÇağdaĢ Türk resminin özgür yenilikçi tarzda çalıĢan en önemli sanatçılarından biridir. Ġlk yıllardan baĢlayarak sanatını toplum yaĢamının gerçekleri üzerine kurmaya özen göstermiĢ ve bu alanda arkadaĢlarıyla birlikte birçok çalıĢma yaparak bu konulara ıĢık tutmuĢtur. Zonguldak maden ocaklarında çalıĢanları ve Ereğli liman iĢçilerini konu aldığı ilk dönem çalıĢmaları, “on”lar Grubu‟yla baĢlayan sanat etkinliğinin de bir devamıdır. Bu resimlerde siyah-beyaz karĢıtlıkları kullanarak etkiyi derinleĢtirmiĢ ve konuları dramatik bir yaklaĢımla ele alarak çarpıcı ifadeler sunmuĢtur. Zonguldak dönemi resimlerinin ardından, köyden kente göçen köylüler ve gurbetçiler dizisi resimleri gelir.

Resim 35: Nedim Günsür, “Gurbetçiler”, AyĢe-Mahmut Özgener Koleksiyonu, 1965

Ġbrahim Balaban 1953‟lü yıllardan sonra yaptığı çalıĢmalarda, Anadolu insanını ve yaĢamını konularında kullanarak, kendine özgü bir figür Ģeması oluĢturmuĢtur. Bu figürlerde anatomik açıdan oran kaygısı taĢımadan, sade, yalın ve illüzyonist eğilimlere yer vermiĢtir. Ġbrahim balaban toplumsal resim anlayıĢını kedisine has naif bir ifadeyle resmetmiĢtir.

Resim 36:Ġbrahim Balaban, “Dibekte Buğday Dövenler”,70x100cm, Tuval Üzerine Yağlıboya, 1987

Toplumsal içerikli resimler yapan NeĢet Günal yöresel resmin öncülerindendir. ĠĢlediği konularda doğduğu Ģehir NevĢehir‟ i ve yöre insanını, yaĢam Ģekillerini, büyük bir sabır ve titiz bir yaklaĢımla gerçekçi bir çizgide, toplumsal gerçekçi bir ifade tarzıyla ele alarak, biçimci bir ifadeyle iĢlemiĢtir. Gerçeği kuvvetlendirmek için deformasyona da baĢvurmaktadır. Resimlerinde genellikle, Leger etkisinin sezildiği silindirik figürler, büyük el ve ayaklara sahip, çıkık kemikli bir yüz görüntüsüne bürünmüĢ insanlar yer almaktadır. Konularının konusu, fakirlik, köylülerin dramı, çatlamıĢ kurak ve verimsiz topraklar, çarpıcı bir ifadeyle ele alınarak tuvallere yansıtılmıĢtır. Bu çalıĢmalarda sanatçı, figürleri abartılı bir deformasyona uğratmıĢtır. Resimler Anadolu‟nun çarpıcı renkleriyle bir kimliğe kavuĢmuĢ, pastel renklerin etkili kullanımıyla gerçeklik kazanmıĢtır. Betimlemeci bir anlatım tarzıyla, tuvalin tümüne anlamlar yükleyerek, simgesel görsellere yer vermiĢtir.

NeĢet Günal ve Nedim Günsür, Kübizm‟den hareketle özgün yorumlarda bulunmuĢlardır. Bu iki sanatçı iĢlediği konularda, kiĢisel özelliklerini yansıtan resimler yapmıĢlar, toplumsal gerçekçi bir yaklaĢıma bürünmüĢlerdir. Nuri Ġyem ise 1957‟li yıllardan sonra bölgesel bir tavırla çalıĢmıĢtır. Yine toplumsal gerçekçi bir anlayıĢta çalıĢan Avni ArbaĢ, lekeci bir teknikle etkili ifadeler oluĢturmuĢtur. Diğer bir önemli sanatçımız olan Dinçer Erimez ise günlük yaĢamı anlatan çok figürlü kompozisyonlarıyla dikkat çeker. ÇalıĢmalarında sert kontrastlar ve lekeci bir tarzda resimler yapmıĢtır.

NeĢe Erdok, yaptığı çalıĢmalarda toplumsal Gerçekçi bir tavırla, günlük yaĢamdaki insanların koĢuĢturmasını, korku ve tedirginliklerini, hayallerini abartılı bir üslupla ele almıĢtır. Resimsel düzenlemede figürler mat bir boĢluk içinde ele alınarak iĢlenmiĢtir. NeĢe Erdok‟un figürlü çalıĢmalarında kullanılan fonun etkisi nesnelerin önünde yer alarak kendiliğinden egemen bir haldedir.

Resim 37: NeĢe Erdok, “Ressam ve Modeli”, 140x170cm Tuval Üzerine Yağlıboya, 2000

Sanatçının ruhsal gerçeğinden resme aktarılmıĢ olan her Ģey, figüratif biçimlerle kurulan plastik yapı olgusu içine, karamsar, uçuk ve kaygılı renk solumalarıyla sızıp yayılmaktadırlar. KiĢilerin seçiminde sanatçı dikkatinin yoğunlaĢtığı nokta ise, resme konu olacak kiĢinin özgün belirtileridir. Ġnsan kendisi ve çevrelendiği fiziksel koĢullar içinde, kiĢiliğini dıĢtan belirleyen ayrımlarla, nesnelere düğümlenip kalmıĢ olan tutsak ve sönük varlığının uyumunu yansıtmalıdır. Resimsel çözümlerin özellikle hareket motifleri yönünden hemen hemen hiç abartılmadığı, durgun ve yalın düzenlemelerde, insan figürü resim seyircisine kabaca gösterilen dolaysız bir olgu değil, inceliklerle dolu görsel iĢlevlerini gerçekleĢtirmeye koyulmuĢ bir aracı durumundadır. Bu iĢlevler figürün gözlenmiĢ ve elde edilmiĢ olduğu nesnel kaynaktan baĢka bir geri dönüĢü amaçlıyor da değillerdir. Böylece figür, evrensel bir olgu iddiası taĢımaksızın, doruca kendi figüratif etkinlik sınırında ve sanatçının benliğinde oluĢan gerçekliğini çerisindedir. NeĢe Erdok, resimsel mekan sorununu, optik bir sınır çevresiyle kaplayan yüzeyin, figür dokunuĢlarıyla

sürekli irkildiği mat bir boĢluk görüntüsüne kavuĢturarak çözümler. Figürün aĢırı duyumsal algılama hedeflerine oldukça kapalı bulunduğu dramatik iç zorunluluklarla, seyirci gözünün ısrarla uyarıldığı biçimsel amaçlar arasındaki çeliĢkiye, bu özgün figür üslubunun baĢlıca karakteristiklerinden birini oluĢturur.20

Benzer Belgeler