• Sonuç bulunamadı

2. FĠGÜR, SOYUTLAMA VE FĠGÜRATĠF SOYUTLAMA

3.5. Cumhuriyet Döneminde Kurulan Sanat Grupları

3.5.2. D Grubu

“D Grubu” 1933 yılında kurulmuĢtur. Grup üyeleri arasında, EĢref Üren, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Turgut Zaim, Arif Kaptan, Halil Dikmen, Nusret Suman Sabri Berkel, Eren Eyüboğlu, Salih Urallı vb. gibi pek çok sanatçı bulunmaktadır. Zamanla Hakkı Anlı, Fahrünnisa Zeid, ve Zeki Kocamemi‟nin de katılımıyla bu sayı giderek artmıĢtır. Bu sanatçılar dıĢında ġeref Akdik, Leopod Levy ve Cemal Nadir Güler de yapıtlarını birer kez sergileyerek katılımda bulunmuĢlardır.

Kurulan bu grubun amacı; Batıdaki geliĢmeleri ve sanatsal faaliyetleri takip etmek, yaĢanan bu geliĢmeleri inceleyerek sentezlemek ve devamındaki süreçte özgün bir çalıĢma tavrı geliĢtirmekti. Bu grup ideallerini gerçekleĢtirerek baĢarılı olmuĢtur. Böylece yenilikçi tavır, Türk basın ve düĢünce dünyasında yerini alarak yeni tartıĢmaların konusu haline gelmiĢtir. Aslında Müstakil Ressamlar‟da da aynı düĢünce ve istekler vardı. Ġki grubun en belirgin ortak noktası ise yaptıkları çalıĢmalar sonucu, akademik bir sanat beğenisini oluĢturma kaygısıydı.

1933–1960 yılları arasında on altı sergi açan D Grubu üyelerinin çoğu Paris‟te çeĢitli atölyelerde çalıĢmıĢ, özellikle André Lhote‟nin kübist ve yapısalcı, Fernand Léger‟in sentetik kübist biçim anlayıĢını “yaĢayan sanat” söylemiyle Türk resim sanatına sokarak etki yaratmıĢlardır.

Grup üyeleri Kübist DıĢavurumcu, Fovist, Ġzlenimci, Gerçekçi anlayıĢtaki uygulamalarıyla, dikkatleri üzerlerine çekerek, yenilik düĢüncesiyle oluĢturulan resimlerin savunucuları olmuĢlardır.

“D” Grubu, savundukları düĢüncelerinde de belirttikleri üzere, Kübizm‟den sonra yayılan tekniklere ve anlatım tarzına karĢı bağlılıklarını açıkça dile getiriyorlardı. “D” grubunun Empresyonizm tarzına karĢı sundukları bir tepkinin sonucunda bu grubun etkisi sona eriyor, bu grup yerine desenci, kitleci bir anlayıĢ yayılarak etkinliğini gösteriyordu. Bu grubun ilk sergisi bir suluboya ve desen sergisiydi.

Grup üyeleri 1928‟de Müstakillerin baĢlattığını geliĢtirmeye çalıĢmak adına, çeĢitli gazete ve dergilerde görüĢlerini yazmıĢlardır. Grubun resimde yapmak istediği, Türk “Empresyonist KuĢağı” olarak adlandırılan ressamların, Galatasaray Sergilerindeki resimlerine yansıyan renk anlayıĢına, desenin sağlamlığını katarak, resimleri formsal bir yetkinliğe ulaĢtırmaktı. Bu doğrultuda yaptıkları resimlerdeki Formlar, mavi ve mor tonlarını içinde eriterek, yapısal ve form bütünlükleriyle, çarpıcı bir ifade biçimi kazanmıĢtır.

Nurullah Berk Türkiye‟de Kübizm‟in en önemli temsilcilerinden biridir. Sanatçı üslubunu yazı sanatı motiflerini kullanarak zenginleĢtirmiĢtir ve eserlerinde, geometrik bir çizgi düzeni içinde, tekniğini geliĢtirerek güçlendirmiĢtir. Cemal Tollu‟da ise; Kübist etki; çizgi, form ve renk olarak yansımıĢtır. Salih Urallı ise Sentetik Kübizm etkisini yansıtan bir anlatım tekniği göstermiĢtir.

Sabri Berkel, eserlerinde Natürmort tarzında perspektif bozmaları kullanarak dikkatleri üzerine çekmiĢ ve biçimleri geometrik bir yapıyla ifade etmesi bakımından Cezanne etkisi göstermiĢtir. EĢref Üren ise (1928-1938) yılları arasında yaptığı çalıĢmalarda bir dizi kadın portreleri çalıĢmıĢ, Kübist tarzda denemelerde bulunmuĢtur. Halil Dikmen 1945‟den sonra yaptığı çalıĢmalarında Kübizm‟in etkisiyle geometrik soyutlamalar yapmıĢtır. Turgut Zaim ise Yörük ve köylülerin yaĢamını ele aldığı çalıĢmalarında, minyatürü anımsatan iki boyutlu resimler yapmıĢtır. Eren Eyüpoğlu ve Bedri Rahmi Eyüpoğlu Fovist, DıĢavurumcu tarzda çalıĢmalar yapmıĢlardır. Elif Naci ve Farünnisa Zeid Gerçekçi; Zeki Faik Ġzer DıĢavurumcu; Adibin Dino ise halk sanatı ve BatılılaĢma dönemi sanatı etkili eserlerinde, çağdaĢ yorumlara ulaĢmıĢtır. Bu sanatçıların dıĢında Arif Kaptan da izlenimci tarzda çalıĢmalarda bulunmuĢtur.

Elif Naci bu dönemin önemli sanatçılarından biridir. Enerjik ve atak mizacı ile pek çok iĢi birada yürüterek döneme adını kazımıĢtır. Yaptığı iĢlerde yazarlık, müze yöneticiliği ve ressam kiĢiliğini bir arada yürütmeyi baĢaran sanatçımız, dönemin en hareketli sanatçılarından biridir. Ġlk çalıĢmalarında ev içi yaĢantısını konularına almıĢtır. Türk ve Ġslam Eserleri Müzesi Müdürlüğü yaptığı yıllarda bu müzede bulunan eserlerin de etkisiyle, Doğu sanatı ile Batı sanatı anlayıĢını

bağdaĢtırmaya çalıĢarak sentezlemiĢtir. Çini motiflerini eski yazıyla kaynaĢtırmıĢ, minyatürden aldığı elemanları çeĢitli süslemeci motiflerle birleĢtirerek etkili anlatımlar sunmuĢtur. Bunun dıĢında, Abidin Dino, D Grubu içerisinde yer aldıktan sonra ilerleyen dönemlerde yani 1940‟lı yıllarda “yeniler” hareketi içine katılmıĢtır. Ġlk çalıĢmalarında çizgisel desenleriyle dikkati çeken Dino‟nun, gölgesiz, kalın konturlarla yapılmıĢ olan desenlerinde Picasso ve Cocteau‟nun desenleri ile benzerlikler bulunmaktadır. Ġllüstratif, karikatürel olan bu desenlerde, çizgi yoğunluğu bakımından biçimlerinin ifadesinde, plastik bir duygu, bir kavrayıĢ göze çarpar.

Resim 12: Abidin Dino,“Hastalık Resimleri II”,90x72 cm, Karma Teknik, 1976

Bedri Rahmi Eyüboğlu, Anadolu folkloruna bağlı kalarak çalıĢmalarda bulunmuĢtur. Bu sanatçımız, klasikleĢmiĢ süsleme ve halk sanatından seçtiği motifleri sentezleyerek, güçlü bir ifade kazanmıĢ ve bu baĢarılı tarzı yağlı boya tablolarına, gravürlerine, mozaik ve seramiklerine aktarmıĢtır. Böylece Türk süsleme sanatının, zengin süsleme ve renk ıskalasını kullanarak, yepyeni bir anlatıma kavuĢmuĢtur. Sanatçı yaptığı çalıĢmalar ile Türk sanatına büyük katkıda bulunmuĢtur.

Resim 13: Bedri Rahmi Eyöboğlu,“Salı Pazarı”, KarıĢık Teknik, 1938

Zamanın sanatçı ve yazarlarından bir grup, D Grubunun Türk resmine canlılık ve yenilik getirdiğini savunmuĢ, karĢı çıkanlarla grup sanatçılarının resimden anlamadığını, halkın yeni akımları kabul edemediğini öne sürmüĢlerdir. Tüm tepkilere karĢın, D Grubu 1947‟ye değin birliğini korumuĢtur. Grubun, nesneleri oldukları gibi kopya eden ve giderek akademikleĢen anlayıĢlara karĢı çıkması, bir tartıĢma ortamının doğmasını sağlaması, biçimsel de olsa yeni anlayıĢları uygulaması ve akademizme karĢı tavır alması, dar bir çevreden oluĢan resim dünyasına canlılık getirmiĢtir. D Grubu dağılsa da bu grubun sanatçıları Türk resim sanatında ulusal ve özgün olana ulaĢmayı hedeflemiĢlerdir. Grup, kendinden sonra gelen yeni kuĢaklara, kendi tecrübelerinden yararlanma fırsatı sağlayarak, yeni bir bakıĢ açısı kazandırmıĢ ve Türk resmine büyük katkılar sağlamıĢlardır.

“D” Grubu sanatçıları 1947 sergisinden sonra faaliyetlerini bitirerek farklı noktalara yönelmiĢler ve grubun etkinliğine son vermiĢlerdir. Fakat bu dağılmanın

sebebi sanatçıların anlaĢmazlıkları değil, grup sanatçılarının modern sanatın çeĢitli üsluplarını savunarak, tek bir çizgide birleĢememeleridir. Yine de bu grubun faaliyetleri 15 yıl sürmüĢ ve bu sanatçılar yoğun bir etkinlik dönemi yaĢamıĢlardır. Grubun dağılmasının ardından, sanatçılar bireysel olarak çalıĢma isteği ile resimler yapmaya baĢlamıĢtır. Resim sanatının geliĢimine bakıldığında, Türk resim sanatına bakıldığında, modern dönemin baĢlamasını sağlaması açısından “D” Grubu‟ nun büyük bir etkisi bulunmaktadır.

Benzer Belgeler