• Sonuç bulunamadı

1.1.6. Sosyo-Ekonomik Kavramlar

1.1.6.3. Toplumsal Bütünün Analizi

Toplumsal bütünün analizine yönelik yeni yaklaşımlarda “ekonomik alan” genellikle toplumsal sistemin bir alt sistemi olarak ele alınmıştır. Parsons, Smelser ve Luhman gibi birçok yazar modern toplum yapısının temel alanları veya toplum bütününün alt sistemleri olarak sosyal, kültürel, politik ve ekonomik olmak üzere dört alanı birbirinden ayırarak analizlerini gerçekleştirmişlerdir.

Toplumsal alanın işleyişi, bu dört alanın ilişkilerine bağlı olarak şekillenmektedir. Bu bağlamda; ekonomik sistem ile toplumsal refahın yükseltilmesini sağlayan kıt

37

Erkan, s.29-30-31. 38

kaynakların kullanımına uyum sorunu çözülürken, politik sistem ile toplumda belirlenmiş amaçların gerçekleşmesi için güç ve iktidar kullanımı düzenlenmektedir. Kültürel sistem ile toplumun değer yargıları bireylere kazandırılır ve böylece toplumsal davranışlarda paralellik ve uyum sağlanırken, sosyal sistem ile karşılıklı davranış ve ilişkiler belirlenmekte ve böylece insanın topluma entegrasyonu sağlanmaktadır39.

Buradaki düşünürlerin sistem analizi yaklaşımını toplumsal bütüne uyarlayarak, toplumsal alt sistemleri açıklamak istiyoruz.

Toplumsal sistemler, toplumu oluşturan insanların davranış, tutum ve kararlarına ilişkin kurallar bütünüdür. Bu nedenle toplumsal sistem, davranış ve karar sistemi şeklindeki alt sistemlerden oluşur.

Đnsanın davranış ve kararları, belli ihtiyaçları gidermeye yöneliktir:

- Mal ve hizmetlerin üretim, dağıtım ve tüketimi yoluyla karşılanan ihtiyaçlar ekonomiktir.

- Yasaya dayalı egemenlik gücünün kullanımı ile ilgili ihtiyaçlar politiktir. - Đnsanlar ve gruplar arası ilişki ve bunun sağlanmasına yönelik ihtiyaçlar

sosyaldir.

- Psikolojik doyumu sağlayan ihtiyaçlar kültüreldir.

- Doğayla ilişkide ona egemen olma fırsatı sağlayan ihtiyaçlar teknolojiktir. Böylece, insan ihtiyaçlarının karşılanması, ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve teknolojik olmak üzere beş alanda gerçekleşir. Bu yüzden “toplumsal bütün”,

- Ekonomik - Politik - Sosyal - Kültürel ve - Teknolojik

alt alan ve sistemlerden oluşur40.

39

Erkan, s.51-52. 40

a. Ekonomik Alan

Ekonomik alan, toplumsal yaşamın maddi temelini oluşturur. Başka bir deyişle toplumsal ve bireysel yaşamın devamlılığını sağlayan mal ve hizmetlerin üretime ve tüketime hazır duruma getirilmesi yoluyla ihtiyaçları karşılar. Bu alana ilişkin davranışlar ve kurallar ekonomik sistemi oluşturur. Buradaki davranışlar, kaynakların üretimle artırılması ve çeşitli seçenekler için kullanımı yoluyla bireysel ve toplumsal refahın artırılmasına yöneliktir. Kaynakların rasyonel kullanımı, ekonomik sistem ve davranışların özünü oluşturur. Ancak insan davranışları her zaman rasyonel değildir. Sosyo-kültürel gelenekler, alışkanlıklar ve duygular rasyonel olmayan seçenekleri gündeme getirir. Bununla birlikte, gelişimi teknolojik yeniliğe dayalı olarak gerçekleştirilen ekonomik sistem sürekli artan ölçüde rasyonelleşir. Örneğin endüstrileşme süreci bir bakıma bir rasyonelleşme sürecidir.

Ekonomik kararların, planların, koordinasyon, enformasyon ve kontrolün, merkezi olmayan biçimde organize edilmesi piyasa ekonomilerini verir. Aksine bunların bir merkezden yönlendirilip koordine edildiği sistemler, merkezi yönetimli ekonomik sistemleri yaratır41.

b. Politik Alan

Toplumsal yaşamın yönetim ve yönlendirilmesi politikanın konusudur. Đnsanların bir arada yaşayabileceği bir ortamın yaratılmasına ilişkin kuralların oluşturulması, korunması ve geliştirilmesi politik ilgi alanıdır. Daha açık bir deyimle, toplumsal yaşamı yönetme yönlendirme görevi, hukuk kurallarına bağlı olarak oluşturulup, işleyişi devlete bırakılır. Böylece devlet, toplumda siyasal güç ve iktidarı, toplum adına kullanma yetkisine sahip olan bir kurumdur. Devlete tanınan güç kullanma yetkisi, belli yasal kurallara bağlanarak meşruiyet kazanır. Böylece toplum, egemenlik yetkisini yasal kurallar içinde davranarak, meşruluğu koruyan bir kurum olması gereken devlete bırakır.

c. Sosyal Alan

Sosyal alan, toplumu oluşturan birey ve toplumsal grupların diğer birey, grup ve toplumla karşılıklı ilişkilerini içerir. Söz konusu karşılıklı ilişkiler, ya toplumsal

41

bütünleşmeyi ve kaynaşmayı sağlayacak biçimde, ya da tam karşıtı durum olarak çatışmacı ve zıtlaşmacı bir ilişki biçiminde gündeme gelir.

Toplumda farklı çıkar, inanç, ideoloji tutum ve davranışları, sosyal yaşamda zıtlaşma ve çelişkileri kaçınılmaz kılar. Bu kaçınılmazlık durumu aynı şiddet ve derecesinde uzlaşmayı zorunluluk ve kaçınılmazlık olarak gündeme getirir. Böylece çağdaş toplumda, toplumsal bütünleşmeyi sağlama aracı sosyal uzlaşmadır.

Sosyal yapının fonksiyonel boyutunda aile, işletme, işçi, işveren, sosyal tabaka ve sınıflar yer alırken mekansal boyutunda, kentleşmenin yarattığı farklılaşma, örneğin gecekondulaşma ve kent içinde farklı sosyal kesimlerin yoğunlaştığı kentin sosyal deseni ve dokusu oluşur. Bu durum, sosyal bütünleşme veya sosyal zıtlaşmanın varlığını belirleyecek sosyal yapı ve sistemi gündeme getirir.

d. Kültürel Alan

Kültürel alan, toplumun bütünü için geçerli olan, geçmişten miras kalan ve öğrenilebilir olan değer, norm ve davranış kalıpları toplamından oluşur. Kültürel değer, norm ve davranışlar toplumda insanların manevi ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılar. Toplumun ortak değer, norm ve davranış kalıpları, toplumda oluşan dünya görüşü, dinsel inanç, ahlak, milli duygular, tarih bilinci ve gelenekler şeklinde kurumlaşır. Bunlar topluca, insanların ve toplumun ortak ideal ve amaçlarının belirlenmesinde etkili olurlar. Toplumda genel geçerliliğe sahip değer, norm ve davranışlar ile bunlarla şekillenen dünya görüşü, din, ahlak gelenek ve milli duyguların, toplumun alt kesimlerine ve bireylere yansımasında farklılıklar oluşur. Ayrıca bir ülke kültürü, sürekli olarak diğer kültürlerle karşılıklı etkileşim içinde onlardan etkilenir. Bu nedenle toplumda var olan değer, norm ve davranış sistemlerinde oldukça önemli farklılıklar oluşur. Bu farklılaşmaları ve farklı kültürleri hoşgörü ile karşılamak ya da mutlakçı bir tutumla dışlamak yine kültürel sistemin bir parçasıdır.

Ekonomi ve politikada çoğulculuk ve katılımcılık ile sosyal ilişkilerde uzlaşmacı yaklaşımın kültürel alana yansıması hoşgörüyü gündeme getirir. Hoşgörüye dayalı çoğulcu kültür ise ancak demokratik ve katılımcı ortamda gerçekleşir. Demokratik ortam bireyin ve toplumun gelişmesine hizmet eder42.

42

e. Teknolojik Alan

Doğaya egemen olma uğraşı, insanların yeni alet ve teknik geliştirme yeteneğine bağlı olarak artar. Bu nedenle toplumsal yaşamda, doğası gereği dinamik ve değişken unsur teknolojidir. Teknoloji, öğrenilmiş ve sistemli olarak kullanılan bilgidir. Doğaya karşı mücadelede organize bilginin sürekli artması ve yenilenmesi gerekir. Bu nedenle teknoloji, yenilik ve yeni organize bilgi demektir. Bilgi ve teknoloji, bilimsel araştırma ve geliştirmenin konusudur. Đnsanın bilim ve teknolojiye yönelimi, bilim bazlı dünya görüşü ile mümkündür. Mevcut bilginin artırılması teknolojik gelişme ve yenilikle ilgilidir.

Gelenekçi değerlere dayalı dünya görüşü bilim ve teknoloji üretmekte kısır kalırken, bilim bazlı dünya görüşü yeni bilgi ve teknolojiyi üretmeye açık bir sistem oluşturur.

Kültürel değerlere dayalı dünya görüşü; insanı, koruma davranışı ve tutuculuğa yönlendirirken, bilim ve teknoloji insanı değişme ve yeniliğe yönlendirir. Đşte bu nedenle uygarlığın, bilim ve teknoloji ekseni üzerinde ilerleyebilmesi, bilim bazlı düşünce temelindeki bir dünya görüşüne dayanması gereklidir.

Eğer dünya görüşü (ideoloji) değerlere dayalı ise yani geleneksel dünya görüşü (ideoloji) egemen ise, insan yeniliğe ve ilerlemeye yönelemez. Ancak bilim bazlı dünya görüşüne dayalı düşünce kalıbına sahip insanlar uygarlık çizgisi üzerindeki ilerlemeye destek olabilirler43.

f. Temel Alanların Birlikteliği

Toplumsal bütünü oluşturan ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve teknolojik alanlar karşılıklı etkileşim ilişkisi içinde birlikte evrimleşip gelişirler.

Toplumun evrim sürecinde alt sistemler arasında ortaya çıkan karşılıklı etkileşimde, sistemlerden birinin diğerlerinden daha etkili olduğu görülebilir. Hatta bunların ağırlığı toplumların tarihi evrimi içinde farklılaşabilir. Örneğin; ilkel toplumlarda, doğal çevre, tarım toplumlarında, kültürel (dini) unsurlar, sanayi toplumunda, ekonomik (teknik) unsurlar, bilgi toplumunda, insani nitelik ve yetenek olarak bilgi ve bilgi teknolojileri diğerlerinden daha etkilidir44.

43

Erkan, s.59-60. 44