• Sonuç bulunamadı

2. İSTANBUL HAKKINDA HAZIRLANMIŞ

2.4. İSTANBUL SANAYİ STRATEJİ BELGESİ (2015)

2.4.2. Tespitler

Tespit 1 (Temel Sorunlar): İstanbul sanayisinin orta seviyede rekabetçi bulun-ması şehrin geleceğinde sanayinin şimdiye kadar olduğu gibi önemli bir seviyede olup olmayacağı hakkında bir belirsizliğin oluştuğunu göstermektedir. Eğer yerel yönetimlerin sanayiyi şehirden çıkarma yolunda uygulamaları ve merkezî idâ-renin İstanbul sanayiine teşvik vermeme uygulamaları devam ederse; bu süreç içerisinde İstanbul’daki sanayi firmaları da kurumsallaşma ve AR-GE altyapısı gibi alanlarda kendilerini yeterince geliştiremezlerse küresel rekabet yarışında geri kalmaları kaçınılmaz olacaktır (s. 15).

Tespit 2 (Stratejik Öncelikler): İstanbul sanayisinin iyiye gitmesine dâir en ön-celikli stratejinin ‘‘kamu’’ değişkenini düştükten sonra, orta ya da yüksek seviyeye çıkaracak eylemler olacağı düşünülmektedir. İstanbul sanayisinin rekabetçiliğine orta seviyede katkı yapan “girdi koşulları” ile “firma stratejisi ve rekabet yapısı”

değişkenlerinin geliştirilmesi için de stratejilerin oluşturulması gerekmektedir.

Son olarak da rekabetçilikte İstanbul sanayisine yüksek seviyede katkıda bulunan

“talep yapısı” ile ilgili ve “destekleyici kuruluşlar” değişkenlerinin bu seviyelerinde kalabilmesi için gerekli stratejilerin oluşturulması önerilmiştir (s. 16).

Tespit 3 (İş Gücünün Eğitim Durumu): İstanbul’da toplam çalışanların

%64,3’ü hizmet sektörlerinde çalışmaktadır ki bu %50 olan Türkiye ortalaması-nın oldukça üzerindedir. 15 yaş üstü iş gücünde lise altı eğitimi olanların oranı

%56,4’tür ki bu veri İstanbul’un toplam iş gücünün yarısından fazlasının lise mezunu dahi olmadığını göstermektedir. Diğer taraftan, 15 yaş üstü iş gücünün

%20,5’i lise ve dengi meslek okullarından mezundur. Yükseköğretim kurumla-rından mezun olanların oranı ise %19,1’dir (s. 16).

Tespit 4 (Beyaz Yaka-Mavi Yaka Oranı): İstanbul’da sanayi sektöründe ça-lışanların %23’ü beyaz yakalı, %77’si ise mavi yakalıdır. Beyaz yakalıların içinde mühendislerin oranı %15, toplam çalışan sayısı (beyaz + mavi yakalılar) içinde mühendislerin oranı ise %3’tür (s. 18).

Tespit 5 (Akademik Personelin Dağılımı): Türkiye’deki profesörlerin %24,7’si, doçentlerin %20,4’ü ve doktor öğretim üyelerinin (yardımcı doçentlerin) %19,6’sı, diğer akademik personelin (öğretim görevlileri ve araştırma görevlileri) ise %18,1’i İstanbul’daki üniversitelerde çalışmaktadır (s. 19).

Tespit 6 (Kalifiye İş Gücü Tedariki): İstanbul’daki üniversitelerden mezun olan öğrencilerin sanayi sektörleri yerine hizmet sektörlerini tercih ediyor olma-sı, İstanbul sanayisinin önlem alması gereken bir sorun olarak görülmektedir.

Yani yeterli kalifiye iş gücü İstanbul’da büyük oranda olmakla birlikte bunların sanayiyi tercih etmemeleri sanayi sektöründe hissedilen kalifiye eleman

ihtiya-7 İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Kalkınma Ajansı, İstanbul Sanayi Strateji Belgesi, İstanbul, 2015.

cının ana sebeplerinden biri olarak değerlendirilmelidir. Nitekim İstanbul’daki sanayi firmalarında yapılan bir alan araştırmasında firmaların %37’si kalifiye eleman bulmakta zorluk çektiklerini ifâde etmiştir. Bu da İstanbul’un kalifiye iş gücü havuzuna sahip olsa bile bu iş gücünün yeterince sanayiye gitmediğini göstermektedir (s. 19).

Tespit 7 (Sanayinin Yerleşimi): İstanbul sanayicisinin en önemli sorunların-dan birisi de üretim tesislerinin İstanbul’da yerleşimindeki belirsizliktir. Şehrin hızlı gelişmesi ve planların yapılıp uygulanmasındaki sorunlar sebebi ile İstanbul sanayicisi yerleşim ile ilgili sorunlar yaşamaktadır. Belediyeler tarafından inşaat izinlerinin verilmemesi, İstanbul’dan gitme baskısının artırılması gibi sebepler sanayicilerin tesislerine yeni yatırımları geciktirmelerine sebep olmaktadır (s. 19).

Tespit 8 (Sanayinin Şehir İçinde Dağılımı): İstanbul’da faaliyet gösteren imalat sanayiinin %77,3’ü Avrupa, %22,7’si ise Anadolu Yakası’nda yer almakta olup, toplam 4.300 ha kapalı sanayi alanı bulunmaktadır. İstanbul’da sanayi alanlarının, ulaşım mâliyetleri ve pazar-ham madde erişimi kolaylığı açısından büyük ölçüde ulaşım akslarına paralel olarak D-100 (E-5) ve TEM karayolları çevresinde geliş-miş olduğu görülmektedir. İstanbul’da sanayi firmalarının en fazla yoğunlaştığı ilçelerin başında Esenyurt (510 ha) gelirken, onu sırası ile Büyükçekmece (460 ha), Güngören (390 ha) ve Tuzla (340 ha) ilçeleri takip etmektedir (s. 20).

Tespit 9 (Tedarik Zinciri): İstanbul’un sanayi sektörlerinde tedarik zincirindeki firmaların çoğunluğunun var olması, ham madde ve yarı mamul tedariki için bir avantaj oluşturmaktadır. Bununla beraber son yıllarda yarı mamûl üreticilerinin özellikle Asya’dan gelen rekabet sebebi ile işlerine son vermeleri dolayısıyla sanayi sektöründe dışa bağımlılık artmıştır. Bu da kümelenme yapılarında oyuncula-rın eksilmesi sonucunu getirmektedir. Neticede İstanbul’daki firmalaoyuncula-rın %26’sı ihtiyaç duydukları ham maddeyi büyük ölçüde yerel dışı kaynaklardan tedarik ettiklerini, %35’i ise büyük ölçüde yerel kaynaklardan tedarik ettiklerini ifâde etmiştir (ss. 23-24).

Tespit 10 (Lojistik Altyapı): İstanbul sanayiinin gittikçe daha çok kapasitede üretim yapması ile birlikte şehrin nüfus artışı, turizm ve ekonomik hareketliliği ile oluşan trafik yoğunluğu İstanbul sanayisi için zaman zaman lojistik aksama-lara yol açmaktadır. Bununla birlikte şehrin sahip olduğu limanlar, havaalanları, demiryolu ve karayolları Türkiye ve dünya ile en üst seviyede bağlantı sağlamak-tadır. Ancak, İstanbul’un lojistik yapısının önemli ölçüde karayolu taşımacılığı üzerine bina edilmesi ve iki yakaya dağılan sanayilerin ağırlıklı olarak karayolu üzerinden birbirleri ile irtibat kurmaları zaman zaman sıkıntılara neden olmak-tadır. Raylı sistemlerin sanayi lojistiğine dâhil edilmemiş olması bir eksikliktir.

Limanlar ile organize sanayi bölgeleri arasında demiryolu hatlarının kurulması önemli faydalar sağlayacaktır (s. 25).

Tespit 11 (Finansa Erişim): Türkiye’de tasarruf oranı düşüktür. Dolayısıyla, bankalar vâsıtası ile sağlanabilecek sanayi finansmanı, gelişmiş ekonomilere göre daha sınırlıdır. Doğal olarak bu durum sanayicilerin borçlanmasını pahalı hâle getirmekte, kredi kullanmada ipotek ve benzeri ek mâliyetlere neden olmaktadır (s. 27).

Tespit 12 (Coğrafî Konum): İstanbul, AB gibi dünyanın en büyük pazarının yanı başında olmasına ek olarak hızla gelişen Orta Doğu, Kafkaslar, Orta Asya ve Kuzey Afrika gibi coğrafyaların merkezinde olması itibarı ile önemli bir jeostra-tejik avantaja sahiptir. Bu konum, gelişen pazarlara yakın olmanın avantajlarını da sektöre sağlamaktadır. Ayrıca, Türk girişimcisinin bu pazarların iş yapma alışkanlıklarını bilmesi, kültürel bir yakınlık da sağlamaktadır. Coğrafî konumun sağladığı avantajlar dolayısıyla İstanbul’da üretim yapan sanayi firmalarının ürün teslim süresi, özellikle Asyalı rakiplerinden daha iyidir. Bu durum İstanbul için önemli bir rekabet avantajıdır. Ayrıca, dünyadaki bütün sanayi ham madde ve yarı mamûl üreticilerinin İstanbul’da temsilcilikleri bulunmaktadır (ss. 27-29).

Tespit 13 (Markalaşma): İstanbul sanayisinin henüz küresel bilinirliği olan marka sayısı oldukça azdır. Küresel pazarda bilinen bir marka olmak, daha yüksek kâr payı elde etmek açısından önemlidir. Firmaların bu konuda bilinç seviyesi oluşmuştur ve bu hedefe ulaşmak için ferdî stratejiler üretilmektedir. Bu konuda kamu destekleri de verilmeye başlanmıştır (s. 32).

Tespit 14 (Üniversite-Sanayi İş Birliği): İstanbul’da 58 üniversite bulunma-sına rağmen üniversite-sanayi iş birliği henüz istenilen seviyede değildir (s. 38).

Tespit 15 (Kümelenme, Temerküz): İstanbul’da bulunan sanayi sektörlerinin kümelenme yapılarının oldukça gelişmiş olduğu gözlenmektedir. Yıllar içerisinde doğal olarak gelişen sanayi sektörleri tarihsel olarak İstanbul’un belli bölgelerinde yoğunlaşmışlardır. Bu yapı, sektörlerin daha verimli ve etkin çalışmasını sağla-maktadır. İstanbul’da bulunan sanayi kümelenmelerine örnek olarak tekstil, hazır giyim, deri, kâğıt, eczacılık, basım, kauçuk, plastik, elektrik teçhizatı, bilgisayar, elektronik ve optik ürünler verilebilir (ss. 37-39).

Tespit 16 (AR-GE ve İnovasyon): Patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım sayıları, yıllar içerisinde İstanbul’daki değerlerin yükselmekte olduğunu göster-mektedir. Özellikle patent tescil sayılarındaki artış, İstanbul’un AR-GE sisteminin çıktı üretir durumda olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Türkiye’de 159 AR-GE merkezinin 45’i (%28,3) İstanbul’da bulunmaktadır. Türkiye’deki toplam 184.301 AR-GE personelinin 40.197’si (%21,8) İstanbul’da olmasına karşılık, ülkede alı-nan patentlerin %47,8’i İstanbul’dadır. İstanbul’da çalışan her bin AR-GE insan gücüne 132 patent düşerken, Türkiye genelinde bu sayı sadece 6’dır (ss. 39-40).

Tespit 17 (Tedarik Zinciri): İstanbul sanayi sektörlerinin şehrin belli bölge-lerinde yoğunlaşmaları sektörün tedarik zincirinin de o bölgelerde oluşmasını

sağlamıştır. Bu sebeple, önde gelen sanayi sektörlerinde olması gereken firmaların büyük çoğunluğunun İstanbul’da var olduğu gözlenmektedir. Bu da sanayi sek-törlerinin etkin ve verimli bir şekilde çalışabilmesini kolaylaştırmaktadır (s. 42).

Tespit 18 (Yüksek Teknolojili Mamûl Üretimi Altyapısı): İstanbul Türkiye’de yüksek teknoloji ile yapılan üretimin %67,2’sini karşılamaktadır (s. 42).

Tespit 19 (Sektör Stratejisinin Varlığı): İstanbul sanayisinin henüz üzerinde uzlaşılmış bir stratejisi bulunmamaktadır (s. 45).

Tespit 20 (Firmaların Üretim Yapıları): Üretim sistemlerini müşteri taleple-rine göre esnek olarak kurmayı başarmış KOBİ ölçeğindeki firmaların çoğunlukta olması İstanbul sanayisine avantaj sağlamaktadır. Bu sayede firmaların piyasada olan talep dalgalanmalarına direnci artmakta, büyük siparişlerde de entegre bir firma gibi hareket edebilmektedirler. Ayrıca, müşteri taleplerine göre üretim sistemleri esnek olarak kurgulanabilmektedir (s. 46).

Tespit 21 (Firmaların Kurumsallaşma Seviyeleri): İstanbul sanayisindeki firmaların büyük çoğunluğu henüz ilk kuşak yönetiminde olan aile firmalarıdır.

Bu firmaların arasında kurumsallaşma konusunda ciddî girişim gösteren firma sayısı oldukça azdır. Firmaların kurucuları sonrasında devamlılıkları konusunda bir belirsizlik vardır. Bu durum firmaların sürdürülebilirlikleri konusunda risk oluşturmaktadır (s. 48).

Tespit 22 (Yabancı Sermayeli Firmaların Varlığı): Önceleri İstanbul pazarına daha çok ürünlerini satmak amacı ile gelen yabancı sermayeli firmalar daha sonra İstanbul’un üretim avantajlarından faydalanmak için üretim tesislerini buraya kaydırmaya başlamışlardır. Bunu yaparken de yerli firmalar ile değişik oranlarda ortaklıklara gitmişlerdir. Son dönemlerde, bu firmalar İstanbul’da ürettikleri ürünleri dünyaya ihraç eder hâle gelmişlerdir. Bu süreç içerisinde yerli oyuncu-lar, yabancı sermayeli firmalardan ciddî bilgi kazanmışlardır. Bu, hem yabancı sermayeli firmalar ile ortaklık yaparak hem de bu firmalarda çalışan personelin daha sonra kendi firmalarını kurması ya da başka firmalarda çalışmaya başlaması ile sağlanmıştır (s. 48).

Tespit 23 (Ürün Konumlandırma Stratejisi): İstanbul’daki sanayi firmaları-nın büyük bir kısmı kendi markaları ile dünya piyasalarına açılmak yerine lider markalar için fason üretim yapmaktadır. Bu durum AR-GE ve tasarıma dayalı ürün geliştirerek markalaşma ve dolayısıyla daha yüksek kâr marjı elde etme ko-numunun en büyük rakibidir. Bununla birlikte İstanbul’daki sanayi firmalarının bir kısmının son yıllarda fasoncu olmaktan kendi ürünlerini tasarlama ve dünya pazarlarına kendi markası ile sunabilme çabası içine girdiği görülmektedir (s. 50).

Tespit 24 (Yerel Yönetimlerin Yaklaşımı): Yerel yönetimlerin İstanbul’daki sanayi kuruluşlarına bakışı genelde olumsuzdur. Oysa yerel yönetimlerin en büyük sorunlarından biri olan seçmenlerinin istihdam talebine çare olabilecek

çözümlerden birisi de sanayi firmalarıdır. İki taraf arasındaki eksik iletişim genelde yerel yönetimlerin sanayi firmaları ile koordinasyon sağlayamaması sonucunu getirmektedir (s. 50).