• Sonuç bulunamadı

Terminoloji Sorunu

“Göç” kavramında olduğu gibi “yasa dışı göç” kavramını tanımlamakta da bir takım zorluklar mevcuttur. Bu zorluklar da yine, konuyla ilgilenen kişi ve tarafların bakış açılarından kaynaklanmaktadır.73 Ancak, tanımdan önce, literatürde yasa dışı

göç olgusunu adlandırmakta kullanılan terminoloji farklılıklarına değinmekte fayda görülmektedir.

Yasa dışı göç, henüz yeni sayılabilecek bir olgu olduğu için bu olguyu adlandırırken farklı terimler kullanılmaktadır. Bu kapsamda, uluslararası literatürde karşılaşılan terimler; “düzensiz (irregular) göç”, “yasa dışı (illegal) göç”, “belgesiz / kayıt dışı (undocumented) göç”, “yetkisiz / (resmî olarak) tanınmamış (unauthorized) göç” ve “gizli (clandestine) göç” ifadeleridir. Bu terimlerin hepsi aynı olguyu tanımlamak için kullanılsalar da aralarında bir takım farklar vardır.74 Bu nedenle, hangi terimin seçileceği, yazarların bakış açılarına göre değişmektedir.

Bu bağlamda Koser; “yasa dışı (illegal) göç” teriminin kullanılmasının üç nedenden dolayı sakınca yarattığını ifade etmektedir. Bunlardan ilki, “yasa dışı” teriminin “suç” kavramını çağrıştırmasıdır. Koser, bu insanların suçlu olmadığını; bu kapsamda, BM Özel Raportörü’nün hazırladığı “Vatandaş Olmayanların Hakları” konulu sonuç raporunda, “Göçmenler… ülkede yasa dışı bulunsalar ya da (sığınma) başvuruları otoritelerce uygun bulunmasa bile bu kişilere suçlu muamelesi yapılmamalıdır” tavsiyesinin yer aldığını belirtmektedir. İkinci sakınca, insanları “yasa dışı” olarak nitelemenin onların insan haklarını inkâr anlamına gelebileceğidir. Böyle bir yaklaşım, statüleri ne olursa olsun göçmenlerin de bazı temel haklara sahip

73 Kess Groenendijk, “Introduction”, Irregular Migration and Human Rights: Theoretical,

European and International Perspectives, der. Barbara Bogusz ve diğerleri, Martinus Nijhoff Publishers, Boston-USA, 2004, s. xviii.

insanlar olduklarının kolayca göz ardı edilmesine sebep olabilecektir. Üçüncüsü de BMMYK’ye özgü bir endişe olarak, bir ülkeye normal prosedürleri kullanarak giremeyen sığınmacıların, “yasa dışı” olarak damgalanmalarının, bu kişilerin yapacakları sığınma başvurularını tehlikeye atabileceği endişesidir.75 Birinci endişeye ilişkin, “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesi”ne76 ekli, “Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol”ün 5. maddesinde göçmenlerin, “göçmen kaçakçılığı” kapsamına giren eylemlerin konusu olmaktan dolayı cezai kovuşturmaya tâbi tutulamayacakları belirtilmektedir. Bununla birlikte, göçmenlerin suçlu olup olmadığı konusu tartışılmaya devam etmektedir. Bazı yazarlar, yasa dışı göçü “mağduru olmayan suç” (victimless crime) olarak tanımlarken;77 özellikle yoğun olarak yasa dışı göç alan ülkelerin yetkilileri, yasa dışı göçe bu şekilde mazeret üretilmesine karşı çıkmakta ve sınırların yasa dışı yollardan geçilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yasa dışı göçmenlerin kaçak çalışarak ve kamu

75 Khalid Koser, “Irregular Migration, State Security and Human Security”, (A paper prepared for the

Policy Analysis and Research Programme of the Global Commission on International Migration- GCIM), September 2005, http://test.gcim.org/attachements/TP5.pdf (01.07.2007), s. 5.

76 Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı BM Sözleşmesi-SASMUS ve bu sözleşmeye ekli 2 adet

protokol, İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol (Bundan sonra SASMUS 1. Protokol olarak anılacaktır) ve Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol (Bundan sonra SASMUS 2. Protokol olarak anılacaktır) 12-13 Aralık 2000 tarihinde İtalya’nın Palermo kentinde düzenlenen bir konferansla BM üyesi ülkelerin imzasına açılmış ve 136 ülke ile birlikte, 13 Aralık 2000 tarihinde ülkemiz tarafından da imzalanmıştır. Bkz. Mehmet Terzioğlu, EGM Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanı, “Yasa dışı Göç, İnsan Ticareti ve İltica Konularında Ülkemizin Durumu ve Yapılan Çalışmalar”, http://www.caginpolisi.com.tr/12/15-16-17-18-19.htm

(26.11.2005). Anılan sözleşme, 30 Ocak 2003 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş ve 04 Şubat 2003 tarih ve 25014 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4800 sayılı Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun, 4803 sayılı Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ve 4804 sayılı Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile iç hukukumuza dâhil edilmiştir. Bkz. http://rega.basbakanlık.gov.tr/Eskiler/2003/02/20030204.htm, (25.11.2005). Sözleşme ve ek protokoller EK-4’tedir.

77 Peter H. Schuck, “Law and the Study of Migration”, der. Caroline B. Brettel and James F.

kaynaklarını kullanarak özellikle kendi ülke vatandaşlarını mağdur ettiklerini vurgulamaktadırlar.78

Birinci ve ikinci sakıncalar kapsamında Hofbauer; Nobel Barış Ödülü sahibi Elie Wiesel’in “Bir insan yasa dışı olamaz” sözünden hareketle, insanların uzun, kısa, zengin veya fakir olabileceklerini fakat “yasa dışı” olamayacaklarını vurgulamakta ve “yasa dışı göçmen” teriminin kullanılmasının, insanların bilinç altında “suçluluk” kavramını çağrıştırdığını, bu durumun özellikle yerel halkın göçmenlere kaygıyla yaklaşmalarına sebep olacağını belirtmektedir.79 Üçüncü sakınca konusunda ise BMMYK; mültecilerin de “ekonomik göçmenler veya diğer göçmen kategorilerini içinde barındıran geniş ve karışık göç akışları içerisinde hareket ettikleri” gerçeğinden yola çıkarak, bu göç hareketleri içerisindeki mültecilerin korunmasına özel önem vermektedir.80

Bu bağlamda sıkça kullanılan, “belgesiz, kayıt dışı (undocumented) göç” ve “yetkisiz / (resmî olarak) tanınmamış (unauthorized) göç” terimleri konusunda ise Koser; birinci terimin muğlak olduğunu, bazen kayıt edilmemiş tüm göçmenler için kullanılırken, bazen de pasaport, vize vb. belgelere sahip olmayan göçmenler için kullanıldığını, ikinci terimle ilgili olarak da söz konusu göçmenlerin hepsinin “tanınmamış” olması gerekmediğini, son terimin, bu göçmenler içerisinde yer alan sığınmacılar ve mültecileri ifade etmek için daha uygun bir terim olabileceğini belirtmektedir. “Düzensiz göç” terimi ile ilgili de bazı kavramsal problemler bulunduğunu kabul eden Koser; yine de bu terimin, diğer terimlere göre daha çok tercih edilebilir bir niteliğe sahip olduğunu ve göç konusunda uzmanlığı olan; Avrupa Konseyi (Council of Europe-CE), Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization-ILO), IOM, Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı-AGİT

78 Amerikan Göç Reformu Federasyonu (Federation for American Immigration Reform-FAIR)

tarafından bu çerçevede yapılan değerlendirmeler için bkz. http://www.fairus.org/html/04113604.htm, (07.10.2003).

79 Sophie Hofbauer (Koor.), Illegal Immigration in Austria, A survey of recent Austrian migration

research, Austrian contribution to the European Research Study Project II: Illegally Resident Third Country Nationals in the EU Member States: State Approaches Towards Them and Their Profile and

Social Situation, Vienna, Austria, 2005,

http://www.emn.at/modules/typetool/pnincludes/uploads/FINAL_VERSION_ENG.pdf, (11.05. 2007), s. 16.

80 Der. José Riera ve Marilyn Achiron, Koruma Gündemi, 3. Baskı, BMMYK Uluslararası Koruma

(Organization for Security and Cooperation in Europe-OSCE) ve BMMYK gibi birçok kuruluşun da bu terimi kullandığını belirtmektedir. Koser; “yasa dışı göç” terimini kullanmakta ısrar eden belki de tek belirgin uluslararası aktörün ise Avrupa Birliği-AB (European Union-EU) olduğunu vurgulamaktadır.81 Dünyada “yasa dışı göç” teriminin kullanımına sınırlama getirilmesi yönünde bir eğilim bulunduğu dile getirilmekle beraber;82 bu konuda Guild de “düzensiz göç” teriminin “yasa dışı göç” terimine göre daha az hissi (duygusal) bir terim olmasına rağmen, AB Kuruluşları tarafından sürekli olarak “yasa dışı göç” ifadesinin kullanıldığını belirtmektedir.83 “Gizli (clandestine) göç” terimine ilişkin olarak ise, IOM tarafından yapılan tanımın84 bazı eksikliklerine rağmen (izinsiz çalışma vb.), genel anlamda “yasa dışı göç” kavramını açıkladığını söyleyebiliriz. Ancak bu terimin, kelime anlamı itibarıyla, “bir ülkeye yasal yollardan girip, daha sonra yasa dışı duruma düşme durumunu” yeterince kapsayamadığı değerlendirilmektedir.

Ülkemizdeyse akademik çevrelerce genelde “düzensiz göç” tabiri kullanılmakta ve bu kavram ile yasal olmayan yollarla göç eden sığınmacılar, insan ticareti mağdurları gibi göçmenleri de kapsayan daha geniş bir kitlenin kastedildiği gözlenmektedir. Buna karşın, resmî dokümanlarda “yasa dışı göç” terimi kullanılmaktadır. Çalışmamızda, söz konusu olguyu; Türkiye’nin AB’ye katılım perspektifi kapsamında inceleyerek, uluslararası güvenlik çerçevesinden ele alacağımız için bundan sonraki bölümlerde “yasa dışı göç” terimini kullanacağız.