• Sonuç bulunamadı

Bayrak Tasviri Bulunan 16. Yüzyıl Osmanlı Minyatürleri

1- Tarih-i Sultan Bayezid, [TSMK, R.1272]

1.4. TERMĠNOLOJĠ

Bayrak ve sancak kelimeleri etimolojik açıdan değerlendirildiğinde birbirine benzer özellikler gösterdiği görülmektedir. ġöyle ki: Divan-ı Lügat‟it Türk‟te batrak Ģeklinde geçen bayrak kelimesi aslında Türkçe batır kökünden gelmektedir.(Eski Türkçede –d‟lerin, çağdaĢ diyalektiklerde –y‟lere çevrilmesi yaygın bir ses kuralıdır.) Aslı batrak olan kelime; batrak>badrak >bayrak Ģeklinde dönüĢüme uğramıĢtır.23 Sancak kelimesi ise eski Türkçe‟de Sanç-mak, kökünden gelmekte ve “saplamak” anlamında kullanılmaktadır. (Kelime sanç-gak Ģekliyle Arapça ve Farsçaya da geçmiĢtir.)24

Etimolojik açıdan birbirine benzeyen bu iki kelime, anlam olarak da birbirine benzemekte ve birçok kaynakta birbirinin yerine kullanılmaktadır. Kaynaklarda geçen ifadelere göre bayrak: “Ucuna ipek parçası takılan mızrak.”25; “SavaĢ meydanında açılan, eğer büyükse yere sançılan alem”,”rayet”,”fors”. 26

;“Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluĢun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özleĢtirilmiĢ, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaĢ”.27; “Hükümetlerin alametlerinden mustatil(dikdörtgen) veya murabba (dörtkenarı eĢit dörtgen) Ģeklinde kumaĢ.” 28;“Bir milleti temsil etmek üzere kabul olunan çeĢitli renk ve iĢaretleri bulunan yerine göre mızrağa ya da ağaca bağlı manevi değeri olan bez.”29

;“Alpler ile yiğitlerin kiĢi olarak yalnız savaĢlarda takındıkları belge ve alametlerin adı.”30;Ferdi mücadele de Ģöhret kazanan kahramanlara ait alamet.”31 anlamlarına gelmektedir.

Sancağın ise bir bölge veya eyaletle iliĢkilendirilen liva anlamı da vardır.32 Liva anlamının dıĢında, hakimiyet ile iliĢkilendirilen anlamları kaynaklarda Ģu ifadelerle geçmektedir: “Alem, topluiğne,”33

;“Sancılan yani vurulup batırılan Ģey, küçük mızrak,

23

Hasan Eren, “Bayrak”, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü”, Ankara, Bizim Büro Basımevi, 1999,s.44.

24

Ġlhan Ayverdi, “ Sancak”, Asırlar Boyu Tarihi Seyri İçinde Misalli Büyük Türkçe Sözlük, C III (O- Z), Ġstanbul, Kubbealtı Lugatı, 2005,s.2667.

25

KaĢgarlı Mahmud, “ Batrak”,Divanü Lügat’it Türk, s. 75.

26

Ahmet Vefik PaĢa, “Bayrak”, Lehçe-i Osmani , hzl. Recep Toparlı, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000,s.46.

27

Anonim, “Bayrak”, Türkçe Sözlük, C I, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1998,s.249.

28 Raif Necdet Kestelli, “Bayrak”, Resimli Türkçe Kamus, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2004,s. 38.

29

Mehmet Zeki Pakalın, “Bayrak”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C I, Ġstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi, 1993, s.176.

30

Baheaddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, s. 229.

31

M.Fuad Köprülü, “Bayrak”, İslam Ansiklopedisi, C II, Ġstanbul, Maarif Matbaası, 1944,s. 401.

32

Hüseyin Kazım Kadri, “Sancmak”, Türk Lügati, C III, Ġstanbul Maarif Matbaası, 1943, s. 29.

33

6 Sancah, Sancak, Sancık, Topluiğne,”34

;“Yere saplanıp dikilen Ģey, eskiden askerin önünde yere saplanıp dikildiği münasebetle bayrak, alem.” 35

; “Saplanan, ucu demir Ģey, gönderli nevi bayrak.”36

; “Çoğunlukla askeri birliklere verilen yazı iĢlemeli kenarları saçaklı ve gönderli bayrak.” 37

; “Bir devletin bir askeri birliğin Ģeref ve gururunu temsil eden, kenarları saçaklı üzerinde çeĢitli Ģekiller ve iĢlenmiĢ yazılar bulunan, yere dikilecek Ģekilde yapılmıĢ gönderli bayrak.“38; “Gemilerin sağ yanı, bayrak. < sanç batırmak, saplamak. “39;” bayrak, bilhassa büyük ebatta bayrak, Sancak, bir yere toprağa saplanabildiği gibi devamlı olarak bir binaya veya gemiye de çekilebilir.”40

Her iki kelimenin de kök özelliklerinden yola çıkarak ikisinin de bir yere saplama, batırma anlamlarının olduğu görülmektedir. Kök olarak birbirine benzeyen bu kelimeler anlamsal olarak da çoğu zaman birbirinin yerine kullanılabilmektedir. Osmanlı devletinde her iki kelimenin de bir arada kullanıldığı ancak, Yeniçeri Ocağı‟nın kaldırılmasıyla birlikte ocağı hatırlattığı için bayrak kelimesinin yasaklanıp yerine yine Türkçe olan sancak kelimesinin tercih edildiği kaynaklarda bildirilmektedir. 41

Kısaca: bayrak kelimesi hâkimiyet ile iliĢkilendirilen, üzerinde çeĢitli renk ve bezemelerin bulunabileceği farklı form ve ebatlardaki kumaĢtır. Sancak ise bir bayrak türü olup büyüklüğü ve çeĢitleri ile farklılık arz edebilir. 42

Ayrıca sancak kimi zaman dini semboller ile iliĢkilendirilmektedir. 43

Cumhuriyet devrinde ise daha çok askeri anlamda kullanılmıĢtır.44

.

Flâma ise: “iĢaret amaçlı kullanılan" 45

veya “ mızrak ucuna takılan iki veya üç köĢeli küçük bayrak” ve “boyu eninin bir buçuk katı olan, uçum yönünde birleĢen kenarları birbirine eĢit üçgen bayrak.46

anlamına gelmektedir. 47

34

Hüseyin Kazım Kadri, “Sancmak”,s.29.

35

Hüseyin Kazım Kadri, “Sancmak”,s.29.

36

Ahmet Vefik PaĢa, “Sancak”, Lehçe-i Osmanî, hzl. Recep Toparlı, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, ,2000,s.330-331.

37

Anonim, “Sancak ”, Türkçe Sözlük, C III ,Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1998,s.1903.

38

Ġlhan Ayverdi, “ Sancak”, s.2667.

39

Hasan Eren, “Sancak”, Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü”, Ankara, Bizim Büro Basımevi,1999,s.355.

40

J. Deny, “Sancak” İslam Ansiklopedisi, C X , Milli Eğitim Basımevi, Ġstanbul, 1966,s.186.

41 Anonim, “Bayrak”, Türk Ansiklopedisi, s.467; Ordu Bayrak ve Sancakları, Maarif Basımevi, Ġstanbul, 1953. ; Refik Ġlkin, Bayrak ve Sancak, Ġzmir Cumhuriyet Basımevi, 1938,s. 186.

42

Sancakların boyutlarının büyük olmasının sebebi; halk üzerinde (büyüklüğü kullanılarak) etki bırakılmak istenmesidir. Mehmet Zeki Pakalın, “Sancak” ,s.116.

43

Mehmet Zeki Pakalın, “Sancak”,s.116.

44

Anonim, “Bayrak”, Türk Ansiklopedisi ,s.453.

45

Fevzi Kurtoğlu, Türk Bayrağı ve Ay Yıldız, Ankara,1938, s.12.

46

7 Bayrak köĢe sayıları sebebiyle farklı formlara sahip olabilir. Ancak dörtgen bir bayraktan yola çıkarak yapılan tanımlamalar sonucu bölümleri Ģu Ģekildedir:

ġekil 1 Bayrağın Bölümleri : “ Kaynak” : Anonim, “Bayrak”, Türk Ansiklopedisi, C V, Ankara, 1952, s. 413.

Bayrak Gönderi/Direği: Eğer bayrak sabit bir direğe çekiliyorsa, bu direğe

bayrak direği; sabit bir yerde olmayıp elle taĢınıyorsa ya da herhangi bir yere saplanıyorsa, buna bayrak gönderi denir.48

Uçum Kenarı: Bayrağın gönder tarafının karĢısındaki kenarına denir. Uçkurluk Kenarı: Bayrağın gönder tarafındaki kenarına denir.

Bayrağı taĢıyan kiĢiye: bayraktar 49,alemdar ve sancaktar 50, bayrağın

tepesine alem 51,iki renkli bayraklara: alaca bayrak denilmektedir. Yabancı gemilerin

47

Anonim, “Flâma” ,Türkçe Sözlük, C I, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu, Yayınları, 1998,s.794.

48

8 bayrakları bandıra52

, milli renklerde ve büyük boyutlu cumhurbaĢkanı ve amirallerin

bayrakları fors 53

terimleri ile ifade edilmektedir. Ayrıca bayrak yerine tuğ 54, liva55, alem56 kavramları da kullanılmaktadır.

Metin içerisinde kullanılan ifadelerden Grandi Direği: Birden fazla direği bulunan gemilerde en yüksek direk, gemilerin baĢtan ikinci direği. 57

; Kadırga: KuruluĢ devrinden 17. Yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı donanmasında en çok kullanılan, hem yelken hem kürekle yürüyen, savaĢ gemisi. 58

; Kalyon: Top ambarı olan yelkenli savaĢ gemisi. 59

anlamlarına gelmektedir.

49

Ġ. Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtından Kapıkulu Ocakları, C I, s. 291.

50

Ġlhan Ayverdi, “ Alemdar”, Asırlar Boyu Tarihi Seyri İçinde Misalli Büyük Türkçe Sözlük, C I (A-G), Kubbealtı Lugatı, 1.bsk. , Ġstanbul, 2005,s.98.

51

Ahmet Vefik PaĢa, “Alem”, Lehçe-i Osmani, hzl. Recep Toparlı, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları,2000,s.546.; Nureddin RüĢtü Büngül, “ Alem”, Eski Eserler Ansiklopedisi, Ġstanbul, Çituri Biraderler Basımevi, 1939,s. 12.

52

Ahmet Vefik PaĢa, “Ecnebi Bayrağı ”,s.46.; Anonim, “Bayrak”, Türk Ansiklopedisi, C V, Ankara, Milli Eğitim Basımevi, 1952, s. 460.

53

; Ahmet Vefik PaĢa, “Fors”, Lehçe-i Osmani, hzl. Recep Toparlı, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000,s.149.; “ Bayrak”, Türk Ansiklopedisi, s. 460.

54

KaĢgarlı Mahmud, “Tuğ”, Divanü Lügat’it Türk, Çev: Besim Atalay, C IV, 5 bsk., Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2006, s. 649.

55

Ġlhan ġahin, “Sancak”, TDV İslam Ansiklopedisi, C XXXVI Ġstanbul, 2009,s.97.

56

Nureddin RüĢtü Büngül, “ Alem”, Eski Eserler Ansiklopedisi, Ġstanbul, Çituri Biraderler Basımevi, 1939,s. 12.

57

Müge Kılıçkaya, İstanbul Deniz Müzesindeki Osmanlı Dönemi Sancakları, Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, 2007, s. 178.

58

Celâl Esad Arseven, “Kadırga” Sanat Ansiklopedisi, C II, Ġstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1965,s. 891.; Ġdris Bostan, Osmanlı Askeri Teşkilâtı: XVII. Yüzyılda Tersane-i Âmire, Ankara, TTK Basımevi, 2003,s. 85.

59

9

2. 16. YÜZYIL OSMANLI MĠNYATÜRÜ

16. yüzyıl Osmanlı minyatürü için hem erken örneklerin verildiği hem de klasik bir Osmanlı minyatürü anlayıĢının oluĢtuğu dönem olmuĢtur.60

Siyasî zirve kültürel hayata da etki etmiĢtir. Sanat, padiĢah ya da üst düzey devlet adamlarının himayesi ile sürdürülmüĢtür. Birçok sanat alanında olduğu gibi resim sanatında da seçkin örnekler verilmiĢtir. Kitap resmetme sanatı olan minyatürlerde genel olarak tarih, edebiyat, din ve bilim konuları iĢlenmiĢtir.

Dönemde tarih konulu yazmalar oldukça önemlidir. Konusu tarih olan yazmalardan biri Selimnâme [TSMK, H.1597-1598] adını taĢımaktadır. ġükrî Bitlisî tarafından mesnevi tarzda yazılan Selimnâme‟de yer alan 24 minyatür ile I. Selim(Yavuz)‟in tahta çıkıĢından ölümüne kadar olan olaylar anlatılmıĢtır.61

16. yüzyılda kent tasvirciliği çok sayıda örneğin verildiği konulardan biridir. Bu dönemde çıkılan seferler, konaklanılan menziller topoğrafik tarz adıyla figürsüz bir anlatımla resmedilmiĢtir. Ünlü Türk denizcisi Pirî Reis bu tarz eserlerin ilk örneğini Kitab-ı Bahriye [TSMK, H.942; Süleymaniye A. 2612] adlı yazması ile vermektedir. 1521 yılında yapılmıĢ eserin çok sayıda nüshası vardır. Aslanapa eserin 1525-1526 yıllarında hazırlandığını belirtmektedir.62

Akdeniz limanlarının anlatıldığı eser, Kanunî Sultan Süleyman‟a sunulmuĢtur.63

Pirî Reis‟ten sonra topoğrafik resim özelliğini devam ettiren önemli bir isim Matrakçı Nasuh‟tur. Kanunî dönemi nakkaĢı ve matrak oyununun bulucusu olan Matrakçı Nasuh, ressamlığının yanında silahĢor ve matematik bilginidir. Asıl adı Nasuh b. Karagöz b. Abdullah olan Matrakçı Nasuh‟un doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Tarihçiler Enderun‟da yetiĢmiĢ Bosnalı bir devĢirme olduğunun üzerinde durmaktadır.64

60 Günsel Renda, “ Minyatür”, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi”, C II, Ġstanbul, Yem Yayınları, 1997, s. 266.

61

Filiz Çağman, Zeren Tanındı, Topkapı Sarayı İslam Minyatürleri, Ġstanbul, Tercüman Sanat ve Kültür Yayınları, 1979, s.57.; Serpil Bağcı, v.d., Osmanlı Resim Sanatı, s. 61.

62

Oktay Aslanapa, “Osmanlı Minyatür Sanatı”, Osmanlı Ansiklopedisi, C XI, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 1999,s.153.

63

Banu Mahir, Osmanlı Minyatür Sanatı, Ġstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2005,s.51.

64

Nasuhü’s- Silahi (Matrakçı) Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han, hzl. Hüseyin G. Yurdaydın, Ankara ,Kültür Dizisi,2000,s.9. ;Hüseyin G. Yurdaydın, “ Mana ve Maarifet Sahibi Bir Ustad Matrakçı Nasuh”,

10 Nasuh‟un bilinen ilk eseri I. Selim‟e sunulan matematik konulu Cemal el- Küttab ve Kemal el- Hüssab adlı 1517 tarihli eserdir.65 Tarih-i Sultan Bayezıd [TSMK, R.1272] adlı eserinde Sultan II. Bayezıd dönemi olaylarını anlatmaktadır. Eserin on minyatürü vardır.66

Beyân-ı Menâzil’i Sefer-i Irakeyn [ĠÜK, T.5964] adlı eserinde Nasuh, katıldığı

Ġran-Irak seferini(1534-1535) anlatmaktadır. Ġstanbul, Halep, Tebriz, Diyarbakır gibi Ģehirlerin aralarında bulunduğu çok sayıda kentin tasviri, kaleler, konaklama mekânlarının anlatıldığı eserde toplam 128 minyatürlü sayfa bulunmaktadır.67

Nasuh‟un önemli diğer bir eseri Süleymânnâme „dir. Eserin tam adı Tarih-i Feth-i

Şikloş Estergon ve İstol- Belgrad [TSMK, H.1608]‟dır. Ġki bölüm olan yazmanın ilk

bölümünde Barbaros Hayrettin PaĢa‟nın 1543 yılında çıktığı Akdeniz seferinde uğradığı limanlar, kuĢbakıĢı manzara anlayıĢıyla verilmiĢtir. 32 minyatürün bulunduğu bölümde çizgisel üslubun hâkim olduğu figürsüz betimlemeler silik sayılabilecek renklerle iĢlenmiĢtir. Ġkici bölümünde; Kanunî‟nin 1543 yılında çıktığı Macaristan seferi anlatılmaktadır.68

Tarih konulu eserler içerisinde ġehnâme türleri geniĢ yer tutmaktadır. ġehnâmeler, padiĢahların tarihte görüldükleri andan itibaren manzum tarihlerinin yazılması iĢidir.69 Kanunî döneminde saray Ģehnâmecisi olarak görevlendirilen kiĢi Fethullah Ârifî Çelebi‟dir. Ârifî mahlaslı olan Ģair, yaygın olan görüĢe göre 1547 yılında Osmanlı‟ya sığınan Safavi valisi El-kas Mirza ile Ġstanbul‟a gelmiĢtir.70

Ancak Süleymânnâme‟nin Türkçe çevirisinin yapıldığı bir kaynakta, arĢiv kayıtlarına göre, Ârifî‟nin, El-kas Mirza‟nın Ġstanbul‟a geliĢinden önce Ġstanbul‟da yaĢadığından bahsedilmektedir.71

Ârifî saray Ģehnâmecisi olarak atandıktan sonra Osmanlı sultanlarını ġâhname-i Âli Osman adlı eserinde manzum olarak ele almıĢtır.72

Eser Farsça olup beĢ cilt olarak hazırlanmıĢtır. Enbiyanâme adını taĢıyan I. ciltte insanın yaradılıĢından baĢlayarak

Sanat Dünyamız, S.73, Ġstanbul, 1999, s.135; Hüseyin G. Yurdaydın, “Matrakçı Nasuh‟un Hayatı ve Eserleri ile Ġlgili Yeni Bilgiler”, Belleten, xxıx, Ankara, TTK Basımevi, 1965,s.332; Metin And, “ Bir Ranaissance Hezar-fenni: Matrakçı Nasuh”, Sanat Dünyamız, S.73, Ġstanbul, 1999,s.129.

65

Hüseyin G. Yurdaydın, “ Mana ve Maarifet… “s.136.

66

Banu Mahir, Osmanlı Minyatür Sanatı, s. 52; Oktay Aslanapa, “Osmanlı Minyatür Sanatı”, Osmanlı Ansiklopedisi, C XI.,s.153.

67

Banu Mahir, “Osmanlı Ġmparatorluğu Döneminde Minyatür”, s. 317; Oktay Aslanapa, “Osmanlı Minyatür Sanatı”, s.152.

68

Filiz Çağman, “Anadolu Türk Minyatürü”, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, C V, 1982,s. 935.; Metin And, “Bir Ranaissance Hezar-fenni: Matrakçı Nasuh”, Sanat Dünyamız, S.73,s.132.

69

Banu Mahir, “Anadolu‟da Türk Minyatürünün Ġlk Örnekleri” Osmanlı Ansiklopedisi, C XI, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 1999,s.171.

70

Banu Mahir, Osmanlı Minyatür Sanatı, s. 54; Serpil Bağcı v.d., Osmanlı Resim Sanatı, s.96-97.

71

Ahmet Faruk Çelik, Fethullah Arifi Çelebi’nin …, s.17.

72

11 çeĢitli dini konulara yer verilmiĢtir. Ġslam tarihi ile ilgili II. cilt ve Osmanlı‟ya kadar olan Türk devletlerinin anlatıldığı III. cilt kayıptır. Osmannâme adını taĢıyan IV. ciltte I. Bayezıd‟a kadar olan Osmanlı sultanları 34 minyatür ile anlatılmaktadır.73

V. cilt olan Süleymânnâme [TSMK, H. 1517] 1558 tarihinde tamamlanmıĢ olup; 617 varaktır. 37 x 25 cm boyutlarındaki eserde farklı nakkaĢlar tarafından yapılmıĢ 69 minyatür ile Kanunî döneminin (1520-1558) baĢlıca olayları kronolojik düzende anlatılmaktadır.74

Yazma, altın yaldızlı kabartma süslemeli ve viĢneçürüğü renkli bir cilt içerisindedir.75

Kanunî devri fetihleri, kale kuĢatmaları, padiĢah hünerleri, Süleymânnâme‟de en çok iĢlenen konular arasındadır. BeĢ ayrı nakkaĢın elinden çıkan minyatürlerin nakkaĢlarından biri Pervane‟dir.76

Minyatürlerin NakkaĢ Osman öncülüğünde bir ekip tarafından yapıldığını bildiren kaynaklar da bulunmaktadır.77

Saray nakkaĢhanesinde çok sayıda yazmanın hazırlanmasında emeği olan Ârifî‟ den sonra saray Ģehnâmeciliğine atanan isim Seyyid Lokman olmuĢtur. 1579 tarihinde yazdığı Tarih-i Sultan Süleyman diğer adıyla Zafernâme [DCBL, T.413], adlı eserinde Lokman, Kanunî devri olaylarını (1558-1566) Ârifî‟nin kaldığı yerden anlatmaya devam etmiĢtir. Farsça manzum yazılan eser, III. Murad‟a takdim edilmiĢtir.78

Saray Ģehnâmecisi Seyyid Lokman‟ın Ģehnâme tarzında yazdığı bir baĢka eser de

Şehnâme-i Selim Han[TSMK,A.3595]‟dır. 158 yapraktan oluĢan Farsça manzum eserde

44 minyatür vardır. Minyatürler NakkaĢ Osman ve NakkaĢ Ali tarafından yapılmıĢtır.79 Lokman tarafından hazırlanan bir baĢka eser Şehnâme-i Sultan Murad adını taĢır. Ġki cilt olan eserin ilk cildinde [ĠÜK FY 1404] III. Murad döneminin 1574-1581 olayları, ikinci cildinde [TSMK B. 200] 1582-1588 yılları arasındaki olaylar anlatılmıĢtır. I. cilt 1581‟de III. Murad‟a ;II. cilt 1597‟de III. Mehmet‟e sunulmuĢtur.80

Seyyid Lokman‟ın Hünernâme adlı eseri aslında ġehnâmeci Ârifî Çelebi tarafından on bölüm olarak tasarlanmıĢ ancak tamamlanamamıĢtır. Lokman iki cilt halinde hazırladığı Türkçe eserinin ilk cildini [TSMK, H.1523] Kanunî‟ye kadar olan sultanlara

73

Metin And, Osmanlı Tasvir Sanatları: Minyatür, s.53.

74

Ahmet Faruk Çelik, Fethullah Arifi Çelebi’nin ...,s28.

75

Esin Atıl, Süleymannâme The Illustrated…,s.55-56. ;Zeren Akalay, “Tarihi Konularda Türk Minyatürleri”, Sanat Tarihi Yıllığı III, Ġstanbul, Sanat Tarihi Enstitüsü, 1969-1970,s.151. ;Serpil Bağcı, v.d., Osmanlı Resim Sanatı, s.100.

76 Nurhan Atasoy, “1558 Tarihli Süleymannâme ve Macar NakkaĢ Pervane”, Sanat Tarihi Yıllığı III (1969-1970), Ġstanbul, s.151.

77

Ahmet Faruk Çelik, Fethullah Arifi Çelebi’nin… ,s. 33-34.

78

Banu Mahir, Osmanlı Minyatür Sanatı, s. 57.

79

Filiz Çağman, “ ġehname-i Selim Han ve Minyatürleri”, Sanat Tarihi Yıllığı V, Ġstanbul, Sanat Tarihi Enstitüsü,1973, s.411-412.

80

Hüsamettin Aksu, “ Sultan III. Murad ġehinĢahnamesi”, Sanat Tarihi Yıllığı IX-X(1979-1980), Ġstanbul, Ġ.Ü.E.F. Sanat Tarihi Enstitüsü, 1981,s. 1.

12 ayırmıĢtır. Ġkinci cildini [TSMK, H.1524] ise tamamen Kanunî devrine ayırmıĢtır.81 Hazırlanmasına 1579 yılında baĢlanılan Hünernâme 1584 yılında tamamlanmıĢtır. Eserin tam sayfa büyüklüğündeki minyatürleri NakkaĢ Osman, Velican, Mehmed Bursavi, Molla Tiflisi, Ali Çelebi, Mehmed Bey adlı nakkaĢlar tarafından yapılmıĢtır. I. ciltte 45, II. ciltte 69 minyatür bulunmaktadır. Minyatürlerin çoğunun nakkaĢı Osman‟dır.82

NakkaĢ Osman klasik Osmanlı minyatüründe önemli bir isimdir. Özellikle Seyyid Lokman ile birlikte çok sayıda eserin hazırlanmasında görev almıĢtır.83

Osman ile ortaya çıkan klasik Osmanlı resim üslubunun görüldüğü ilk eser Ahmet Feridun PaĢa tarafından yazılan 1569 tarihli Nüzhet (ü’l-esrâr) ü’l- ahbâr der sefer-i Sigetvar‟[TSMK, H.1339]dır. Eser, Kanunî Sultan Süleyman‟ın son seferi olan Sigetvar‟ı konu almaktadır. 20 minyatürü bulunan eser, Sokullu Mehmet PaĢa için kaleme alınmıĢtır.84

PadiĢah zaferlerini konu alan tarihi yazmaların dıĢında seferleriyle ön plana çıkmıĢ serdar, beylerbeyi, kaptanpaĢa gibi devlet adamlarının fetihlerini anlatan yazmalar 16. yüzyıl el yazmaları içerisinde önemli bir yere sahiptir. Serdar fetihlerini konu alan eserlerden biri Nusretnâme [TSMK; H.1365] adını taĢımaktadır. Gelibolulu Ali tarafından kaleme alınan eserde Lala Mustafa PaĢa‟nın Gürcistan seferi anlatılmaktadır.85

Şecaâtnâme adlı eser ġirvan serdarı Özdemiroğlu Osman PaĢa‟nın doğuda Safavi ve

Ruslarla yaptığı savaĢları manzum tarzda anlatmaktadır. Eserin yazarı Dal Mehmed Bey (Çelebi)‟dir.86 Eserin bugün iki nüshası vardır. Bunlardan biri Ġstanbul Üniversitesi‟nde(1586) [ĠÜK, TY 6043] diğeri Topkapı Sarayı Müzesi Revan Kitaplığında [TSMK, R.1301] yer almaktadır. Ġstanbul Üniversitesi‟ndeki nüshanın III. Murad‟a sunulduğu bilinmektedir. Minyatürleri nakıĢlayan ustanın bilinmemesiyle birlikte Ġran kökenli olabileceği düĢünülmektedir.87

81

Banu Mahir, Osmanlı Minyatür Sanatı, s.58.

82

Nigar Anafarta, Hünername Minyatürleri ve Sanatçıları, Ġstanbul, 1969,s. X-XIII.

83

Nigar Anafarta, Hünername Minyatürleri ve Sanatçıları, s. XIII.

84

Kemal Çığ, “ Sigetvar Seferine Dair EĢsiz Bir Eser” Tarih Dünyası Dergisi, S. IX, Yıl: I, Ġstanbul, 1950, s.370.

85

Serpil Bağcı,v.d., Osmanlı Resim Sanatı, s. 164.

86Âsafi Dal Mehmed Çelebi ve Şecâ’atnâme, hzl. H. Mustafa Eravcı, Ġstanbul, MVT Yayıncılık, 2009,s. xvıı-xxxv.

13

Gencine-i Feth-i Gence[TSMK, R.1296] adlı yazmada Ferhad PaĢa‟nın 1583-1590

yılları arasındaki faaliyetleri anlatılmaktadır.88

Bir baĢka gazaname ise Tarih-i Feth-i

Yemen’dir. Sinan PaĢa‟nın Yemen ve Tunus fethini anlatır. NakkaĢ Osman‟ın izinden

giden bir nakkaĢ tarafından resimleri yapılan yazma, 1595‟de Sinan PaĢa tarafından III. Mehmed‟e sunulmuĢtur.89

Konusu Osmanlı tarihi olan yazmaların bir diğer türü Surnâmelerdir. III. Murad‟ın oğlu III. Mehmed için yaptığı sünnet töreni esnasında yapılan eğlenceler Surnâme-i

Humayun [TSMK, H.1344] adlı yazmada anlatılmıĢtır. Surnâme-i Humayun Ġntizami

mahlaslı bir yazar tarafından yazılmıĢtır. Eserin minyatürleri baĢta NakkaĢ Osman olmak üzere saray nakkaĢları tarafından resimlenmiĢtir.90

16. yüzyıl yazmaları arasında peygamberlerin hayatlarını, mucizelerini anlatan eserler de bulunmaktadır. Bunlardan biri Zübdet-ü’t Tevarih [TĠEM,1973]’tir. Seyyid Lokman tarafından kaleme alınan eserin birinci bölümünde 43 peygamberin öyküsü anlatılmıĢtır.91

Siyer-i Nebî adlı yazmada Peygamberin doğumundan ölümüne kadar olan hayatı

anlatılmaktadır.92

Altı cilt olarak tasarlanan yazmanın çeĢitli nüshaları baĢta NakkaĢ Hasan ve yönetimindeki nakkaĢlar tarafından resimlenmiĢtir.93

Eser aslında 14. yüzyılda Darir adlı kiĢi tarafından yazılmıĢtır. Eserin bir, iki ve altıncı ciltleri Topkapı Sarayı‟ndadır. [TSMK, H.1221, TSMK, H.1222,TSMK, H.1223] Üçüncü cilt New York Spencer Kolleksiyonu‟nda; dördüncü cilt Chester Beatty Library‟de bulunmaktadır. BeĢinci cilt kayıptır.94

NakkaĢ Osman‟dan sonra saray nakkaĢhanesinin önemli ismi haline gelen NakkaĢ Hasan, Ģehnâmeci Tâlikizade ile birlikte Eğri Fetihnamesi [TSMK, H.1609] adlı Türkçe ġehnâme‟nin hazırlanmasında görev almıĢtır. Eser, III. Mehmet‟in Eğri fethini anlatmaktadır.95

88Serpil Bağcı,v.d., Osmanlı Resim Sanatı, s.172.

89 Serpil Bağcı,v.d., Osmanlı Resim Sanatı,s.174.

90

Banu Mahir, “Osmanlı Ġmparatorluğu Döneminde Minyatür”, s. 319.

91

Serpil Bağcı ,v.d. Osmanlı Resim Sanatı, s.132-133.

92

Filiz Çağman, “ Tarihi GeliĢimi Ġçinde Osmanlı Sarayı Minyatürleri”, Geleneksel Türk Sanatları, hzl. Mehmet Özel, Kültür Bakanlığı,1996, s. 209.

93

Banu Mahir, “Minyatür“ , TDV Ġslam Ansiklopedisi, C XXX ,Ġstanbul, 2005,s. 122.

94

Filiz Çağman, “Anadolu Türk Minyatürü”, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, C V, s. 942.

95

14

3. KATALOG

16.yüzyıl minyatürleri içerisinde bayrak tasvirli örnekler 52 farklı katalog ile incelenmiĢtir. Katalogda sırasıyla Tarih-i Feth-i ġikloĢ Estergon ve Ġstol- Belgrad, Süleymânnâme, Hünernâme , Tarîh-i Sultan Süleyman, ġehnâme-i Selîm Hân, ġecaâtnâme, Târih-i Fethi Yemen ve Siyer-i Nebî yazmalarında bulunan minyatür örnekleri yer almıĢtır. Minyatüre iliĢkin konu, nakkaĢ, ölçü bilgileri yayınlardan eriĢilebildiği ölçüde kataloğa dâhil edilmiĢtir.

Sahne baĢlığında tasvir edilen konunun ne olduğu minyatürün alındığı yayında

geçen ismi ile birlikte verilmiĢtir. Sonrasında konu ile ilgili bilgiler hakkında çeĢitli yayın ve kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmıĢtır. Özellikle savaĢ minyatürlerinde taraflar arasında geçen olayların ve tarafların tanımlanabilmesi için detaylandırılmaya gidilmiĢtir. Minyatürün anlatımı ile ilgili genel özelliklerin üzerinde kısaca durulmuĢ;