• Sonuç bulunamadı

nsanlar› flirke sürükleyen iki önemli neden vard›r. Bunlar cehalet ve samimiyetsizliktir. ‹nsan›n flirkten kurtulmas› ve flirke sapmamas› için öncelikle gerekli ve yeterli imani bilgiye sahip olmas›, daha sonra da samimiyetsizlikten fliddetle kaç›n-mas› gerekir.

Cehalet

Allah'›n Kuran'da haber verdi¤i etkenlerin en önemlilerinden birisi din ahlak› konusundaki cehalettir. Bir ayette flirk koflan-lar›n bilgisiz bir topluluk oldu¤u flöyle bildirilmektedir:

E¤er müflriklerden biri, senden 'aman isterse', ona aman ver; öyle ki Allah'›n sözünü dinlemifl olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olaca¤› yere ulaflt›r.' Bu, onlar›n elbette bilmeyen bir topluluk olmalar› nede-niyledir. (Tevbe Suresi, 6)

Halis iman›n flart› olan bilgiye insan ancak Kuran sayesinde ulaflabilir. Kuran'da insanlara tevhidin ne demek oldu¤u aç›kça bildirilmifltir. Allah'tan baflka ilah olmad›¤›, putlar›n neler

¤u, kat›ks›z bir iman›n nas›l olmas› gerekti¤i, Allah'›n raz›

oldu-¤u tav›r, davran›fl ve zihniyetin nas›l olduoldu-¤u, nelerin, nas›l bir düflünce ve davran›fl biçiminin flirke yol açabilece¤i, nefsin

tu-zaklar›, fleytan›n hileleri, sak›n›lmas› gereken tutum ve davra-n›fllar tek tek, ince ince tarif edilmifltir.

Bu arada sözünü etti¤imiz ö¤renmenin, elbette ki kuru bir bilgi art›rma olmad›¤›n› vurgulamak gerekir. Kuran'da dikkat çekilen bilgi, yani "ilim", insan›n kalbini etkileyen, onun akl›n› ve vicdan›n› harekete geçiren bir bilgidir. E¤er bu tür bir kavrama olmaz da, insan Kuran'da anlat›lanlar› sadece bilgi olarak ö¤re-nirse, bunun yarar› olmas›n› da bekleyemez.

Kuran'da Allah'›n birli¤ini, O'ndan baflka ilah olmad›¤›n› ha-ber veren ayr›ca flirk konusu ve flirk koflanlar›n durumlar› hak-k›nda çok say›da ayet bulunur. Bu konular›n s›k s›k vurgulan-mas› ve en ince detaylar›yla tarif edilmesi, bunlar›n kavranma-s›n›n insanlar için ne kadar hayati bir öneme sahip oldu¤unu göstermektedir. Kuran'› gere¤i gibi okuyup düflünmemifl bir insan›n ise elbette bu temel gerçekleri bilmesi mümkün de¤il-dir. Bu kimse Kuran'da ifade edildi¤i gibi "cahil"de¤il-dir.

Böyle bir kimsenin durumu, Kuran indirilmeden önce din-den imandan haberi olmadan yaflayan müflrik toplumunun du-rumundan farks›zd›r. Kuran'›n indirilmesinden önceki dönem, ayetlerde bilgisizli¤in, cahilli¤in hakim oldu¤u dönem anlam›na gelen "cahiliye" olarak tan›mlan›r. Ancak Kuran indirildi¤i hal-de Kuran'a uymayan bir kimse, isterse aradan 1400 sene geç-sin hala bir cahiliye ferdidir. Daha da ötesi, Kuran yan› bafl›n-da durmas›na ra¤men, onun iletti¤i do¤ru yola tabi olmad›¤›

için cehaletinden ve flirkinden dolay› hiçbir mazereti ve özürü de olamaz. Bu kifli isterse babadan, dededen kalma kulaktan dolma bilgilerle, hurafelerle dindar oldu¤unu iddia etsin, Kuran ahlak›n› yaflamad›¤› sürece cahildir ve Kuran'da kastedilen ima-na ve anlay›fla henüz kavuflamam›flt›r. Allah'›n indirdi¤ine ve

el-HARUN YAHYA

çiye uymay›p da, atalar›n›n yoluna uyanlar asl›nda bilgisizlik ve sapk›nl›k üzerine kurulu bir anlay›fla tabidirler. Bu gerçe¤e Allah Kuran'da flöyle dikkat çeker:

Onlara: "Allah'›n indirdi¤ine ve elçiye gelin"

denildi-¤inde, "Atalar›m›z› üzerinde buldu¤umuz fley bize yeter" derler. Ya atalar› bir fley bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse? (Maide Suresi, 104)

Kuran'da birçok peygamberin, flirk koflan kavimlerini cahil olarak nitelendirdiklerini görürüz. Bu da bize cehaletin gerçek-ten de flirkin temelindeki çok önemli bir faktör oldu¤unu gös-termektedir. Konuyla ilgili ayetlerden birkaç› flöyledir:

‹srailo¤ullar›n› denizden geçirdik. Putlar› önünde bel büküp e¤ilmekte olan bir toplulu¤a rastlad›lar. Mu-sa'ya dediler ki: "Ey Musa, onlar›n ilahlar› gibi, sen de bize bir ilah yap." O: "siz gerçekten cahillik etmekte olan bir kavimsiniz" dedi. (Araf Suresi, 138)

Ad'›n kardeflini hat›rla; onun önünden ve ard›ndan nice uyar›c›lar gelip geçmiflti; hani o, Ahkaf'taki kav-mini: "Allah'tan baflkas›na kulluk etmeyin, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azab›ndan korkar›m"

diye uyarm›flt›. Dediler ki: "Sen, bizi ilahlar›m›zdan çevirmek için mi bize geldin? fiu halde e¤er do¤ru söylüyorsan, tehdit etti¤in fleyi, bize getir." Dedi ki:

"‹lim ancak Allah Kat›ndad›r. Ben size gönderildi¤im fleyi tebli¤ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir ka-vim olarak görüyorum." (Ahkaf Suresi, 21-23) Yukar›daki ayetlerde bahsedilen "cahillik etme" kavram›nda çok ince bir anlam da vard›r. fiöyle ki, ayetlerde kullan›ld›¤›

manayla cahillik etmek yaln›zca bilmemeyi de¤il, bildi¤i, ger-çekleri görüp tan›d›¤› halde anlamazl›ktan gelmeyi de içine

al-maktad›r. Hz. Musa'y› ve ona indirilen Tevrat'› bilen, Hz. Mu-sa'n›n tebli¤ine, onun Firavun'la olan mücadelesine tan›k olan

‹srailo¤ullar›'n›n durumu buna bir örnektir. ‹srailo¤ullar› bunca ilme kavufltuktan sonra, hiçbir fley bilmiyorlarm›fl gibi Allah'tan baflka ilah istemifller, üstelik bu taleplerini de Hz. Musa'ya söy-leyebilmifllerdir. Bu, oldukça flafl›rt›c› bir durumdur. Buradan da, cahillikten kurtulman›n yolunun bilgi edinmenin ötesinde, kalbe sindirilmifl, kalpte etki uyand›ran, düflünce ve davran›flla-ra yans›yan bir ilmi kavdavran›flla-ramak oldu¤unu anl›yoruz.

Nitekim flirke düflerek sapm›fl olan baz› eski kavimlerin, özellikle de ‹srailo¤ullar›'ndan baz› kimselerin -samimi olanlar›

tenzih ederiz- hatas› buradad›r. Ellerinde büyük bir bilgi bulun-mas›na, dahas› bu bilgiyi çok iyi ö¤renmifl olmalar›na karfl›n, yi-ne de sapm›fllard›r. Bu yi-nedenle Kuran'da böyle davranan kifli-ler "kitap yüklü eflekkifli-ler" olarak tan›mlan›r. Ayetin ifadesiyle;

"Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu yüklen-memifl olanlar›n durumu, koskoca kitap yükü tafl›yan efle¤in durumu gibidir". (Cuma Suresi, 5)

Kuran'da baz› Yahudilerden söz edilirken ayr›ca, "Onlar-dan bir bölümü, Allah'›n sözünü iflitiyor, ak›l erdirdik-ten sonra, bile bile de¤ifltiriyorlard›" (Bakara Suresi, 75) fleklinde de haber verilmektedir. Bu da ‹lahi bir bilgiye sahip ol-man›n tek bafl›na yeterli olmad›¤›n›, bir de bu bilgiyi gerçekten Allah korkusuyla de¤erlendirecek samimi bir kalbin gerekli ol-du¤unu gösterir.

Bu noktada, flirkten ar›nm›fl halis bir imana sahip olman›n bir di¤er önemli flart› görülmektedir: "Samimiyet". Do¤al olarak bunun tersi olan "samimiyetsizlik" de kifliyi flirke sürükleyen etkenlerden birisi olmufl olur.

Samimiyetsizlik

Burada samimiyetsizlikten kastetti¤imiz, insan›n gerçekleri gördü¤ü, ö¤rendi¤i halde, nefsinin dünyevi ç›karlar›n› gözet-mek u¤runa gerçeklere uymamas›, hatta bunlar›n tam tersine hareket etmesidir. Kuran'› gere¤i gibi okuyan, akla ve vicdana sahip olan bir kimse Allah'›n hoflnut olaca¤› tav›r ve ahlak biçi-minin nas›l olmas› gerekti¤ini görür ve anlar. Ancak, samimiye-ti derecesinde bu anlad›¤›na uyabilir ve hayat›n› buna göre fle-killendirebilir.

Samimiyetsiz insan baz› küçük hesaplar ve menfaatler u¤ru-na, bildi¤i do¤rular› bir kalemde terk edebilir. Hevas›n›n, yani nefsinin istek ve arzular›n›n, h›rs ve ihtiraslar›n›n peflinden gi-der. Allah'›n s›n›rlar›n› aflar, emirlerini göz ard› egi-der. K›saca dünyaya meyleder, ahiretini ise çok ucuz bir karfl›l›¤a satar.

Unutmamak gerekir ki insan Allah'›n emirleri ile nefsinin emirleri aras›nda bir tercih yapma noktas›nda nefsine tabi olursa nefsini Allah'a flirk koflmufl olur. Bu tutumundan vazge-çip tevbe etmedikçe de flirkten ar›namaz. ‹sterse nefsiyle ça-t›flmayan di¤er konulara son derece titizlik göstersin yine de fark etmez. Örne¤in bir insan d›fltan bak›ld›¤›nda çok ibadet ediyor gibi görünebilir, gerçekten baz› ibadetleri yap›yor da olabilir. Ancak bu kifli bile bile Allah'›n tek bir hükmünü umur-samazl›ktan geliyorsa örne¤in 5 vakit namaz›n› k›lm›yorsa, bu noktada vicdans›zl›k yap›yor ya da daha do¤ru bir deyimle nef-sini tercih ediyordur. Üstelik nefnef-sinin istek ve arzular› do¤rul-tusunda, bile bile, ›srarla, tevbe etmeyip piflmanl›k duymaks›z›n bu tavr›na devam ediyorsa bunun anlam› flirk olabilir. Böyle kimseler ifllerine gelmeyen konularda Allah'›n emirlerini terk

HARUN YAHYA

edip hevalar›na uyduklar› için hevalar›n› ilah edinmifl, dolay›s›y-la müflrik olmufldolay›s›y-lard›r. Müflriklerinse tevbe etmedikleri ve di-rendikleri sürece, ibadetleri de dahil olmak üzere bütün yap›p ettikleri bofla ç›kacakt›r. Allah Kuran'da flöyle bildirmektedir:

Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu:

"E¤er flirk koflacak olursan, flüphesiz amellerin bofla ç›kacak ve elbette sen, hüsrana u¤rayanlardan ola-caks›n. "Hay›r, art›k (yaln›zca) Allah'a kulluk et ve flükredenlerden ol." (Zümer Suresi, 65-66)

Buraya kadar anlafl›laca¤› gibi, kastetti¤imiz anlamda samimi-yetsizlik, bütünüyle din ahlak›ndan kimselere özgü bir durum de¤ildir. Samimiyetsizliklerinden ötürü flirke saplanan kimseler kimi zaman da dindar görünümleri alt›nda çifte standart uygu-layan kiflilerdir. Böyle kifliler bir yandan dünyalar›n› kurtarma-ya, nefislerini memnun etmeye çal›fl›rken bir yandan da yaflam-lar›na dini motifler katarak vicdanlar›n› rahatlatmaya çal›fl›rlar.

Bunlar dini Allah'›n istedi¤i ve Kuran'da bildirdi¤i flekilde de¤il de kendi istekleri do¤rultusunda yaflarlar. Yani kendilerine gö-re bir din oluflturur ve bunu yaflarlar. Ama yapt›klar› fleyin an-lam› aç›kt›r; Allah'›n r›zas›n› de¤il de nefislerinin r›zas›n› tercih etmifllerdir. Samimi bir imanda ise böyle bir fley asla söz konu-su olamaz. Nefsin istekleri, emirleri, telkinleri hiç önemli

de-¤ildir. Önemli olan tek fley Allah'›n istekleridir; mümin Allah'›n r›zas›n› ve hoflnutlu¤unu kazanmak için nefsine rahatça söz ge-çirir. Allah'›n emir ve yasaklar›na karfl› son derece titiz olur.

Allah'a olan yo¤un sevgisi, korkusu, ba¤l›l›¤› bunu gerektirir. Bu nedenle hiçbir noktada nefsiyle dini aras›nda bir seçime git-mez. E¤er bir konuda Allah'›n hoflnut olaca¤›n› umdu¤u seçe-ne¤i anlad›ysa vakit geçirmeksizin onu yapar.

HARUN YAHYA

Müminlerin tam tersi bir anlay›fla sahip olan müflrikler ise, en baflta Allah'a karfl› samimiyetsizdirler. Allah bunlar›n kalplerin-den geçeni, niyetlerini, sahtekarl›klar›n› bilmekte ve her yap-t›klar›na flahit olmaktad›r. Oysa müflrikler bu aç›k gerçe¤e ra¤-men Allah'a karfl› samimi davranmamakta, iki yüzlü tav›rlar›na devam etmektedirler. Samimiyetsizce öne sürdükleri hatta kendilerini bile inand›rd›klar› mazeretlerin kabul edilece¤ini sanmaktad›rlar. Zaten soruldu¤unda hemen hepsi kendilerini cennete lay›k kimseler olarak görürler.

Belli bir bilgiye sahip oldu¤u halde bile bile flirke yönelen ki-flinin alg›lama yetene¤inin kapand›¤› Kuran'da bildirilmifltir. Bu nedenle müflriklerin bu tür anlafl›lmaz, samimiyetsiz, çifte stan-dart tutumlar›nda herhangi bir ak›l ve mant›k aramak bofl ve anlams›zd›r. Bu gerçek göz önünde bulunduruldu¤unda, sami-miyetsizli¤in ve bundan kaynaklanan flirkin temelinde bir nevi fluursuzluk ve Allah'› gere¤i gibi takdir edememe durumu ol-du¤u anlafl›lmaktad›r. Zümer Suresi'nde müflriklerin bu fluur noksanl›¤›ndan flöyle söz edilir:

Onlar, Allah'›n kadrini hakk›yla takdir edemediler.

Oysa k›yamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzas›)ndad›r; gökler de sa¤ eliyle dürülüp-bükül-müfltür. O, flirk kofltuklar›ndan münezzeh ve Yüce-dir. (Zümer Suresi, 67)

Samimiyetsiz iki yüzlü bir müflrik, yaln›zca kendisi için de¤il çevresi için de bir tehlikedir. Çünkü kendisi çekinmeden, per-vas›zca flirk koflarken bir yandan da di¤er insanlar› buna teflvik eder. Bu tehlikeden kurtulman›n tek yolu ise samimiyettir. Bir insan bütün ömrünü flirk içinde geçirmifl veya bilmeden bu tür insanlar›n peflinden gitmifl olabilir. Ama bilmelidir ki günün

bi-rinde tevbe edip, samimi bir kalple Allah'a yönelirse elbette ki Allah'tan kurtulufl umabilir. Bunun için yapmas› gereken ise ha-yat›n›n her an›nda her saniyesinde yaln›zca Allah'›n r›zas›n› esas almak, din ahlak›n› Allah'›n son hak kitab› olan Kuran'dan ö¤-renmek ve ö¤rendiklerini tam anlam›yla uygulamakt›r. Ama unutmamak gerekir ki uygularken hiçbir mazeret, flart öne sürmemeli Allah'›n hükümlerine ve r›zas›na kay›ts›z, flarts›z teslim olmal› ve hiç vakit geçirmeden uygulamal›d›r. Bu takdir-de elbette ki ba¤›fllamas› bol olan Allah'tan rahmet umabilir.

Bu gerçe¤e Allah Kuran'da flöyle dikkat çekmifltir:

(Benden onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü tafl›ran kullar›m. Allah'›n rahmetinden umut kesmeyin. fiüphesiz Allah, bütün günahlar›

ba-¤›fllar. Çünkü O, ba¤›fllayand›r, esirgeyendir." Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yard›m edilmez. Rab-biniz'den, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç flu-urunda de¤ilken, azab apans›z size gelip çatmadan evvel. (Zümer Suresi, 53-55)